Disiplin soruşturmalarında sürelere uyulmazsa ne olur?

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 17 Aralık 2015 08:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Disiplin soruşturmalarında sürelere uyulmazsa ne olur?

657 sayılı Kanunun 128. maddesine göre soruşturmanın tamamlanmasından sonra 15 gün içinde disiplin amirinin karar vermesi gerekmektedir. Peki bu süre geçirilirse ne olur?

657 sayılı Kanunun 128. maddesinin birinci fıkrası şu şekildedir:

"Disiplin amirleri uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarını soruşturmanın tamamlandığı günden itibaren 15 gün içinde vermek zorundadırlar.
Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren hallerde soruşturma dosyası, kararını bildirmek üzere yetkili disiplin kuruluna 15 gün içinde tevdi edilir. Disiplin kurulu, dosyayı aldığı tarihten itibaren 30 gün içinde soruşturma evrakına göre kararını bildirir.
Memurluktan çıkarma cezası için disiplin amirleri tarafından yaptırılan soruşturmaya ait dosya, memurun bağlı bulunduğu kurumun yüksek disiplin kuruluna tevdiinden itibaren azami altı ay içinde bu kurulca, karara bağlanır."

Görüldüğü üzere, disiplin soruşturmalarının tamamlanması akabinde, amirlerin ne kadar sürede ceza vereceğine ilişkin olarak kanunda düzenlemeler yapılmıştır.

Peki bu sürelere uyulmadan ceza verilirse ne olur? Örneğin uyarma cezasında, soruşturmanın tamamlanmasından 30 gün sonra ceza verilirse ne olur?

Bu konuda Danıştay 5. Dairesi'nin 17/10/1991 tarihli ve E: 1991/1370, K: 1991/1358 sayılı kararı şu şekildedir:

"...Davacının İlkokul Müdürlüğü görevinde bulunduğu sırada yapılan bir soruşturma sonucu 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali isteği ile açılan davada, 657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 128.maddesi birinci bendi uyarınca soruşturmanın tamamlandığı günden başlayarak 15 gün içinde karar verilmediği gerekçesiyle iptal eden İdare Mahkemesi kararının bozulması istemidir. Uyuşmazlık, davacıya disiplin cezası verilmesine ilişkindir. 657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 128.maddesi (1.) bendinde "Disiplin amirlerinin, uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarını, soruşturmanın tamamlandığı günden başlayarak 15 gün içinde vermek zorun da oldukları belirtilmiş, 127.maddesinde ise, ceza verme yetkisinin hangi durumlarda zaman aşımına uğrayacağı kuralı yer almıştır. İki kuralın birlikte incelenmesinden ilgilinin son savunması da alınarak her türlü usul ve işlemleri tamamlanmış olan bir soruşturmada disiplin amiri veya kurulunun kararını belli süre içinde vermemesi durumunda, hakkında soruşturma açılanların tedirgin olacağı ve uzun süre baskı altında tutulmalarının önlenmesi amacıyla 15 gün içinde karar verilmesi zorunluluğunun getirildiği, bu sürenin ceza verme yetkisini kaldıran bir niteliği bulunmadığı, aksine disiplin amiri ve kurullarını kısa sürede karar vermeye zorlayıcı nitelikte olduğu, bu sürenin dışında karar verilmesinin disiplin cezasını kusurlandırıcı bir durum olamayacağı, sadece, ilgili amir veya kurulun görevini belli süre için de yapmaması nedeniyle sorumluluğunun doğacağı açıktır. Yasanın 128. maddesinde disiplin amiri veya kurullarına karar vermek için tanınan süreler, idarenin iç işleyişi ve düzeni ile ilgili olduğundan, bu süre geçirildikten sonra ceza verilmiş olmasında yasaya aykırılık olmadığı gözetilmeden dava konusu işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır."

Görüldüğü üzere, Danıştay'ın bu konudaki görüşü, sürelere uyulmamasının, disiplin cezasını kusurlandırmayacağı yönündedir.

Ancak, Kamu Denetçiliği Kurumunun bu konuya ilişkin olarak farklı bir görüşü bulunmaktadır. KDK bu görüşünde Danıştay'ın görüşünün yanlış olduğunu belirtmektedir.

"Tüm bunların yanı sıra, dosya içerisinde bulunan belgelerden, Elazığ Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü'nün 2014 tarih ve .... sayılı yazısıyla şikayetçi hakkında Emniyet Teşkilatı tüzüğü çerçevesinde idari işlem yapılması için .... İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne yazılan yazı üzerine disiplin soruşturmasına başlandığı, muhakkik tarafından hazırlanan disiplin soruşturma raporunun 2014 tarihinde tamamlanarak 2015 tarihinde disiplin büro amirliğine havale edildiği, 2015 tarihinde ise şikayetçinin İl Polis Disiplin Kurulu Başkanlığınca savunmasının alınarak 2015 tarihli İl Polis Disiplin Kurulu Başkanlığının kararıyla şikayetçiye "4 günlük aylık kesimi" cezası verildiği ve bu cezanın şikayetçiye 2015 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Şikayetçiye verilen disiplin cezasının, 10.1 numaralı paragrafta yer alan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 128. maddesinde düzenlenen "Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren hallerde soruşturma dosyası, kararını bildirmek üzere yetkili disiplin kuruluna 15 gün içinde tevdi edilir. Disiplin kurulu, dosyayı aldığı tarihten itibaren 30 gün içinde soruşturma evrakına göre kararını bildirir." hükümleri doğrultusunda İl Polis Disiplin Kurulu Başkanlığınca disiplin cezasının yasal süresinde verilmediği tespit edilmiştir. İdarenin yasada bulunmayan, dayanağı olmayan, hukuk güvenliği ilkesine aykırı şekilde 657 sayılı Kanun'da emredici şekilde düzenlenmiş 30 günlük süreye riayet etmeden soruşturmayı üç buçuk ay sonra tamamlayarak ceza vermesi de hukuka aykırılık teşkil etmektedir. Zira süreleri düzenleyen ilgili hüküm yoruma açık olmayacak şekilde açık ve nettir. Kararımızın 22 numaralı paragrafında değinilen Danıştay kararı? 657 sayılı Kanun'un 128. maddesinin birinci bendi uyarınca soruşturmanın tamamlandığı günden başlayarak 15 gün içinde karar verilmediği gerekçesiyle cezayı iptal eden İdare Mahkemesi kararının bozulmasına ilişkin olup, kararda Yasanın 128. maddesinde disiplin amiri veya kurullarına karar vermek için tanınan sürelerin, idarenin iç işleyişi ve düzeni ile ilgili olduğundan bahsedildikten sonra, bu süre geçirildikten sonra ceza verilmiş olmasında yasaya aykırılık olmadığı hususu kararın özünü oluşturmaktadır. Yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda ve sürelerin emredici şekilde düzenlenmesi karşısında Danıştay'ın bu görüşüne iştirak etmek mümkün bulunmamaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de birçok kararında bireylerin haklarının ön planda olduğuna işaret ederek basit bir iddiadan dolayı kişilerin makul olmayan uzun sürelerde yargılanmalarının ve böylelikle baskı altında tutulmalarının insan hakları ihlali olarak değerlendirmiştir. AİHM'nin birçok kararında benimsendiği üzere iş yoğunluğu kabul edilebilir bir mazeret ve savunma olarak kabul edilmemektedir."

KDK'nın görüşü farklı olsa da, kDK'nın kararları sadece tavsiye niteliğindedir. Uygulamada bir yargı organı olan Danıştay'ın kararı dikkate alınmaktadır. Yani, aksi bir yargı kararı organı olmadığı sürece, disiplin soruşturmalarında sürelere uyulmaması, verilen disiplin cezasını kusurlandırmaz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber