Özürlülere İlişkin İki Adet Anlamsız Düzenleme

Yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde ilk kez bu derece hiçbir anlam ifade etmeyen yasal düzenlemelerle karşı karşıyayız. 27.04.2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 5335 sayılı torba kanun ile özürlülere ilişkin iki düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemelerden birincisi 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununda diğeri ise 657 sayılı kanunda yapılmıştır. Ancak her iki düzenlemede anlamsızdır ve sorun çözmekten uzaktır. Ve bize gelen bilgilere göre her iki düzenlemenin de arkasında hiçbir bürokratı dinlemeyen Lokman Ayva'nın imzası vardır. Ayrıntılar için başlığa tıklayın.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 29 Nisan 2005 15:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

ÖZÜRLÜLERLE ILGILI 657 SAYILI KANUN İLE 5434 SAYILI KANUNDA YAPILAN DEĞIŞIKLIK VE YORUMU

1- 5434 sayılı Kanunda yapılan değişiklik

5434 sayılı Kanunun 39'uncu maddesinin (j) bendinde; Sakatlıkları sebebiyle ilgili mevzuat uyarınca göreve alınanlardan en az 15 yıl fiili hizmeti bulunanların istekleri üzerine emekliye sevk edilecekleri hüküm altına alınmıştı.

Diğer yandan bu Kanunun Ek Geçici 22'nci maddesinde; "Sakat olup sakatlarla ilgili mevzuattan yararlanmaksızın ve 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesine göre tescili yapılmaksızın T.C. Emekli Sandığına tabi görevlere giren ve bedensel ve zihinsel yeteneklerindeki eksiklik nedeniyle çalışma güçlerini en az % 40 oranında yitirdiği sağlık kurulu raporu ile belgelenen ve 15 yıl ve daha fazla fiili hizmeti olanlar da 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun 39 uncu maddesine, 13/11/1981 tarih ve 2559 sayılı Kanunla eklenen (j) fıkrası hükmünden yararlanırlar." hükmüne yer verilmiştir.

5335 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 3'üncü maddesi ile 5434 sayılı Kanunun 39 uncu maddesinin (j) bendi; "j) Göreve girişlerinde, Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe uygun olarak alınmış ve raporda sakatlık oranı en az % 40 olanlardan fiili hizmeti 15 yıl olanların istekleri üzerine," şeklinde değiştirilmiştir.

Bu değişikliğin gerekçesine baktığımızda; "Maddedeki anlam bozukluğu giderilerek, daha anlaşılır hale getirilmesi amaçlanmıştır."ifadesi yer almaktadır.

Bu maddedeki en önemli sorun ek geçici 22'nci maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki durumları kapsayıp kapsamadığıdır. Özellikle bu konuda ciddi sıkıntılar ve eşitsizlikler bulunmaktadır. Nitekim Danıştay 11. Dairesinin E:2000/6618, K:2003/1678 nolu kararında; "5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 39/j maddesinde, sakatlıkları sebebiyle ilgili mevzuat uyarınca göreve alınanlardan en az 15 yıl fiili hizmeti bulunanların istekleri üzerine emekliye sevk edilebilecekleri hükme bağlanmış, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 53 üncü maddesi hükmü uyarınca 27.07.1983 günlü, 18117 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulan, Sakatların Devlet Memurluğuna Alınma Şartları ile Hangi İşlerde Çalıştırılacakları Hakkında Yönetmeliğin olay tarihinde yürürlükte bulunan 6 ncı maddesinde, kurum ve kuruluşların çalıştırmak zorunda oldukları sakat elaman sayısını ve bunları hangi kadrolarda çalıştıracaklarını Devlet Personel Başkanlığı ile İş ve İşçi Bulma Kurumuna bildireceği hususuna değinilmiş, 8. maddesinde bu kişilerin, İlk Defa Devlet Memurluğuna Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliğinde belirlenen esaslar dairesinde Devlet Personel Başkanlığınca gerçekleştirilecek sınav sonucunda atanacakları belirtilmiş, 6 ncı maddesinin son fıkrasında da, bu şekilde atananların takip ve kontrolü için bir ay içinde İş ve İşçi Bulma Kurumuna bildirileceği kuralına yer verilmiştir.
22.09.1983 tarihinde yürürlüğe giren 2889 sayılı Yasayla ekli 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu'nun ek geçici 22 nci maddesinde ise, sakat olup sakatlarla ilgili mevzuattan yararlanmaksızın ve 1475 sayılı İş Kanununun 25 nci maddesine göre tescili yapılmaksızın Emekli Sandığına tabi görevlere girenlerin de 5434 sayılı Yasanın 39/j maddesi hükmünden yararlanabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte incelenmesinden, sakatlıkları sebebiyle istihdam edilecek personelin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 53. maddesi ve bu madde hükmü uyarınca yürürlüğe konulan Yönetmelik hükümlerinde yer verilen usul ve yönteme göre göreve alınanların ancak 5434 sayılı Yasanın 39/j maddesinden yararlanabildikleri, 2889 sayılı Yasayla getirilen düzenlemenin ise, geçici mahiyette olduğu ve ancak bu yasanın yürürlük tarihinden önce, ilgili mevzuatlarından yararlanmaksızın göreve başlatılanları kapsadığı, bunun geçici bir düzenleme olduğunun, 5434 sayılı Yasanın 39/j maddesinde bir değişiklik yapılmamış olmasından da görüldüğü, nitekim 5434 sayılı Yasaya "Ek geçici madde" olarak eklenmiş olmasının da, maddenin belirtilen niteliğinin bir gereği olduğu anlaşılmaktadır.
Olayda ise, 2889 sayılı Yasanın yürürlük tarihinden çok sonra 1985 yılında işe girdiği anlaşılan ve işe girdiğinde ilgili mevzuattan yararlanmadığı, başka bir anlatımla atamasının yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri uyarınca yapılmadığı görülen davacının, 5434 sayılı Yasanın 39/j maddesinden yararlandırılmasına olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, mevzuata aykırı bulunmayan dava konusu işleme karşı açılan davanın reddi gerekirken, işlemin iptali yolunda verilen idare mahkemesi kararında usul ve yasaya uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle, Ankara 3. İdare Mahkemesinin 15.12.1999 gün ve E:1999/367, K:1999/1295 sayılı kararın bozulmasına, 14.04.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi."
ifadesine yer verilmiştir.

Sonuç olarak, yasal bir düzenleme yapılıyor ve yapılan düzenlemenin gerekçesinde sanki tek sorun anlam bozukluğuymuş gibi bir yaklaşım sergileniyor. Bu konudaki asıl sorun ek geçici 22'nci maddenin nasıl uygulanacağı sorunu ile memuriyete girdikten sonra sakatlananlarla ilgili yüzlerce mağduriyet vardır. Şimdi aklı selim olarak düşünüldüğünde özürlü olarak memuriyete giren bir personel 15 yılda emekli olabilirken daha sonra bir şekilde özürlü olan ve malüllük hükümlerinden yararlanamayan bir memurun kusuru nedir? Ayrıca, 5434 sayılı Kanunun ek geçici 22'nci maddesinden bir kısım personel yararlanırken bir kısım personel ise yararlanamamaktadır. "Anlam bozukluğunu düzeltmekle sorun çözmek Avrupa Birliği müktesebatında mı var?!" bilmiyoruz...

2- 657 sayılı Kanunda yapılan değişiklik

Bu Kanunun 29'uncu maddesiyle 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (7) numaralı alt bendinde yer alan "vücut veya" ile "veya vücut sakatlığı ile özürlü" ibareleri, madde metninden çıkarılmıştır.

Şimdi elimizi vicdanımıza koyarak bu değişikliğin kime nasıl bir fayda sağladığını düşünelim... Böyle bir değişiklik yapılmasının veya yapılmamasının toplam faydası koskoca bir sıfırdır. Birazcık hukuk bilgisi olan birisinin bundan farklı bir sonuç çıkarması mümkün değildir. Şimdi soruyoruz bu değişiklik özürlü personele ne sağladı?

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber