İthal kırtasiye ürünlerine dikkat!

Kaynak : Hürriyet
Haber Giriş : 30 Eylül 2009 23:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Okul sezonu başladı başlamasına ama bir taraftan da kullanılan kırtasiye ürünleri ile ilgili tartışmalar sürüyor. METRO Cash and Carry'nin raflarında yer alan kırtasiye ürünleri üzerinde yaptırdığı analizlerde bazı maddelerde kanserojen kimyasallara rastlanması büyük panik yarattı. Biz de kırtasiye sektörünü, kanserojen ürünleri ve tüketicinin neler yapması gerektiğini sektörün en büyüğü olan Adel Kalemcilik Genel Müdürü Taner Dursun ile konuştuk...

- Son dönemde kanserojen madde içeren kırtasiye ürünleri ile ilgili haberler çıktı. Siz bu konuda ne yapıyorsunuz?

Biz bu konuda tüm süreçlere çok dikkat ederiz. İlk defa geçen yılın eylül ayında bir bağımsız test kuruluşu ile anlaşıp ürünlerimizi test ettirmeye başladık. Bu konuda çeşitli sertifikalar aldık, sonuçları internet sitemize koyduk ve kamuoyu ile paylaştık.

Aslında bu kırtasiye işinde çeşit de çok karmaşa da. Üretim sırasında hepsinin çok fazla girdisi var. Bir kurşunkalem bambaşka birşey, keçeli bambaşka... Bunların çarşaf gibi hammadde listeleri var ve biz bunu mümkün oldukça en iyi şekilde yönetmeye ve kontrol etmeye çalışıyoruz. Aradan bir şey kaçmaması için azami önem veriyoruz.

- Ama sektör olarak aradan bir şey kaçma ihtimali yüksek..

Evet, bunun da sebebi şu; bir kere işin özünde kırtasiye üretiminde kimyasallar kullanılıyor. Herşey tek başına kimyasal değil ama birçok ham maddenin yarısında kimyasallar önemli yer tutuyor. Bunların bir kısmı da insan sağlığına zararlı.

- Çok üretici var mı?

Çok üretici var, Türkiye'de büyüğü var, küçüğü var, merdiven altı var. Çin'de de var, iyisi var, kötüsü var, büyüğü var, küçüğü var, açıkçası problem çıkıyor.

- Peki şöyle bir genelleme yapabilir miyiz? Uzakdoğu'dan gelen mallar kötüdür...

Hepsi için söyleyemeyiz ama şöyle diyeyim; problemli ürünlerin çoğu Uzakdoğu ürünüdür. Uzakdoğu ve Çin mallarında ürün güvenliği problemi yaşanması çok yüksek bir ihtimal.

Bir de tedarik için Çin'e giden ithalatçı en ucuzuna bakıyor. Sonuçta orada da iyi firmalar ama bizden giden ithalatçıların fiyat rekabeti dışında başka bir şansları, yok en ucuzuna gidiyorlar. O zaman da en düşük kalite üreticiyi seçiyor.

- Türkiye'deki pazarın ne kadarı Uzakdoğu'nun elinde?

Kırtasiye sektörü olarak bakarsak ciro bazında Uzakdoğu'dan gelen mallar daha düşük ama miktarsal bazda sektörde satılan ürünlerin yarısı Uzakdoğu'nundur.

- Ne tür problemler çıkıyor bu mallarda?

Eren GÜLER YAZIYOR

Burada birkaç durum var. En başta geleni ve en önemlilerden birisi ağır metaller. Bunlar vücuda alındığı zaman kolay atılamıyor.

- Vücuda nasıl alınıyor?

Mesela ağıza alınca oluyor. Çocuk kalemi ısırıyor ve kalemin üzerindeki boyada ağır metal varsa vücuda giriyor. Veya deriden ter yoluyla vücuda geçiyor, kokulu yapıştırıcı gibi şeylerde koku solunum yoluyla giriyor ya da ne bileyim elini bir sulu boyaya, pastele sürüyor sonra gözüne götürüyor... Bu tür bulaşma yolları var.

- En büyük risk hangisinde?

Çocukların en çok kullandığı kurşun kalem ve boya kalemi. Dolayısıyla onlara çok dikkat etmek gerekiyor.

Bir de şöyle düşünmek lazım, belki 1-2 gün kullanmakla birşey olmaz ama maruz kalma süresini düşünün. Çocuklar 5 yaşından itibaren kırtasiye ürünleri kullanmaya başlıyor, hadi diyelim 12 yaşına kadar gidiyor. 7 yıl boyunca her yıl 180 günü bu malzemelere maruz kalarak yaşıyor. Kırtasiye malzemelerini tercih ederken böyle düşünüp hareket etmek lazım. Çocukları bu dönemde bazı şeylerden uzak tutmak gerekiyor.

- Ağır metallerin yarattığı en büyük riskler neler?

Uzun vadede sinir sistemini bozabiliyor. Kanser riski var, üreme sistemleri ve böbrek üzerinde olumsuz etkileri olduğu söyleniyor... Ebeveynlerin çocukları bu tür risklerden uzak tutması gerekiyor.

- Ne yapacağız peki? Nasıl anlayabiliriz hangi ürünün iyi olduğunu?

Tüketicinin bakarak anlaması mümkün değil. Bu tam gelişmiş ciddi labaratuvarların işi. Bizim mesela kendimizin güzel bir laboratuarımız var ve gelişmiş ağır metal testini kendimiz yapabiliyoruz. Fakat bazı özel testleri biz de dışarıya vermek zorundayız. Dolayısıyla tüketicinin bakarak anlaması mümkün değil. Biraz klişe gelecek ama tüketicinin güvenilir marka ve firmalara yönlenmesi lazım. Arkadaki markalara ve yapılara bakması gerekiyor.

- O zaman ucuza da kaçmamak gerekiyor, öyle mi?

Ben tüketicinin ucuza kaçma taraftarı değilim çünkü bir de işin verimlilik boyutu var. Mesela kurşun kalemde yaşıyoruz bunu. İyi bir kalemin fiyatıyla 5 tane Çin malı kalemi alınabiliyor ama o beş tane Çin kalemi işe yaramıyor. Yazarken zevk vermiyor, çabuk bitiyor.

Benim sulu boyamdaki tablet 150 tonluk preste basılıyor, çok daha verimli. Veya tükenmez kalem diyorsunuz, birisi 500 m yazıyor iyi bir kalemin yarı fiyatı ama o kalem 2000- 2500 metre arası yazıyor. Tüketicinin analizi biraz da böyle yapması gerkiyor.

- Türkiye'de bu pazarın lideri kim?

Piyasanın en büyüğü biziz. Bizden cirosu yüksek olan baı kağıt firmaları var ama o kağıt firmalarının işlerinin önemli bir kısmı matbaacılıkta. Biz kağıt tarafında hiç yokuz.

- Pazar payınız nedir?

Kağıt dahil sektör genelinde yüzde 10 payımız var ama yazım-çizim-boyama ürünleri grubunda yüzde 35 paya sahibiz.

- Sizden sonra kim geliyor?

Bizden sonra tek bir rakip söyleyemem özellikle kağıt dışında her ürün grubunda belirli rakiplerimiz var. Mesela kurşun kalem ve boya kaleminde Fatih Kalem yerli üretici olarak rakibimiz. Ama diğer yandan da 20 tane ithalatçı dünyanın her yerinden kalem getiriyor.

- Sizin en büyük pazar payınız hangi üründe?

Kurşun kalem ve boya kalemlerinin ciromuz içindeki payı yüzde 35 civarında. Zaten Türkiye'de satılan kalemlerin yüzde 40'ı da Adel'dir. İhracatla birlikte toplamda 130 milyon adet kalem satıyoruz. Bunun yaklaşık 100 milyonu Türkiye pazarı diyebiliriz.

- Ağır Çin baskısının altında yine de iyi rakam...

Tabii ki, bakın Çin olgusu çok önemli bir olay. Oyuncaktan tutun hediyelik eşyaya Çin'le maliyet rekabeti yapmak mümkün değil, söz konusu bile değil... Onlar bizden birkaç kat daha ucuzlar. Hele ki Türkiye'de düzgün sanayiciyseniz, düzgün çalışıyorsanız, kanunlara uyarak kayıt dışı işe girmiyorsanız bu işin maliyeti çok yükseliyor.

Çin olgusunu yaşayan sektörlere Allah kolaylık versin, çünkü çok büyük haksız rekbet var. Bugün her şeyi bırakalım Çin'den alalım da yarın Çin'den alacak parayı bulamayacağız...

- Siz üretimin tamamını burada mı yapıyorsunuz yoksa ithal ettiğiniz başka yerler de var mı?

Çoğunluk burada üretim ama başka yerden ithal ettiklerimiz de var. Mesela Faber Castel Almanya'dan orada kurşun kalem ve diğer bazı kalem çeşitlerini ithal ediyoruz. Bu bir çeşit meselesi, bizim fiyat listemizde 2000'in üstünde ürün kodu var.

Ciromuzun yüzde 60'ını yerli üretimden sağlıyoruz.

- Cironuz ne kadar?

Geçen seneki ciro 78.4 milyon TL idi. Bu sene ise hedef 85 milyon TL.

- Peki krizin size bir etkisi var mı ?

Kriz sektörü etkiledi ama Adel olarak pek etkilenmedik. Genelde kriz nedeniyle tüketici pahalı üründen ucuz ürüne kayacaktır ve ölçmek zor olmakla birlikte yüzde 10-15'lik bir kayıp oluşabilir.

Sonuçta tüketici biten ürünü illa ki alacak ama okul çantasını bu yıl değiştirmeyelim deyip bir sonraki yıl değiştirebilir. Bu tip etkiler oluşuyor. Sonuçta iyi konjektörde iyi ekonomik zamanlarda kırtasiye sektörü çok patlamıyor çok ileri gidemiyor ama kötü konjektörlü zamanlarda da çok geri gitmiyor.

- Pazarın ortalama büyüklüğü ne kadar?

Şimdi bu sektörde 100 kişiyle konuşun 100 farklı rakam alırsınız ama ben size bizim tahminimizi söyleyeyim: 750 milyon lira... Ama bu üretici-ithalatçı fiyatları.

- Siz yeni ürünlere girecek misiniz?

Biz her sene yeni ürünlere girmek amacındayız ve devamlı çeşitli model ve ürün değişiklikleri yapıyoruz. Ama daha büyük bir yenilik olarak okul çantasını düşünüyoruz.

- Üretim mi?

Yok hayır üretici olmayacağız. Türkiye'de okul çantası üreticisi pek kalmadı gibi gözüküyor zaten. Biz çok güvenilir bir konseptle güvenilir bir üretici üzerinden bu işi yapmayı planlıyoruz.

- İhracatınız ne durumda?

İhracatın payı yüzde 7'ler civarında. Geçen yıl 4 milyon dolardı.

-Adel markasıyla mı ihracat yapıyorsunuz?

İhracatın yüzde 65'i Adel markalı. Bir miktar Faber markası var, Faber Castel sistemine ürün satıyoruz. Mesela Faber Castel Almanya'ya sulu boyalarımızı, guaj boyaları ve oyun hamurunu veriyoruz.

Hatta sulu boyayı Faber Castell sisteminde bir tek biz üretiyoruz. Sulu boyamızı Faber Castell adıyla New York'a kadar gönderiyoruz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber