Harp Akademileri Komutanına yönelik olaylarda müebbet ceza istendi

FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişiminde Hadımköy General Kani Akman kışlası ve cezaevinde meydana gelen olaylar ile dönemin Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu'nun derdest edilerek cezaevine götürülmesine ilişkin 11'i tutuklu 62 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede üçer kez ağırlaştırılmış müebbet istendi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 25 Mart 2017 13:11, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Harp Akademileri Komutanına yönelik olaylarda müebbet ceza istendi

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminde Hadımköy General Kani Akman kışlası ve cezaevinde meydana gelen olaylara ilişkin 11'i tutuklu 62 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, "müşteki" dönemin Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu'nun, kendisini derdest ederek kışladaki cezaevine götüren şüpheli rütbelileri girişim başarısız olunca akademiye dönerek gözaltına aldırdığı belirtildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökhan Yolasığmaz tarafından darbe girişiminde Hadımköy General Kani Akman kışlası ve cezaevinde meydana gelen ve aynı kışlada görevli subay, astsubay, uzman çavuş ve erler ile Kara Harp Akademileri Komutanlığında kursiyer subay olan askerlerin iştirak ettikleri eylemlere ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı.

İddianamede, dönemin Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu "müşteki", Albay Mehmet Yorgancı, Yarbay Mehmet Erol, Kurmay Binbaşı Erhan Savur, Binbaşı Fatih Irmak, öğrenci yüzbaşılar Kenan Keskin ve Münür Sözen, Üsteğmen Arif Yıldırım, astsubaylar Eyüp Karahan, Okan Şentürk ve Soner Polat, Uzman Çavuş Ahmet Çakır ile 51 er ve erbaş "şüpheli" sıfatıyla yer aldı.

İddianamede, ana darbe davasının sanığı Kurmay Albay Ahmet Zeki Gerehan'ın darbe toplantısında alınan karar doğrultusunda şupheli Binbaşı Erhan Savur ile şupheli yuzbaşılar Munur Sözen ve Kenan Keskin'e darbe girişimi kapsamında Hadımköy Askeri Cezaevi Mudurluğunun emir ve komutasını almaları emrini verdiği kaydedildi.

Yine ana darbe davasının sanıklarından Tuğgeneral Eyup Gürler'in saat 20.00 sıralarında Hadımköy Askeri Kışlası Komutanı olan şupheli Albay Mehmet Yorgancı'yı arayarak, askeri cezaevine konulacak kişiler olduğunu, muşteki Harp Akademiler Komutanı Korgenerel Tahir Bekiroğlu'nun derdest edilerek cezaevine getirileceğini, cezaevinin emniyetinin sağlanmasını ve gerekli hazırlıkların yapılmasını, kimseye de bir şey söylenmemesini emrettiği belirtilen iddianamede, şupheli Yorgancı'nın da bu göruşmeden sonra Hadımköy Kışlası'nda Hava Savunma Tabur Komutanı olan şupheli Yarbay Mehmet Erol'u arayarak, bir batarya ile cezaevinin guvenliğini sağlamasını ve gerekli hazırlıkları yapmasını söylediği anlatıldı.

Şupheli Mehmet Erol'un saat 21.25 sıralarında Hadımköy Kışlası'nda nöbetçi olan şupheli Üsteğmen Arif Yıldırım'ı arayarak, muşteki Bekiroğlu'nun derdest edilerek askeri cezaevine getirileceği için personelin nizamiyeye gönderilmesi, bir uzman çavuşla emniyeti sağlaması, gerekli hazırlıkları yapması ve cezaevi ile irtibata geçmesi emrini verdiği aktarılan iddianamede, "Şüpheli Albay Mehmet Yorgancı, tanıklık yapan Cezaevi Mudur Vekili Albay Bahadır Selvi'yi arayarak, cezaevine birilerinin getirildiğini, cezaevinde emniyetin olup olmadığını, subay olup olmadığını sormuştur. Selvi de cezaevinde emniyetin olduğunu ve nöbetçi subayın bulunduğunu bildirerek, neden bu soruları yönelttiğini Yorgancı'ya sormuştur. Şupheli Yorgancı, ısrarla sorulan sorulara yanıt vermeyerek tanığa 'Senin bilmediğin şeyler var, ben de yoldayım, kimseye haber verme, komutanlarına haber verme.' şeklinde ikazda bulunmakla yetinmiştir."

- Şüpheli komutan Taşdeler müştekiyi aramış

Şupheliler; Okan Şentürk ve Eyup Karahan ile Fatih Irmak'ın muşteki Korgeneral Tahir Bekiroğlu'nun konutuna gittikleri belirtilen iddianamede, kapıya çıkan Bekiroğlu'na şupheli Fatih Irmak'ın sert bir ses tonu ile "Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Hulusi Akar'ın emriyle 'Yurtta Sulh Konseyi' ulke yönetimine el koymuştur." dediği aktarıldı. İddianamede, müşteki Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu'nun derdest edilerek cezeevine götürülüşü şu şekilde anlatıldı:

''Muştekinin 'Darbe mi oldu?' şeklindeki sorusuna şupheli Fatih Irmak 'Evet komutanım, darbe oldu.' şeklinde karşılık vermiştir. Muşteki, bu konuda emir olup olmadığını sormuş, şupheli Fatih Irmak da emrin Albay Uzay Şahin'den alındığını bildirmiştir. Devamında şupheli Fatih Irmak muştekiye emredici bir uslupla kıyafetlerini giymesini, kendisini Hadımköy Askeri Cezaevi'ne götureceklerini bildirmiştir.

Muşteki ikametinde hazırlandığı esnada şupheli Fatih Irmak tarafından yakından takip edilmiştir. Şupheliler muştekiyi de alarak saat 21.30'da Hadımköy askeri cezaevine gitmek uzere akademiden hareket etmişlerdir. İntikal halindeyken suç tarihinde Harp Akademileri Kurmay Başkanı olan Tumgeneral Hasan Nevzat Taşdeler muştekinin makam telefonunu aramış, muştekinin konuşmak istememesi uzerine telefon ile konuşan şupheli Fatih Irmak muştekiye kendisinin sıkıyönetim direktifinin eki olan sözde atama emri ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrine atandığını söylemiştir."

- Şüpheli subaylar yanlış cezaevine gitmiş

Hadımköy Cezaevi'ni kontrol altında tutmakla görevlendirilen şupheliler Binbaşı Erhan Savur ile yüzbaşılar Kenan Keskin ve Munur Sözen'in, Hadımköy Kışlası yerine yanlışlıkla Hasdal Kışlası'na gittikleri anlatılan iddianamede, şupheli Mehmet Yorgancı telefon göruşmesinde şupheli Erhan Savur'un Hasdal Kışlası'nda olduğunu öğrenmesi uzerine yanlış yerde olduklarını ve Hadımköy Kışlası'na gelmeleri gerektiğini söylediği belirtildi.

Müşteki Bekiroğlu'nu Hadımköy Kışlası'na getiren şüphelilerin, Mehmet Erol ve Arif Yıldırım ile tanık Başçavuş Ümit Koyuncu'nun yanına giderek, ''Başçavuşum TSK yönetime el koydu, kapıları aç emir veriyorum." diyerek tutukluların geleceğini ve cezaevi kapısını açmasını söyledikleri belirtilen iddianamede, Koyuncu'nun böyle bir şeyin mumkun olmadığını, cezaevi muduru ve savcısını araması gerektiğini aktardığı kaydedildi.

İddianamede, Koyuncu'nun telefon ile durumu aktardığı Askeri Cezaevi Mudur Vekili Bahadır Selvi'nin olaydan haberi olmadığını, nöbetçi savcıyı arayarak durumu öğreneceğini ve kendisine döneceğini, bu zamana kadar kapıyı açmamasını emrettiği vurgulandı.

- "Tümen komutanına söyleme"

Bu esnada şupheli Mehmet Yorgancı'nın telefonla Bahadır Selvi'ye "Bahadır, tutuklular gelecek, burayı açtırmanız lazım fakat Tumen Komutanı Kemal Başak'a söyleme." dediği anlatılan iddianamede, ''Bu konuşmadan bir sure sonra şupheli Mehmet Yorgancı, Koyuncu'ya 'Ya Ümit Başçavuş gelenler var, sen şu kapıyı açtır.' diyerek kapının açılmasını istemiştir. Başçavuş Koyuncu'nun 'Savcım var, amirim var, açtıramam.' şeklinde karşılık vermesi uzerine şupheli Mehmet Yorgancı 'Sen nasıl adamsın, ne laf anlamaz birisin? 1. Ordu Harekat Başkanı Eyup Paşa aradı diyorum kapıyı aç.' şeklinde tepki göstererek, ısrarcı olmuştur.'' denildi.

İddianamede müşteki Bekiroğlu'nun getirilmesinin ardından yaşanan diyaloglar şu şekilde yer aldı:

"Şupheli Binbaşı Fatih Irmak, tanık Başçavuş Koyuncu'nun yanına gelerek 'Turk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu, cezaevi bölumunu aç, komutanı içeriye kapat.' şeklinde talepte bulunmuştur. Koyuncu, böyle bir şey yapamayacağını bildirmiştir. Bu sırada Koyuncu, tekrar Selvi'yi arayarak, darbe olduğunu söylediklerini, Akademi Komutanı'nı cezaevine koymak istediklerini bildirmiştir. Tanık Selvi de tutuklama muzekkeresi olup olmadığını, savcının imzalayıp imzalamadığını sormuştur. Olumsuz cevap alması uzerine tanık Ümit Koyuncu'ya muştekinin cezaevine alınmaması emrini vererek, nöbetçi savcıyı arayacağını söylemiştir. Bu sırada şupheli Fatih Irmak, telefonu Koyuncu'dan alarak tanık Bahadır Selvi'ye 'Komutanım Genelkurmay Başkanı'nın emri ile TSK yönetime el koydu, kapama işlemi yapmamız lazım, emirlere uyun, buraya gelin.' şeklinde söylemde bulunmuştur. Selvi de gelmeyeceğini ve kanun ne diyor ise o işlemin yapılacağını söylemiştir.''

- Anahtarları sakladı, yerini şüphelilere söylemeyerek yön değiştirdi

Müşteki Bekiroğlu'nun, Koyuncu tarafından cezaevine değil, dinlenme salonuna alındığını anlatılan iddianamede, şuphelilerin Koyuncu'ya "Bak sıkıyönetim kanunları var, kapıları açman lazım, bizim emirlerimizi dinlemek zorundasın." şeklinde ısrar ettiği ve baskı yapmaya çalıştıkları anlatılan iddianamede, şüphelilerin, Koyuncu'yu kovmaya çalıştığı kaydedildi. Koyuncu'nun bu sırada cezaevinin anahtarlarını saklaması için cezaevi santralinde nöbetçi olan tanık er M.K'ya emir verdiği, tanık M.K'nin da odanın anahtarı ile cezaevinin anahtarlarını çekmeceden alarak uzerinde sakladığı aktarıldı.

Şüpheliler tarafından tanık er M.K'nin dışarı çıkarılmasına engel olan Koyuncu'nun, tanık ere santrale geçmesi ve kapıyı içeriden kilitlemesi emrini verdiği belirtilen iddianamede, şupheli Erhan Savur'un cezaevi idari kısmında açık olan televizyonda darbe girişimine ilişkin haberlerin verildiğini fark etmesi uzerine televizyonun alıcısını söktüğü vurgulandı.

İddianamede, "Şupheli Erhan Savur, tanık er M.K'ye cezaevinin anahtarlarının nerede olduğunu sormuştur. Er ise anahtarların kendisinde olmadığını, guvenlik subayının ise ne şekilde muhafaza ettiğini bilmediğini belirtmiştir. Bunun uzerine şupheli Erhan Savur, cezaevi kapısını kontrol etmiş, kapıyı kırmak için keser aramış ve 'Anahtarları nerede saklıyorlar, yedekleri olsa da açsak.' şeklinde bir cumle sarf etmiştir." denildi.

Muşteki Tahir Bekiroğlu'nun sabah 07.00 sıralarında tanık Koyuncu'dan darbe girişiminin başarısız olduğunu öğrendiği anlatılan iddianamede, "Darbenin başarısız olmasının ardından sabaha kadar cezaevi nizamiyesinde darbeciler tarafından bekletilen Korgeneral Bekiroğlu'nun, Başçavuş Koyuncu'nun söylemlerinden cesaret alarak, kendisini rehin alan emir subayı ve astsubaylara, 'Yürüyün birliğe dönüyoruz.' dediği, onların da kalkışmanın başarısız olduğunu anladıklarından başlarını eğerek emre uydukları belirtildi.

İddianamede, Bekiroğlu ve beraberindeki şüphelilerin darbe girişimi başarısız olunca sabah saatlerinde Harp Akademileri Komutanlığı'na geldikleri anlatılarak, müşteki Bekiroğlu'nun burada şikayetçi olduğu şüphelileri polise teslim ederek, gözaltına aldırdığı aktarıldı.

- 18. iddianamedeki ceza istemleri

FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 18. iddianame, Başsavcıvekili İsmal Uçar tarafından onaylanarak İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. Mahkeme heyetinin, 15 gün içerisinde incelemesini tamamlayarak, iddianamenin kabulü veya reddi yönünde karar vermesi bekleniyor. İddianamenin kabulü halinde şüpheliler, ilerleyen günlerde hakim karşısına çıkacak.

İddianamede, 11'i rütbeli 62 şüpheli asker hakkında "TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbus etme", "Turkiye Cumhuriyeti hukumetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbus etme" ve "anayasal duzeni ortadan kaldırmaya teşebbus etme" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan da 7 yıl altışar aydan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.

İddianamede, müşteki Bekiroğlu'nun derdest edilmesi eylemiyle ilgili rütbeli tutuklu 11 şüphelinin "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma'' suçundan 12 yıl altışar aydan 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber