18 yaşından önce işlenen bir suçlar memuriyete engel midir?

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 18 yaşından küçüklerle ilgili adli sicil ve arşiv kayıtlarının ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında yargı yerlerince istenebileceğini, bu bilgilerin idari makamlara verilemeyeceğini belirterek, 18 yaş öncesinde işlenen suçlar gerekçe gösterilerek infaz koruma öğrenciliğiyle ilişiğin kesilmesi işleminin hukuka aykırı olduğuna karar vermiştir.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 03 Şubat 2021 10:03, Son Güncelleme : 25 Ocak 2021 16:12
18 yaşından önce işlenen bir suçlar memuriyete engel midir?

Siverek T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda infaz koruma memuru öğrencisi olan ve hizmet öncesi eğitimini tamamlayan davacının, güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle infaz koruma memuru öğrenciliği ile ilişiğinin kesilmesine işlemin iptali için açılmıştır.

İlk derece mahkemesi davayı reddetmiştir. Gerekçe olarak; güvenlik soruşturmasında "silahla yaralama" suçundan 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına; silahla tehdit suçundan 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gösterilmiştir.

Danıştay Onikinci Dairesi bu kararı bozmuştur. Gerekçe olarak, "davacının köy merası nedeniyle aralarında husumet bulunan kişilere karşı, silahla yaralama, silahla tehdit suçunu işlediği tarihte on sekiz yaşından küçük olduğu, "suça sürüklenen çocuk" sıfatıyla yargılandığı, olayın özelliği ve fiilinin niteliği göz önüne alındığında, bu durumunun hakkında yapılan güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına yol açabilecek nitelikte olmadığı" gösterilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararda ısrar etmiştir.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu; "18 (on sekiz) yaşından küçüklerle ilgili adli sicil ve arşiv kayıtlarının ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında yargı yerlerince istenebileceği ve idari makamlara bu konuda bilgi verilemeyeceğinden on sekiz yaşından küçükken işlediği suça ilişkin kaydın idari makamların bilgisine sunulması üzerine hakkında yürütülen güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlandırılan davacı hakkında tesis edilen infaz koruma memurluğu öğrenciliği ile ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı" gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararını bozmuştur.

DANIŞTAY

İdari Dava Daireleri Kurulu

Esas No .-2017/2396

Karar No: 2019/4011

Temyiz Eden (Davacı) : ...

Vekili : Av. ...

Karşı Taraf (Davalılar) : 1- Adalet Bakanlığı

Vekili : Av. ...

2- Siverek Adli Yargı İlk Derece Adalet Komisyonu Başkanlığı

İstemin Konusu: Ankara 13. İdare Mahkemesinin 17/03/2017 tarih ve E:2017/639, K:2017/854 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Yargılama Süreci:

Dava Konusu İstem; Siverek T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda infaz koruma memuru öğrencisi olan ve hizmet öncesi eğitimini tamamlayan davacının, güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle infaz koruma memuru öğrenciliğine geçici kabulüne ilişkin Bakanlık Oluru'nun iptali ile infaz koruma memuru öğrenciliği ile ilişiğinin kesilmesine ilişkin 19/07/2013 tarih ve 6863 sayılı işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Ankara 13. İdare Mahkemesinin 13/02/2014 tarih ve E:2013/1377, K:2014/265 saydı kararıyla;

Davacı hakkında yapılan güvenlik soruşturmasında, Patnos Asliye Ceza Mahkemesinin 05/09/2012 tarih ve E:2008/33, K/.2012/444 sayılı kararı ile "silahla yaralama" suçundan 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına; silahla tehdit suçundan 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinin tespit edildiği, davacının atanacağı görevin önemi ve niteliği de dikkate alınarak hakkındaki güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandırıldığının anlaşıldığı, bu sebeple tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Daire Kararının Özeti: Danıştay Onikinci Dairesinin 09/12/2015 tarih ve E:2015/1772, K:2015/6749 sayılı kararıyla;

Olayda, davacının güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına dayanak teşkil eden, silahla yaralama suçundan, 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına; silahla tehdit suçundan 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Patnos Asliye Ceza Mahkemesinin 05/09/2012 tarih ve E:2008/33, K:2012/444 sayılı kararının incelenmesinden; davacının köy merası nedeniyle aralarında husumet bulunan kişilere karşı, silahla yaralama, silahla tehdit suçunu işlediği tarihte on sekiz yaşından küçük olduğu, "suça sürüklenen çocuk" sıfatıyla yargılandığı, olayın özelliği ve fiilinin niteliği göz önüne alındığında, bu durumunun hakkında yapılan güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına yol açabilecek nitelikte olmadığı sonucuna varılarak Ankara 13. İdare Mahkemesinin 13/02/2014 tarih ve E:2013/1377, K-.2014/265 sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Israr Kararının Özeti: Ankara 13. İdare Mahkemesinin 17/03/2017 tarih ve E:2017/639, K:2017/854 sayılı kararıyla davanın reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

Temyiz Edenin İddiaları: Davacı tarafından, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinde: "Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl (2) veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder." kuralına yer verildiği, bu kuralda açıkça ifade edildiği üzere hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinden mahkumiyet kararının kendisi hakkında hukuki sonuç doğurmasının mümkün olmadığı, ayrıca düzenlemede bilinçli olarak hükümlü değil sanık ifadesinin kullanıldığı, söz konusu eylemin gerçekleştiği tarihte yaşı itibarıyla suça sürüklenen çocuk olarak tanımlandığı, tüm bu sebeplerle dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı ve aksi yöndeki I ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

Karşı Tarafın Savunmaları: Davalı idarelerden Adalet Bakanlığı tarafından, İdare Mahkemesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, karana bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş; Siverek Adli Yargı İlk Derece Adalet Komisyonu Başkanlığı tarafından ise savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakiminin Düşüncesi: Anayasa Mahkemesinin 27/02/2019 tarih ve 2014/7256 başvuru numaralı "Fatih Saraman" ve 29/05/2019 tarih ve 2014/15365 başvuru numaralı "Turgut Duman" kararlarında:

"Öncelikle belirtilmesi gerekir ki, temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin kanunların şeklen var olması yeterli değildir. Kanunilik ölçütü aynı zamanda maddi bir içeriği de gerektirmekte olup bu noktada kanunun niteliği önem kazanmaktadır. Kanunla sınırlama ölçütü sınırlamanın erişilebilirliğini, öngörülebilirliğini ve kesinliğini ifade etmekte; böylece uygulayıcının keyfi davranışlarının önüne geçtiği gibi kişinin hukuku bilmesine de yardımcı olmakta; bu yönüyle hukuk güvenliği teminatı sağlamaktadır.

Kanunun bu gerekliliklere uygun olduğunun söylenebilmesi için, ilgili normun keyfiliğe karşı uygun bir koruma sağlaması, yetkili makamlara verilen yetkinin genişliğini ve icra edilme biçimlerini yeterli bir netlikte tanımlaması gerekmektedir.

Bununla birlikte, ilgili kanuni düzenlemenin söz konusu sınırlamaya ilişkin temel çerçeveyi ortaya koymakla birlikte özellikle uygulama koşullan ve usule ilişkin ayrıntıları düzenleyici işlemlere bırakması mümkündür. Ancak bu ihtimalde de söz konusu düzenleyici işlemin yine muhataplarınca ulaşılabilir olması ve içeriği hakkında ilgilileri yeterince aydınlatacak nitelik ve açıklıkta olması gerekmektedir.

Belirli kamu görevlerinde çalıştırılacak personel hakkında uygulanan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının kanuni dayanağı 4045 sayılı Kanun'dur. 4045 sayılı Kanun'da güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının kamu kurum ve kuruluşlarında yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları halinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile askeri teşkilatlarda, emniyet ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli, ceza infaz kurumlan ve tutukevlerinde çalışacak personel hakkında yapılacağı düzenlenmiştir.

Kamu görevlilerinin sadakat, tarafsızlık ve devlete bağlılık yükümlülüğü çerçevesinde devleti temsil eden ve milli güvenlik bakımından hassasiyet içeren bazı kamu görevlerine atanacak kişiler bakımından daha sıkı nitelikler aranması ve birtakım sınırlamaların getirilmesi doğaldır. Bu şekilde aranan nitelikler ve kanunlarda öngörülen kısıtlamalar, kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütülmesi amacına yöneliktir.

Dolayısıyla idarenin milli güvenlik açısından önem arz eden kadrolara atanacak kişilerin tabi olacağı güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması konusunda kanunla temel çerçeveyi ortaya koyan kurallar getirmesi elbette mümkündür. Bu çerçevenin kanunla belirlenmesinden sonra uygulama koşulları ve usule ilişkin ayrıntılar düzenleyici işlemlerle belirlenebilir. Üstelik milli güvenlik ile ilgili alanlarda çalışacak personelin seçimi ve kontrolü bakımından konuyu düzenleyen kanunda aranacak öngörülebilirlik koşulunun diğer alanlardakilere göre daha esnek olacağı da söylenebilir. Ancak yine de bu alanda düzenleme getiren kanun ile diğer alt mevzuatın kişilere, kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde bu tür gizli tedbirler uygulama ve potansiyel olarak özel hayatın gizliliğine yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğini yeterince açık olarak gösterecek ve olası kötüye kullanmalara karşı yeterli güvence sağlayacak şekilde kaleme alınmış olması gerekir.

4045 sayılı Kanun'un güvenlik soruşturmasına ve arşiv araştırmasına konu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğu, bu bilgilerin nerelerden elde edileceği ve ne surede ve ne kadar süre ile saklanacağı, kişilerin söz konusu bilgilere itiraz etme olanağı olup olmadığı, bilgilerin bir müddet sonra silinmesinin mümkün olup olmadığı veya silinmesine dair izlenecek usulün ne olduğu, gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti, güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak mercilerin kimler olduğu ile ilgili hiçbir düzenleme getirmediği görülmektedir. Bunun yanı sıra kanunlarda, kesinleşmiş ceza mahkumiyetlerine dair ilk olarak akla gelmesi ve uygulanması gereken kanun olan 5352 sayılı Kanun'a atıf içeren bir düzenlemenin bulunmadığı, bireyleri keyfiliğe karşı koruyucu hiçbir hükme yer verilmediği anlaşılmaktadır. Aynı şekilde Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği'nin de elde edilen bilgilerin saklanma süreleri, bilgilerin bir müddet sonra silinmesinin mümkün olup olmadığı veya silinmesine dair izlenecek usulün ne olduğu, kişilerin söz konusu bilgilere itiraz etme olanağı olup olmadığı hususlarını düzenlemediği, bireylerin özel hayatına saygı hakkının güvencelerini sağlayacak hükümlerden yoksun olduğu anlaşılmaktadır."

ifadelerine yer verilmek suretiyle, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmasının özel hayata saygı hakkına müdahale teşkil ettiği, temel ve hak ve özgürlükler bakımından sınırlama yapılırken kanunilik ilkesine riayet edilmesi gerektiği, bu konunun kanuni dayanağı olan 4045 sayılı Kanun'un 1. maddesinin temel hakkı kısıtlama konusunda kanunilik kriteri bakımından gerekli şartlan taşımadığı ortaya konulmaktadır.

Bu durumda, Anayasa Mahkemesinin anılan kararları uyarınca idarelerce yapılacak tüm güvenlik soruşturmaları ve arşiv araştırmaları bakımından temel hak ihlali gündeme gelecektir ki bu durumun uygulama bakımından çok ciddi sorunlar doğuracağı tabiidir.

Açıklanan nedenle, Anayasa'nın 152. maddesi uyarınca 4045 sayılı Kanun'un 1. Maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması ve başvuru üzerine verilecek karara göre temyiz incelemesinin yapılması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İnceleme ve Gerekçe:

Maddi Olay:

31/08/2007 tarihinde yaşanan bir olay sebebi ile yaralama ve silahla tehdit suçunu işlediği isnadına bağlı olarak 10/01/1990 doğumlu davacı hakkında Patnos Asliye Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.

Yargılama sonucunda; Patnos Asliye Ceza Mahkemesinin 05/09/2012 tarih ve E:2008/33, K:2012/444 sayılı kararıyla silahla yaralama suçundan 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına; silahla tehdit suçundan 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.

Daha sonra, Siverek T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda infaz koruma memuru öğrencisi olan ve hizmet öncesi eğitimini tamamlayan davacı hakkında yapılan güvenlik soruşturması, Patnos Asliye Ceza Mahkemesinin 05/09/2012 tarih, ve E:2008/33, K:2012/444 sayılı anılan kararı nedeniyle olumsuz olarak sonuçlandırılmış ve bu sebeple ceza ve infaz kurumlarında çalışması uygun görülmeyerek infaz koruma memuru öğrenciliğine geçici kabulüne ilişkin Bakanlık Oluru'nun iptaline, infaz koruma memuru öğrenciliği ile ilişiğinin kesilmesine karar verilmiştir.

Bunun üzerine, temyizen incelenen dava açılmıştır.

İlgili Mevzuat:

5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 6. maddesinde: "Kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak mahkeme, hakim, askeri hakim, Cumhuriyet Başsavcılığı veya askeri savcılık tarafından istenmesi halinde verilmek üzere kaydedilir.' hükmü, aynı Kanun'un 10. maddesinin 3. fıkrasında ise: "Onsekiz yaşından küçüklerle ilgili adli sicil ve arşiv kayıtları; ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere Cumhuriyet başsavcılıkları, hakim veya mahkemelerce istenebilir." hükmü yer almaktadır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinde, Devlet memurluğuna alınacaklarda aranılan genel ve özel şartlar belirtilerek, özel şartlar arasında kuramların özel kanun ve diğer mevzuatında aranan şartlan taşımak gerektiği hüküm altına alınmıştır.

10/07/2003 tarih ve 25164 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Adalet Bakanlığı Memur Sınav, Atama ve Nakil Yönetmeliğinin "Özel şartlar" kenar başlıklı 6. maddesinin 18. fıkrasında: "Ceza infaz kurumlan ve tutukevleri ile denetimli serbestlik müdürlüklerinde görev alacak bütün unvanlardaki personel için ayrıca aranacak şartlar;

... b) Güvenlik soruşturması olumlu olmak,..." hükmü yer almaktadır.

4045 sayılı Güvenlik Soruşturması, Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu Personeli ve Kamu Görevine Alınmayanların Haklarının Geri Verilmesine ve 1402 Numaralı Sıkıyönetim Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 1. maddesinin dava konusu işlem tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan halinde; "Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması; ... askeri, emniyet ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ve ceza infaz kurumlan ve tutukevlerinde çalışacak personel hakkında yapılır. Devletin güvenliğini, ulusun varlığını ve bütünlüğünü iç ve dış menfaatlerinin zarar görebileceği ve tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeler ile gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti birim ve kısımlarının tanımlarının yapılması, güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak merciler ve üst kademe yöneticilerinin kimler olduğu Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulacak yönetmelik ile düzenlenir." hükmü bulunmaktadır.

12/04/2000 tarih ve 24018 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) "Kapsam" kenar başlıklı 2. maddesinde: "Bu Yönetmelik; yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları halinde Devletin güvenliğinin, iç ve dış menfaatlerinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeleri, bunların toplanmasını ve işlemini yürüten bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili birim ve kısımlarının belirlenmesini, Türk Silahlı Kuvvetlerinde, emniyet ve istihbarat teşkilatlarında, ceza infaz kurumlan ve tutukevlerinde çalışacak personeli,... aynca bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının yurtdışı teşkilatlarında sürekli görevlendirilecek bütün personel için yapılacak | güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının esas ve usullerini, bunu yapacak mercileri, hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacak gizlilik dereceli yerlerde çalışan kamu personeli ile meslek gruplan ve üst kademe yöneticilerini kapsar." kuralına, Yönetmelik'in "Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapacak makamlar" kenar başlıklı 7. maddesinde: "Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve mahalli mülki idare amirlikleri tarafından yapılır. İçişleri Bakanlığı Kaçakçılık İstihbarat Harekat ve Bilgi Toplama Dairesi Başkanlığındaki bilgi kayıtları ile Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğümdeki adli sicil kaydı, talepleri üzerine, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını yapacak makamlar ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin ilgili birimlerine verilir." kuralına, Yönetmelik'in "Hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacak personel" kenar başlıklı 8. maddesinde: "Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması; gizlilik dereceli birim ve kısımlar ile askeri, emniyet, istihbarat teşkilatlarında ve ceza infaz kurumlan ve tutukevlerinde çalıştırılacak personel hakkında yapılır. Emniyet Genel Müdürlüğü ve mahalli mülki idare amirlikleri, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını; bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşlarının gizlilik dereceli birim ve kısımları ile yurtdışı teşkilatında ve askeri, emniyet, istihbarat teşkilatlarında ve ceza infaz kurumu ve tutukevlerinde çalıştırılacak personel hakkında yapar." kuralına yer verilmiştir.

Aynı Yönetmeliğin 'Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında araştırılacak hususlar' başlıklı 11. maddesinde,

"Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında kişinin içinde bulunduğu ortam da dikkate alınarak;

a) Kimlik kontrolü, kimlik kayıtlarının doğruluk derecesi, uyrukluğu, geçmişte yabancı bir devletin uyrukluğuna girip girmediği,

b)Kolluk kuvvetleri tarafından halen aranıp aranmadığı, kolluk kuvvetlerinin ve istihbarat ünitelerinin arşivlerinde bilgiler bulunup bulunmadığı, adli sicil kaydının ve hakkında bir tahdidi olup olmadığı,

c) Yıkıcı faaliyetlerde bulunup bulunmadığı ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanuna ve Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı davranıp davranmadığı,

d) Şeref ve haysiyetini ihlal edecek ve görevine yansıyacak şekilde kumara, uyuşturucuya, içkiye, paraya ve aşırı bir şekilde menfaatine düşkün olup olmadığı, ahlak ve adaba aykırı davranıp davranmadığı,

e) Yabancılarla, özellikle hasım ve hasım olması muhtemel Devlet mensupları ve temsilcileriyle ilgi derecesinin İç yüzü ve nedeni,

f) Sır saklama yeteneğinin olup olmadığı,

araştırılır." kuralına,

Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırmasında İzlenecek Yöntem' başlıklı 12. maddesinde de; ".c) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması isteminin ilgili makama ulaşmasından itibaren arşiv araştırması sonuçları en geç 30 gün, güvenlik soruşturması sonuçları en geç 60 gün içinde cevaplandırılır. Soruşturma ve araştırma sonucunu içeren bilgi ve belgeler ilgilinin güvenlik makamlarındaki dosyasında asgari 'gizli' gizlilik derecesinde saklanır.

d)Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını isteyen makama, kişi hakkında karar vermeye yeterli bilgiler aktarılır.

e)Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının nasıl ve ne şekilde yapılacağı, soruşturma ve araştırma yapmaya yetkili makamların görev talimatları ile belirlenir.

f)Mahalli mülki idare amirliklerince yapılmış olan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında olumsuz durumu saptananların evrakının bir örneği dosya açılmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğüne gönderilir.

g) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında olumsuz durumu saptananlarla ilgili bilgiler Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünce karşılıklı olarak birbirlerine aktarılır..." kuralına yer verilmiştir.

Hukuki Değerlendirme:

Somut olayda davacının on sekiz yaşından küçükken işlediği suçun kayıtlarının Patnos İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından ilgili Adalet Komisyonu Başkanlığına verildiği, bu kayıt dikkate alınmak suretiyle davacının güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır.

Kamu görevlilerinin sadakat, tarafsızlık ve devlete bağlılık yükümlülüğü çerçevesinde devleti temsil eden ve milli güvenlik bakımından hassasiyet içeren bazı kamu görevlerine atanacak kişiler bakımından daha sıkı nitelikler aranması ve birtakım sınırlamaların getirilmesi doğaldır. Bu şekilde aranan nitelikler ve kanunlarda öngörülen kısıtlamalar, kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütülmesi amacına yöneliktir.

Dolayısıyla idarenin, milli güvenlik açısından önem arz eden kadrolara atanacak kişilerin tabi olacağı güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması konusunda kanunla temel çerçeveyi ortaya koyan kurallar getirmesi mümkündür.

Ancak, bu alanda yapılan düzenlemelerin, Anayasa ve diğer kanuni düzenlemelerle çelişmemesi, diğer düzenlemelerde gözetilen amaçlan ortadan kaldırır nitelikte de olmaması gerekmektedir.

Belirli kamu görevlerinde çalıştırılacak personel hakkında uygulanan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının kanuni dayanağı 4045 sayılı Kanun'dur. 4045 sayılı Kanun'un dava konusu işlem tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 1. maddesinde, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının; kamu kurum ve kuruluşlarında yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları halinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile askeri teşkilatlarda, emniyet ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli, ceza infaz kurumlan ve tutukevlerinde çalışacak personel hakkında yapılacağı düzenlenmiştir.

Maddede, kişilerin geçmiş ceza mahkümiyetlerine ilişkin kayıtlar bakımından hangi suçların kamu görevine girmeye engel olacağı ve on sekiz yaşından küçükken işlenen suçlara dair kayıtların güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına sebep olup olmayacağı konusunda hiçbir belirleme yapılmadığı, suçlar arasında herhangi bir ayrım ve derecelendirme öngörülmediği, aynı şekilde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına konu kararların, güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandırılmasının bir sebebi olup olmayacağı hususunda herhangi düzenlemeye yer verilmediği anlaşılmaktadır.

Öte yandan, Anayasa'nın 10., 41., 58., 61. ve 141. maddelerinde; devletin çocukların korunması, topluma kazandırılması ve yargılanmalarının özel kurallara tabi tutulması konularında gerekli tedbirleri alacağı, teşkilat ve tesisleri kuracağı belirtilmek suretiyle bazı pozitif yükümlülükler öngörülmüştür.

Devletin çocukların korunması ile ilgili bahsedilen pozitif yükümlülükleri kapsamında hukukumuzda bazı kanuni düzenlemelere yer verildiği görülmektedir. Bunlardan biri de çocukların işledikleri bir suç nedeniyle kamu görevlerinden sürekli olarak yasaklanamayacaklarını öngören kanuni düzenlemedir, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinde, kasten işlediği bir suçtan dolayı hapis cezasına mahküm olmuş ve fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış olanların sürekli bir kamu görevini üstlenmekten mahrum bırakılamayacakları ifade edilmiştir.

Aynı şekilde 5352 sayılı Kanun'un 10. maddesinin 3. fıkrasında, on sekiz yaşından küçüklerle ilgili adli sicil ve arşiv kayıtlarının, ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere Cumhuriyet başsavcılıkları, hakim veya mahkemelerce istenebileceği düzenlenmiştir. Buna göre on sekiz yaşından küçükken işlenen suçlara ait kayıtların, idari makamlara bildirilmesi hukuken mümkün değildir.

Nitekim Anayasa Mahkemesinin 27/02/2019 tarih ve 2014/7256 başvuru numaralı "Fatih Saraman" kararında, on sekiz yaşından küçükken işlenmiş suç hakkında verilen kararın ancak yargı mercilerince istenilebileceği ve başvuru konusu olayda, bu nitelikteki bilgiler 5352 sayılı Kanun'un 10. maddesinin 3. fıkrasına aykırı şekilde idari makamlara verildiğinden özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında; davacının on sekiz yaşından küçükken işlediği suça ilişkin kaydın, 5352 sayılı Kanun'un 10. maddesinin 3. fıkrasında yer alan hükme aykırı şekilde idari makamlara verilmiş olduğu anlaşıldığından, anılan Kanun hükmüne aykırı şekilde elde edilen bilgi ve belgelere dayalı olarak yapılan güvenlik soruşturması üzerine tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, İdare Mahkemesinin davanın reddine yönelik ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

Karar Sonucu:

Açıklanan nedenlerle;

1.Davacının temyiz isteminin kabulüne;

2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Ankara 13. İdare Mahkemesinin temyize konu 17/03/2017 tarih ve E:2017/639, K:2017/854 sayılı ısrar kararının bozulmasına,

3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Ankara 13. İdare Mahkemesine gönderilmesine,

4.Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/10/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber