TESEV Raporu: Polis toplumu tehdit olarak algılıyor

Haber Giriş : 07 Mayıs 2008 15:45, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) tarafından hazırlanan raporda, Türkiye'de kendini rejimin güvencesi gören, görev ve özel yaşamında toplumdan izole yaşayan polislerin, bir süre sonra toplumu tehdit olarak algılamaya başladığı ve bunun sonucu olarak da "vatan ve milletin âli menfaatleri" için suç işlemeye başladığı ifade edildi. Türkiye'nin güvenlik sektörü reformu ve asker-sivil ilişkilerini Avrupa örnekleriyle uyumlu hale getirmesi Avrupa Birliği katılım müzakereleri açısında da önem taşıyor. Ankara'da yapılan bir toplantıyla kamuoyuna açıklanan "Avrupa Polis Etiği Kuralları ve Türkiye'de Güvenlik Personelinde Mesleki Sosyalleşme" adını taşıyan çalışmada, Türkiye'de polis ve jandarma teşkilatının etik konusunda içinde bulunduğu durum ve uygulamadaki yanlışlıklar değerlendirildi. Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü Başkanı İbrahim Cerrah tarafından yazılan raporda, "Güvenlik teşkilatları mensuplarında görülen bir sapma davranışı da 'doğru olduğuna inandıkları bazı idealler uğruna yasal olmayan uygulamalar yapabilme' olasılıklarıdır. Bu sorun Türkçede 'vatan ve milletin âli menfaatlerini koruma adına yapılan yanlışlar ve işlenen suçlar' olarak tanımlanabilir" denildi. "Ülkenin bekası", "ulusal çıkarlar", "milli güvenlik" gibi uygulamaların polis içindeki yasadışı uygulamaları meşrulaştırma amacı için kullanılabileceğine dikkat çekilen çalışmada, "Geçmişte görülmüştür ki, kısa dönemde yarar sağlayacağına inanılarak yapılan veya yapılmasına göz yumulan yasal ve etik ihlaller, uzun dönemde savunulan ilkelere ve ülkeye daha fazla zarar verebilmektedir" uyarısına yer verildi. Cerrah, polis alt-kültüründe "bazen kanunu bükeceksin" anlayışının yer alabildiğini söylerken, son yıllarda vatan için kurulan çeteler ve yapılan işlerin ortada olduğunu söyledi ve "Hamasi söylemin arkasında hukuka inanmama var" dedi.

POLİSTE SUÇ "ÖRT-BASI"

"Yasaları uygulama konumundaki emniyet teşkilatı mensupları tarafından gerçekleştirilen yasal ve etik ihlallerin bazılarının üzeri kapatılmakta ve gerçek boyutu bilinememektedir" denen raporda, "Hangi nedenle olursa olsun yasal olmayan ve etik dışı uygulama ve davranışların devamlı olarak 'ört- bas' edilmesi, kamu vicdanında polise karşı hoşnutsuzluk yaratmaktadır" denildi.

"AĞABEY" KAYIRMASI

Emniyet hizmetlerinde temel ölçütün "hukukun üstünlüğünü egemen kılma" ve "kişi hak ve özgürlüklerine maksimum saygı" olması ve bunun için de 'profesyonellik', 'liyakat' ve 'uzmanlık' ölçütlerinin mesleki uygulama ve atamalarda ön plana çıkması gerektiğine dikkat çekilen raporda Türkiye'de "ağabeylik-kardeşlik" gibi bireysel tercihlerin etkili olabildiği tespitine yer verildi. TESEV raporunda, "Üst düzey rütbe ve makamlara atanan emniyet mensupları beraber çalışacakları kadroları seçerken... nesnel ölçütlere dayanmaksızın daha çok öğrencilik yıllarına kadar uzanan 'devre arkadaşlığı', 'ağabeylik-kardeşlik' gibi bireysel ilişki ağırlıklı 'kayırmacı' tercihler de yapabilmektedirler" denildi.

"SÖZDE SOSYAL TESİS" İZOLASYONU

Raporda, polislere sunulan lojman, makam aracı, servis, tatil köyü ve özel alış-veriş merkezleri emniyet mensuplarını halktan uzaklaştırdığı gerekçesiyle eleştirildi ve şöyle denildi: "Emniyet mensuplarının alt kültürünün oluşmasına en son katkıyı, kendilerine görev dışı olan özel yaşamları için devlet veya kurumları tarafından sağlanan 'sözde imkanlar' yapmaktadır... sözde sosyal imkanlar bir yandan meslek içi sosyalleşmeyi artırırken, bir yandan da onları sivil toplumdan soyutlayarak uzaklaştırmaktadır."

"POLİSİ HALK DA DENETLEMELİ"

Raporda, iç güvenlik hizmetlerinin sadece devlet kurumları tarafından yapılan yasama, yürütme ve yargı denetimine tabi olmasının yasal ve etik uygulamaların artması için yeterli olmadığı vurgusu yapıldı. "Yasa, yürütme ve yargı denetimi ne kadar etkin olursa olsun bunlar hiç bir zaman sivil toplum tarafından yerine getirilmesi gereken gözetim ve denetim işlevini göremezler" denen raporda, emniyet mensupları arasındaki mesleki dayanışma nedeniyle etkin bir kurum içi denetim de yapılamadığı belirtildi. Raporda, bağımsız polis şikayet otoritelerine ihtiyaç duyulduğu "ayakkabıyı en iyi ayakkabıcı yapar, ancak onun nereden vurduğunu en iyi giyen bilir" atasözü ile anlatılmaya çalışıldı.

Reuters

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber