İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

YÖK ulusal düzeyde aramadığı kaliteyi uluslararası düzeyde aramaya başladı!

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı uluslararası öğretim elemanı istihdamında aradığı kalite arayışını yükseköğretimin geneline yaymalı!

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 27 Eylül 2021 00:01, Son Güncelleme : 20 Eylül 2021 12:22
YÖK ulusal düzeyde aramadığı kaliteyi uluslararası düzeyde aramaya başladı!

Bilindiği üzere, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 34 üncü maddesi ile 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununun 16 ncı maddesi çerçevesinde üniversitelerimizde uluslararası öğretim elemanı istihdam edilebilmektedir.

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından uluslararası öğretim elemanı istihdamında kalite çıtasını yükseltmek amacıyla geçtiğimiz yıl yeni bir düzenleme yapılarak tüm yükseköğretim kurumlarına ve kamuoyuna duyurulmuştur. Buna göre, özellikle ders vermekle birlikte araştırma amaçlı istihdam edilen uluslararası öğretim üyelerinin çalıştırılması için yayın şartı getirilmiştir.

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı yine uluslararası öğretim elemanı istihdamında kalite arayışını yükseltmek amacıyla yakın tarihte tüm yükseköğretim kurumlarına yeni bir yazı göndermek suretiyle üniversitelerde uluslararası öğretim elemanı olarak çalışanların/çalıştırılması ilk defa teklif edileceklerin son üç yılda Q1 düzeyinde yaptıkları yayın sayısı ve atıf sayısı ile H-indeks değerinin bildirilmesini istemiştir.

Uluslararası öğretim elemanı istihdamında aranan şartların kalite odaklı yükseltilmesinin üniversitelerimizin bilimsel üretim kapasitesini öne taşıyacağı hususu kuşkusuz çok önemli olmakla birlikte ülkemiz akademisyenlerinin istihdamı ve yeniden atanma süreçlerinde bu durumun daha düşük kriter ölçütlerinde ve Yükseköğretim Kurulunun birincil denetiminden uzak bir şekilde çoğu zaman Üniversitelerin kendi tercihlerine bırakılması tezat bir duruma sebebiyet vermektedir.

Birçok üniversitenin öğretim üyesi atanma kriterlerindeki düşük baraj puanları (bilimsel yayınlarla ilgili), nitelikli akademisyen varlığının artmasına engel oluşturmakta, akademiyi bilimsel bilginin üretim merkezinden çıkartarak kamu adına var olan istihdam araçlarından birine dönüştürmektedir. Böylelikle nitelikli insan kaynağına sahip olmaktan uzaklaşan yükseköğretim kurumları, ülkemizin yarınlarına dair hedeflerinin öncüsü olabilme avantajını kaybetme gibi bir durumla karşı karşıya kalacaktır.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 23, 24 ve 26 ncı maddelerinde verilen yetki düzenlemesi doğrultusunda üniversiteler öğretim üyeliğine atanma ölçütlerini Senatolarınca belirlemektedir. Bu durum üniversiteler arasında akademik seviye olarak birbirinden tamamen farklı atama kriterlerinin oluşmasına zemin oluşturmaktadır. Bu durumun rekabetçi bir akademik ortamın oluşmasına katkı sağlaması beklenir iken oldukça düşük seviyede belirlenen atanma koşullarından dolayı bazı üniversitelerde akademik üretim giderek düşmekte ve üniversitelerden arzulanan hızlı yükseliş yerini akademik ve bilimsel duraksamaya hatta zaman zaman gerilemeye bırakmaktadır. Bu hususun somut göstergelerinden birisi de Üniversitelerin İzleme ve Değerlendirme Raporlarında da görüldüğü üzere halen THE, QS, ARWU gibi dünya sıralamalarına göre ilk 1000'e girmeyi başarabilen üniversite sayımızın oldukça az olması ve mevcut sıralamalarda da giderek bir gerilemenin söz konusu olmasıdır.

Yükseköğretim kurumlarında kalite ekseninin en önemli bileşenlerinden biri akademik performans ve bilimsel yayınlardır. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının akademisyen istihdamındaki kalite arayışını önce kendi ülkemiz insan kaynağından başlatmak suretiyle genele yayması, nitelikli istihdam ve özendirici politikaların geliştirilerek, mevcuttaki tutarsız terfi ve ödül ilişkisi gibi kişisel çıkarlara yönelik niteliksiz çalışmaların önüne geçilmesi adına daha doğru bir adım olacaktır.

Son olarak, Türk Yükseköğretim sistemini 2023 yılına hazırlamak amacıyla ilki düzenlenecek olan 1 inci Yükseköğretim Şurasında yükseköğretim kurumlarının öğretim üyeliğine atama kriterlerinde asgari kalite ölçütlerine yönelik değerlendirmelerin yapılıp gerekli tedbirlerin alınması ülkemizin geleceği açısından büyük önem arz etmektedir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber