Türkiye Tarımı Nereye Doğru Evriliyor?

Tarımsal üretim biçimi değişiyor, tarımsal yönetim şekli, tarımsal kavramlar çiftçilik, yerlilik, ithalat, ihracat anlayışı değişiyor, hatta damak tadımız değişiyor, kısacası tarımsal yapı ve yapılanma tüm unsurlarıyla, hammaddeden ürüne değişim içinde. Belki çoğumuz bu değişimin farkında bile değiliz! Aslında gerçekte değişmiyor değiştiriliyor. Ama kim tarafından?

Haber Giriş : 08 Ocak 2019 11:00, Son Güncelleme : 24 Şubat 2020 14:51
Türkiye Tarımı Nereye Doğru Evriliyor?

Tarımsal alandaki söylemlerimizin gücü ve gereği, bugün daha iyi şartlarda olmamıza rağmen uygulamaya, doğru bir şekilde yansımamakta ve tarımsal değişimi hala kendi öz varlığımızla gerçekleştirememekteyiz.

Dünya tarımındaki bilimsel ve teknik değişim ve gelişimin herzaman müşterisiyiz!

İlk ziraat mektebinin 1847 yılında kurulması ve ardından iyi sonuçlar vermeye başlamasına rağmen kısa zamanda anlamsız bir şekilde kapatılmasından beri ülkemizde tarım eğitiminde çok mesafeler kat edildi. Bugün tarım biliminden, tarım alet ve ekipmanından, bitki ıslahına, biyoteknolojiye kadar bir çok tarımsal alanda ciddi gelişmeler yaşamaktayız. Bitki bazında üretim geçmişe göre çok daha yüksek, ziraat meslek liselerini kapatmamıza rağmen, 40 tane ziraat fakültesi faal durumda. Evet istatiksel olarak değerlendirme yaparsak rakamlar dünya ölçeğine göre kötü durumda değil. Ancak tarımsal üretimin tüm parametrelerini göz önüne alarak, üretimde yerli-yabancı, ithalat-ihracat, kalite, sağlıklı besin değerlendirmesi yaparsak işin rengi değişmeye başlıyor.

Ziraat Fakülteleri öğrenci bulamıyor. Buldukları öğrenci de kaçmasın diye bilimsel eğitimi en alt seviyede tutuyor. Akademik alanda uluslararası yayın ve buluşta ülke potansiyeline göre çok gerilerdeyiz. Ziraat Liselerini zaten kapatmışız. Araştırma Enstitüleri klavuzsuz gemi gibi ne yöne gideceğini bilmiyor. Tarımsal teknik ve sosyal birlikler siyasete ve kar endeksli anlayışlara angaje olmuş durumda, 3-5 günlük bitki ıslahçısı eğitimi için bile 14 bin tl para istiyorlar. Dolayısıyla tarımsal eğitim ve bilimde de ithal bilgiler ve ithal anlayışlar revaçta. Tembelliğimize ve kolaycılığımıza çeşitli kılıflar arıyoruz. Şu an için ufukta bir tedbir görünmüyor. Bu durum gittikçe kanıksanıyor, adeta kanıksanılması isteniyor.

Bürokraside, en üst kademelerden sonra alt kademelerde de konu dışı görevlendirmeler bu evrilmenin bir parçası mı?

Tarımda en üst kademeden başlayarak alt kademelere doğru bir çok birimin başına konu dışı görevlendirmelerin yapılması normal bir hal aldı. Ancak bunların getirisi götürüsü iyi hesap edildi mi diye sorarsanız; "pek iyi hesap edilmişe benziyor!" deriz. Tarımda yetkileri kullanma konumunda olanlar; ekiplerini kurup; ithalata, ihracata, hayvancılığa, araştırmaya, her yönüyle yerli üretime, tarımsal eğitime sürekli ve kalıcı bir çözüm getirememişlerse, akademiseyen-araştırmacı-çiftçi-mühendis-sivil toplum kuruluşu dayanışması ve ortak uygulama zeminini hala oluşturamamış ve oluşumu içinde ciddi bir girişim başlatamamışlarsa; bu durumun oluşmasını, işin bu noktaya gelmesini isteyenler ve sağlayanlar, evet iyi hesap yapmışlar demektir. Çünkü hesap yapanların hesabına göre tarımsal işleyiş; gelişmekte olan ülke tarımı olarak sunulan edilgen modelin peşinen kabul edilmesi ve böylece de dış müdahalelere sürekli açık olması prensibinin hala yürürlükte olduğunu gösteriyor. Bu durumu bu şekliyle devam ettirecek olanlarda elbetteki konuya vakıf olmayan yetkililerdir. Tercihler konuya vakıf olmayanlardan tarafa yapılınca tarımda değişim ve evrilmenin yönü de ona göre belirlenmiş oluyor.

Ve hepimiz biliyoruz ki; konu dışı görevlendirmelerle rol alan yetkililer de, o alanın sorumluluk bilinci kolay kolay oluşamayacağından, onların kılavuzluğundaki tarımsal evrilmenin götüreceği yer kendi tarımımız olmayacaktır.

Tarımda doğru evrilmeyi gerçekleştirecek kılavuz eksikliği giderilemez mi?

Konu uzmanı kılavuzların varlığına her geçen gün daha fazla ihtiyaç olduğu anlaşılmaktadır. Tarımda konu uzmanının kılavuzluğu; sürekli bir eğitim planlamasından, ekip kurmaya, ekiple birlikte çalışmaya ve her alanda projeli hareket etmeye kadar olmak zorundadır. Bilimsel verilerin oluşturulması ve sahada uygulamaya aktarılması, bilgiyi yerlileştirerek, bitkisel ve hayvansal alanda "tam yerli" ıslah ve geliştirme çalışmalarının projelendirilmesi ve yürütülmesi belli oranda uzmanlık isteyen konulardır.

Ziraat mühendislerinin beton binalara yığılıp, bir tarafta iş yokluğundan obezleşme, diğer tarafta yoğun kulis faaliyetleri ile bir üst makama çıkma çabalarının dışında değerlendirilmesi gerektiğini kabul eden sorumluluk sahipleri, tarımda branşlaşmaya yönelik gerçek uzmanlaşmanın önünün açılmasını ve konu bazlı yetkilendirmenin önemini anlamalıdırlar. Atıl duruma düşmüş ve gittikçe özel sektörün gerisine düşen birçok teknik kurumları harekete geçirmenin yolu budur. Tarımda uzmanlaşma, ekip çalışması ve klavuzluk doğru uygulandığı takdir de tarımın bir çok sorunu çözüme kavuşacağı gibi yabancı ellerinde etkisi o derece azalacaktır. Aksi durumda oluşan boşluklardan dolayı, tarımdaki değişim ve evrilme bu alanda güçlü olan şirket ve ülkelerin rüzgarıyla şekillenmeye devam edecektir.

Teknik ve sanayi alanlarında kendi yerli ürünlerimizi üretmeye başladığımız bir dönemde, bu Teknolojik ürünleri yapan kuruluşlara yetkili görevlendirirken çok titiz davranıldığı halde, tarımsal kuruluşlarda aynı hassasiyetin gösterilmemesi; bilinçsizce yapılıyorsa bir handikap, bilinçli yapılıyorsa bir vehamettir!

Tarımsal üretim biçimi değişiyor, tarımsal yönetim şekli, uygulama yöntemleri, tarımsal kavramlar değişiyor, çiftçilik, köylülük, yerlilik, millilik kavramları metamorfoza uğruyor. Tarımda ithalat, ihracat, pazarlama anlayışı değişiyor, hatta damak tadımız değişiyor, kısacası tarımsal yapı ve yapılanma tüm unsurlarıyla değişim içinde. Belki çoğumuz bu değişimin farkında bile değiliz! Aslında gerçekte değişmiyor değiştiriliyor. Ama kim tarafından?

Bütün bu değişimleri yaşayan biziz ama gerçek şu ki değiştiren biz değiliz!

Değişen de değiştiren de biz olmak istiyorsak; son yüz yıllık dilimde tarımsal bilim ve buluşlarda etkisiz kalışımızın, tarımsal eğitimi ihmal edişimizin, tarımda sistemsizliğin, yabancı ellerin hangi kanallardan hala tarımımızda etkin olduğunun, teknik ve idari yöntemlerde isabetsiz tercihlerin, teknik ve idari personel olarak ekip mantığından çok, bencil ve kolaycılık anlayışıyla hareket edilmesinin nedenlerini; yukarda saydığımız gerçeklerle birlikte irdeleyerek sonuca gitmeye çalışırsak, ülke tarımında "yön" kaybının önüne geçer ve doğru evrilmeye yönelmiş oluruz.

M. Murat GÜN

Advertorial

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber