Devlet Memurları Disiplin Yönetmeliğine Konfederasyonca açılan davaya ret

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 30/04/2021 tarih ve 31470 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Devlet Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin bazı maddelerinin iptal için X Konfederasyonunca açılan davayı sonuçlandırdı.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 02 Mart 2023 00:10, Son Güncelleme : 02 Mart 2023 01:05
Devlet Memurları Disiplin Yönetmeliğine Konfederasyonca açılan davaya ret

Davayı ehliyet yönünden reddeden 12. Daire kararı onandı.

Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 03/03/2006 tarih ve E:2005/1, K:2006/1 sayılı kararı gerekçe gösterildi

Söz konusu kararda; 4688 sayılı Kanun'un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (f) bendiyle, sendika üst kuruluşu olan konfederasyona, yalnızca sendika üyesi kamu görevlisinin menfaatini ihlal eden bireysel işleme karşı, onu temsilen dava açma yetkisinin tanındığı, konfederasyonun üyelerini, kamu görevlilerinin değil, sendikaların oluşturduğu dikkate alındığında; konfederasyonun, sendika üyesi kamu görevlilerine yönelik düzenleyici işlemlere karşı dava açamayacağının anlaşıldığı, zira konfederasyonun, kanunla verilen özel yetki dışında, sadece kendi tüzel kişiliğine yönelen düzenlemelere karşı dava açmaya ehil olduğu belirtilmiştir.

İDDK kararları da bu yöndedir

Bu bağlamda, dava konusu düzenleme ile ilgili olarak, hakları veya menfaatleri ihlal edilmiş kişiler ile bu kişilerin üyesi olduğu sendika tarafından dava açılabileceği dikkate alındığında, en az beş sendikanın bir araya gelerek oluşturduğu konfederasyonun, doğrudan kendi üyesi sendikalara uygulanma olanağı bulunmayan Devlet Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin yukarıda anılan maddelerine karşı dava açma ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiş, davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir.


T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2022/2265
Karar No: 2022/2786

TEMYİZ EDENLER : I- (DAVACI) : . Konfederasyonu
VEKİLİ : Av. .
II- (DAVALI) : .
VEKİLİ : .
İSTEMİN KONUSU:

Danıştay Onikinci Dairesinin 15/12/2021 tarih ve E:2021/5086, K:2021/6791 sayılı kararının; davacı tarafından esas yönünden, davalı idare tarafından ise, lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem: 30/04/2021 tarih ve 31470 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Devlet Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin 2. maddesinin üçüncü fıkrasının, 5. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin, 6.maddesinin birinci fıkrasının, 7. maddesinin birinci fıkrasının,17.maddesinin birinci fıkrasının 19. maddesinin ikinci fıkrasının, 26. maddesinin ikinci fıkrasının, 38. maddesinin ikinci fıkrasının, 40. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının ve 41. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.

Daire kararının özeti:

Danıştay Onikinci Dairesinin 15/12/2021 tarih ve E:2021/5086, K:2021/6791 sayılı kararıyla;

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, iptal davalarının, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarından açılan davalar olarak tanımlandığı; 14. maddesinin üçüncü fıkrasında, dava açıldıktan sonra dilekçelerin ilk incelemeye tabi tutulacağı; dördüncü fıkrasında, dilekçeler ilk inceleme konuları yönünden kanuna aykırı görülürse, 15. madde hükümlerinin uygulanacağı; altıncı fıkrasında, bu hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de, davanın her safhasında 15. maddesindeki kuralın uygulanacağı; 15. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde ise dava dilekçesinde ehliyet yönünden kanuna aykırılık görülmesi halinde davanın reddine karar verileceğinin hükme bağlandığı,

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 96. maddesinde, federasyonların, kuruluş amaçları aynı olan en az beş derneğin, amaçlarını gerçekleştirmek üzere üye sıfatıyla bir araya gelmeleri suretiyle kurulacağı, her federasyonun bir tüzüğünün bulunacağı; 5253 sayılı Dernekler Kanunu'nun 2. maddesinde ise, üst kuruluşun, derneklerin oluşturduğu tüzel kişiliği bulunan federasyonları ve federasyonların oluşturduğu konfederasyonlar şeklinde tanımlandığı,

Benzer bir düzenlemenin 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun 3. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde de yer aldığı, anılan maddede "sendika"nın, kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar; "konfederasyon"un ise, değişik hizmet kollarında bu Kanun'a tabi olarak kurulmuş en az beş sendikanın bir araya gelerek oluşturdukları tüzel kişiliği olan üst kuruluşlar olarak tanımlandığı, aynı Kanun'un 19. maddesinde de, üyelerin idare ile ilgili doğacak ihtilaflarında, ortak hak ve menfaatlerinin izlenmesinde veya hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya mirasçılarını her düzeyde ve derecedeki yönetim ve yargı organları önünde temsil etme(k) veya ettirme(k), dava açma(k) ve bu nedenle açılan davalarda taraf olma(k)nın sendika ve konfederasyonların görevleri arasında sayıldığı,

Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 03/03/2006 tarih ve E:2005/1, K:2006/1 sayılı kararında; 4688 sayılı Kanun'un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (f) bendinin, sendika ve üst kuruluşlara, bizzat taraf oldukları hukuki ilişkiler dolayısıyla davacı ve davalı sıfatları ile ortak çıkarların korunması için tanınan davacı olabilme sıfatından başka, hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya bunların mirasçılarını her derecedeki yargı organları önünde temsil etme ve dava açma hakkı tanıdığı; kanun koyucunun, anılan madde ile sendika ve üst kuruluşları, diğer tüzel kişiliklere genel hükümler uyarınca tanınan taraf olma ve dava açma ehliyetinin dışında, üyelerini ve bunların mirasçılarını temsil etme ve ettirme yetkisi ile donattığı; buna göre, söz konusu maddenin sendikalara ve üst kuruluşlarına tanıdığı yetkinin ehliyet değil, temsil bağlamında değerlendirilmesi gerektiği, bir başka anlatımla kanun koyucunun, getirdiği bu düzenleme ile, idare tarafından sendika üyesi kamu görevlisi hakkında tesis edilen bireysel (subjektif) işlemler nedeniyle bu ilişkinin tarafı olmayan sendika ve üst kuruluşa, üyesinin isteğine bağlı olarak uyuşmazlığın çözümünde taraf olarak kendisini temsil etme yetki ve sorumluluğunu verdiği,

Aktarılan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararından da anlaşılacağı üzere, 4688 sayılı Kanun'un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (f) bendiyle, sendika üst kuruluşu olan konfederasyona, yalnızca sendika üyesi kamu görevlisinin menfaatini ihlal eden bireysel işleme karşı, onu temsilen dava açma yetkisinin tanındığı, konfederasyonun üyelerini, kamu görevlilerinin değil, sendikaların oluşturduğu dikkate alındığında; konfederasyonun, sendika üyesi kamu görevlilerine yönelik düzenleyici işlemlere karşı dava açamayacağının anlaşıldığı, zira konfederasyonun, kanunla verilen özel yetki dışında, sadece kendi tüzel kişiliğine yönelen düzenlemelere karşı dava açmaya ehil olduğu,

Nitekim Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bu yönde verilmiş kararlarının bulunduğu,

Bu bağlamda, dava konusu düzenleme ile ilgili olarak, hakları veya menfaatleri ihlal edilmiş kişiler ile bu kişilerin üyesi olduğu sendika tarafından dava açılabileceği dikkate alındığında, en az beş sendikanın bir araya gelerek oluşturduğu konfederasyonun, doğrudan kendi üyesi sendikalara uygulanma olanağı bulunmayan Devlet Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin yukarıda anılan maddelerine karşı dava açma ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiş, davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI:

Davacı tarafından, tıpkı dava konusu Yönetmelik'te Cumhurbaşkanının, tüm kamu görevlilerinin disiplin amirliği yetkisini haiz olduğu kuralı gibi Konfederasyon'un da tüm bağlı sendikaları ve sendika üyelerinin haklarını korumaya ehliyetli olduğu, 4688 sayılı Kanun'un 19. maddesinin (f) bendi uyarınca dava açma ve davada taraf olma ehliyetini haiz olduğu, Anayasa'da hak arama hürriyetinin yer aldığı, yüzlerce dava açma yerine dava ekonomisine uygun bir usul olduğu belirtilerek, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

Davalı idare tarafından, Cumhurbaşkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürü imzasıyla dosyaya sunulan savunma dilekçesinin, 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin ve 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin ilgili hükümleri gereğince yetkili bir vekil tarafından verildiğinin kabulü gerektiği, bu durumda, idareleri lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği halde, hükmedilmemesi yönündeki temyize konu kararın bu kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI: Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

Davalı idare tarafından, davacının temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:

Temyize konu Daire kararının; davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmına karşı davacı tarafından yapılan temyiz isteminin reddi, yasal süresi içerisinde dosyaya savunma dilekçesi sunulduğu anlaşılmakla, davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden, düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Davacının temyiz istemi yönünden;

Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;

"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,

b) Hukuka aykırı karar verilmesi,

c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.

Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Onikinci Dairesinin davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kararı, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davalı idarenin vekalet ücreti yönünden temyiz istemine gelince;

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda, Danıştayın; kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik ve yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı hükmüne yer verilmiştir.
02/11/2011 tarih ve 28103 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin, "Tanımlar" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; "Hukuk birimi; İdarelerde hukuk hizmetlerini yürüten birimi ifade eden",(b) bendinde ise; "Hukuk hizmetleri: Muhakemat hizmetleri ile hukuk danışmanlığına ilişkin her türlü iş ve işlemleri ifade eder." tanımları düzenlenmiştir.

Aynı Kanun Hükmünde Kararname'nin "Takip ve temsil yetkileri ile bunların kapsamı, niteliği ve kullanılması" başlıklı 6. maddesinin 1. ve 2. fıkrası; "İdareler, kendi iş ve işlemleriyle ilgili olarak açılacak adli ve idari davalar ile tahkim yargılaması ve icra işlemlerinde taraf sıfatını haizdir. İdareleri adli ve idari yargıda, icra mercileri ve hakemler nezdinde vekil sıfatıyla doğrudan temsil yetkisi; hukuk birimi amirleri, hukuk müşavirleri, muhakemat müdürleri ve avukatlara aittir." hükmünü, "Davalardaki temsilin niteliği ve vekalet ücretine hükmedilmesi ve dağıtımı" başlıklı 14. maddesinin birinci fıkrası ise, "Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir." hükmünü içermektedir.

1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin, 6. maddesinin ikinci fıkrasında, Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı birimi olarak sayılmış, Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğünün görevlerinin düzenlendiği 7. maddesinde ise;
"... i) 26/9/2011 tarih ve 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre hukuk birimlerine verilen diğer görevleri yapmak,
..." kuralına yer verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Yargılama giderlerinin kapsamı" başlıklı 323. maddesinde; "Yargılama giderleri şunlardır : ..... ğ) Vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücreti...." hükmüne; 326. maddesinde ise, "(1) Kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.

(2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır. ..." hükmü düzenlenmiştir.

Yukarıda hükümlerine yer verilen 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de, hukuk birimi amirlerinin, idarelerini, adli ve idari yargıda, icra mercileri ve hakemler nezdinde vekil sıfatıyla doğrudan temsil yetkisine sahip oldukları, yine aynı KHK'da; adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edileceği hükme bağlanmıştır.

1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nde ise; 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre hukuk birimlerine verilen diğer görevleri yapmakla görevli ve yetkili idari birimin Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü olduğu belirtilmiştir.

Anılan mevzuat birlikte değerlendirildiğinde; Cumhurbaşkanlığı hukuk biriminin, Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü olduğu, Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürünün ise hukuk birimi amiri olduğu, hukuk birimi amirinin, 659 sayılı KHK hükümlerine göre verilen görevleri yapmakla yetkili ve görevli olduğu anlaşılmaktadır.

Bu yetki ve görev kapsamında, hukuk birimi amirlerinin, idarelerini, adli ve idari yargıda, icra mercileri ve hakemler nezdinde vekil sıfatıyla doğrudan temsil yetkisine sahip oldukları, kullandıkları bu yetkiden dolayı da, idarelerinin, ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden vekalet ücretine hak kazanacakları açıktır.

Dosyanın incelenmesinden; davalı Cumhurbaşkanlığı tarafından, hukuk birimi amiri olan Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürü imzasıyla yasal süresi içerisinde dosyaya savunma dilekçesi sunulduğu anlaşıldığından, anılan idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmekte iken, hükmedilmemesine ilişkin Daire kararının bu kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.

Bu itibarla, davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine yönelik söz konusu eksikliğin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca; temyize konu kararın hüküm fıkrasına, "kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.500,00-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine," ibaresi eklenmek suretiyle kararın düzeltilerek onanması gerekmektedir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle ehliyet yönünden reddine ilişkin Danıştay Onikinci Dairesinin temyize konu 15/12/2021 tarih ve E:2021/5086, K:2021/6791 sayılı kararının hüküm fıkrasına "kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca . -TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine," ibaresi eklenmek suretiyle düzeltilerek ONANMASINA,

3. Kesin olarak, 10/10/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- Danıştay Onikinci Dairesinin temyize konu kararı ile davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiş, davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 323. maddesinde, avukatlık ücretinin yargılama giderlerine dahil olduğu, 326. maddesinde ise, avukatlık ücretinin de aralarında bulunduğu yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği hükümleri yer almıştır.

Dosyanın incelenmesinden, davanın ehliyet yönünden ret kararı ile sonuçlandığı, davacıya ait dava dilekçesinin 11/09/2021 tarihinde davalı idareye e-tebligat yoluyla tebliğ edildiği, davalı idare vekilince yasal süre içerisinde 06/10/2021 tarihinde savunma dilekçesinin sunulduğu görüldüğünden, anılan idarenin vekalet ücretine hak kazandığı, kararda lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde yukarıda aktarılan mevzuata ve hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.

Ayrıca, yargılama giderlerinden olan vekalet ücreti hakkında esas hükümle birlikte karar verilmesi, bu haliyle vekalet ücretine de esas hakkında kararı veren Dairece hükmedilmesi gerekmektedir.

Her ne kadar 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde temyiz incelemesinde Danıştayın, kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı hükmüne yer verilmiş ise de, vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu konuda hüküm kurulmamış olmasının maddi hata kapsamında değerlendirilebilecek bir husus olmadığı, Daire kararının davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber