Sendika seçimlerinde ölü taklidi yapmak

Sendika lazım, buna hiç şüphe yok. Demokrasinin şubelerinden bir şubedir sendika, yeri bellidir. Yeri, hak arayışının en yalın, en gösterişsiz, en anti bürokratik yeri olup, o da, ter hakkının, kul hakkının taltif ve temsil edildiği yerdir. Ancak yaşanan o ki, herkesim kendi demokrasisinde sendikaya farklı bir konum biçmektedir.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 11 Ekim 2018 09:46, Son Güncelleme : 11 Ekim 2018 10:20
Sendika seçimlerinde ölü taklidi yapmak

Sendika lazım, buna hiç şüphe yok. Demokrasinin şubelerinden bir şubedir sendika, yeri bellidir. Yeri, hak arayışının en yalın, en gösterişsiz, en anti bürokratik yeri olup, o da, ter hakkının, kul hakkının taltif ve temsil edildiği yerdir. Ancak yaşanan o ki, herkesim kendi demokrasisinde sendikaya farklı bir konum biçmektedir. Bu konum, üyelerin kullanacağı konum mudur? Yöneticilerinin kullanacağı konum mudur? Ya da sendika, üyeler için mi vardır? Yoksa üyeler sendika için mi vardır? Sendika gücünü, hangi gücün gücüyle özdeştirmektedir? Sorularının cevabı üzerinde, uygulama açısından henüz net bir ittifak oluşmamıştır. Ancak bu soruların cevabını, şu günlerde gerçekleşen bazı sendika alt kademe seçimlerinden gözlemleyerek, kısmen bulmak mümkün. Önce delege seçimleri, sonra delegelerin seçtiği şube yönetimlerinin seçilmesi... Ve sendika merkezi yönetiminin bu seçimleri nereden izlediği, nerde durduğu, müdahil olma ya da olmama, kaş göz etme, işaret etme ya da etmeme pozisyonlarının yanında aday kadroların merkez arkamızda algısı, en sıradan şekliyle gözlemlenecek manzaralar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Tümden gelim şeklinde gerçekleşen sendika seçimlerinde, yer yer işin koyu mavi rengini pembeleştiren şenlik manzaralarıyla karşılaşılsa da, işin, asıl ağır kurşuni rengini askıdan hiç indirmeyen tarafı olarak her zaman kullanılan slogan; "hak, hukuk, adalet", "vatan millet, Sakarya" gibi slogandır. İnsanoğlunun bugüne kadar pekte altından kalkamadığı ve kalkamayacağı bu slogan, sendika seçimlerinde de hep öne çıkmış ve genelde iki blok arasında geçen seçim yarışında her iki kesiminde seçim propagandası olarak dille ifade edilmiştir. Ancak vücudun diğer organlarının bu söyleme katılıp katılmama hususundaki tutumu üye seçmenler gibi karasız kalmıştır.

Bir tarafta taze kan olduklarını söyleyerek, hak arama konusunda daha hassas düşündükleri ve üyelere daha yakın olacakları söylemiyle yola çıkanlar, diğer tarafta önceki yönetimlerde de de görev aldıkları için tecrübeli olduklarını, genel merkezle uyum içinde olduklarını, güçlü bir çevresel etkiye sahip olduklarını vurgulayarak yönetime talip olanlar... Başka bir tarafta ise, kendilerine bağlı çalışacakları için, kendileri açısından uyumlu olduğuna inandıkları listeye çaktırmadan göz kırpan genel merkezin tutumu. Bunun böyle olması işin tabiatından mıdır? Yoksa herkesin ayrı bir adalet anlayışı olmasından mıdır? İnsanoğlunun hırslı oluşundan mıdır? Ya da aşırı kazanma isteğinin verdiği dil sürçmesinden, göz kaymasından mıdır? Nedir bilinmez. Ancak sonuç itibarı ile bir seçim olacak, bir kesim demokrasi gereği seçimi kazanacak, yetki ve güç elde edecek ve bir müddet bu imkanı kullanacaktır.

Aslında geçmiş kullananlardan ötürü yeni seçilenlerin bu imkanı nasıl kullanacakları da bellidir. Bütün bunların ötesinde, işin diğer tarafında, o an için tüm duyu organlarının hedefinde olan, günün asıl adamı konumundaki, seçimden seçime hatırlanan üye ve an itibarı ile seçmen durumundaki kesimin ise, derdi sadece haksızlığa maruz kalmadan iş hayatını idame ettirmek, iş hayatında karşılaştığı sorunlarına çözüm getireceğini düşündüğü yönetimi seçmek, daha iyi ve ekonomik şartlarda çalışmasına katkıda bulunacak ortamın oluşması hususundaki seçme görevini yapmak ve bu meşru kitleden kopmamaktır. Öyle ya seçilenlerde kendi aralarından çıkmıştır sonuçta. Ancak seçenek sayısı birden fazla olan bu tür seçimlerde, seçmen sayısı da takip edilebilir sayıda olunca, yani bire bir markaj söz konusu olunca, reyinin renginin anlaşılacağı ve eğer oy vermediği taraf seçilirse, isteklerinin, haklarının ve hukuklarının erteleneceği, öteleneceği; farzı mahal; seçme konumundaki üye çalışan, bir soruşturmayla karşı karşıya kalsa, bir yerden bir yere veya daha iyi bir konuma geçmek için sendikadan yardım talep etse, bunun içinde kalkıp üye olduğu sendikaya gitse, sendika kendi sendikası olmasına rağmen kendi seçtiği yönetim olmadığı için isteklerini dile getirirken muhatap yönetim; dinliyormuş gibi dinler, ilgileniyormuş gibi ilgilenirse; üye, sözlerini direk muhatap yönetimin beynine, aklına ve merhametine doğru söylerken, muhatap yönetimin yetkilisi, beynine gelen cümleleri akla ve kalbe ulaşmadan bloke edip, ağızındaki sesin ve nefesin debisiyle aktifleştirip, diğer yönetim elemanlarının bakış ve duruşlarından sektirip, işi muhatap üyeye vaaz-u nasihat babında ulaştırmaya girişir ve olayın iş, oluş, hareket kısmını, seçim gününe atıfta bulunarak manasızlaştırırsa!... Maazallah! Diye düşünen üye, seçim sürecinde ölü taklidi yapmakta haklı değil midir? Ölü taklidi yapmak; her kesime mukavemet göstermeyecek konumda durmaktır ki, zamanın ve mekanın şartlarına istinaden, insanlık tarihi boyunca bu taklidin hakkını vererek yapanlar, dünyevi manada hep kazandırılmıştır. Ardından alkışlar, gülücükler, bol övgülü tebriklerle paylaşım yaparak canlanmak kaydıyla.

M. Murat GÜN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber