Klinik şefliğine atamada juri sistemi geliyor, şefler 5 yılda bir değerlendirilecek

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 07 Şubat 2007 10:54, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:58

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA KONUŞAN PROF. DR. DURSUN AKDEMİR'İN TBMM'DEKİ AÇIKLAMALARI

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 1247 sıra sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu Tasarısı'nın 2'nci maddesi üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına görüş bildirmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce Meclisi ve siz değerli milletvekillerini saygılarla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bir sağlık kuruluşunda hastanın ilk hastaneye girip kaydolduktan sonra başlayarak, kliniği terk edene kadar olan tüm bürokratik ve tıbbi işlemlerin modern sağlık hizmetlerinde çok özel bir yeri vardır. Tabiplerin eğitimi ve tıbbi işlemlerde kullanılan malzeme ve ilaçların kalitesi ve tedavide istenilen sonuca ulaşılması bakımından kuşkusuz çok önemlidir. Kaynakların verimli kullanılarak halkımızın sağlığının korunması bakımından iyi hekim ve kaliteli malzeme kadar diğer önemli bir unsur da hastanelerin yönetim biçimidir. Hastanelerde kaliteli, çağdaş yönetim anlayışının yerleştirilmesi ve kaynakların verimli kullanılması, kanımca, yerleşik bürokratik yapının dışına çıkılarak üzerinde iyi düşünülmesi gereken bir konudur. Bilindiği üzere, Anayasa Mahkemesi Sağlık Bakanlığının klinik şef ve şef yardımcısı atamasına ilişkin düzenlemeyle ilgili yürürlüğü durdurma kararı vermiştir. Hafızalarımızı yoklarsak, 1999 yılından bu yana, Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerinin klinik şef ve şef yardımcılığına doçent ve profesörler arasından, bakan yetkisiyle atamanın sağlanması amacıyla birçok sayıda yönetmelik değişikliği yapılmış, ancak, bu yönetmelikler yargı tarafından iptal edilmiştir. Bunun üzerine, AKP Hükûmeti yasal düzenleme yoluna gitmiştir; fakat, bu yasa teklifinin Anayasa'ya aykırı olduğu -tarafımızdan da- Meclis Genel Kurulunda uyarıldığı halde, tüm ısrarlarımıza rağmen, Hükûmet bu tasarıyı Mecliste yasalaştırmıştır. Cumhurbaşkanımızın veto etmesi, bizim konu üzerinde ısrarlı olduğumuzun haklılığını göstermiştir.

Değerli arkadaşlarım, Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer'in yasayı veto etmesi sonrasında da, 20 Ekim 2005 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, uyarmamıza rağmen, bu yasanın veto edilmesi, ayrıca, Hükûmetin konuya, muhalefetin uyarılarına dikkat etmemesinin güzel örneğidir.

Sayın Bakanın, bir kadroya birden çok sayıda profesör ve doçentin başvurması halinde tercihini kimden yana koyacağını bizzat sormuş, tercih yapılmasını gerektirecek kriterlerin olmasını ısrarla önermiştik. Uyarıları dikkate almayan Bakanlık, Hükûmet, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki çoğunluğuna dayanarak yasayı yasalaştırdı. Bu kez, Anayasa Mahkemesi, 12.12.2005 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı aldı. Bu arada, ilan verilmeden ve herhangi bir belirleyici kriter konup açıklanmadan, Sağlık Bakanlığı, eğitim ve araştırma hastaneleri şefliklerine atamayı sürdürdü. Bu şefler, bildiğiniz gibi, insanlar üzerinde tıbbi ve cerrahi işlemleri yetkiyle uygulayacak hekim yetiştiren kişilerdir.

Değerli arkadaşlar, insanı şaşırtan diğer bir taraf, Anayasa Mahkemesi yasanın uygulanmasını durdurma kararını açıkladığı halde atamaların yapılması ve sürdürülmesi anlam ifade ediyor. Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesi esastan karar vermediği için gerekçesini şu anda bilmiyoruz. Sağlık Bakanlığı eğitim hastanelerinde görev yapan uzman ve başasistanların atamalarıyla ilgili olarak da Danıştayın yürütmeyi durdurma kararı verdiği, kamuoyunun da bilgisi dahilindedir.

Değerli arkadaşlar, görüldüğü üzere, Hükûmet, sayısal çoğunluğuna güvenerek hassas bir konuda, aynen on beş üniversiteye rektör ataması konusunda uyarmamıza rağmen dikkate almadığı gibi, burada da dikkate almamış ve yine Anayasa'ya çarparak tekrar Meclise gelmiş ve aylardan beri Meclisi işgal eder hale gelmiştir. Hükûmet olmak, meseleleri sorun yumağı haline getirmeyi değil, muhalefet, sivil toplum örgütleri ve iktidarıyla uyumlu olarak yasa çıkarmak ve topluma hizmet etmektir. Böyle olunca da, Sağlık Bakanlığı eğitim hastanelerinde hizmetin aksamasına vesile olmuştur.

Şimdi bugün burada, tabii, tasarının çerçeve 2'nci maddesini inceleyecek olursak -2'nci madde üzerine konuşacağım ben- Anayasa Mahkemesinin, biraz da -daha önce söylediğim gibi- 12/12/2005 tarihinde ve 2005/23 karar sayıyla yürürlüğü durdurma kararı nedeniyle bir değişiklik yapılmaya çalışılmaktadır. Değişiklikle getirilen Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerinde klinik şef ve şef yardımcılığı atamalarında jüri oluşturulması ve bilimsel yeterliğin atamalarda dikkate alınmasını iyi bir gelişme olarak görüyorum; ama, yeterli bulmuyorum. Daha önce söylediğimiz halde, hatadan dönmek de bir avantajdır. Dolayısıyla, hatadan döndükleri için Sayın Bakanı kutluyorum; ama, keşke bu kadar zaman kaybına vesile olmasalardı.

Değerli arkadaşlar, Anayasa Mahkemesinin verdiği karar, yürürlüğün durdurulması kararıdır. Yürürlüğün durdurulması kararında hukuka aykırılığın gerekçesi açık olarak belirtilmediğinden, düzenlemeye, hangi yönleriyle hukuka aykırı olduğunu şu anda bilmediğimizi açıklamıştım.

Sağlık Hizmetleri Kanunu'nda değişiklik yapılmasını gerektiren bu tasarının, Cumhurbaşkanının veto ettiği, Anayasa'nın yürütmesini durdurduğu kanundan tek farkı, bilimsel çalışma ve yayınları inceleyecek bir jüri oluşturmasıdır. Bunun dışında kriterler olmadığı için, bu da, ayrıca eksiklikler getirecektir ve birtakım yanlı uygulamalara vesile olabilecektir. O nedenle, Anayasa'nın ruhuna aykırı düşeceği gene açık olarak burada karşımıza çıkmaktadır.

Klinik şef, şef yardımcısı ve başasistanın ayrıca beş yılda bilimsel ve performans kriterleri bakımından Bakanlıkça değerlendirilmesi ayrıca değerlendirmeye uygun görülmesi olumlu karşılanabilir. Ancak, buradaki bu olumluluğun, hangi yöneticiler tarafından, ne zaman, hangi şartlarda yapılacağına bağlıdır. Dolayısıyla, özerk ve bağımsız davranabilecek jürilerin oluşturulması, bu konuda, sorunu çözecek bir yol olabilir.

Değerli arkadaşlarım, biz hastane yönetiminde klinik şef ve şef yardımcılığının bu önemine binaen, konunun ayrıca diğer taraftan hastanelerin yönetiminin ülkede sağlık sisteminin yetersiz olmasına önemli katkı sağladığını iddia ediyoruz ve bu konuda ben bir önerge verdim. Hastanelerin yönetsel formasyona sahip hekimler tarafından yönetilmesini sağlamak üzere verdiğim önergede, tıp fakültesini bitiren bir doktora, aynen genel cerrahi uzmanı ve dahiliye uzmanı gibi, tıpta yönetim uzmanlığı dalı oluşturulmasını önergemde ortaya koymak istedim. Eğer, bu uzmanlık dalı oluşturulursa, hastanede başhekimliği ve sağlık müdürlükleri, dolayısıyla, tıp doktorluğu yönetim uzmanını almış kişiler tarafından yönetilecek ve sağlıkta hasta memnuniyeti ve verimlilik ön plana çıkaracaktır.

Biraz sonra konuşmamda önergemi açıklamaya çalışacağım. Şimdi, klinik şef, şef yardımcılığı konusunda Sağlık Bakanlığının getirdiği bu kanuna önergeyi eklerken, Anayasa'daki aykırılığı ortadan kaldırmak üzere de üniversitelerin, yani, YÖK'ün devreye sokularak, bir yönetmelikle konunun çözümlenmesi meseleyi halledecektir.

Sözlerimi tamamlarken siz değerli milletvekili arkadaşlarımı saygıyla selamlarım.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber