İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Genç bir akademisyene öğütler!

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 03 Temmuz 2017 09:05, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Genç bir akademisyene öğütler!

GENÇ BIR AKADEMISYENE ÖĞÜTLER

Stj.Av.Musa ER

1-Önce sana haklarını sayayım. Sen artık bir homo akademikussun.Pozisyonun gereği, ülke ve toplumla alakalı her konuda, en çok senin söz söyleme hakkın var.Çark-ı akademiya sektedar olmasın diye 2547 ile türünün devamını sağlama imkanına da sahipsin.Konumun ziyadesiyle muhkem olsun ve onu kimseler sarsmasın diye özerklik denilen bir silahın bile var.Olur ki ihtiyaç duyduğunda kullanıp mevkiini muhafaza edebilesin

2-Sıradan insanların bilmediği/bilemeyeceği bilgilere vakıf olma hakkı kazandın.Zaten bunu en çok hak eden sendin. Kürsünün hep doğru tarafında olduğunu düşüneceksin ve oradan öğütler/dersler verirken zevkleneceksin.Masa başında elde ettiğin sırları, büyük bir 'fedakarlık' yaparak -ki bu fedakarlık aslında seni büyüten şeydir- insanlığın hizmetine sunacaksın.Bu arada, kürsünün diğer tarafında olan insanların sana imrendiklerini düşüneceksin ya;işte buna gülen kargaların sesini asla duymayacaksın.Bu da senin trajedin

3-Üç dört sene dayanıp bir tez yazabilirsen bir daha akademiyadan kurtulamayacaksın.Mesleğini hayatının her anına yansıtacak, alelade mevzulara bile farklı/eleştirel bakma histerisiyle yaşayacaksın.Bu virüs en derinine işleyecek.Bu yüzden, kendi sınıfın dışında "söz söyleyen" herkesi küçülttüğün kadar büyüyeceğini sanacaksın.Ama bir tek ona toz kondurmayacaksın.Orayı o kadar seveceksin ki;hafta içi kampüs dışında nefes alamayacağını düşüneceksin. Bunu düşünebilmiş olduğun için kendine gülmeyi bıraktığın an, profesörlük kıvamına geldiğin andır.

4-Yüksek duvarlarla çevrili ve güvenlikli kapılardan geçilerek girilebilen bir ülkede, Akademiya'da yaşayacaksın ve orayı ülken sanacaksın.Ama sana yanıldığını gösterecek kadar zengin bir muhayyilen olmayacak. Hiç değilse hafta sonlarında unvanlarından sıyrılıp herkese karışmaya, sıradanlaşmaya çalışacaksın.Fakat nereye gidersen git hep olumsuzluklar ilişecek gözüne, olmadı sen bulacaksın onları.Onlar sayesinde sanattan/estetikten dahi ne denli nasipdar olduğunu tekrar tekrar sokacaksın gözümüze.Ancak bunlar da ruhunu teskin etmeye yetmeyecek.Bu nedenle,muteber ve mesut olduğun tek yere, akademiyaya bir an evvel dönmek için sabırsızlanacaksın

5-Bütün homo akademikuslar gibi, fırsatını bulduğun her an, başkalarına öğütler vermeye, birşeyler öğretmeye kalkışacaksın, bunun sınıfına münhasır kutsal bir görev olduğunu düşünerek.Ütopyalar anlatan kitaplardan, adını bilmediğimiz yazarlardan misaller vereceksin.Ve onları esprilerle, şiirlerle süsleyeceksin.Lakin sınıfın dışında kimseyi ikna edemeyeceksin.Biraz da bu nedenle rahat edemeyeceksin başka yerlerde.Bilimsellik ambalajında sunduğun şeylerin aslında seni var eden yapaylıklar olduğunu da idrak edemeyeceksin.Daha fenası, bütün bunlar, seni içinden çıktığın topluma daha fazla yabancılaştırmaktan başka işe yaramayacak

6-Kavramlardan, süslü ifadelerden oluşan ayrı bir dil konuşacaksın. Bunu seveceksin zamanla ve sana obskürantist diye küfrettiklerinde bunu memnuniyetle karşılayacaksın.Bu dili en çok da akademik kariyerini ilerletmek için kullanacaksın. Yeteri kadar anlaşılmaz olabildiğinde,toplumun sana hak ettiğin değeri vermediğini daha sık düşünmeye başlayacaksın.Ve bu muhabbet ölünceye kadar bitmeyecek.Aldığın atıf sayıları ve ödüllerle zenginleştireceksin sohbetini

7-Karmaşıklaştırmak varlık sebebindir.Mevzu ne kadar kolay anlaşılırsa varlığına o kadar gerek kalmayacak.Meseleleri tarihsel/etimolojik kökenlerine kadar indirip özünden uzaklaştırdığın ölçüde vazgeçilmez olacaksın.Vakti gelip terfi ettiğinde oradan daha yukarı nasıl çıkacağını dert etme.Eski tezlerinden yeni makaleler çıkaracak kadar kurnazlaşmış olacaksın çünkü

8-Kurumun, yaptığın bir hatandan dolayı seni kurtardığında bile aslında kendisini düşünüyor olacak.O sadece senin kusurlarını örtmeyecek, şaşalı tanıtımlarla seni olduğundan fazla bile gösterecek.Böylece hem üzerindeki otoritesini pekiştirecek hem de kendisini cici göstermeyi başaracaktır.Bu durum sadece sistemin devamını sağlamakla kalmaz seni de finanse eder.Sen de bunu bildiğinden bu ilizyona ses çıkartmayacak,bunun sürgitmesi için var gücünle çabalayacaksın

9-Adının önündeki unvanlar uzadıkça, işinin gerçek önemi azalacak ama itibar ve ehemmiyetin artacak.Zaten sen de hep bunu isteyeceksin.Rutin işlerini artık asistanların yapacak, sen konferanslarda/kongrelerde daha çok boy göstereceksin. TV'lerde ne kadar görülebilirsen CV'lerin o kadar hacimlenecek. Kitaplarını daha şekilli imzalayabilmek için imzan üzerinde daha çok çalışacaksın. İmza atışının en mükemmel şeklini bulması rektörlük makamına erdiğinin resmidir.Bu bir akademisyenin kendi türü içinde yükselebileceği en üst mevkidir.Bu da kesmezse emekli olup kazanmaya en yakın gördüğün parti üzerinden sınıf değiştirmek isteyeceksindir.Lakin unutma, akademiyaların konforlu salonlarından memlekete nizam verenlerin, siyasi arenadaki şansı, yok denecek azdır.Yine de canını sıkma.Çünkü bu, siyasetle ilişkinde ilk kırgınlığın olmayacak. Devleti, bürokrasiyi en iyi sen bilmene rağmen, seni/fikirlerini kaale almadıkları için iktidarlara hep kızmadın mı? Bu yüzden bir yanın hep muhalif kaldı. Zamanla,bir miktar muhalif olmanın iktidara yakın olmaktan daha korunaklı bir mevzi olduğunu keşfettin.Üzerinde eğreti duran muhalif tavırların giderek daha da artacak

10-Hızlı yükselmek mi istiyorsun? Vaktini tabu haline gelmiş meseleler/kişiler hakkında araştırma yapmamak ve fikir üretmemek üzere harca.Mayınsız arazilerde dolaşarak elde edeceğin her sonuç vakti geldiğinde yükselmenin de garantisidir.Ama aslında kendi topuğuna sıktığın bir kurşundur. Yine de yükselme hırsını kaybetme. Akademiyada hırsını kaybetmek,hayatta başka bir alternatifin olmadığından,senin için gerçek bir ölüm gibidir.

11-Gerçi senin naçiz vücudun içinde bulunduğun akademiyanın ömrü ile kıyaslandığında ne kadar da kısadır.Akademiyanın her bir bilim dalı -değişik isimler altında ya da müstakilen- senden önce de vardı,senden sonra da var olacak.Bu yüzden hep kendi alanını kıskanacaksın.Hayata daima onun sana açtığı tek yönlü pencereden bakacak, ortamlarda lafı hep ona getireceksin.

12-Akademiyanın modern dönemdeki tarihi devasa bir büyüme ve kurumsallaşmayla taçlandırılmış bir başarı hikayesidir.Pre-modern devirdeki münzevi ve çilekeş aydın tipi, modern çağda yeniden kurgulanıp, bir paradigma/iktidar yayma ve onu meşrulaştırma düzeneği olarak yeniden tasarlanmıştır.İşte sen de bu sayede akademisyen olabildin. Görece bir rahatın,düzenli maaşın oldu.Ancak, maaşlı bir akademisyenin, gerçek bir mütefekkir olamayacağını asla unutma.Bu aynı zamanda, seni unutulmaya mahkum eden durumdur.

13-Hiçbir kurum kendi hacmini gönüllü olarak küçültmek istemez. Sen neden isteyesin? Ne zaman aklına böyle anarşist fikirler gelse, küçücük bir apartman dairesinde başlayan akademiyaların kısa süre içinde nasıl devasa kampüslere sahip bir deve dönüştüğünü hatırla. Akademiya bu kadar yayıldığı ve büyüdüğü için hesaba çekilmez.Çünkü asıl varlık sebebi budur.Akademiyanın çok büyük bir kısmı toplumsal ve kurumsal bir ihtiyaçtan değil akademisyenlerin kendi türlerini ve "söz söyleme iktidarlarını" sürdürme güdüsünden dolayı vardır

14-Emekli olduğunda, geriye kalan gerçek hayatta, yabancılaştığın toplumla ne yapacağını bilemeyeceksin.En verimli zamanında, sürekli örselediğin milletin ve memleketinin, fikirlerine en çok muhtaç olduğu zaman-ki bu aslında her zamandır- perestiş ettiğin akademiyanın seni neden bir kenara itmek istediğini anlamayacaksın.

15-Yıllar sonra,bir kere daha sesini duyurabilmek için, uğruna hayatını harcadığın bilimsel gerçekleri bile magazine etmekten çekinmeyeceksin.Bu son demlerinde sesin daha gür ve pervasız çıkacacak.Bu düzen seni de öğütmüş, ait olduğunu sandığın sınıfa güç devşirmek/onu meşrulaştırmaktan başka bir işe yaramamıştır. Bunu anladığın an herşey için çok geçtir

16-Ha birde şunu bil: Akademiya'ya giripte onun zeitgeistini kabul etmemek, ona karşı çıkmak diye birşey yoktur. Bu paradigma misyonerliğinin aleyhindeki her ses ve söylem, akademiyanın kendi öz varlığına bir tehdittir.Bu yüzden akademiya ancak kendi mutlak ve mukaddes doğruları değişmesin diye bir şeylerin değişmesine izin verir.Buna halel getirecek herkesi susturacak ve sistem dışına atacak çark-ı akademiya her an işler durumdadır.İşte bu yüzden, oraya girmeyi ve orada kalmayı 'başaran' herkes az veya çok o çarkı biler.Çark-ı akademiya bu sayede asla sektedar olmaz.O çark kimleri soğurmadı ki, sen kalasın

Genç bir bürokrata öğütler

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber