Torba Kanun ile vazgeçilen vergi asılları ve cezaları (1)

Torba Kanun tasarısının Meclis Genel Krulunda kabul edilen son hali yayımlandı. Daha önce de belirtildiği üzere, kanun Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilip, Resmi Gazetede yayımlandıktan sonra yürürlüğe girecektir. Torba Kanuna ilişkin dosyalarımızda, bugüne kadar hep memurlara ilişkin bölüme değindik. Ancak yapılan düzenleme, Cumhuriyet döneminin en büyük yeniden yapılandırması olduğu için, Maliye Bakanlığı ile vergisel ilişkisi olan tüm mükellere yönelik olmak üzere, kanunun vergi avantajlarını içeren dosyalar yayımlayağız. İlk dosya için başlığa tıklayınız.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 20 Şubat 2011 01:32, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

VERGİ AFLARININ YARAR VE ZARARLARI

Türkiye'de irili ufaklı 30 vergi affı çıkarılmıştır ve bu Kanun ile bu sayı 31'e ulaşmıştır. Yani vergi afları ülkemizin gündemine her 3 yılda bir girmekte ve en çok tartışılan konulardan birisi olmaktadır. Faydaları, zararları, zamanlaması, adaletsiz olduğu, vergisini süresinde ödeyen mükellefleri olumsuz etkilediği konuları sürekli tartışılır, ancak yine de hemen her hükümet döneminde uygulanmaktan vazgeçilmemektedir.

Vergi aflarının temelinde kamunun kaynak ihtiyacı, bütçede oluşan açıklar, tahsil edilemeyen vergi borçlarının yüksek tutarlara ulaşması ve vergi mahkemelerinde biriken dosya sayısındaki artışlar gibi teknik konular bulunmakla birlikte siyasi ve sosyal sorunlar da her zaman afların gündeme gelmesinde rol oynamıştır.

Vergi afları borcunu süresinde ödeyemeyen, haklarında vergi incelemesi yapılmakta olan veya vergi incelemesi geçirmekten endişe eden, vergi dairesi ile aralarında uzlaşmazlık çıkıp vergi davası açan mükellefler için bir avantaj olarak görülmekte iken vergilerini süresinde ödeyen, vergi beyanlarını süresinde ve doğru olarak veren mükellefler için adaletsizlik olarak görülmektedir.

Ancak şunu da unutmamak gerekir ki; matrah artırımı veya varlık barışı gibi af uygulamalarından vergilerini süresinde ödeyen, hatta vergi beyannamelerini Yeminli Mali Müşavirlere imzalatıp, Tam Tasdik Sözleşmesi kapsamında beyanlarının doğruluğu Yeminli Mali Müşavirlerce onaylanan mükellefler bile yararlanmaktır. Bu ise vergi aflarından yalnızca vergisini süresinde ödemeyen veya beyanlarını hatalı ve düşük gösterenlerin mükelleflerin değil, bu konularda daha gayretli ve dikkatli davranan mükelleflerin bile yararlandığını göstermektedir.

Ülkemizde kayıtdışı ekonominin yüksek olduğu herkes tarafından kabul edilmektedir. Ayrıca vergi inceleme oranlarının %2-3 civarlarında olduğu, yapılan incelemelerin büyük kısmının ise sahte fatura kullanımı ve düzenlenmesine ilişkin incelemeler olduğu konuyla ilgisi bulunan herkesin malumudur.

Ülkemizde toplanan vergilerin büyük kısmı dolaylı vergilerdir. Özellikle ithalde alınan Katma Değer Vergisi (KDV) ve Özel Tüketim Vergisinin (ÖTV) toplam vergi içerisindeki payı çok yüksektir. İthalat arttıkça toplanan KDV ve ÖTV artmakta, bu yolla bütçe dengelerinin tutturulması kolaylaşmakta, ancak diğer taraftan ithalattaki artış cari açığı arttırmakta ve ödemeler dengesini olumsuz etkilemektedir.

Torba Yasa ile getirilen borç düzenlemeleri; vergi mükelleflerini, bütçeyi, vergi idaresi ve vergi incelemesi yapan inceleme elemanları ile mahkemelerin iş yükünü ve af ile gelecek kaynağı kullanacak olan kamu kurumlarını olumlu yönde etkileyecektir.

Vergi affı ile birlikte mükellefler süresinde ödeyemedikleri vergi, ceza ve faizlerini taksitler halinde ve daha düşük faizlerle ödeyecek, haklarında inceleme yapılan mükellefler daha düşük vergi ve ceza ile muhatap olacak, haklarında vergi incelemesine başlanmamış mükellefler matrah artırımı yapmak suretiyle inceleme endişesinden kurtulacak, vergi mahkemesinde dava açan mükellefler vergi dairesi ile çok daha uygun şartlarda tekrar uzlaşabilecektir. Diğer taraftan başlanmamış birçok vergi incelemesini ortadan kaldıracak, başlanmış olanların daha hızlı sonuçlanmasının sağlayacak, inceleme elemanlarının iş yükünü ve denetimlerin cari dönem ve yakın dönemlerde yapılmasını sağlayarak etkinliğini artıracaktır. Vergi mahkemelerinde açılmış binlerce vergi davasının bulunduğu dikkate alınırsa bu davaların belli bir kısmının da sonuçlanmasını sağlayacaktır. Ayrıca dava açmak niyetinde olan mükelleflerin bir kısmı da dava açmaktan vazgeçirecektir. Af yoluyla vergi gelirlerindeki artış 2011 ve 2012 bütçesinde de ciddi rahatlamaya sebep olacak, bu ise ülkemizin bu iki yılı da büyüme ve ekonomik istikrar anlamında rahat geçirmesini sağlayacaktır.

Yukarıda anlatılanlar vergi affının olumlu yönleridir. Ancak madalyonun öbür yüzüne bakmadan afla ilgili hükme varılması doğru değildir. Vergi afları özellikle dürüst mükellefler üzerindeki olumsuz etki doğurur ve vergi idaresi için de birçok olumsuzluğu beraberinde getirir. Afların kayıt dışılığı artırdığı, af dönemlerinde mükelleflerin vergi ile ilgili görevlerinde isteksiz davrandığı, vergi idaresine olan güveni azalttığı sayılabilecek olumsuzluklardan bazılarıdır. Bu tür uygulamalar muhasebeci ve mali müşavir gibi vergi ile ilgili meslek mensuplarının çalışma şevklerini kırmaktadır.Diğer taraftan aflar incelemelerde yüksek matrah ve/veya vergi farkı çıkabilecek mükellefler ile düşük matrah ve/veya vergi farkı çıkabilecek mükellefleri aynı kefeye koymakta, dolayısıyla çok vergi kaçıranlar için daha da avantajlı hale gelmektedir. Bu ise vergi incelemesi ile uğraşan ve kayıt dışılıkta kendini doğrudan sorumlu hisseden inceleme elemanları ve vergi dairesinin çalışma şevkini azaltmaktadır. Vergi incelemesi yapılması suretiyle yüz binlerce lira vergi ödemesi gereken mükellefler matrah artırımı ile on-yirmi bin lira vergi ödemekle kurtulabilmekte, bu ise görevi ödenmesi gereken verginin doğruluğunu tespit etmek olan vergi dairesi ve inceleme elemanlarının yapmış oldukları işe duydukları heyecanı kaybetmelerine sebep olmaktadır. Vergi affı uzun vadede vergi bilincinin oluşmaması nedeniyle 2011, 2012 yılı sonrası bütçelerde olumsuz etkileri olacaktır.

TORBA YASA'DA GEÇEN TEMEL VERGİ TERİMLERİ VE ANLAMLARI

Kamuoyunda Torba Yasa olarak bilinen ?Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun? TBMM'de kabul edilmiştir. Biz mümkün olduğu kadar sade ve anlaşılır bir üslupla ilgili Kanunun vergi ile ilgili bölümlerini vergi mükelleflerine anlatmaya çalışacağız. Bu cümleden de anlaşılacağı üzere açıklamalarımızın konusu Kanunun vergi boyutu olacaktır. Mükelleflerin Kanunun Resmi Gazete'de yayımlanan son halini ayrıca dikkate almaları gerekmektedir.

Her şeyden önce Kanunun vergi boyutunun daha iyi anlaşılması için bazı vergi tanımlarını açıklamak yararlı olacaktır.

Kanunun 1 inci maddesi bu Kanun için Vergi, Gümrük vergileri, TEFE/ÜFE aylık değişim oranları, Beyanname teriminin ne anlam ifade ettiğini açıklamıştır. Ayrıca Kanunun 4 üncü maddesi İncelemeye Başlama terimini de bu Kanun için ayrıca tanımlamıştır. Buna göre bu beş terimin genel olarak vergi literatüründe var olan anlamları ile değil, bu Kanun için Kanunda tanımlandığı şekilde anlaşılması gerekmektedir.

Vergi: Kanunun 1 inci maddesinde; ?213 sayılı Kanun kapsamına giren vergi, resim, harç ve fon payı ile eğitime katkı payını ifade eder.? şeklinde tanımlanmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ise Gümrük İdareleri tarafından alınan vergi ve resimler dışında, genel bütçeye giren vergi, resim ve harçlar ile il özel idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlar ile bu vergi, resim ve harçlara bağlı olan vergi, resim ve zamlar hakkında uygulanmaktadır.

Gümrük Vergileri: Kanunun 1 inci maddesinde; ?ilgili mevzuat uyarınca eşyanın ithali veya ihracında uygulanan ve Gümrük Müsteşarlığına bağlı gümrük idarelerince takip ve tahsil edilen gümrük vergisi, diğer vergiler, eş etkili vergiler ve mali yüklerin tümünü ifade eder.? şeklinde tanımlanmıştır.

TEFE/ÜFE Aylık Değişim Oranları: Kanunun 1 inci maddesinde; ?Türkiye İstatistik Kurumunun her ay için belirlediği 31/12/2004 tarihine kadar toptan eşya fiyatları endeksi (TEFE) aylık değişim oranlarını, 1/1/2005 tarihinden itibaren üretici fiyatları endeksi (ÜFE) aylık değişim oranlarını ifade eder.? şeklinde tanımlanmıştır. Ocak 2003 - Aralık 2004 TEFE aylık değişim oranı ile Ocak 2005 - Aralık 2010 ÜFE aylık değişim oranları aşağıdaki gibidir.

  Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Toplam
2003 5,6 3,1 3,2 1,8 -0,6 -1,9 -0,5 -0,2 0,1 0,6 1,7 0,6 13,5
2004 2,6 1,6 2,1 2,7 0,0 -1,1 -1,5 0,8 1,9 3,2 0,8 0,1 13,2
2005 -0,41 0,11 1,26 1,21 0,20 -0,48 -0,74 1,04 0,78 0,68 -0,95 -0,04 2,66
2006 1,96 0,26 0,25 1,94 2,77 4,02 0,86 -0,75 -0,23 0,45 -0,29 -0,12 11,12
2007 -0,05 0,95 0,97 0,80 0,39 -0,11 0,06 0,85 1,02 -0,13 0,89 0,15 5,79
2008 0,42 2,56 3,17 4,50 2,12 0,32 1,25 -2,34 -0,90 0,57 -0,03 -3,54 8,1
2009 0,23 1,17 0,29 0,65 -0,05 0,94 -0,71 0,42 0,62 0,28 1,29 0,66 5,79
2010 0,58 1,66 1,94 2,35 -1,15 -0,50 -0,16 1,15 0,51 1,21 -0,31 1,31 8,59

Kaynak: www.tuik.gov.tr

Bu uygulama ile ilgili olarak ise Kanunun 20 inci maddesinin 8 inci fıkrası; ?Bu Kanunun ilgili maddelerinde faiz, gecikme faizi, gecikme zammı, gecikme cezası, cezai faiz gibi fer'i alacaklar yerine TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanması öngörülen tutarın tespitinde, TEFE/ÜFE aylık değişim oranlarının belirlenmediği dönemler için alacağa ilgili dönemde uygulanan fer'i alacağın hesaplanmasına esas alınan oranın yarısı dikkate alınır. Bu Kanun hükümlerine göre ödenecek alacaklara bu Kanunun yayımlandığı ay için uygulanması gereken ÜFE aylık değişim oranı olarak, bu Kanunun yayımlandığı tarihten bir önceki ay için belirlenen ÜFE aylık değişim oranı esas alınır.? şeklinde bir düzenleme getirmiştir.

Beyanname: Kanunun 1 inci maddesinde; ?vergi tarhına esas olan beyanname ve bildirimleri ifade eder.? şeklinde tanımlanmıştır.

İncelemeye Başlama: Kanunun 4 üncü maddesinde; ?Bu madde uygulamasında incelemeye başlama; bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce mükellefler nezdinde; vergi incelemesine başlanıldığı hususunun bir tutanağa bağlanması, vergi incelemesi yapılmak üzere mükellefin yazı ile davet edilmesi, kanuni defter ve belgeleri isteme yazısının tebliğ edilmiş olması, matrah tesisine yönelik tutanak düzenlenmesi ya da kanuni defter ve belgelerin incelenmek üzere vergi incelemesine yetkili olanlara ibraz edilmiş olması hallerini kapsar.? şeklinde açıklanmıştır.

Vergi Matrahı: Verginin hesaplanması bakımından esas alınan değer ya da miktar.

Vergi Tarhı: Vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tesbit eden idari muameledir.

İkmalen Vergi Tarhı: Her ne şekilde olursa olsun bir vergi tarh edildikten sonra bu vergiye müteallik olarak meydana çıkan ve defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak miktarı tespit olunan bir matrah veya matrah farkı üzerinden alınacak verginin tarh edilmesidir.

Resen Vergi Tarhı: Vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır.

Verginin İdarece Tarhı: İkmalen ve resen vergi tarhı dışında kalan hallerde, mükelleflerin verginin tarhı için vergi kanunları ile muayyen zamanlarda müracaat etmemeleri veya aynı kanunlarla kendilerine tahmil edilen mecburiyetleri yerine getirmemeleri sebebiyle zamanında tarh edilemeyen verginin kanunen belli matrahlar üzerinden idarece tarh edilmesidir.

Verginin Tahakkuku: Tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesidir.

Mükellef: Vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu düşen gerçek veya tüzel kişidir.

Vergi Sorumlusu: Verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir.

Verginin Vadesi: Ödeme süresinin son günüdür.

Verginin Tahsili: Verginin kanuna uygun surette ödenmesidir.

Verginin Terkini: Vergi alacağının kısmen veya tamamen silinmesidir.

Gecikme Faizi: 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 112 nci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;

İkmalen, re'sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda:

a) Dava konusu yapılmaksızın kesinleşen vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar;

b) Dava konusu yapılan vergilerin ödeme yapılmamış kısmına, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar;

Geçen süreler için 6183 sayılı Kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanır. Gecikme faizi de aynı süre içinde ödenir. Gecikme faizinin hesaplanmasında ay kesirleri nazara alınmaz.

Gecikme Zammı: 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; Amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı zammı tatbik olunur. Yıllar itibariyle gecikme zammı oranları aşağıdaki gibidir.

AYLIK ORAN UYGULAMA DÖNEMİ
%1,40 19/10/2010 Tarihinden İtibaren
% 1,95 19/11/2009 -19/10/2010
% 2,5 21/04/2006 - 18/11/2009
% 3 02/03/2005 -20/04/2006
% 4 12/11/2003 -01/03/2005
% 7 31/01/2002 -11/11/2003
% 10 29/03/2001 -30/01/2002
% 5 02/12/2000 -28/03/2001
% 6 21/01/2000 -01/12/2000
% 12 09/07/1998 -20/01/2000
% 15 01/02/1996 -08/07/1998
% 10 31/08/1995 -31/02/1996
% 12 08/03/1994 -30/08/1995

Kaynak: www.ivdb.gov.tr

Amme Alacağı: 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda belirtilmiştir. Buna göre; Devlete, vilâyet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile bunların takip masrafları ve muhtelif kanunlarda Tahsili Emval Kanununa göre tahsil edileceği bildirilen her çeşit alacaklar amme alacağıdır.

Vergi Cezaları: 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 4 üncü kitabında düzenlenmiştir. Bunlar Vergi Ziyaı Cezası, Usulsüzlük Cezası ve Özel Usulsüslük Cezalarıdır. 22/7/1998 tarih ve 4369 sayılı Kanun öncesinde Kaçakçılık, Ağır Kusur, Kusur cezaları da söz konusudur.

Gayrisafi Kâr: Belirli bir dönemde gerçekleştirilen net satışlardan, satılan malın maliyetinin çıkartılması suretiyle hesaplanan kâr.

Rayiç Bedel: Rayiç bedel 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 266 ncı maddesinde ?bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım satım değeri? şeklinde tanımlanmıştır.

Emsal Bedel: Emsal bedel 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 267 inci maddesinde aşağıdaki gibi açıklanmıştır.

?Emsal bedeli, gerçek bedeli olmayan, veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tesbit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değerdir.

Emsal bedeli sıra ile, aşağıdaki esaslara göre tayin olunur:

Birinci sıra: (Ortalama fiyat esası) aynı cins ve nevideki mallardan sıra ile değerlemenin yapılacağı ayda veya bir evvelki veya bir daha evvelki aylarda satış yapılmışsa, emsal bedeli bu satışların miktar ve tutarına göre mükellef tarafından çıkarılacak olan "Ortalama satış fiyatı" ile hesaplanır. Bu esasın uygulanması için, aylık satış miktarının, emsal bedeli tayin olunacak her bir malın miktarına nazaran % 25 ten az olmaması şarttır.

İkinci sıra: (Maliyet bedeli esası) Emsal bedeli belli edilecek malın, maliyet bedeli bilinir veya çıkarılması mümkün olursa, bu takdirde mükellef bu maliyet bedeline, toptan satışlar için % 5, perakende satışlar için % 10 ilave etmek suretiyle emsal bedelini bizzat belli eder.

Üçüncü sıra: (Takdir esası) Yukarıda yazılı esaslara göre belli edilemeyen emsal bedelleri ilgililerin müracaatı üzerine takdir komisyonunca takdir yolu ile belli edilir. Takdirler, maliyet bedeli ve piyasa kıymetleri araştırılmak ve kullanılmış eşya için ayrıca yıpranma dereceleri nazara alınmak suretiyle yapılır. Takdir edilen bedellere mükelleflerin vergi mahkemesinde dava açma hakkı mahfuzdur. Ancak, dava açılması verginin tahakkuk ve tahsilini durdurmaz.?

TORBA YASA'DA BULUNAN ?TAHSİLATIN HIZLANDIRILMASINA İLİŞKİN HÜKÜMLER? İLE ?İNCELEME VE TARHİYAT SAFHASINDA BULUNAN İŞLEMLER?E AİT HÜKÜMLERDEN YARARLANMAK İSTEYEN BORÇLULAR İÇİN TEMEL AVANTAJ VE ŞARTLAR

?Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun? beş kısımdan oluşmaktadır. İlk dört kısmında kamu ile borçlular arasındaki alacak, borç ilişkisine yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Kanunun 2 inci kısmının birinci bölümü ?Tahsilatın Hızlandırılmasına İlişkin Hükümler? ile ikinci bölümü ?İnceleme ve Tarhiyat Safhasında Bulunan İşlemler?e ait hükümleri açıklamaktadır. Tahsilatın Hızlandırılmasına İlişkin Hükümler: Kanunun 2 inci maddesinde ?Kesinleşmiş Alacaklar? ve Kanunun 3 üncü maddesinde ?Kesinleşmemiş veya Dava Safhasında Bulunan Amme Alacakları? başlıkları altında; İnceleme ve Tarhiyat Safhasında Bulunan İşlemler ise: Kanunun 4 üncü maddesinde ?İnceleme ve Tarhiyat Safhasında Bulunan Vergiler? ve Kanunun 5 inci maddesinde ?Pişmanlıkla ya da Kendiliğinden Yapılan Beyanlar? başlıkları altında düzenlenmiştir.

TEMEL AVANTAJLAR

Biz burada Kanunun 2 inci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde açıklanan ?Tahsilatın Hızlandırılmasına İlişkin Hükümler? ile ?İnceleme ve Tarhiyat Safhasında Bulunan İşlemler?e ait hükümlerden yararlanmak isteyen vergi mükellefleri için Kanun tarafından öngörülen temel avantajları mümkün olduğu kadar basit bir anlatımla açıklamaya çalışacağız. Bu cümleden de anlaşılacağı üzere açıklamalarımızın konusu Torba Yasa'nın vergi hükümleri ile ilgili boyutu olacaktır.

Kanunun 2 inci kısmının birinci ve ikinci bölümleri için mükelleflere sunulan en büyük avantajlar faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranlarının uygulanmasıdır.

Söz konusu uygulamanın getireceği avantajı görmek için kaba bir hesaplamayı bir tablo ile aşağıda gösterelim. Uygulamada hesaplama tam olarak böyle yapılmayacak olmakla beraber mükellefe fikir vermesi açısından yararlı olacaktır.

Yıllar Yıllık Gecikme Zammı - Gecikme Faizi Oranları Yıllık TEFE/ÜFE Oranları Avantaj
2003 81 13,5 67,5
2004 48 13,2 34,8
2005 38 2,66 35,34
2006 32 11,12 20,88
2007 30 5,79 24,21
2008 30 8,1 21,9
2009 29,45 5,79 23,66
2010 22,3 8,59 13,71

Kanunun getirdiği diğer bir avantaj vergi ile ilgili cezaların tamamından veya bir kısmından vazgeçilmesidir. Buna göre genel olarak vergi aslına bağlı ceza ve zamların tamamı, vergi aslına bağlı olmaksızın kesilmiş olan vergi cezaları ile iştirak, teşvik ve yardım fiilleri nedeniyle kesilmiş olan vergi cezalarının büyük kısmının tahsilinden vazgeçilmektedir.

İhtilaflı kamu alacakları için ihtilafın bulunduğu safhaya göre avantajlar şunlardır:

1) İlk derece yargı mercileri nezdinde dava açılmış veya dava açma süresi Kanunun yayımlandığı tarih itibariyle henüz geçmemiş olan ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış vergi tarhiyatlarında alacak asıllarının yüzde 50'sinin (Yani bu durumda vergi aslının %50'lik kısmının tahsilinden vazgeçilecektir) tahsilinden vazgeçilecektir. Aynı şekilde bölge idare mahkemeleri veya Danıştay vergi mahkemesinin mükellef lehine verdiği kararı bozarsa bu hüküm uygulanacaktır. Bölge idare mahkemeleri veya Danıştay vergi mahkemesinin mükellef lehine verdiği kararı kısmen bozarsa veya kısmen onarsa bozulan kısım için de bu hüküm uygulanacaktır.

2) İlk derece mahkemesinde karar verilmiş ve bölge idare mahkemeleri veya Danıştay nezdinde ilgisine göre itiraz veya temyiz süreleri geçmemiş ya da itiraz veya temyiz yoluna başvurulmuş ya da karar düzeltme talep süresi geçmemiş veya karar düzeltme yoluna başvurulmuş olan ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış vergi tarhiyatlarında, Kanunun yayımlandığı tarihten önce verilmiş en son kararın; terkine ilişkin karar olması halinde, ilk tarhiyata/tahakkuka esas alınan vergilerin % 80'inin (Yani dava ilk derece mahkemesinin mükellef lehine sonuçlanması ve ikinci derece mahkeme başvuru süresi geçmemesi halinde verginin %20 si istenecek, %80 inin alınmasından vazgeçilecektir) tahsilinden vazgeçilecektir.

3) İlk derece mahkemesinde verilen kararın tasdik veya tadilen tasdike ilişkin karar olması halinde tasdik edilen vergilerin tamamı (Yani vergi mahkemesindeki kararının kısmen veya tamamen vergi dairesi lehine sonuçlanması halinde tasdik edilen verginin tamamı mükelleften istenecektir) istenecektir. Aynı şekilde bölge idare mahkemeleri veya Danıştay vergi mahkemesinin mükellef lehine verdiği kararı kısmen bozarsa veya kısmen onarsa onanan kısım için bu hüküm uygulanacaktır.

Ayrıca bu üç durum için vergi aslına bağlı olarak hesaplanan gecikme faizi ile zamları yerine %50, %20, %100 oranlarında hesaplanan vergi aslına Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın ödenmesi istenecektir. Vergi aslına bağlı kesilen vergi cezaları/idari para cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamından ise vazgeçilecektir.

İnceleme ve tarhiyat aşamasındaki alacaklar için ise temel avantajlar aşağıdaki gibidir:

İnceleme ve tarhiyat aşamasındaki alacaklarda, başlanmış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine devam edilecektir. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen verginin yüzde 50'sinin tahsilinden vazgeçilecek ve mükellef kanunda belirtilen faiz ve ceza indiriminden de yararlanacaktır. Ayrıca vergiler için Kanunun yayımlandığı tarihe kadar uygulanan gecikme faizinin ve vergi aslına bağlı cezaların tamamının tahsilinden vazgeçilecektir.

Kanunun getirdiği taksit gibi diğer avantajlar aşağıdaki bölümlerde yeri geldikçe açıklanacaktır.

TEMEL ŞARTLAR

Biz burada Kanunun 2 inci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde açıklanan ?Tahsilatın Hızlandırılmasına İlişkin Hükümler? ile ?İnceleme ve Tarhiyat Safhasında Bulunan İşlemler?e ait hükümlerden yararlanmak isteyen vergi mükellefleri için Kanun tarafından öngörülen temel şartları mümkün olduğu kadar basit bir anlatımla açıklamaya çalışacağız. Bu cümleden de anlaşılacağı üzere açıklamalarımızın konusu Torba Yasa'nın vergi hükümleri ile ilgili boyutu olacaktır. Bunu yaparken öncelikle ilgili madde kapsamında belirtilen temel şartlar açıklanacak ve daha sonra ortak hükümler çerçevesinde belirtilen temel şartlar açıklanacaktır.

Kesinleşmiş Amme Alacaklarına Yönelik Hükümlerden Yararlanmak İsteyenler İçin Temel Şartlar:

Bu başlık altında düzenlenen vergi af veya avantajından yaralanmak isteyenler için ilk temel şart ödemelerin Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen yapılması gerektiğidir. Buna göre; Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince takip edilmekte olan amme alacaklarından yıllık gelir veya kurumlar vergilerini, gelir (stopaj) vergisi, kurum (stopaj) vergisi, katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi için taksit ödeme süresince bu vergi türleri ile ilgili verilen beyannameler üzerine tahakkuk eden vergileri çok zor durum olmaksızın her bir vergi türü itibarıyla bir takvim yılında ikiden fazla vadesinde ödememeleri halinde belirtilen madde hükümlerine göre yapılandırılan borçlarına ilişkin kalan taksitlerini ödeme haklarını kaybederler.

Bu başlık altında düzenlenen vergi af veya avantajından yaralanmak isteyenler için diğer bir temel şart; borçluların dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamalarıdır. Ayrıca borçluların başvuru sürelerinde, yazılı olarak bu iradelerini belirtmeleri de şarttır.

Kesinleşmemiş veya Dava Safhasında Bulunan Amme Alacaklarına Yönelik Hükümlerden Yararlanmak İsteyenler İçin Temel Şartlar:

Bu başlık altında düzenlenen vergi af veya avantajından yaralanmak isteyenler için ilk temel şart yine ödemelerin Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen yapılması gerektiğidir. Buna göre; Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince takip edilmekte olan amme alacaklarından yıllık gelir veya kurumlar vergilerini, gelir (stopaj) vergisi, kurum (stopaj) vergisi, katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi için taksit ödeme süresince bu vergi türleri ile ilgili verilen beyannameler üzerine tahakkuk eden vergileri çok zor durum olmaksızın her bir vergi türü itibarıyla bir takvim yılında ikiden fazla vadesinde ödememeleri halinde belirtilen madde hükümlerine göre yapılandırılan borçlarına ilişkin kalan taksitlerini ödeme haklarını kaybederler.

Bu başlık altında düzenlenen vergi af veya avantajından yaralanmak isteyenler için diğer bir temel şart yine kapsama giren alacaklara karşı dava açılmaması, açılmış davalardan vazgeçilmesi ve kanun yollarına başvurulmamasıdır. Ayrıca borçluların başvuru sürelerinde, yazılı olarak bu iradelerini belirtmeleri de şarttır.

Bu başlık altında düzenlenen vergi af veya avantajından yararlananlar, ayrıca 213 sayılı Kanunun uzlaşma, tarhiyat öncesi uzlaşma ve vergi cezalarında indirim hükümlerinden yararlanamazlar.

İnceleme ve Tarhiyat Safhasında Bulunan Vergilere Yönelik Hükümlerden Yararlanmak İsteyenler İçin Temel Şartlar:

Kanunun yayımlandığı tarihten önce başlanılan ancak bu tarihe kadar tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine bu Kanunun matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla devam edilecektir. Bu işlemler tamamlandıktan sonra mükellefin bu başlık altında düzenlenen ödeme avantajlarından yararlanması için ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yazılı başvuruda bulunularak, ilk taksit ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler halinde altı eşit taksitte ödenmesi şarttır.

Bu başlık altında düzenlenen hükümlerden yararlanılabilmesi için dava açılmaması şarttır. Borçluların başvuru sürelerinde, yazılı olarak bu iradelerini belirtmeleri şartı burada da vardır.

Bu başlık altında düzenlenen hükümlerden yararlananlar, ayrıca 213 sayılı Kanunun uzlaşma, tarhiyat öncesi uzlaşma ve vergi cezalarında indirim hükümlerinden yararlanamazlar.

Pişmanlıkla ya da Kendiliğinden Yapılan Beyanlara Yönelik Hükümlerden Yararlanmak İsteyenler İçin Temel Şartlar:

Bu başlık altında düzenlenen avantajlardan yararlanması için ödemenin yukarıda da belirtildiği üzere Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen yapılması şarttır.

Temel Ortak Şartlar

Kanun'un 4 üncü Kısmının Ortak Hükümler başlıklı İkinci Bölümü ise Kanun hükümlerinden yararlanmak isteyen borçlular için ortak şartları açıklamaktadır. Buna göre:

Başvuru ve Ödeme Süresi İle Şekli İle İlgili Olarak:

Bu Kanunun ilgili bölümlerindeki başvuru ve ödeme süresine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla borçluların; Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar ilgili idareye başvuruda bulunmaları şarttır.

Tahsil dairelerine ödenecek tutarları defaten veya ilk taksiti bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler halinde azami onsekiz eşit taksitte ödemeleri şarttır.

Taksitle ödenmek istenmesi halinde, ilgili maddelerde yer alan hükümler saklı kalmak şartıyla, borçluların başvuru sırasında altı, dokuz, oniki veya onsekiz eşit taksitte ödeme seçeneklerinden birini tercih etmeleri şarttır. Tercih edilen taksit süresinden daha uzun bir sürede ödeme yapılamayacaktır. Ayrıca taksitle yapılacak ödemelerinde ilgili maddelere göre belirlenen tutar; altı eşit taksit için (1,05), dokuz eşit taksit için (1,07), oniki eşit taksit için (1,10), onsekiz eşit taksit için (1,15) katsayısı ile çarpılacak ve bulunan tutar taksit sayısına bölünmek suretiyle ikişer aylık dönemler halinde ödenecek taksit tutarı hesaplanacaktır. Bu Kanun hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan borçlulara tercih ettikleri taksit süresine uygun ödeme planı verilecektir. Ancak, tercih edilen süreden daha kısa sürede ödeme yapılması halinde ödenecek tutar ilgili katsayıya göre düzeltilecektir.

Maliye Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı tahsil dairelerine bu Kanun kapsamında ödenecek olan alacakların 6183 sayılı Kanunun 41 inci maddesine göre kredi kartı kullanılmak suretiyle ödenmesi uygun görüldüğü takdirde, ödemeye aracılık yapan bankalarca, kart kullanıcılarına kredi kartı işlemine konu borç tutarının, taksitler halinde yansıtılması ve taksit ödeme aylarında hesaplarına borç kaydedilmesi koşuluyla, bu ödemeler için ödeme tarihi olarak kredi kartının kullanıldığı gün esas alınır ve borçluya tahsilatın yapıldığını gösterir makbuz verilir. Bu şekilde tahsil edilen tutarların bankalarca Hazine/Sosyal Güvenlik Kurumu hesaplarına aktarılmasına ilişkin 6183 sayılı Kanunun 41 inci maddesinde belirlenen süre, taksit aylarının son gününü takip eden günden itibaren hesaplanır. Taksitlerin kredi kartı kullanılmak suretiyle ödenmesi bu madde hükmüne göre katsayı uygulanmasına engel teşkil etmez.

Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine ödenmesi gereken amme alacaklarına uygulanmak üzere, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak için başvuruda bulunan ve ödenecek tutarları ilgili vergi mevzuatı gereği iade alacağından kendi borçlarına mahsuben ödemek isteyen borçluların, bu taleplerinin yerine getirilebilmesi için başvuru ve/veya taksit süresi içinde ilgili mevzuatın öngördüğü bilgi ve belgeleri tam ve eksiksiz olarak ibraz etmeleri şarttır. Bu takdirde, ilgili mevzuatın borçlunun mahsup talebine esas aldığı tarih itibarıyla bu Kanuna göre ödenecek tutara mahsup işlemleri yapılır, mahsup talebine konu tutardan daha az tutarda mahsubun yapılması halinde, mahsuben ödeme suretiyle tahsil edilemeyen tutar için borçluya bildirimde bulunularak eksik ödenen bu tutarın bir ay içerisinde ödenmesi istenilir. Bu süre içerisinde eksik ödenen tutarın, ödenmesi gerektiği tarihten ödendiği tarihe kadar gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi halinde eksik ödenen tutar için bu Kanun hükümleri ihlal edilmiş sayılmaz.

Süresinde Ödenmeyen Taksitlerle İlgili Olarak:

Bu Kanuna göre ödenmesi gereken taksitlerden; bir takvim yılında iki veya daha az taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde, ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının son taksidi izleyen ayın sonuna kadar, gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılır. Süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen taksitlerin belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilir. Bu hüküm her bir madde ve alacaklı idareler açısından taksitlendirilen alacaklar için ayrı ayrı uygulanır.

Taksit tutarının % 10'unu aşmamak şartıyla 5 liraya (bu tutar dahil) kadar yapılmış eksik ödemeler için bu Kanun hükümleri ihlal edilmiş sayılmaz.

Kanun kapsamına giren vergi alacaklarının yukarıda belirtilen şekilde tamamen ödenmemiş olması halinde, borçlular yapılandırılan borçlarına ilişkin kalan taksitlerini ödeme haklarını kaybederler ancak ödedikleri tutarlar kadar bu Kanun hükümlerinden yararlanırlar.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber