İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Bakan Koca'dan İmamoğlu'nun iddialarına cevap

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun ölüm sayıları ile ilgili iddialarına cevap verdi. Koca: Ölümlerle ilgili şunu söylemek istiyorum: Mart ayında pandemi başladığında baştan definlerle ilgili, özel defnedilmesi gerektiği, hatta özel mezarlık olması gerektiği, hatta torbalar durumu, bununla ilgili bir kafa karışıklığı vardı. Bunun üzerine bir genelge yayınlamıştık ve demiştik ki normal bulaşıcı olan hastalıklar gibi benzer şekilde defin yapılması gerektiğini belirtmiştik. Şu ölüm belgesinin sol üst kısmında 'ölüm şekli' yazar. Altında da 'ölüm nedeni' yazar.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 25 Kasım 2020 19:53, Son Güncelleme : 25 Kasım 2020 21:32

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Koronavirüs Bilim Kurulu Toplantısı'nın ardından basın toplantısı düzenledi.

İşte Bakan Koca'nın değerlendirmelerinden öne çıkan noktalar:

İşte Bakan Koca'nın değerlendirmelerinden öne çıkan noktalar:

Kovid pandemisine yol açan virüs insanlığın ilk defa karşılaştığı bir virüs. Tanıdıkça mücadele stratejiimiz ve tedavi algoritmalarımız da değişebiliyor. Yeni test yöntemleri ortaya çıkabiliyor. Bu, dünyada da bu şekilde seyrediyor. Bir ülkenin çok yarar gördüğünü ileri sürdüğü tedaviyi bir başka ülke etkisiz ilan edebiliyor. Bilinmezliklerin yanında firmaların, tanıtımların da bu dinamikte rol aldığını görmezden gelemeyiz.

Ülkeler sosyoekonomik düzeyler, geçmiş tecrübeleri ve imkanlarına göre virüsle mücadele ediyor. Birçok ülkenin aksine Türkiye sağlık sistemi pandemiyi sürpriz olarak karşılamadı. Ülkemizde hastalık görülmesi üzerine yoğun bir mücadele dönemine girdik.

ÜLKE KAYNAKLARI SEFERBER EDİLDİ

Hastanede elektik vakaların elenmesi, acil durum hastaneleri yapılıp devreye alınması, pozitif vakaların izolasyonu, yaşlı ve genç nüfusun sokağa çıkışının sınırlandırılması, seyahat kısıtlamaları, uzaktan eğitim başta olmak üzere çok sayıda tedbiri hayata geçirdik. Hayat Eve Sığar mobil uygulamasını geliştirerek riskli bölge ve kişileri takip etmeye başladık. Tanı kiti, koruyucu malzeme, ilaç ve solunum cihazı temini ve üretim kapasitesinin artırılması için bütün ülke kaynaklarını seferber ettik. Teknolojik ürün imal ettik.

Kendi aşımızı üretmek için bilim adamlarımıza her türlü desteği sağladık. Yaygın bir temaslı taraması, filyasyon ağı oluşturduk. Valilerimizin ve belediyelerimizin desteğiyle oluşturulan motorize ekipler salgın kontrolünde önemli rol üstlendi.

TÜRKİYE DÜNYADA FARK YARATTI

İzolasyondaki kişilerin düzenli takibi yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Türkiye yaygın filyasyon yapılması, ülke genelinde standart tedavi protokollerini uygulanması gibi hizmetler bakımından dünyada fark yarattı.

Ulaşımın arttığı Kurban Bayramı sonrası Anadolu'da hızlı bir artış yaşadık. Konya, Kayseri, Gaziantep, Batman, Van, Muş, Hakkari ve Ankara'da yüzde 100'ü geçen artışlarımız oldu. Eksiklerimizi, hatalarımızı, ihmal ettiklerimizi detayına kadar tespit etmeye çalıştık. Hem merkezi yönetim hem de yerel idarecilerimiz üzerlerine düşeni yaptı. Alınan tedbirler sayesinde artış kısa zamanda kontrol altına alındı.

Test sonuçlarının hızlandırılması, tedaviye erken başlama, filyasyon ekiplerinin artırılıp filyasyon süresinin kısaltılması gibi bilinen tedbirlerin yanında hastanelerimizde yoğun bakım yataklarını artırdık.

Mahallinde yaptığımız müdahalelerle hasta sayılarında dramatik düşüşler sağlandığını, hastanelerimizin yükünün hafiflediğini gördük. Bu tedbirlerle hayatı kısıtlamadan, sokağa çıkma kısıtlılığı gibi yasaklayıcı önlemler almadan olumlu neticeler alabildik.

VAKALAR SİSTEMİMİZDE KAYITLI

Temmuzdan sonra test yaptığımız grubun özelliği nedeniyle sadece semptomlu hastaları bildirdiğimizi ifade etmek için veri tablomuzda hasta kavramını kullanmayı tercih ettik. İleri sürülen iddiaların aksine verdiğimiz verinin doğru anlaşılmasını sağladık. Hayati risk taşıyan ağır vakalarımızın sayısını paylaşmayı tercih ettik.

Sağlık personelimizin insan üstü gayretle çalışmasına yol açan hastaneye yatma durumunda kalan hastalardır. Bu yüzden hasta ve ağır hasta sayılarımızı her gün kamuoyuyla paylaştık. Sağlık sistemimize esas yükü bunlar oluşturuyor. Ancak görüyorum ki vatandaşımız pozitif çıkan, evinde takip edilen, izolasyonda tutulan vakaların hepsinden haberdar olmak istiyor. Bu vakalarla ilgili her türlü bilgi sistemimizde kayıtlı.

GÜNLÜK VAKALAR DA TABLOYA GİRİYOR

Filyasyon ekiplerimizin tespit ettiği temaslılar da anlık olarak sistemimize işlenmektedir. Güvenlik güçlerimiz, kamu kurumlarımız, okullarımız, belediyelerimiz dahil bu sisteme erişip sorgulama yapabilmektedir. Testi pozitif olanlar ve bunların temaslılarını HES kodu üzerinden sorgulamak mümkündür.

Laboratuvar altyapısı yeterli olan bütün sağlık kuruluşlarımızı yetkilendirdik. Önümüzdeki günlerde kapasitemizi 200 binli rakamların üzerine çıkaracağız. Test kapasitemizin geldiği nokta ve test politikamızın revizyonu konusu Bilim Kurulu'nda gündem oldu. Artık açık test politikasına geçtiğimiz söylenebilir. Semptom göstermeyen pozitif vakaları da günlük tabloda vermeyi düşünüyoruz.

Pandemi seyrini daha iyi anlayabilmek, sağlık sisteminin verdiği yanıtı daha iyi kavrayabilmek, rehavete düşmemek için dikkatimizi günlük hasta sayılarına ve ağır hasta sayılarına odaklanmamızı tavsiye ederim. Dünyaya paralel olarak ülkemizde de 16 ayrı aşı çalışması yapılmaktadır. Aşı adayları geliştirmeye çalışan ender ülkelerden biriyiz.

TÜRK AŞISINDA İKİNCİ DOZ İÇİN TARİH VERDİ

44 gönüllüye uygulama yapıldı. Şu ana kadar ciddi bir yan etki görülmedi. İkinci doz aşılama 26 Kasım-14 Aralık tarihleri arasında yapılacak.
Nisan ayında ilk aşımıza kavuşmayı ümit ediyorum. 15 aşı da desteklenmeye devam edilmektedir. Aşı konusunda çalışma yapan bütün bilim adamlarımızı ayrım yapmaksızın destekliyoruz. Bu arada da Çin ve Almanya kaynaklı aşıların ülkemizde çalışmaları yapıldığını paylaşıyoruz.
Bu ülkeden aşıya kavuşacağımız düşünüyorum. Risk gruplarını kademeli olarak aşılamayı düşünüyoruz.

Halihazırda 100 bini aşkın pozitif vaka yaşam mücadelesi veriyor. Dünyada ilk zirvenin yaşandığı nisan ayında günlük yeni vaka 80 bin civarında iken kasım ayında 660 bini aştı. İstanbul, İzmir, Bursa gibi illerimizde başlayan artış trendi neredeyse bütün ülkeye yayılmış durumda. Bu artışı göğüsleyebilmiş durumda isek de gidişatı azaltabilmek için radikal tedbirlere başvurmamız kaçınılmaz olmuştur.

Geçen hafta bir dizi kısıtlayıcı kararlar yürürlüğe kondu. Önce Anadolu illerimizde, ardından ağırlıklı olarak ülkemizin Batı yakasında artışlar oldu. İstanbul, Bursa, İzmir üçüncü zirveyi yaşıyorlar. Geçen hafta sayın Cumhurbaşkanımızca açıklanan tedbirlerin etkisin yakından takip ediyoruz. İstanbul dahil bazı illerimizde kısmi bir düşüş başladıysa da henüz kesin bir yargıya varmak zor.

Toplumda güven sarsıcı polemiklerle harcayacak vaktimiz olmadığını düşünüyorum. Bu kadar ciddi bir durum varken mazeret üretmeksizin tedbirleri almak zamanıdır. Gece gündüz bütün gücümüzle uğraş verdiğimiz test laboratuvarlarımızın, seferber olduğumuz bir dönemdeyiz.

KENTLER TEK TEK AÇIKLANDI

Hatay, Adana, Osmaniye, Mersin, Artvin, Edirne, Samsun, Kırklareli, Tokat, Trabzon, Aydın, Zonguldak, Ordu... Çanakkale'de yüzde 50 ile yüzde 100 arasında artışlar oldu. Antalya, Düzce, İzmir, Manisa ve Tekirdağ bu sınıra yaklaştı. Altyapımızın gücü yanında her kapasitenin de bir sınırı vardır. Hiç kimse kendini mücadele sorumluluğu taşımaktan uzak görmesin. Hiç kimse 'Hasta olursam sağlık çalışanlarını tedavimi nasıl olsa yapar' kolaycılığına düşmesin.

Sağlık personelimizin ailelerinin yanına döndüğünde yorgunluktan onlara ayıracak vakti kalmadığını unutmayalım. Sağlık ordumuz yıllık izinlerini bile kullanamamaktadır. Onlara destek verelim, kalabalıklardan uzaklaşalım, eş-dost-akraba ziyaretlerini erteleyelim. Yasakları beklemeden hayatımızı tanzim edelim.

Her bir daire bir ili gösteriyor. dörde bölünmüş olan bu tablonun sol üst boşluğuna yoğunlaştığını görüyoruz. Yani özellikle Türkiye'de vakaların bütün illerde neredeyse arttığını, ortalamanın üzerinde ciddi bir artış olduğunu, Mersin, Edirne, Kocaeli, Bursa, Kırşehir, Hatay, Osmaniye, Adana'nın yüksekliğini gösteren, pnömani oranının düştüğünü hepsinde gördüğümüz, tedaviyle her geçen zatürre oranını düştüğünü görüyoruz. Ama vaka oranının bütün illerde artışta olduğunu söyleyebilirim.

ZATÜRRE ORANI DÜŞTÜ

İlaçların kullanımıyla birlikte zatürre oranlarımızın ne kadar düştüğünü görmüş oluyoruz. Doluluk oranlarına baktığımızda, İstanbul'da yoğun bakım doluluk oranı yüzde 70'lere dayanmış durumda. Bu oranın oldukça yükseldiğini, yer yer bazı hastanelerimizde yoğun bakım sorunu yaşandığını görüyoruz.

Ankara'da ise servis doluluk oranı 62.3, yoğun bakım doluluk oranı 75.4. Ankara'da da yoğun bakım doluluk oranının arttığını görmüş oluyoruz. Yüzde 25 yatağın boş olduğu anlamına geliyor ama bu boşluğun sadece Covid hastaları için kullanılmayacağını bilelim. Çünkü bazı diğer hastalıkların da tedavisini yapıyoruz. Bursa benzer bir ilimiz. Yüzde 75.8 doluluk oranı, servis doluluk oranı 64.2. Bursa'da şehir hastanesinin varlığı var olan hastayı tedavi etmede büyük kolaylık sağlamakta. Bursa'da özellikle son üç günden bu yana azalış dönemine girdiğini söyleyebilirim.

BUGÜNKÜ VAKA SAYISI: 28 BİN 351

29 Temmuz'dan bu yana neredeyse her gün ağır hasta sayısının arttığını biliyoruz. Son 3.5 aydan bu yana ağır hasta sayımızda artış 8 kata yakın oldu. Hatta 9 kat... Vefat sayımız 168 bugün, en yüksek vefat sayımız.

Bugün vaka sayısı olarak da 28 bin 351. Toplam vakamız bugün itibarıyla 28 bin 351. Toplam günlük vaka sayısı, yani pozitif olan herkes, artı hasta sayısı olarak da ayrıca bu sütunu devam ettirmeyi düşünüyoruz.
Yarından itibaren görmüş olacağız.

AŞI ÇALIŞMALARI NE DURUMDA

Dünyada faz 3 çalışmasına geçmiş epey aşı oldu. Toplamda 60 küsür aşının faz-1, faz-2 safhasında olduğunu, faz-3 safhasında da önemli miktarda aşı oldu. Bu aşılardan 2 tanesinin faz-3 çalışmaları Türkiye'de devam ediyor. Bir tanesi Pfeizer, bir tanesi de Snovak. İkisinin de faz çalışmaları devam ediyor. ikisinde de önemli, ciddi yan etkileri olmadığını söyleyebilirim. Erken dönemde uygulamaya geçecek aşılarla ilgili yakın takipteyiz.

Bir diğer aşı da Rusya'da geliştirilen aşı. O aşının da toksikoloji boyutuyla ilgili tamamlanması gereken bir durum söz konusu idi. Yakın zamanda laboratuvarımızda çalışma başlamış olacak. Dolayısıyla faz-3 çalışmasını devam ettirmek mümkün olacak.

Bu aşıların, yani vatandaşımıza uygun bulduğumuz aşının etkinlik ve güvenilirliğini önemsiyoruz. Etkin ve güvenilir olduğunu bildiğimiz aşıları erken dönemde tedarik ederek vatandaşımızla buluşturmak istiyoruz. Bizim bu dönemde Snovak dediğimiz inaktif aşıyla diyaloglarımız devam ediyor. Bir sözleşme yapıldı. Aralık, ocak ve şubat ayında bir sorun olmazsa yapılan sözleşme ile 50 milyon aşı için imza atıldı.

Aralık ayında asgari 10 milyon olmak üzere, ama 20 milyon hedefliyoruz. Ocak ayında 20 milyon. MRNA aşısı için de aralık ayında 1 milyon, devamında da 25 milyona kadar aşının verilebileceği şeklinde görüşmelerimiz devam ediyor. Rusya ve diğer aşılarla da irtibat halindeyiz. Önemli olan, çok erken dönemde güvenilirliğini ve etkinliğini bildiğimiz aşılarla başlayalım istiyoruz.

Muhtemelen 11 Aralık gibi bu aşı takvimi başlanabilir diyebilirim, bir aksilik olmazsa. Yerli aşılarla ilgili inaktif olan 4 tane aşımız var. 1 tanesi faz çalışmasına geçti. 44 gönüllü vatandaşımıza yapıldı, herhangi bir sorun görülmedi. En geç nisan ayında uygulamaya geçeceğimizi düşünüyorum. Birden fazla yerli aşımız olacak.

YENİ KISITLAMALAR OLACAK MI?

Geçen hafta sonu başladı kısıtlamalar. Ortalama 2 hafta içerisinde sonucu değerlendirmek mümkün olur. Dolayısıyla şu an değerlendirmek için erken. Önümüzdeki hafta bu kısıtlamaların pandeminin seyrini nasıl etkilediğini görmüş olacağız. Ona göre de ilave tedbir alınıp alınmaması gerektiği öneri olarak sunulmuş olacak.

'Biz hafta sonu 20 ile sabah 10 arası sokağa çıkma yasağı olacak' demiş olsaydık aynı algı olmazdı. Ama aslında olan buydu. Bu, gerektiğinde daha da genişletilebilir. Gelecek hafta Bilim Kurulu'nda zaten değerlendirmiş olacağız. Önemli olan vatandaşımızın bireysel olarak hassasiyetle uymaları gerektiğidir. Zorunlu olmadıkça, evden mümkün mertebe çıkmamalıyız. Ev ortamında bulaşların çok yoğun olduğunu biliyoruz.

GRİP AŞISI NE DURUMDA?

Her ülke 1 yıl önceden grip aşısının siparişini verir. Bu yıl dünyada grip aşısının arzı yüzde 20'yi geçmedi. Bizde ise geçen yıl 1.3 milyon grip aşısı tedarik etmiştik. Eczanelerden satışına izin verdiğimiz halde tüketilen grip aşısı sayı dozu 1 milyon 100 bin oldu.

Birçok ülke bizden farklı olarak grip aşısını daha yoğun kullandı. Almanya 21 milyon tedarik etmişti, bu yıl 26 milyon sipariş verdi. Biz geçen yıl az kullandığımız için 2.3 milyon aşısı tedarik etmiş olduk. Yani bu yıl 2.3 milyon grip aşısı kullanıma hazır halde bizde. Şu ana kadar da grip aşılarının kimlere yapılması gerektiğiyle ilgili Bilim Kurulu en riskli grupları tespit ederek bu uygulamayı başlatmış olduk.

Birkaç gün içerisinde bunu daha da genişletmiş olacağız zannediyorum. 75 yaş ve üzerine uygulanmasını ilave ettik. 1 hafta-10 gün içerisinde 60 yaşa kadar indirmiş olacağız.

(Türkiye Eczacılar Birliği'nin aşısıyla ilgili) Özetle, TEB'in bahsettiği aşıyı tedarik edeceğini söyleyen firma daha önce bizimle irtibata geçen ve 11 dolar olarak teklif veren, TEB için de aynı dönemde 12 dolar teklif verip TEB'in de bize 29 Eylül itibarıyla 12 dolar olarak teklif ettiği aşı.. Fakat devamında belgeler böyle bir aşının olmadığını beyan etti. Ortada bir aşı yoktu. Aşı var denerek siyasetin malzemesi yapıldı.

KORONAVİRÜS TEDAVİSİNDE KULLANILAN İLAÇLAR

Nisan ayında zatürre oranımız yüzde 30'lara yakındı. Şu an zatürre oranımızın düştüğünü görüyoruz, yüzde 3.4. Bunun en büyük sebebi, önceden ve erken dönemde kullanılan ilaçlar. Bu ilaçları özellikle vatandaşımızın hassasiyetle uygulamasını söylemek istiyorum. Zatürre oranı aynı devam etmiş olsaydı hastanelerimiz bu yükü kaldıramazdı.

Vatandaşımızın yüzde 80'e yakının hafif geçirdiğini biliyoruz. Bu hastalıkta ilk 3-5 günün, hatta 6 günün hafif seyrettiğini; devamında 7.-8. gün daha çok akciğer tutumuyla kendisini gösterdiğini, eğer kötüleşirse bu ilacı al diye bir yaklaşımın doğru olmadığını... En ufak bir grip-nezle benzeri belirtinin de Covid olabileceğini mutlak belirtelim. Geçer diye düşünmeden erken dönemde ilaca erişmeye gayret edelim. İlaçlarını kullanmaktan vazgeçmesinler vatandaşımız. Yoksa daha fazla hastamızı kaybedeceğimizi, yoğun bakıma geçen hasta sayımızın artacağını söyleyelim.

TEST FİYATLARINDA TAVAN FİYAT

Bununla ilgili bir genelge yayınladık geçen hafta. Test politikasında PCR testini çalışabilir herkese bunu açmak istedik. Vakıf üniversiteleri artı özel sektör de dahil olmak üzere PCR testinin yapılabilirliğinin önü açtık. Genelgede çok net tanımladık: 250 liranın üzerinde bir alım söz konusuysa, bunun iadesi... Tekrarı halinde gerektiğinde lisans iptali yapılacağını yazdık. Lisansın, ruhsatın iptal edileceğini vatandaşımız çok net bilsin.

28 bin 351, toplam vaka sayısı. Vaka, PCR testi pozitif olan herkes; belirtisi olsun olmasın. Yani hastaneye yatan, hasta diye tanımladığımız, bütün hastalar dahil olmak üzere testi pozitif olan herkes. Gerçekten çok üzülüyorum. Benim vatandaşıma verdiğimin tamamının doğru olduğunun altını çizmek istiyorum. Vaka sayısı altında vakaları vermedik, hasta sayısı altında hastaları verdik.

İMAMOĞLU'NUN İDDİASINA YANIT

Ölümlerle ilgili şunu söylemek istiyorum: Mart ayında pandemi başladığında baştan definlerle ilgili, özel defnedilmesi gerektiği, hatta özel mezarlık olması gerektiği, hatta torbalar durumu, bununla ilgili bir kafa karışıklığı vardı. Bunun üzerine bir genelge yayınlamıştık ve demiştik ki normal bulaşıcı olan hastalıklar gibi benzer şekilde defin yapılması gerektiğini belirtmiştik. Şu ölüm belgesinin sol üst kısmında 'ölüm şekli' yazar. Altında da 'ölüm nedeni' yazar.

Ölüm şekli, doğal bir ölüm mü, adli bir ölüm mü belirlemek için konan ve bunu ilk hekimin işaretlediği kısım. Ölüm nedeni ise ikinci bir hekimle doldurulan kısım. Ayrıca bulaşıcı hastalıklar kısmı var, marttan önce çok da doldurulan bir kısım değildi. Enfeksiyon bulgusu olan her hasta buraya işlendi. Bu çok önemli. Yani akciğer kanseri, prostat kanseri, meme kanseri, lemfoma, lösemi gibi bir hastalığı olup enfeksiyonla kaybedilmeyen hasta mı var? Enfeksiyon bulgusu olmaya menenjit hastası, akciğer kanseri hastası mı var?

Zatürre de bu haneye işleniyor. Esas ikinci hekimin kontrolüyle nedenini belirttiğimiz ikinci bölüm var. Ölüm sebebi Covid'se Covid, menenjitse menenjit yazılıyor. Bakanlık olarak biz yapmıyoruz, ikinci bir hekimin denetimiyle yapılıyor. Enfeksiyon bulgusu olan her hasta Covid hastası mıdır? Herkes bu noktada özellikle pandemi döneminde 83 milyon kişi ve yöneticiler olarak üzerine düşeni yapma konusunda gayret içerisinde olmalı. Herkes icraata odaklanmalı.

Bilim Kurulumuz kimlere öncelikle yapılması gerektiği üzerinde çalışıyor. Sağlık çalışanlarımızdan başlamak üzere riskli gruplar ve enfeksiyonu yayma potansiyeli yüksek olan kesimler. Şoförler, berberler, kuaförler gibi hizmet sektörü de yer yer devrede oluyor olacak.
Bu aşıyı yaparken biz vatandaşımızdan herhangi bir ücret asla almayacağız. Aşının dünyada fiyatı aşağı yukarı belli: 10, 12, 5-5.5 dolar.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber