HAGB kararı alanlar GBT kaydını sildirebilir mi?

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 2 yıl hapis cezasına mahkum olan ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen davacının, Genel Bilgi Toplama kaydının silinmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Kağıthane Kaymakamlığı İlçe Emniyet Müdürlüğünün işlemi ile bu işlemin dayanağı olan İçişleri Bakanlığı Kaçakçılık İstihbarat, Harekat ve Bilgi Toplama Dairesi Başkanlığının Bilgi Toplama Yönergesi'nin hukuka uygun olduğuna karar verdi.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 11 Aralık 2022 00:10, Son Güncelleme : 30 Kasım 2022 16:25
HAGB kararı alanlar GBT kaydını sildirebilir mi?

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 2 yıl hapis cezasına mahkum olan ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen davacının, Genel Bilgi Toplama kaydının silinmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Kağıthane Kaymakamlığı İlçe Emniyet Müdürlüğünün işlemi ile bu işlemin dayanağı olan İçişleri Bakanlığı Kaçakçılık İstihbarat, Harekat ve Bilgi Toplama Dairesi Başkanlığının Bilgi Toplama Yönergesi'nin hukuka uygun olduğuna karar verdi.

Bu yöndeki Danıştay 10. Dairesinin kararı onandı.

HAGB alınması GBT kaydının silinmesini gerektirmez

Yönergenin amacının, Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne, anayasa düzenine ve genel güvenliğe dair önleyici ve koruyucu tedbirleri almak üzere eski hükümlülerin, suç işleyip ele geçmeyen kişilerin, çalınan, kaybedilen veya gasp edilen motorlu taşıtların, ateşli silahların, kimliği ispata yarayan her türlü belgelerin güvenlik kuvvetleri ile görevli kuruluşlar arasında koordinasyon sağlamak suretiyle kayıtlarının tutulması ve bu kuruluşlar arasında iletişimin sağlanmasının esas ve usullerini saptamak olduğunun belirtildiği,

İşlenen resmi belgede sahtecilik suçu hakkında verilen mahkümiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasının, önleyici ve koruyucu tedbir amacıyla kayıt tutma ve bilgi toplamaya dair düzenlemeler karşısında bilgi formunun düzenlenmemesini veya iptalini gerektirmediği,

Bu durumda, güvenlik kuvvetleri ile görevli kuruluşlar arasında koordinasyon sağlamak suretiyle kayıtlarının tutulması ve bu kuruluşlar arasında iletişimin sağlanması amacıyla emniyet makamlarının istihbari nitelikte bilgi toplamaları, adli soruşturma sonuçlarını kaydetmeleri ve bu bilgileri arşivleyip bilgi fişi düzenlemelerine ilişkin usul ve esasları belirleyen ve üst hukuk normlarına aykırılık içermediği anlaşılan dava konusu Bilgi Toplama Yönergesinde ve anılan hüküm uyarınca davacının talebinin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Karşı oy gerekçesinden: Yönergenin dayanağı yok

yukarıda metnine yer verilen ve dava konusu Yönerge'nin dayanağı olan mevzuat hükümleri incelendiğinde, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına konu kararların, önleyici ve koruyucu tedbirleri almak üzere güvenlik kuvvetleri tarafından kayıt altına alınması hususunda herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği, dolayısıyla kişisel veri niteliğindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarını kapsayacak şekilde işlenen suçlar hakkında bilgi formu düzenlenerek bu bilgilerin kullanılması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi halinde bu formların iptal edilmemesine yönelik dava konusu düzenlemelerin açıkça yasal dayanağının bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, yasal dayanağı bulunmayan dava konusu Yönerge hükümlerinin ve bu hükümlere dayanılarak tesis edilen davacı hakkındaki kaydın silinmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin bireysel işlemin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır.

T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2022/17
Karar No: 2022/835

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ: Av....
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- ...Bakanlığı
VEKİLİ: I. Hukuk Müşaviri Yrd. V. ...
2-...Valiliği - ...
VEKİLİ: Av....

İSTEMİN KONUSU:
Danıştay Onuncu Dairesinin 28/12/2020 tarih ve E:2015/1649, K:2020/7026 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

Resmi belgede sahtecilik suçundan .... Asliye Ceza Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararı ile 2 yıl hapis cezasına mahkum olan ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen davacının, Genel Bilgi Toplama kaydının silinmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Kağıthane Kaymakamlığı İlçe Emniyet Müdürlüğünün ...tarih ve ...sayılı işlemi ile bu işlemin dayanağı olan İçişleri Bakanlığı Kaçakçılık İstihbarat, Harekat ve Bilgi Toplama Dairesi Başkanlığının ...tarih ve ...sayılı Bilgi Toplama Yönergesi'nin 9. maddesinin ve 16. maddesinin (b) bendinin iptali ile söz konusu işlem nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık 25.000,00 TL manevi tazminatın davanın açıldığı tarihten itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

Daire kararının özeti:

Danıştay Onuncu Dairesinin 28/12/2020 tarih ve E:2015/1649, K:2020/7026 sayılı kararıyla;

Davalı İstanbul Valiliğinin usule ilişkin itirazları yerinde görülmeyerek işin esasına geçildiği,

Yönergenin davaya konu 9/b maddesinde, sanığı yakalanmış olsa dahi hakkında bilgi formu açılacak suç türleri arasında resmi belgede sahtecilik suçunun yirmi ikinci sırada gösterildiği; 16/b-1 maddesinde, "Bu Yönergenin 9/b maddesinin bentlerinde yazılı suç sayılan fiilleri işleyenler hakkında adli makamlarca, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya dava zamanaşımı nedeniyle davanın ortadan kaldırılmasına karar verilmiş ve kararın kesinleşmiş olması halinde bilgi formları iptal edilir." hükmüne yer verildiği,

Yönergenin amacının, Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne, anayasa düzenine ve genel güvenliğe dair önleyici ve koruyucu tedbirleri almak üzere eski hükümlülerin, suç işleyip ele geçmeyen kişilerin, çalınan, kaybedilen veya gasp edilen motorlu taşıtların, ateşli silahların, kimliği ispata yarayan her türlü belgelerin güvenlik kuvvetleri ile görevli kuruluşlar arasında koordinasyon sağlamak suretiyle kayıtlarının tutulması ve bu kuruluşlar arasında iletişimin sağlanmasının esas ve usullerini saptamak olduğunun belirtildiği,

İşlenen resmi belgede sahtecilik suçu hakkında verilen mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasının, önleyici ve koruyucu tedbir amacıyla kayıt tutma ve bilgi toplamaya dair düzenlemeler karşısında bilgi formunun düzenlenmemesini veya iptalini gerektirmediği,

Bu durumda, güvenlik kuvvetleri ile görevli kuruluşlar arasında koordinasyon sağlamak suretiyle kayıtlarının tutulması ve bu kuruluşlar arasında iletişimin sağlanması amacıyla emniyet makamlarının istihbari nitelikte bilgi toplamaları, adli soruşturma sonuçlarını kaydetmeleri ve bu bilgileri arşivleyip bilgi fişi düzenlemelerine ilişkin usul ve esasları belirleyen ve üst hukuk normlarına aykırılık içermediği anlaşılan dava konusu Bilgi Toplama Yönergesinde ve anılan hüküm uyarınca davacının talebinin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı,

Ayrıca, davacının, söz konusu işlem nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü 25.000,00 TL manevi zararın, tazmin şartlarının dava konusu olayda gerçekleşmediği sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davacı tarafından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların ayrı bir sistemde kayıt altında tutulması ve sadece soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde kullanılması gerektiği, dava konusu Yönerge'nin üst norm konumunda bulunan Ceza Muhakemesi Kanunu'na açık bir şekilde aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davalı idarelerden İçişleri Bakanlığı tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş olup, İstanbul Valiliği tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:

Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;

"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,

b) Hukuka aykırı karar verilmesi,

c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin reddine,

2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 28/12/2020 tarih ve E:2015/1649, K:2020/7026 sayılı kararının ONANMASINA,

3. Kesin olarak, 14/03/2022 tarihinde manevi tazminat yönünden oybirliği, düzenleyici işlem ve bireysel işlem yönünden oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- Dava, resmi belgede sahtecilik suçundan .... Asliye Ceza Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararı ile 2 yıl hapis cezasına mahkum olan ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen davacının, Genel Bilgi Toplama kaydının silinmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Kağıthane Kaymakamlığı İlçe Emniyet Müdürlüğünün ...tarih ve ...sayılı işlemi ile bu işlemin dayanağı olan İçişleri Bakanlığı Kaçakçılık İstihbarat, Harekat ve Bilgi Toplama Dairesi Başkanlığının ...tarih ve ...sayılı Bilgi Toplama Yönergesi'nin 9. maddesinin ve 16. maddesinin (b) bendinin iptali ile söz konusu işlem nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık 25.000,00 TL manevi tazminatın davanın açıldığı tarihten itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Anayasa'nın 20. maddesinin 1. fıkrasında, herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağı belirtilmiş; 13/05/2010 tarih ve 27580 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 2. maddesiyle eklenen 3. fıkrasında; "Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir." denilerek kişisel verilerin korunması, özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkı kapsamında güvenceye kavuşturulmuş, 13. maddesinde de, temel hak ve hürriyetlerin yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği ifade edilmiştir.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinin 5. fıkrasında; "Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder." hükmüne, anılan maddenin 13. fıkrasında; "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir." hükmüne yer verilmiş ve anılan Kanun hükmüyle aynı doğrultuda olacak şekilde 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun dava konusu işlemler tarihindeki haliyle 6. maddesinde de; "Kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak mahkeme, hakim, askeri hakim, Cumhuriyet Başsavcılığı veya askeri savcılık tarafından istenmesi halinde verilmek üzere kaydedilir." hükmü yer almıştır.

Dava konusu düzenlemenin tesis edildiği tarihteki adıyla 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 13. maddesinde, Kaçakçılık, İstihbarat, Harekat ve Bilgi Toplama Dairesi Başkanlığının görevleri düzenlenmiş ve anılan maddenin 1. fıkrasının (c) bendinde, "suç işleyip ele geçmeyen kişilerin, çalınan veya kaybedilen motorlu taşıtların, ateşli silahların, kimliği ispata yarayan her türlü belgelerin kayıtlarını tutarak güvenlik kuvvetlerine bildirmek, görevli kuruluşlarla ilgili kuvvetleri arasında koordinasyon sağlamak" bunlar arasında sayılmış olup; 33. maddesinde, İçişleri Bakanlığının kanunla yerine getirmekle yükümlü olduğu hizmetleri tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge ve diğer idari metinlerle düzenlemekle görevli ve yetkili olduğu belirtilmiştir.

2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nun dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan haliyle ek 7. maddesinde; "Polis, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Anayasa düzenine ve genel güvenliğe dair önleyici ve koruyucu tedbirleri almak, emniyet ve asayişi sağlamak üzere, ülke seviyesinde istihbarat faaliyetlerinde bulunur, bu amaçla bilgi toplar, değerlendirir, yetkili mercilere veya kullanma alanına ulaştırır. Devletin diğer istihbarat kuruluşlarıyla işbirliği yapar." hükmüne yer verilmiştir.

Dava konusu işlemlerin tesis edildiği tarihlerde yürürlükte bulunan 17/12/1983 tarih ve 18254 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Jandarma Teşkilatı Görev ve Yetkileri Yönetmeliği'nin 42. maddesinin 1. fıkrasında; "Jandarma; emniyet ve asayişi sağlamak, kamu düzenini korumakla yükümlü olup, bu görevlerini iki şekilde yürütür. ... e. Eski hükümlülerin, sabıkalı ya da şüpheli ve serserilerin, iş ve ilişkilerini araştırır. Belirli zaman aralıklarıyla çevrelerinde gizlice soruşturur ve elde ettiği bilgileri kayıtlara geçirerek; toplumun emniyet ve asayişi yönünden, gerekli önlemleri alır. Bu gibilerin suç işlemesini önler. Jandarmanın bu konuya ilişkin görevleri bir yönergede gösterilir. f. Suç faili olarak aranan kişilerin, izlenmesi ve elegeçirilmesi amacıyla gerekli teşkilatı kurar, kayıtlarını tutar, diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla işbirliği sağlar. Bu konuyla ilgili ayrıntılar, bir yönergeyle düzenlenir..." hükmü yer almıştır.

3152 ve 2559 sayılı Kanun'ların ve Jandarma Teşkilatı Görev ve Yetkileri Yönetmeliği'nin yukarıda metnine yer verilen hükümleri dayanak alınarak hazırlanan dava konusu Yönerge'nin 1. maddesinde, amacının, İçişleri Bakanlığı Kaçakçılık İstihbarat Harekat ve Bilgi Toplama Daire Başkanlığı ile il, ilçe ve şube güvenlik kuvvetlerinde kurulan bilgi toplama, büro ve kısımlarının görev, yetki ve sorumluluklarını ve çalışma esaslarını, Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne, anayasa düzenine ve genel güvenliğe dair önleyici ve koruyucu tedbirleri almak üzere; suç işlemesi sebebiyle aranmasına karar verilen, kaybolan, yakalansalar dahi bazı suçları işlemiş olan, kamu haklarından yararlanmaları konusunda sınırlama getirilen kişiler ile çalınan, kaybolan, gasp edilen veya bir olaya karışmaktan dolayı aranan ve müsaderesine karar verilip de ele geçirilemeyen motorlu taşıtların, ateşli silahların ve kimliği ispata yarayan her türlü belgelerin, güvenlik kuvvetleri ile görevli kuruluşlar arasında koordinasyon sağlamak suretiyle kayıtlarının tutulması ve bu kuruluşlar arasında iletişimin sağlanmasının esas ve usullerini düzenlemek olduğu belirtilmiş, 4. maddesinde; "Form açma: Güvenlik kuvvetleri tarafından, suç işleyen şahısların Yönerge'de belirtilen esas ve usullere göre kayıt altına alınması işlemidir. Form iptali: Yönerge'nin 9/b maddesine girmeyen suçlardan açılan bilgi formlarının şahısların yakalanmaları halinde tasniften çıkarılarak imha edilmesi, 9/b maddesine giren suçlar için açılan bilgi formlarının ise iptal koşulları oluştuğunda tasniften çıkarılarak iptal evrakı ekinde arşive alınması işlemidir. İptaller bilgi toplama birimleri tarafından re'sen veya söz konusu şahıs ya da vekilinin yazılı müracaatı üzerine Yönerge'de belirlenen usul ve esaslara göre yapılır." hükmüne yer verilerek 9. maddesinde, sanıkların yakalanması halinde dahi bilgi formu düzenlenecek suç türleri ve bunlar hakkında yapılacak işlemler düzenlenmiş, 16. maddesinin (b) bendinde, Yönerge'nin 9/b maddesi kapsamına giren suçlara ait bilgi formlarının iptal edilmesine yönelik kurallara yer verilmiştir.

Diğer taraftan, benzer nitelikteki, kamu görevlerinde çalıştırılacak personel hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmasının dayanağı olan 4045 sayılı Kanun'un 1. maddesinin ikinci fıkrasının iptali istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesinin 19/02/2020 tarih ve E:2018/163, K:2020/13 sayılı kararı ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinin (A) bendinin (8) numaralı alt bendinin iptali istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesinin 24/07/2019 tarih ve E:2018/73; K:2019/65 sayılı kararıyla, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına, kullanılmasına, işlenmesine yönelik güvenceler ve temel ilkeler kanunla belirlenmeksizin bunların alınmasına ve kullanılmasına izin verilmesinin Anayasa'nın 13. ve 20. maddeleriyle bağdaşmadığı gerekçesiyle anılan hükümlerin iptallerine karar verilmiş, akabinde iptal gerekçesi dikkate alınarak ilk defa veya yeniden memuriyete yahut kamu görevine atanacaklar hakkında yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına yönelik 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu kabul edilmiş ve bu Kanun 17/04/2021 tarih ve 31457 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak, yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Uyuşmazlıkta, yukarıda metnine yer verilen ve dava konusu Yönerge'nin dayanağı olan mevzuat hükümleri incelendiğinde, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına konu kararların, önleyici ve koruyucu tedbirleri almak üzere güvenlik kuvvetleri tarafından kayıt altına alınması hususunda herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği, dolayısıyla kişisel veri niteliğindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarını kapsayacak şekilde işlenen suçlar hakkında bilgi formu düzenlenerek bu bilgilerin kullanılması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi halinde bu formların iptal edilmemesine yönelik dava konusu düzenlemelerin açıkça yasal dayanağının bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, yasal dayanağı bulunmayan dava konusu Yönerge hükümlerinin ve bu hükümlere dayanılarak tesis edilen davacı hakkındaki kaydın silinmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin bireysel işlemin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır.

Kaldı ki, dava konusu Yönerge'nin amacı ve düzenleme alanı göz önünde bulundurulduğunda, 3011 sayılı Resmi Gazete'de Yayımlanacak Olan Yönetmelikler Hakkında Kanun'un 1. maddesinde ifade edilen, kamuyu ilgilendiren bir düzenleme niteliğinde olduğu anlaşıldığından, Resmi Gazete'de yayımlanacak yönetmelikle düzenlenmesi gerekirken, bu konuda yönerge şeklinde düzenleme yapılmasında da hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, davacının temyiz isteminin kısmen kabulü ile temyize konu kararın, düzenleyici ve bireysel işlemler yönünden bozulması gerektiği oyuyla, çoğunluk kararının bu kısmına katılmıyoruz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber