Danıştay'dan siyasi eleştirileri nedeniyle 'meslekten atılan' imam için güzel haber!

Danıştay 12. Dairesi, siyasi içerikli beyanlarda bulunduğu gerekçesi ile meslekten atılan imam hatibin itirazını haklı buldu.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 27 Aralık 2021 10:06, Son Güncelleme : 23 Aralık 2021 10:27
Danıştay'dan siyasi eleştirileri nedeniyle 'meslekten atılan' imam için güzel haber!

Soruşturma kapsamında kursiyerlerin davacı aleyhine ifade verdiği, aleyhine ifade veren kursiyerler ile davacı arasında husumet olması nedeniyle, bu kişilerin ifadelerinin tek başına delil sayılamayacağı belirtildi.

Olayda, İmam-Hatip olarak görev yapan davacının siyasi konuşma yaptığı gerekçesi ile meslekten atılmasına karar verilmiştir.

Davacı hakkında, "bir siyasi parti başkanını, dönemin Başbakan Yardımcısını ve iktidar partisi politikalarını, milli görüş kökenli muhalif bir seçmen olarak, hükümeti ve icraatlarını eleştirerek, kendince alternatifler sunduğu, ülkelerin çoğunun ülkemize düşman olduğu ve dostumuz kalmadığından bahisle dış politikayı eleştirdiği, ülke olarak yurt dışından pirinç ithal etmek durumunda kaldığımız için hükümetin pirinç politikasını tasvip etmediğine dair beyanlarda bulunduğu, Cumhurbaşkanı için önceki partisinden ayrılıp yeni bir parti kurduğundan bahisle "sen davayı satıp gelmişsin, seni de bir gün satarlar" şeklinde beyanda bulunduğu ve dönemin Başbakan Yardımcısı hakkında, hizmet etmediği, yaptığı hizmetlerin yetersiz olduğu ve yolsuzluk yaptığı iddialarıyla itham etmek" suçlamaları yöneltilmiştir.

İlk derece mahkemesi davayı reddetmiş, istinaf da bu kararı onamıştır.

Danıştay 12. Dairesi ise bu kararı bozmuştur:

Bozma gerekçesinde ise;

1- Aleyhine ifade veren kursiyerler ile davacı arasında husumet olması nedeniyle, bu kişilerin ifadelerinin tek başına delil sayılamayacağı,

2- Hakkında soruşturma yürütülen davacı ile aralarında husumet bulunan diğer kursiyerlerin ifadelerine dayanılmak suretiyle davacıya isnad edilen fiillerin sübuta erdiğinden söz edilemeyeceği,

3- Davacı tarafından üzerine atılı suç nedeniyle soruşturmacı tarafından kendi ifadesine başvurulmadığı,

belirtilmiştir.

T.C.

DANIŞTAY

ONİKİNCİ DAİRE

Esas No: 2021/330

Karar No: 2021/940

Karar tarihi: 24.02.2021

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : .

VEKİLLERİ: Av. . - Av. .

KARŞI TARAF (DAVALI) : . Başkanlığı

VEKİLİ : Hukuk Müşaviri .

İSTEMİN KONUSU : . Bölge İdare Mahkemesi . İdari Dava Dairesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

. Yüksek İhtisas Merkezi Müdürlüğünde kursiyer İmam-Hatip olarak görev yapan davacının, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin 5/1(-b) maddesinde yer alan ortak niteliği kaybettiğinden bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 98/b maddesi uyarınca görevinin sona erdirilmesine ilişkin . tarih ve . sayılı işlem ile 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un 25. maddesinde belirtilen "Siyasetle ilgilenme" yasağını ihlal ettiğinden bahisle Diyanet İşleri Başkanlığındaki görevine son verilmesine ilişkin . tarih ve . sayılı işlemin iptali ve yoksun kaldığı maddi kayıplarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:

. İdare Mahkemesinin. tarih ve E:., K:. sayılı kararıyla; davacının, bir siyasi parti başkanını, dönemin Başbakan Yardımcısını ve iktidar partisi politikalarını, milli görüş kökenli muhalif bir seçmen olarak, hükümeti ve icraatlarını eleştirerek, kendince alternatifler sunduğu, ülkelerin çoğunun ülkemize düşman olduğu ve dostumuz kalmadığından bahisle dış politikayı eleştirdiği, ülke olarak yurt dışından pirinç ithal etmek durumunda kaldığımız için hükümetin pirinç politikasını tasvip etmediğine dair beyanlarda bulunduğu, Cumhurbaşkanı için önceki partisinden ayrılıp yeni bir parti kurduğundan bahisle "sen davayı satıp gelmişsin, seni de bir gün satarlar" şeklinde beyanda bulunduğu ve dönemin Başbakan Yardımcısı hakkında, hizmet etmediği, yaptığı hizmetlerin yetersiz olduğu ve yolsuzluk yaptığı iddialarıyla itham ederek siyasi içerikli beyanlarda bulunduğu hususlarının sabit olduğu görüldüğünden, 633 sayılı Kanunun 25. maddesinde düzenlenen, dini görevi içinde veya dışında, her ne suretle olursa olsun, siyasi partilerden herhangi birini veya onların tutum ve davranışını övme ve yerme yasağını ihlal eden, ayrıca, anılan fiilleri nedeniyle tavır, hareket ve beyanlarıyla, atanmasında esas alınan Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin 5/1(-b) maddesinde belirtilen ortak niteliği kaybettiği kanaatine varılan davacının görevine son verilmesine ilişkin Diyanet İşleri Başkanlığının. tarih ve. sayılı işlemi ile . tarih ve. sayılı işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti:

. Bölge İdare Mahkemesi. İdari Dava Dairesinin. tarih ve E:., K:. sayılı kararıyla; istinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların, söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davacı tarafından; hakkında tesis edilen göreve son verme işleminin dayanak bölümünün somut gerçeklikle bağdaşmayacak şekilde hukuka aykırı olduğu ve göreve son verme gerekçesi olarak 657 sayılı Kanun'un 98/b maddesinin gösterildiği, memur olma ortak şartını taşımadığı iddiasında bulunulduğu, iddiaların her türlü şüpheden uzak bir şekilde gerçeği yansıttığına dair soruşturma raporuna ve dava dosyasına somut delil sunulamadığı; görevine son verilmesine ilişkin diğer işlemin dayanağı olarak Yönetmeliğin 5/1(-b) maddesindeki ortak niteliği kaybettiğinin gösterildiği; ancak, soruşturmada kendisine bu konuya ilişkin olarak isnad edilen hiçbir iddianın, islam törelerine aykırılık kapsamında değerlendirilemeyeceği, kendisine bu kapsamda hiç bir soru sorulmadığı gibi, şahitlerin de bu yönde bir ifadesine başvurulmadığı, hakkında iddia edilen hususlarla ilgili olarak göreve son verme işleminin tesis edilemeyeceği, kendisi hakkında FETÖ iddiası ile yapılan şikayetten sonuç alamayanların, bu defa asılsız iddialarla şikayetçi oldukları; seçim ortamında bulunulan bir dönemde düşünce ve fikir açıklamalarının, idarece amacını aşacak şekilde yorumlanarak dava konusu işlemin tesis edildiği, herhangi bir siyasi partiyi övme veya yerme hususunun yerine getirilip getirilmediği hususları araştırılmadan ve somut delillerle ispat edilmeden, sadece şikayetçi beyanı ile karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, ceza yaptırımının orantılı olmaması nedeniyle kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davalı idare tarafından; İslam dininin inanç, itikat, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri kanunen yürütmekle görevli bir kamu görevlisinin, tutum ve davranışları ile yürüttüğü bu hizmete tamamen aykırı bir yaşayış içinde olmasının, kamu görevinin ve kamu hizmetinin gerekleri açısından sıkıntı yaratacağı, anılan nitelikleri taşımayan veya sonradan bu niteliği kaybeden ve yaşantısı, yürüttüğü hizmet ile bağdaşmayan bir din görevlisinin, kamu hizmetini etkili ve verimli şekilde ifa etmesinin mümkün olmadığından bahisle davacının görevine son verildiği; öte yandan, davacı hakkında yapılan soruşturma sonucu düzenlenen raporda, davacının siyasetle ilgilenme yasağını ihlal ettiğinin saptandığı gerekçesiyle de görevine son verildiği, yapılan iş ve işlemlerin kamu yararına, hizmet gereklerine ve mevzuata uygun olduğu belirtilerek, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİNİN DÜŞÜNCESİ:

Haklarında soruşturma yürütülen kişilerin bir kısmının aynı zamanda davacı aleyhine ifade veren şahıslar olduğu ve davacı ile aralarında yaşanan tartışmadan dolayı bir husumet bulunduğu, bu kişilerin ifadelerinin tek başına delil olamayacağı ve husumete dayalı ifadelerle işlem tesis edilemeyeceği, dolayısıyla hakkında soruşturma yürütülen davacı ile aralarında husumet bulunan kişilerin ifadelerine dayanılmak suretiyle davacıya isnad edilen fiilin sübuta erdiğinden söz edilemeyeceğinden, kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince; Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, Danıştay Başkanlık Kurulu'nun 18/12/2020 tarih ve 2020/62 sayılı "Danıştay Dava Daireleri Arasındaki İşbölümü" kararı uyarınca Dairemize devredilen dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:

. Yüksek İhtisas Merkezi Müdürlüğünde kursiyer İmam-Hatip olarak görev yapan davacı hakkında, hükümeti ve icraatlarını itham edici şekilde eleştirdiği yönündeki iddialar nedeniyle soruşturma başlatılmıştır.

Anılan soruşturma sonucunda düzenlenen. tarih ve . sayılı raporda getirilen teklif esas alınarak tesis edilen Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Kurulunun. tarih ve . sayılı kararı ile davacının, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin 5/1(-b) maddesinde yer alan ortak niteliği kaybettiğinden bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 98/b maddesi uyarınca Diyanet İşleri Başkanlığındaki görevine son verilmiş ve aynı soruşturmaya dayalı olarak 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un 25. maddesinde belirtilen "Siyasetle ilgilenme" yasağını ihlal ettiğinden bahisle Diyanet İşleri Başkanlığındaki görevine son verilmesine ilişkin. tarih ve . sayılı işlemi ile davalı idaredeki görevinin sona erdirilmesi kararı ile onanmıştır.

Bunun üzerine, davacının görevine son verilmesine ilişkin Diyanet İşleri Başkanlığı işlemlerinin iptali ile yoksun kaldığı maddi kayıplarının yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "Tarafsızlık ve devlete bağlılık" başlıklı 7. maddesinde; "Devlet memurları siyasi partiye üye olamazlar, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan bir davranışta bulunamazlar; görevlerini yerine getirirlerken dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi ayırım yapamazlar; hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eylemlere katılamazlar. Devlet memurları her durumda Devletin menfaatlerini korumak mecburiyetindedirler. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına aykırı olan, memleketin bağımsızlığını ve bütünlüğünü bozan, Türkiye Cumhuriyetinin güvenliğini tehlikeye düşüren herhangi bir faaliyette bulunamazlar. Aynı nitelikte faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplaşmaya, teşekküle veya derneğe katılamazlar, bunlara yardım edemezler" hükmüne yer verilmiştir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinin birinci fıkrasının "Özel şartları" belirleyen (B) bendinin (2) numaralı alt bendinde, "Kurumların özel kanun veya diğer mevzuatında aranan şartları taşımak" kuralına yer verilmiş; 98. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, "Memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan her hangi birini kaybetmesi", Devlet memurluğunu sonra erdiren haller arasında sayılmıştır.

633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un "Personelin nitelikleri" başlıklı 9. maddesinin ikinci fıkrasında, "Başkanlık personelinin 657 sayılı Kanunda ve bu Kanunda yer almayan diğer nitelikleri ile atanmalarında dini öğrenim şartı arananlara ilişkin ortak nitelikler yönetmelikle düzenlenir." hükmüne yer verilmiştir.

633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un "Siyasetle ilgilenme" başlıklı 25. maddesinde; "Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluşunun her derecesinde görev alan personel, Memurin Kanununun hizmetliler için yasak ettiği siyasi faaliyetten başka, dini görevi içinde veya bu görevin dışında, her ne suretle olursa olsun, siyasi partilerden herhangi birini veya onların tutum ve davranışını övemez ve yeremez. Bu gibi hareketleri tahkikatla sabit olanların, ilgili ve yetkili mercilerce işine son verilir." hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

. Yüksek İhtisas Merkezi Müdürlüğünde kursiyer imam-hatip olarak görev yapan davacı hakkında yapılan soruşturma sonucunda, davacının, yukarıda belirtilen söz konusu eylemlerde bulunduğunun tanık ifadeleri ile sübuta erdiğinden bahisle getirilen teklif doğrultusunda dava konusu işlemler tesis edilmiş ise de; davacının, aleyhine ifade veren kişilerle daha önce tartışma yaşadığı ve bunlar arasında, haklarında daha önce soruşturma başlanılan . Yüksek İhtisas Merkezi Müdürlüğündeki kursiyerlerin de olduğu; soruşturma kapsamında bu kursiyerlerin davacı aleyhine ifade verdiği, aleyhine ifade veren kursiyerler ile davacı arasında husumet olması nedeniyle, bu kişilerin ifadelerinin tek başına delil sayılamayacağı; hakkında soruşturma yürütülen davacı ile aralarında husumet bulunan diğer kursiyerlerin ifadelerine dayanılmak suretiyle davacıya isnad edilen fiillerin sübuta erdiğinden söz edilemeyeceği gibi, davacı tarafından üzerine atılı suç nedeniyle soruşturmacı tarafından kendi ifadesine başvurulmadığı, olaya ilişkin bir başka tanık ifadelerinin de alınmadığına dair iddiaların araştırılmadığı; ayrıca, bu hususların karar gerekçesinde karşılanmadan eksik inceleme ve araştırmaya davalı olarak verilen karada hukuki isabet; Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin 5/1(-b) maddesinde yer alan ortak niteliği kaybettiğinden ve 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un 25. maddesinde düzenlenen "siyasetle ilgilenme" yasağını ihlal ettiğinden bahisle davacının memurluğunun sona erdirilmesi yönünde tesis edilen dava konusu işlemlerde ise, hukuka uyarlık görülmemiştir.

Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin temyize konu. Bölge İdare Mahkemesi. İdare Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu. Bölge İdare Mahkemesi. İdari Dava Dairesinin. tarih ve E:., K:. sayılı kararının BOZULMASINA,

3. Kullanılmayan. TL yürütmeyi durdurma harcının davacıya iadesine,

4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın. Bölge İdare Mahkemesi. Dava Dairesine gönderilmesine, (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere) 24/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber