İdari Yargılama Usul Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Öneriler

2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanununun uygulanmasında zaman zaman hem idare açısından hem de mahkemeler açısından farklılıklar olabilmektedir. Bu çerçevede, hem Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan bir kanun değişikliği teklifi hem de Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına gönderilen değişiklik tasarı taslağı hakkında memurlar.net olarak bazı öneriler de bulunmak istiyoruz.

Haber Giriş : 03 Aralık 2004 07:51, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Aşağıda önce sitemizin İdari Yargılama Usul Kanununda Yapılmasını önerdiği değişiklikler üç başlık altında ele alınmıştır. Daha sonra şu ana Adalet Komisyonunda bulunan kanun teklifi metni ve gerekeçleri, bunun ardından da Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına gönderilen değişiklik tasarı taslağına yer verilmiştir.

2577 SAYILI İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNUNDA DEĞİŞİLİK YAPILMASINA İLİŞKİN ÖNERİLER

1- 28. MADDE DEĞİŞTİRİLMELİDİR
"Kararların sonuçları:
Madde 28 - ..
.3. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir."

Bu maddede mutlaka değişilik yapılması gerekmektedir. Meclis'e verilen kanun değişiklik teklifinde değiştirilmesi istenen maddelerden birisi de budur. Fakat bunun yanında dava konusu olan işlem eğer açıkça hukuka aykırı ve keyfi uygulama sonucunda yapılmışsa bu karar sonucunda da davalıya ödenen maddi ve manevi tazminatlar içinde kanun teklifinde öngörülen yaptırımlarında geçerli olması gerekmektedir. Çünkü idareci yaptığı haksız bir eylem sonucunda her hangi bir işleme tabi tutulmamakta ve yaptığı yanına kar kalmaktadır. Halbuki Devlet Memurları Kanununun 13. maddesinde "Kişiler kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açarlar. Ancak, Devlet dairelerine tevdi veya bu dairelerce tahsil veya muhafaza edilen para ve para hükmündeki değerli kağıtların ilgili personel tarafından zimmete geçirilmesi halinde, zimmete geçirilen miktar, cezai takibat sonucu beklenmeden Hazine tarafından hak sahibine ödenir. Kurumun, genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkı saklıdır." hükmü yer almaktadır.

Tazminata sebep olan kişilere rücu edileceği yazılsa da rücu surecinin şimdiye kadar işletildiğine pek rastlanılamamıştır. Çünkü, yargı kararı sonucunda devleti zarara uğratan kamu görevlileri rücu içinde karar verecek mercilerdir. Bu nedenle kamu görevlilerinin kendilerinin hiçbir zarara uğramadıkları açıktır. Bu durumda, keyfi davranışla hukuk devletinin gereğine uygun olarak yaptıkları uygulama sonucunda açıkça hukuka aykırı ve keyfi olduğu mahkeme kararları ile belirlenen kararlarda da bu tür davranışlara karşı caydırıcı yaptırım olması için değiştirilmesi düşünülen maddenin bu düşünceyi de içermesi, teklif görüşülürken bu konuda da bir düzenlemeye gidilmesi faydalı olacaktır. Bunun yanında 28 madenin 1 fıkrasında 30 gün içinde yargı kararlarının gerçekleştirilmesi hükmü yer almaktadır. Bu 1 aylık sürenin mali konulardaki hükümleri kapsayıp kapsamadığının, avukatlık ücretlerinin yerel idari mahkeme kararının Danıştay'da onanmasından sonra mı yoksa yerel idari mahkeme kararından sonra 1 ay içinde mi ödeneceğinin de kanun teklifi görüşülürken ele alınması elzemdir. Bu konuda farklılıklar yaşanmakta, bazı iller yerel idari mahkeme sonucunda ödeme yapmakta iken bazı illerdeki yetkililer Danıştay'dan davanın sonucunun gelmesi gerektiği yönünde görüş beyan etmektedirler. Ayrıca aşağıdaki konularda da kanun teklifi görüşülürken değerlendirilmeye alınması gerekli olan bazı maddeler hakkındaki görüşlerimizi kamuoyuna sunuyoruz.

2-) 11. MADDE DEĞİŞTİRİLMELİDİR
"Üst makamlara başvurma:
Madde 11 -
1. İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur. "

İdare gerçekleştirdiği bir eylem sonucunda memur ile anlaşmazlığa düşerse memurun önünde iki seçenek vardır. Yukarıdaki madde gereğince üst makama (valilik makamına) başvurur yada direk olarak ilgili mahkemeye dava açar. Eğer memur üst makamlara durumun düzeltilmesi için başvurursa genellikle dilekçesi bağlı bulunduğu birime havale edilmektedir. Elinde dilekçesi ile bağlı bulunduğu birime gelen memura olumsuz cevap verilmektedir. Çünkü uygulamayı yapan kişinin "tamam yanlış yapılmış düzeltiriz" demesi söz konusu değildir. Bunun yanında bir de memura makam atlayarak dilekçe verilmiş diye ceza verilmektedir. Yapılması gereken idari yargılama usul kanununun bu 11 maddesinin işletilmesi için valilik makamında memurun başvurusu üzerine bir komisyon kurulması sağlanmalı ve memurun durumunun bu komisyonda önyargısız bir biçimde görüşülerek karara bağlanmasıdır. Bu sayede mahkemelere başvurulmaların önüne geçilerek yargı gereksiz yere meşgul edilmekten kurtarılmalıdır. Böylece huzurlu ve güvenli bir çalışma ortamı sağlanabilir. Bu kanun teklifi görüşülürken bu konuda da bir düzenlemeye gidilmesi faydalı olacaktır.

3-) 27. MADDE DEĞİŞTİRİLMELİDİR
"Yürütmenin durdurulması
Madde 27 -
2. Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler."

İdari mahkemeler, kanunun 27 maddesi 2 fıkrası hükümlerine göre takip ettikleri davalarda yürütmeyi durdurabilmektedirler. Yürütmenin durdurulabilmesi için idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması ve idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması gerekmektedir.
İdari mahkemeler farklı yerlerde aynı konuda açılan davalarda bir mahkeme yürümeyi durdurma verirken diğer yerdeki mahkeme yürümeyi durdurmaya gerek görmemektedir. Burada yürütmeyi durdurma şartlarının birlikte gerçekleşmesi farklı mahkemelerde farklı anlaşılmaktadır. Bu durumun ortadan kaldırılması ve adaletin bir an önce gerçekleşmesi amacıyla mahkemeye konu olan idari işlem açıkça hukuka aykırı ise bu mahkemenin yürütmeyi durdurma verebilmesi için yeterli olmalıdır. Bu kanun teklifi görüşülürken bu konuda da bir düzenlemeye gidilmesi faydalı olacaktır.

2577 SAYILI "İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN" KANUN TEKLİFİ

Madde 1: 6.1.1982 gün ve 2577 şayili İdari Yargılama Usulü Kanununun 28.maddesinin (3) nolu fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

" 3.a) Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.

b) İdare aleyhine hükmolunan maddi ve manevi tazminat idarece hak sahibine ödendikten sonra, başkaca hiçbir hükme, hiçbir işleme gerek kalmaksızın idarece ödenen tazminat, masrafları ve faiziyle birlikte mahkeme kararlarına uymayan kişi yada kişilerden Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun hükümlerine göre müştereken ve muteselsilen tahsil edilir.

c)Mahkeme kararına uymayan kamu görevlilerinin, genel hükümlere göre birbirlerine rucu etme hakları saklıdır."

Madde 2: 6.1.982 gün ve 2577 Sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu 28.maddesine (6) nolu fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki (7) nolu fıkra eklenmiştir.

" 7. a) Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarını otuz gün içinde yerine getirmeyen kamu görevlisi yada kamu görevlileri uygulamadıkları her karar için ayrı ayrı bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılırlar.

b) Bu sebeple verilen hapis cezalan hiçbir şekilde paraya çevrilemez, ertelenemez, güvendik tedbirlerinden birine çevrilemez.

c) Bu suçtan dolayı yapılacak soruşturmalarda Memurların ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz."

Madde 3: Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 4: Bu kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


2577 SAYILI "İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİYAPILMASINA İLİŞKİN" KANUN TEKLİFİ GENEL GEREKÇESİ

Bilindiği üzere Anayasamızın 2.maddesinde "Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti" olarak tanımlanmıştır. Anayasamızın 7., 8. ve 9. maddeleri de yasama, yürütme ve yargı erklerini birbirinden ayırmıştır.

Anayasamızın 138. maddesinin son fıkrasında ise "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez" şeklinde hüküm yer almaktadır.

Bununla birlikte, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Yasasında da benzer hüküm bulunmaktadır. Söz konusu yasanın 28.maddesinde, "Danıştay, Bölge idare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararların icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye ve eylemde bulunmaya mecburdur" denilmektedir.

Anayasa ve yasalarımızın bu emredici ve bağlayıcı hükümlerine karşın, İdarenin yargı kararlarını yerine getirmediği bilinen bir gerçektir. Ülkemizde idari yargı kararlarına uymamak neredeyse bir kural halini almıştır. En küçük idari birimden, genel müdürlükler ve bakanlıklara kadar olan makamlardaki pek çok kamu yöneticisi, idari yargı kararlarını yerine getirmemektedir. Yargı kararlan ya geç uygulanmamakta yada hile yoluna gidilerek şeklen uygulanmaktadır. Bu şekilde uygulanmayan yargı kararları sayısız düzeye çıkmıştır.

Yargı kararlarına uymayan kamu görevlilerini, bu eylemlerinden ötürü yargılayabilmek ise Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerin Yargılanması Hakkında Kanun nedeniyle çoğu kez mümkün olamamaktadır.

Öte yandan ilgili yasa hükümleri, idari yetkililerin bu davranışlarına karşı yeterli ve caydırıcı hükümler taşımamaktadır. Bu eksiklik uygulamada yargı kararları ile giderilmeye çalışılmakta; yargı kararlarını kasten uygulamayan kamu görevlileri TCK'nun 230. 240. ve 228. maddelerinden yargılanmaktadır. Bu maddeler, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngörmektedir.

Yargı kararlarına öncelikle uyması beklenen idarenin buna uymamasının toplumda bir güven eksikliğine yol açacağı ortadadır. Ayrıca yargı kararlarına uyulmaması hukuk devletinin gerekleriyle bağdaşmamaktadır. Bu nedenle idari Yargılama Usul Kanununun 28.maddesine 6.fıkradan sonra gelmek Üzere bir 7.fıkra eklenerek, yargı kararlarını uygulamayan kamu görevlisine cezai sorumluluk da getirilmektedir. Böylece Anayasa ve yasal hükümlerin daha, uygulanabilir olması sağlanacak; bir yandan da yargı kararlarına uyulmamasından ötürü yeni davalar açılmasının önüne geçilecektir.

öte yandan yargı kararlarının uygulanmamasından dolayı mahkum olunan tazminatlar, çoğu kez idarenin üzerinde kalmakta, yargı kararını uygulamayan kamu görevlisine yasadaki hükme rağmen rucu edilmemektedir. Bu durumda da çok ağır bir hukuk ihlali söz konusudur. Kamu görevlilerinin çoğu kez keyfi ve hukuka aykırı olarak yargı kararlarını uygulamamaları nedeniyle, vatandaşın vergileriyle oluşturulan kamu kaynakları israf edilmekte ve idare zarar görmektedir.

Oysa tazminatlar, yargı kararlarını uygulamayan kamu görevlisinden başka bir hükme gerek kalmaksızın tahsil edilebilse; büyük ölçüde kamu görevlilerinin keyfi ve hukuka aykırı davranışları önlenmiş olacaktır. Yargı kararlarını uygulamamakta ısrar eden, kamu görevlisi hiçbir zarara uğramamakta, bu kararları nedeniyle adeta sınırsız bir sorumsuzluk içerisinde bulunmaktadırlar. Bu durum, hukuk devletinin gerekleriyle bağdaşmamaktadır.
Kamu görevlilerinin yargı kararlarına keyfi olarak uymamalarının zararını, devletin çekmesini önlemek amacıyla İdari Yargılama Usulü Kanununun 28.maddesinin 3.fıkrası değiştirilerek, buraya yargı kararlarının uygulanmaması nedeniyle idare aleyhine hükmolunan maddi ve manevi tazminatların idarece hak sahibine ödendiği tarihten itibaren, ödenen tutarın tüm faiz ve giderleriyle başkaca bir işleme gerek kalmaksızın, yargı kararını yerine getirmeyen kişi yada kişilerden 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun hükümlerine göre müştereken ve muteselsilen tahsil olunması düşünülmüştür.

MADDE GEREKCELERI
Madde 1: Bu madde ile, yargı kararlarına uyulmaması sebebiyle idare aleyhine hükmolunan maddi ve manevi tazminatları hak sahibine ödendikten sonra, idarece ödenen tazminat ve yargılama giderlerinin faiziyle birlikte, yargı kararlarına uymayan yada yargı kararlarını uygulamayan, kişi yada kişilerden başkaca hiçbir hükme, hiçbir işleme gerek kalmaksızın, tahsil edilmesi için düzenlenmiştir, Bu şekilde kamu görevlilerinin, yargı kararlarına keyfi olarak uymamasının önüne geçilmek istenilmiştir. Yargı kararlarına uymama sebebiyle, idare aleyhine hükmolunan maddi ve manevi tazminatlar devletçe hak sahibine ödendiği için, her ne kadar yasada tazminata sebep olan kişilere rucu edileceği yazılsa da rucu surecinin şimdiye kadar işletildiğine pek rastlanılamamıştır. Çünkü, yargı kararlarına uymayan kamu görevlileri rucu içinde karar verecek mercilerdir. Bu nedenle kamu görevlilerinin yargı kararlarını uygulamamaları sonucu, kendilerinin hiçbir zarara uğramadıkları açıktır. Bu durumda, keyfi davranışla hukuk devletinin gereğine aykırı olarak yargı kararlarına uyulmamaktadır. Bu davranışlara karşı caydırıcı yaptırım olması için bu madde düzenlenmiştir.

Madde 2: Bu madde ile de, yukarıdaki maddede de açıklandığı gibi yargı kararlarını keyfi olarak yerine getirmeyen kişilerin bu hukuka aykırı davranışlarından caydırmak için düzenlenmiştir. Yargı kararlarını uygulamayan kamu görevlilerine hapis cezası yaptırımı getirilmektedir. Ayrıca, verilecek hapis cezasının paraya çevrilememesi, ertelenememesi ve güvenlik tedbirlerinden birine dönüştürülememesi de düzenlenmiştir. Bu suçtan dolayı, yapılacak soruşturmalarda; Memurların ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı da hüküm altına alınmıştır. Bu maddenin de amacı, hukuk devletinin gereklerine uygun olarak, yargı kararlarının uygulanmasını sağlamaktır. Yargı kararlarına uymayan kamu görevlilerine karşı etkin bir biçimde önlemler almaktır.

Madde 3: Bu madde yürürlük maddesidir.
Madde 4: Bu madde yürütme maddesidir.


ADALET BAKANLIĞINCA HAZIRLANAN VE GÖRÜŞ İÇİN İLGİLİ KURUMLARA GÖNDERİLEN "İDARÎ YARGILAMA USULÜ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TASARISI"

Madde 1- 6/1/1982 tarihli 2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanununun 2 nci maddesinin 1 inci fıkrasına aşağıdaki (d) bendi eklenmiştir.

?d) Adliye mahkemelerinde bakılmakta olan bir davada bu dava ile ilgili idarî bir işlemin anlam, kapsam ve geçerliliğinin belirlenmesi hususunda çıkacak uyuşmazlıkların çözümlenmesi için mahkeme kararı üzerine açılacak yorum davaları.?

Madde 2- 2577 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

?İlgiliye tebliğ edilen dava konusu işlem ve belgelerin asılları veya örnekleri dava dilekçesine eklenir.?

Madde 3- 2577 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin 2 nci fıkrasının (b) bendindeki ?ise? sözcüğü madde metninden çıkartılmış ve fıkraya aşağıdaki (c) bendi eklenmiştir.

?c) Yorum davalarında; adliye mahkemesi kararında belirtilen tarafa kararın tefhim veya tebliğ edildiği;?

Madde 4- 2577 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin 1 inci fıkrasına ?Sürenin işlemeye başlayabilmesi için, yazılı bildirim, yayın veya ilân metninde bunlara karşı idarî yargı mercilerinden hangisine ne kadar süre içinde başvurabileceğinin doğru olarak gösterilmesi gerekir.? cümlesi eklenmiş ve maddenin 3 üncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

?3. Dava açma ve kanun yollarına başvurma sürelerinin bitmesi, çalışmaya ara verme zamanına rastlarsa bu süreler, ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır.?

Madde 5- 2577 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

?Madde 9- Danıştayın, idare veya vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıklarda, adlî veya askerî yargı yerlerine açılan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların ve bunlara karşı kanun yolları varsa süresi içinde olmak şartıyla bu yollara başvurulması üzerine, verilen kararların kesinleşmesi tarihinden itibaren otuz gün içinde, sayılan yargı yerlerince dava dosyası görevli yargı yerine gönderilir.?

Madde 6- 2577 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin 2 nci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

?2. Otuz gün içinde hiç cevap verilmezse ya da otuz günlük süre içinde araştırma veya inceleme yapıldığı bildirilmiş olmasına rağmen başvuru tarihinden itibaren altmış gün içinde cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer bu sürelerin bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, yetkili idarî makamlarca kendiliğinden veya ilgilinin başvurusu üzerine sonradan cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde de dava açabilirler.?

Madde 7- 2577 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin 2 nci fıkrasındaki ?Altmış gün? ibaresi ?Otuz gün? şeklinde, 3 üncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

?3. İsteğin otuz gün içinde reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması ya da idarenin, otuz günlük sürenin geçmesinden sonra cevap vermesi hallerinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır.?

Madde 8- 2577 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının birinci cümlesi ile 2 nci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

?İdarî eylemlerden hakları ihlâl edilmiş olanların idarî dava açmadan önce, zararın nedeninin idarî eylem olduğunu yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir.?

?2. Adlî ve askerî yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddedilerek dosyanın görevli idarî yargı merciine gönderilmesi halinde de, 1 inci fıkrada belirtilen başvuru yapılmamış ise dilekçenin görevli idare merciine gönderilmesine karar verilir.?

Madde 9- 2577 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

?a) 3/a bendine göre, adlî yargının görevli olduğu konularda davanın reddine; askerî yargı ile başka bir idarî yargı merciinin görevli olduğu konularda ise davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesine,?

Madde 10- 2577 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

?Madde 16- 1. Dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örneği davalıya, davalının vereceği savunma ve ekleri davacıya tebliğ olunur. Buna karşı davacı cevap veremez. Ancak, davalının savunmasında, davacının cevaplandırmasını gerektiren hususlar bulunduğu, davanın görülmesi sırasında anlaşılırsa, davacıya cevap vermesi için bir süre verilir.

2. Davalara ilişkin işlem dosyalarının aslı veya onaylı örneği idarenin savunması ile birlikte, Danıştay veya ilgili mahkeme başkanlığına gönderilir.

3. Davalı yapılacak tebliğe karşı, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde cevap verebilir. Bu süre, ancak haklı sebeplerin bulunması halinde, davalının isteği üzerine görevli mahkeme kararı ile otuz günü geçmemek ve bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir. Sürenin geçmesinden sonra yapılan uzatma talebi kabul edilmez. İtirazın sadece idarî para cezalarına ilişkin olması hâlinde cevap verme süresi tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün olup, bu süre uzatılamaz.

4. Taraflar, dava dilekçesinden veya savunmadan sonra verecekleri dilekçelere dayanarak hak iddia edemezler. Ancak tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, haklı sebeplerin bulunması halinde nihaî karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir.?

Madde 11- 2577 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin 1 inci fıkrasına ?Bu fıkrada belirtilen miktarı aşan idarî para cezalarına ilişkin itiraz ve davalarda da taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılır.? cümlesi eklenmiş, maddenin 3 üncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

?3. Duruşma yapılması, dava dilekçesi ile savunmada istenebilir.?

Madde 12- 2577 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin 3 üncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

?3. Ancak, Devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgeler, yetkili mercilerin en üst makam veya kurulunca gerekçesi belirtilmek suretiyle verilmeyebilir.

Bunun dışındaki gizlilik dereceli bilgi ve belgelerin talep edilmeleri hâlinde gönderilmeleri esastır. Bu bilgi ve belgeler, yetkili mercilerce gerekçesi açıklanmak suretiyle mahkemeye verilmeyebilir. Ancak verilmeme gerekçesi mahkemece yeterli bulunmadığı takdirde bu bilgi ve belgelerin gönderilmesi zorunludur.

Verilmeyen bilgi ve belgelere dayanarak ileri sürülen savunmaya göre karar verilemez.?

Madde 13- 2577 sayılı Kanunun 22 nci maddesine aşağıdaki 3 üncü fıkra eklenmiştir.

?3. Karar, verildiği tarihten itibaren iki ay içinde yazılır.?

Madde 14- 2577 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin (e) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

?e) Kararın dayandığı hukukî sebepler ile gerekçesi ve hüküm; tazminat davalarında hükmedilen tazminatın miktarı; iptal davalarında ise gerekli görüldüğü takdirde kararın nasıl uygulanacağı, kararın sadece belli bir şekilde yerine getirilmesi veya karar sonucunda belli bir yönde işlem yapılması gerektiği,?

Madde 15- 2577 sayılı Kanunun 25 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

?Madde 25- Kararın mahkeme başkanı ve üyeleri veya hâkimi tarafından imzalı asıllarından biri, karar dosyasına, diğeri de dava dosyasına konur, mahkeme mührü ve başkan yahut hâkim, Danıştayda daire veya kurul başkanı veya görevlendireceği bir üye imzasıyla tasdikli birer örneği de taraflara onbeş gün içinde tebliğe çıkarılır.?

Madde 16- 2577 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin 3 üncü fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

?İtiraz ve temyizde davacının gösterdiği adrese tebligat yapılamaması halinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır.?

Madde 17- 2577 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin 2 nci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiş, 6 ncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve 7 nci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

?Ancak, yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi koşullarının hemen saptanamadığı durumlarda yıkım, geçici süreyle işyeri kapatma, meslek ve sanattan men, geçici görevlendirme gibi uygulanmakla etkisi tükenecek olan idarî işlemlerin yürütülmesi, yürütmenin durdurulması hakkında bir karar verilinceye kadar davalı idarenin savunmasının alınmasına gerek olmaksızın geçici olarak ertelenebilir.?

?6. Yeni bilgi veya belgelerin varlığı hâlinde yürütmenin durdurulması kararı verilmesi veya verilmiş olan yürütmenin durdurulması kararının kaldırılması aynı mahkeme veya hâkimden istenebilir.?

?Yürütmenin durdurulması kararları karar tarihinden itibaren onbeş gün içinde yazılır.?

Madde 18- 2577 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin 2, 3, 4 ve 6 ncı fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki 7 nci fıkra eklenmiştir.

?2. Tam yargı davaları hakkındaki kararlar Genel İdarî Usul Kanununa göre infaz ve icra olunur.

3. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hâllerde on yıl içinde, önceden başvurma şartı aranmaksızın idare aleyhine Danıştay veya ilgili idarî mahkemede maddî ve manevî tazminat davası açılabilir.

4. Mahkeme kararlarının otuz gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde ilgili, idare aleyhine dava açabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açılabilir. Yukarıdaki fıkralar uyarınca açılan davalar sonucunda yargı kararının yerine getirilmediği mahkemece tespit edilirse sorumlu kamu görevlileri hakkında yetkili mercilere suç duyurusunda bulunulur.?

?6. Tazminat ve vergi davalarında idarece mahkeme karar tarihi ile ödeme tarihi arasındaki süreye kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz ödenir.

7. İdarî yargı mercileri, kamu kurum ve kuruluşlarının taraf olduğu davalarda Genel İdarî Usul Kanunu hükümlerine göre rücu davası açılmasını gerektiren kararlarını, Maliye Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğüne gönderirler.?

Madde 19- 2577 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin 1 inci ve 5 inci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

?1. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar yeterince açık değilse, yahut birbirine aykırı hüküm fıkralarını taşıyorsa veya kararın gerekleri doğrultusunda ne yönde işlem tesis edilmesi ya da eylemde bulunulması gerektiğinde duraksamaya düşülmüşse taraflardan her biri kararın açıklanmasını, aykırılığın ya da duraksamanın giderilmesini isteyebilir.?

?5. Açıklama veya aykırılığın kaldırılması ya da duraksamanın giderilmesi kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde istenebilir.?

Madde 20- 2577 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin 1 inci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

?1. Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hâkimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, tarafların vekilleri, teminat, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adlî yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukûnunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.

Madde 21- 2577 sayılı Kanuna 31 inci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki 31/a ilâ 31/e maddeleri eklenmiştir.

?Davanın ihbarı ve davaya katılma

Madde 31/a- 1. Danıştay, mahkeme veya hâkim, hak veya menfaati bir davanın sonucuna bağlı olan üçüncü kişilerin katılmalarını sağlamak amacıyla davayı tarafların talebi üzerine veya resen ihbar edebilir.

2. Görülmekte olan bir davada verilecek karardan hak veya menfaati etkilenecek üçüncü kişiler de, dava veya kanun yolu aşamalarında, davanın genişletilmemesi koşuluyla taraflardan birinin yanında kendiliğinden davaya katılma isteminde bulunabilir.

Katılma istemine ilişkin dilekçeler, taraflara tebliğ edilmez.

Katılma istemi, Danıştay, mahkeme veya hâkim tarafından karara bağlanır. Katılma isteminde bulunulması, yürütmenin durdurulması isteminin incelenmesini, keşif ve bilirkişi incelemesi ile usule ilişkin diğer işlemlerin yapılmasını durdurmaz.

Katılma isteminin kabulüne ilişkin karar, davaya katılana taraf niteliği kazandırmaz; davayı bulunduğu yerden itibaren katıldığı tarafla birlikte takip etme hakkı verir. Ancak üçüncü kişi, katıldığı tarafın rızasına bağlı olmaksızın, keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasını, yürütmenin durdurulmasını veya verilmiş yürütmenin durdurulması kararının kaldırılmasını isteyebilir ve kanun yollarına başvurabilir.

Katılma nedeniyle yapılan yargılama giderleri davanın sonucuna bağlı olmaksızın katılan tarafından karşılanır, katılanın leh ve aleyhine vekalet ücreti takdir edilmez.

Feragat

Madde 31/b- Feragat davacının dava konusu isteminden dava ve kanun yolu aşamalarında şarta bağlı olmaksızın kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.

Feragat beyanı, bu konuda vekaletnamesinde kendisine yetki verilen avukat veya bizzat davacı tarafından 4 üncü maddede yazılı mercilere verilecek dilekçeyle yapılır. Feragat dilekçesini alan merci dilekçeyi veren davacının kimlik tespitini de yapar.

Kamu yararını ilgilendiren davalarda yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne ilişkin karardan veya iptal kararından sonra feragat mümkün değildir. Yürütmenin durdurulması kararı verilmesinden sonra posta ücretlerinde tebliğ işlemlerinin yapılmasını engelleyecek şekilde azalma olması halinde tebligat resmî pulla yapılır. Bu nitelikteki davalarda 26 ncı maddenin 1 inci ve 3 üncü fıkrası hükümleri uygulanmaz.

Feragat kesin hükmün hukukî sonuçlarını doğurur.

Yargılama giderleri feragat eden taraf üzerinde bırakılır.

Kabul

Madde 31/c- Kabul, şarta bağlı olmaksızın, iptal davasında, dava konusu idarî işlemin geri alındığına; tam yargı davalarında ise davacı talebinin kısmen veya tamamen kabul edildiğine ilişkin idare beyanının yargı merciine yazılı olarak bildirilmesidir.

Davayı kabul, iptal ve tam yargı kararlarının hukukî sonuçlarını doğurur.

Yargılama giderleri kabul eden taraf üzerinde bırakılır.

Keşif

Madde 31/d- Danıştay, mahkemeler ve hâkim, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine davayla ilgili araştırma ve incelemelerin yapılabilmesi için dâvanın her aşamasında keşfe karar verebilir. Keşfin yapılacağı gün ve saat, usulüne uygun olarak yapılacak tebligat ile taraflara bildirilir.

İdarî mahkemeler ve hâkim kendi yargı çevresi dışındaki keşfi yetkili idarî mahkemeye istinabe suretiyle yaptırır.

Keşif, tarafların huzurlarında, katılmadıkları durumda ise yokluklarında yapılır. Danıştay ve mahkemeler, keşfi, üyelerinden birini naip olarak görevlendirmek suretiyle veya gerekli görülen hallerde heyet olarak yapabilir.

Danıştay, keşif için, gerekli gördüğü takdirde idarî mahkemeleri de istinabe edebilir.

Tarafların istemi üzerine veya resen konuyla ilgisi belirlenen kişiler keşif sırasında dinlenebilir ve beyanları tutanağa kaydedilir.

Keşfe katılanlarca imzalanan tutanağın bir örneği taraflara verilir.

Bilirkişi

Madde 31/e- Danıştay, mahkeme veya hâkim, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren durumlarda bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukukî bilgi ile çözülmesi olanağı bulunan konularda bilirkişiye başvurulamaz.

Bilirkişi incelemesine gerek görülen hallerde Danıştay veya mahkeme, incelemeyi yapmak üzere bir üyeyi görevlendirebilir. Tek hâkimle bakılan davalarda bu inceleme hâkim tarafından yaptırılır.

Bilirkişi seçimi Danıştay, mahkeme veya hâkim tarafından resen yapılır ve seçilen bilirkişilerin isim ve unvanları taraflara tebliğ olunur.

Belli konularda oy ve düşüncesini bildirmek için resmen görevlendirilmiş kişi ve kuruluşlar varsa bilirkişi bunlar arasından seçilir.

Danıştay, mahkeme veya hâkim bilirkişi olarak bir kişi görevlendirebileceği gibi üç veya beş kişiden oluşan bir kurul da görevlendirebilir.

Bilgisine başvurulacak hususu bilmeksizin meslek ve sanatını yapmasına olanak bulunmayan ve açıkça meslek ve sanatını icra eden kimseler, uzmanlıkları konusunda bilirkişiliği kabul etmek zorundadırlar. Bunlar yalnız 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda yer alan tanıklar hakkındaki çekinme nedenlerinden dolayı bilirkişilikten çekinebilirler.

Bilirkişi, hâkimler için öngörülen nedenlerden dolayı reddolunabilir. Ret isteminin, bilirkişinin seçildiğinin öğrenildiği tarihten itibaren üç gün içinde ileri sürülmesi gerekir. Ret istemi, bilirkişiyi seçen Danıştay, mahkeme veya hâkim tarafından karara bağlanır.

Danıştay, mahkeme veya hâkim gerekli görürse, bilirkişiye, ?Görevimi adalete bağlı kalarak, bilim ve fenne uygun olarak, tarafsızlıkla yerine getireceğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim.? şeklinde yemin ettirir.

Mahkemeye gelmekten veya gelip de görevini yapmaktan kaçınan bilirkişiler hakkında 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda yer alan tanıklara ilişkin hükümler uygulanır.

Bilirkişi incelemesi yapmaktırmakla görevli üye veya hâkim bilirkişiye sorulacak soruları belirler. Bilirkişi yaptığı inceleme nedeniyle taraflardan veya başka bir idareden bilgi ve belge istenmesi gereğini duyarsa bunu görevli üye veya hâkime bildirir; bu isteğin yerine getirilmesi üye veya hâkimin uygun görmesine bağlıdır. Yerinde yapılmasına karar verilen incelemede taraflar da hazır bulunabilir.

Görevli üye veya hâkim bilirkişi raporunun kaç örnek olacağını ve iki ayı geçmemek üzere verilecek süreyi belirler; bilirkişilerin başvurusu üzerine işin niteliğine göre bir ayı geçmemek üzere ek süre verilebilir. Raporun, tarafların ad ve soyadlarını, bilirkişinin çözümü ile görevlendirildiği hususları, inceleme konusu yapılan maddî olayları, gerekçeyi, sonucu, bilirkişiler arasında anlaşmazlık varsa bunun nedenini, düzenlendiği tarihi ve bilirkişilerin imzalarını taşıması gerekir. Azınlıkta kalan bilirkişi ayrı bir rapor verebilir.

Bilirkişi raporunu mahkemeye verir. Verildiği tarih rapora yazılır ve birer örneği taraflara tebliğ edilir. Taraflar tebliğden itibaren yedi gün içinde rapora itiraz edebilirler.

Soruların yeterince cevaplanmadığı veya raporun eksik ya da belirsiz olduğu saptanırsa bilirkişiden ek rapor istenebileceği gibi yeniden bilirkişi incelemesi de yaptırılabilir.

Bilirkişinin ücreti hâkim tarafından takdir olunur.

Bilirkişinin oy ve görüşleri hâkimi ve mahkemeyi bağlamaz.?

Madde 22? 2577 sayılı Kanuna 32 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 32/a maddesi eklenmiştir.

?Kamu kurumu niteliğindeki meslek ve kuruluşlarının üyelerine ilişkin davalarda yetki

Madde 32/a ? Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının üyeleri hakkında tesis ettikleri idarî işlemler ile vesayet makamlarının bu konudaki kararları hakkında açılacak davalarda yetkili mahkeme, işlemin tesis edildiği tarihte ilgilinin üyesi olduğu meslek kuruluşunun bulunduğu yer idare mahkemesidir.?

Madde 23- 2577 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin 2 nci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

?2. İdare mahkemesine, vergi mahkemesine veya birden fazla idare veya vergi mahkemelerine açılmış bulunan davalarda mahkemece, taraflardan birinin isteği üzerine veya doğrudan doğruya, bağlantı hakkında karar verilmesi için bağlantılı davalarla ilgili dosyalar, değişik bölge idare mahkemesinin yargı çevrelerindeki mahkemelerde bulunduğu takdirde Danıştaya; aynı bölge idare mahkemesinin yargı çerçevesindeki mahkemelerde bulunduğu takdirde ise o yer bölge idare mahkemesine gönderilir.?

Madde 24- 2577 sayılı Kanunun 42 nci maddesinin 1 inci ve 2 nci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

?1. Bölge idare mahkemesince veya Danıştayca bağlantı hakkında karar verilinceye kadar usuli işlemler durur.

2. Bağlantıya ilişkin işlemler sonuçlandırıldıktan sonra bu davalara bakmakla yetkili kılınan mahkeme, davalara bırakıldığı yerden devam eder.?

Madde 25- 2577 sayılı Kanunun 43 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (b) bendi ile 2 nci ve 3 üncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

?b) Görevsizlik veya yetkisizlik sebebiyle dosyanın gönderildiği mahkeme kendisini görevsiz veya yetkisiz gördüğü takdirde, uyuşmazlık Danıştayca çözümlenir.?

?2. Görev ve yetki uyuşmazlıklarında Danıştay kararı ilgili mahkemelere bildirilir ve bu husus taraflara tebliğ olunur.

3. Danıştayca görev ve yetki uyuşmazlıkları ile ilgili olarak verilen kararlar kesindir.?

Madde 26- 2577 sayılı Kanunun 45 inci maddesinin 1 inci fıkrasına (d) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (e), (f) ve (g) bentleri eklenmiş mevcut (e) bendi (h) olarak teselsül ettirilmiş, 5 inci fıkrasına aşağıdaki cümleler eklenmiştir.

?e) 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesinin uygulanmasından,

f) 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Kanununun uygulanmasından,

g) 1380 sayılı Su Ürünleri Kanununun uygulanmasından,?

?Ancak davanın tarafları, itiraz üzerine bölge idare mahkemesinin esas hakkında verdiği kararların temyizini, kararın tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde Danıştay Başsavcılığından isteyebilirler. Danıştay Başsavcılığı, istemi uygun gördüğü takdirde düşüncesiyle birlikte ilgili daireye gönderir. Danıştay ilgili dairesi, yapacağı inceleme sonucunda maddi vakıalar hakkında edinilen bilgiyi yeterli görürse veya temyiz sadece hukuki noktalara ilişkinse veya temyiz olunan karardaki maddî yanlışların düzeltilmesi mümkünse bölge idare mahkemesi kararını bozarak işin esası hakkında da karar verebilir. Aksi halde kararı bozar ve dosyayı bölge idare mahkemesine gönderir. Bölge idare mahkemesi bozma kararına uymak zorundadır.?

Madde 27- 2577 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiş, maddeye 4 üncü fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki 5 inci fıkra ilave edilerek devamındaki fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.

?Bu kararın temyizi halinde, temyiz incelemesi, esas hakkında verilen bozma kararındaki nedenlerle sınırlı olarak yapılır.?

?5. İlk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülen davalarla ilgili nihaî kararlara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulu, evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda maddî vakıalar hakkında edinilen bilgiyi yeter görürse veya temyiz sadece hukukî noktalara ilişkinse veya temyiz olunan karardaki maddî yanlışların düzeltilmesi mümkün ise işin esası hakkında karar verir. Aksi halde kararı bozar, dosyayı kararı veren daireye gönderir. Daire, dosyayı diğer öncelikli işlere nazaran daha öncelikle inceler ve varsa gerekli tahkik işlemlerini tamamlayarak yeniden karar verir.?

Madde 28- 2577 sayılı Kanunun 52 nci maddesinin 1 inci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

?Danıştayın esas hakkındaki bozma kararına uyularak verilmiş kararların temyizinde yürütmenin durdurulması isteminde bulunulamaz.?

Madde 29- 2577 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinin 1 inci fıkrasına aşağıdaki cümleler eklenmiştir.

?Karşı taraf, süresi içinde karar düzeltme isteminde bulunmamış olsa bile düzenleyeceği cevap dilekçesinde karar düzeltme isteminde bulunabilir. Bu takdirde bu dilekçe karar düzeltme dilekçesi yerine geçer. Karar düzeltme başvurularında yürütmenin durdurulması isteminde bulunulamaz.?

Madde 30- 2577 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin 1 inci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

?1. Taraflar, ileride açacakları idarî davalarda ileri sürecekleri delilleri, varsa o yerdeki idarî yargı mercilerinden, idarî dava açtıktan sonra ise bu davalara ilişkin delillerin tespitini ancak davaya bakan Danıştay, idare ve vergi mahkemelerinden isteyebilirler.?

Madde 31- 2577 sayılı Kanunun 61 inci maddesinin 2 nci fıkrasına ?idare ve vergi mahkemesi başkan ve üyeleri? ibaresinden sonra gelmek üzere ?ile bölge idare mahkemesinin atanmış üyeleri? ibaresi eklenmiştir.

Madde 32- 2577 sayılı Kanunun 62 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

?Madde 62- Nöbetçi mahkeme çalışmaya ara verme süresi içinde;

a) Yürütmenin durdurulmasına ve delillerin tespitine ait işleri,

b) Kanunen belli süre içinde karara bağlanması gereken işleri,

görür ve (a) ve (b) bendlerinde sayılan işlerle bağlı kalmaksızın, dilekçeler üzerinde 14 üncü madde uyarınca yapacağı ilk inceleme sonucunda 15 inci maddedeki kararları verir.?

Madde 33- 2577 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesinin birinci fıkrasına birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.

?Belediye meclislerinin feshi istemlerinde belediye başkanının da savunması alınır.?

Madde 34- 2577 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin 3 üncü, 4 üncü ve 5 inci fıkraları, 39 uncu maddesinin 2 nci fıkrasının (a) bendi, 41 inci maddesi ve 43 üncü maddesinin 4 üncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

Madde 35- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Madde 36- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber