Davutoğlu, Kılıçdaroğlu'na dört dosyayla gidiyor

Başbakan Davutoğlu, bugün CHP Lideri Kılıçdaroğlu'yla yapacağı görüşmede ele alacağı konuları 4 başlıkta sıraladı. Davutoğl, bu görüşmeyle açık ruhuyla toplumu kuşatan, kişiselleştirilmemiş, insan odaklı bir Anayasa için süreç başlatmak istediğini söyledi

Kaynak : Habertürk
Haber Giriş : 30 Aralık 2015 06:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Davutoğlu, Kılıçdaroğlu'na dört dosyayla gidiyor

Özcan TİKİT / GAZETE HABERTÜRK

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Sırbistan'ın başkenti Belgrad'a yaptığı ziyareti takip ettik. Öncelikle Davutoğlu'nun ziyaretinin; hem zamanlaması hem de iki güne yayılması nedeniyle tüm Balkanlar'da büyük dikkatle izlendiğini söylemekte fayda var. Rusya'nın hinterlandı olarak görülen bir ülkeye yapılan ziyaret haliyle bu yönüyle de dikkat çekiyor. Başbakan, Belgrad'da ziyaretinin bu boyutunu "Zaten önemliydi Türkiye-Sırbistan ilişkileri ama Rusya'yla yaşadığımız son gelişmelerden sonra daha da önem kazandı. Çünkü Rusya Balkanlar'da Türkiye'yi rahatsız edebilecek ve kendileri için müttefik adlettikleri ülkelere dönük bir çaba içinde. Türkiye-Sırbistan ilişkileri iyiyse Balkanlar'da bir meltem rüzgarı esiyor. Kötüyse hani 'Balkanlar'dan gelen soğuk rüzgar' denilen rüzgar esmeye başlıyor. Türkiye'ye yakın olan gruplar ile Sırbistan'a yakın olan gruplar arasında birden bir gerilim doğuyor. Bu da Balkanlar'daki genel havayı etkiliyor" sözleriyle özetliyor.

Neyse ki bizim de yerinde gördüğümüz kadarıyla Sırbistan-Türkiye ilişkileri "gayet iyi" denebilecek düzeyde seyrediyor. Gazetecilerle görüşme sırasında konu kaçınılmaz bir şekilde iç gündeme geliyor ve Başbakan suallerimize şu cevapları veriyor:

Sayın Kılıçdaroğlu ile yapacağınız görüşmeden umutlu musunuz?

Bu ziyaretleri düşünürken birkaç şeyi hedefledik. Birincisi yeni bir döneme başlıyoruz; bir diyalog başlatmak. Nasıl biz Başbakan olduktan sonra Azerbaycan'a gidiyoruz... Bir geleneği oluşturmak.

Gündem olarak ne var diye sorduğunuzda; yeni Anayasa, ardından ikinci olarak üzerinde durmayı arzu ettiğimiz husus iç tüzük, Meclis'i daha iyi çalıştırabilmek için... Üçüncüsü reformlar. Bizim açıkladığımız reform paketleri var, bunlarla kanaatlerini almak ve süratle çıkmasını sağlamak, çünkü herkesin kabul ettiği reformlar bunların çoğu. Bu üç konu üzerine odaklanacağız. Bir de kalıcı bir bütçeye kavuşulması için yardımcı olmalarını rica edeceğim.

Esas itibarıyla bu dört konu, tabi merkezinde yeni Anayasa hususu var. Niye yeni bir Anayasa ihtiyacı içindeyiz, çünkü 12 Eylül Anayasası toplumun bütününü kuşatan bir Anayasa olarak yazılmadı. Mümkün olan en geniş tabanda bu Anayasa'yı oluşturma ihtiyacı var. Onun için de önce muhalefet liderleri sonra da sivil toplumla sürekli temas halinde olacağım. Yani bu, bir seferde gidip 'Biz Anayasa'yla ilgili şunu düşünüyoruz, bunu kabul eder misiniz etmezseniz ne olacak?' falan gibi bir tartışma değil.

Yani interaktif bir süreç başlatmak istiyorsunuz?

Bir şeyi konuşacağım Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile. Yeni Anayasa konusunda onlar için en uygun yöntem nedir? Çünkü usulde anlaşamazsak; sonra 'Sen şununla gelme, ben şunu söylemeyeyim' gibi başlarsak bunlar doğru değil. Herhalde ne Kılıçdaroğlu'nun ne Bahçeli'nin itirazı yoktur. HDP'yi de zikretmek isterdim ama malum sebeplerle görüşmeyeceğiz.

12 Eylül Anayasası'nın tümden değişmesi gerektiği konusunda kimsenin bir itirazı yok. Görünüşte... Gerçekten herkes değişmesini istiyor mu? Bu ayrı bir soru. Hem 12 Eylül darbesinden şikayet edip hem 12 Eylül Anayasası'na sığınmak doğru değil. Bu sebeple yöntemi istişare etmeyi düşünüyorum. Sonra da muhtevayla ilgili hususlar... Son birkaç gün uzlaşma komisyonunda yapılan tartışmaların metinlerini okudum. Ciddi bir külliyat var okumaya devam ediyorum. Bu sürece katkıda bulunan arkadaşları cumartesi gecesi topladım, ilerleyen saatlere kadar onları dinledim. Yani ezberden herhangi bir çalışma yapmadan gitmiyoruz.

ANAYASA'NIN RUHU

Bir meselenin ruhu, bir de formu vardır, Anayasa'larda da böyle. Şöyle bir formülü doğru görmüyorum; '12 Eylül Anayasası'nın ruhu yaşasın, formunu değiştirelim.' Şimdiye kadar çok revizyon yapıldı, revizyonist yöntemleri oldum olası benimsememişimdir. Yani şekli bazı şeyleri değiştirelim 1-2 maddeyi, bugünkü krizleri aşalım veya şöyle yapalım gibi. Ruhu o kadar bozuk ki 12 Eylül Anayasası'nın olmuyor.

İNSAN ODAKLI OLMASI OLMAZSA OLMAZIM"

İlk dört madde dahil mi?

Bu tür konularda her şeye açık olmak lazım. Ben Anayasa'ların açık olması gerektiğini düşünüyorum. Kendine, halkına güvenen Anayasa açık Anayasa'dır. Terminoloji itibarıyla kapalı Anayasalar vardır. Belli maddelerinin değiştirilmesinin yasaklandığı Anayasalar. 4, bazen 10 madde olabilir bu. Açık Anayasa'da ise her şey konuşulabilir. Bu 4 madde ile ilgili benim şüphe beyan ettiğim anlamına gelmiyor. Ben o 4 maddeye inanıyorum ama halkıma, kendime, kuracağımız sisteme güveniyorum ki, bunlar açık da olsa bu 4 maddeyi değiştirmeyi kimse düşünmez, yani aidiyeti kuvvetliyse böyle bir şeye ihtiyaç olmaz. Zaten ruhu burada. Ruhu dediğim husus ne; 1- Vatandaş-insan odaklı olacak, devlet odaklı olmayacak. Bizim Anayasa devlet odaklı. Yani devleti korumak esastır. Halbuki devletin esası insandır. Mesela bu benim için olmazsa olmaz şeylerden biri. İnsan onurunu esas alacak.

Bunu temel hak ve özgürlükler konusunda taviz vermeden yapacağız. 12 Eylül Anayasası'na baktığınızda vatandaşı tehdit görüyor. Her an yaramazlık yapabilir diye sanki bakıyor, anne baba (gibi) ve kısıtlama koyuyor. 'Şunu yapma, şunu da yapma!' 'Şunu yaparsan bile şunları şunları gözeterek yap.' Halbuki ne vatandaş çocuktur ne de devlet vatandaşlar dışında var olabilen bir şeydir. Bunlar hep ruhuyla ilgili şeyler.

Bunların oluşması halinde biz formu rahat konuşuruz. Form nedir? Yönetim şeklidir. Ha bir de güçler ayrılığı prensibi ruhtur, form değildir. Yani 'Başkanlık üzerinden diktatörlük doğar' gibi bir kanaati serdedenlere söylüyorum; en büyük diktatörlük bazen jüristokrasi üzerinden doğabilir. Mesela Hitler parlamenter sistem içinde gelişti. Bu tür kalıpların dışına çıkmak lazım.

Anayasa'nın ruhu meselesinde anlaşabileceğinizi düşünüyorsunuz?

Düşünüyorum. Yani bence o ruhu sağlarsak, o ruh üzerinde başkanlık sistemi de, parlamenter sistem de özgürlükçü olur. Başkanlık sistemine 'Türkiye bölünür' diye karşı çıktıklarını iddia ediyorlar. Sanki başkanlığın öncül şartı federalizm gibi. Yahu Almanya'da federal devlet var, parlamenter sistem. Yani diktatörlük dediğiniz, gücün tek elde toplanması. Amerikan sisteminde zaten kurucu babalar bunu engellemek için bu sistemi geliştirmeye çalıştı. Çok açık konuşacağım. Meseleyi kişiselleştirmememiz, konjonktüre teslim etmememiz lazım. Yani 'Başkanlık gelirse Sayın Erdoğan başkan olur' ya da bugünkü konjonktür ,'Başkanlık gelirse biz iktidar olamayız.' Öyle bir sistem kuralım ki torunlarımız, onların torunlarının torunları da bununla yaşayabilsin, bir daha fetrete izin olmasın. 30-40, belki 10 sene sonra bilemeyiz ama biyolojik ömrün ortalamasına bakıldığında 30 sene sonra hiçbirimiz yokuz. Ben de yokum, sayın Cumhurbaşkanı'mız da yok, Kılıçdaroğlu da yok. Biz Mevlana muhitleri Şeb-i Arus deriz, geldi mi eyvallah. Ama 50 sene sonra Türkiye olacak. Çağrım burada liderlere; gelin konjonktürel şeyleri bir kenara koyalım. Yine başkanlığın; Türkiye'deki evrilen sistem itibarıyla geçişin kolay olacağı kanaatindeyim. Yeni bir şeyi inşa etmek bakımından da bunu savunacağız. 'Yok biz bundan hoşlanmıyoruz' diyorsa kendi teklifi neyse onu getirsin. Machiavelli'nin çok sevdiğim bir değerlendirmesi var. 'Fransa gibi bir devleti kurmak çok kolay, idare etmek imkansızdır. Osmanlı gibi bir devleti kurmak çok zor, idare etmek kolaydır' der. Yani devleti öylesine yeniden tanzim edelim ki iyice düşünelim, konuşalım ama sonra idare etmek kolay olsun.

SANCAK ZİYARETİ SİSE TAKILDI

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Sırbistan ziyaretinin ikinci gününde Boşnakların yaşadığı Sancak Bölgesi'ne yapacağı ziyaret, sis nedeniyle iptal edildi. Dün sabah saatlerinde Sırbistan Cumhurbaşkanı Tomislav Nikolic ile görüşen Davutoğlu, Türkiye'ye döndü. Davutoğlu'nun Belgrad'da Bosna Hersek Başbakanı Denis Zvizdic ve Sırbistan Başbakanı Aleksandar Vuciç ile bir araya gelip birlikte Yeni Pazar'a gitmesi planlanmıştı. Bu kapsamda Davutoğlu'nun dün öğle saatlerinde Belgrad'dan Sancak Bölgesi'nin merkezi Yeni Pazar'a helikopterle geçmesi planlanıyordu. Bu amaçla Başbakanlık'a ait iki helikopter Türkiye'den Sırbistan'a gitti. Ancak helikopterler Belgrad'da etkili olan yoğun sis nedeniyle kente inemedi. Bosna Başbakanı Zvizdic de sis engeline takıldığı için Belgrad'a gelemedi. Tüm bu gelişmeler üzerinde Yeni Pazar ziyaretini iptal eden Davutoğlu, Ankara'ya döndü.

DAVUTOĞLU-KILIÇDAROĞLU ZİRVESİ

13.00'TE HDP'den randevu talebini geri çeken Başbakan Davutoğlu, CHP Lideri Kılıçdaroğlu ile bugün Meclis'te bir araya gelecek, yeni Anayasa için Kıılçdaroğlu'nun nabzını yoklayacak. Muhalefet ile iletişim kanallarını açık tutmak isteyen Davutoğlu, "Bunu ön görüşme kabul edelim. Süreç içinde ihtiyaç duydukça bir araya gelelim" mesajı verecek. Görüşme saat 13.00'te Kılıçdaroğlu'nun makam odasında başlayacak.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber