İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Memurun görevi icabı mevzuatı takip etmemesi oluşan hatalı işlemler kamu zararı mıdır?

Sayıştay Dördüncü Dairesi, Özel Kalem Müdürlüğünden programcı kadrosuna sınavsız olarak atanan kişi ile ilgili işlemde mevzuatın son durumundan haberdar olmadıklarını iddia eden kişilere ders niteliğinde bir karar verdi.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 21 Ocak 2022 00:22, Son Güncelleme : 11 Ocak 2022 15:40
Memurun görevi icabı mevzuatı takip etmemesi oluşan hatalı işlemler kamu zararı mıdır?

Mahalli idarelere ilişkin yapılan denetimlerde özel kalem müdürlüğü kadrosunda bir buçuk ay gibi kısa süre çalışan kişi unvan değişikliği sınavına tabi Programcı kadrosuna sınavsız atanmıştır. Sayıştay tarafından yapılan denetimler sonucunda ilgili atama işleminden sorumlu kişiler, anılan kadroya sınavsız yapılan atamaya konu mevzuatta değişikliklerden haberdar olmadıklarına dair savunma yapmışlardır.

Sayıştay Dördüncü Dairesi ise temel ilke olarak kusur sorumluluğunu esas alan 5018 sayılı Kanun uyarınca kamu görevlilerinin mali karar, işlem veya eylemleri sonucu oluşan kamu zararından sorumlu olduklarına hükmedilebilmesi için manevi unsur olarak kasıt, kusur veya ihmalin varlığı gerektiğini ifade etmiştir.

Ayrıca kararda; kamu görevlilerinin yaptıkları işlerle ilgili mevzuatı ve mevzuat değişikliklerini bilmelerinin de görevlerinin gereği olduğu, memurların görevleri gereği bilmeleri gereken bir düzenleyici işlem hükmü hakkında verilmiş yürütmenin durdurulması, iptal veya onama kararını bilmediklerinin ileri sürülemeyeceği, görev icabı bilinmesi gereken yönetmelik ve yönetmelik değişikliklerinin bilinmemesi nedeniyle kamu zararı oluştuğu takdirde 5018 sayılı Kanunun 71'inci maddesinde yer alan 'ihmal' suretiyle kamu zarına sebebiyet verileceği belirtilmiştir.

PERSONEL ATAMASI

. Genel Müdürlüğünde Bilgisayar İşletmeni olarak görev yapmakta iken 05.06.2013 tarihinde Özel Kalem Müdürlüğü kadrosuna atanan .'ın daha sonra 26.07.2013 tarihinde unvan değişikliği sınavına girmeden Özel Kalem Müdürlüğünden Programcı kadrosuna atanması ve bu kadro unvanının özlük hakları karşılığı olarak kendisine . TL ödemede bulunulması sonucu kamu zararına sebebiyet verildiği hususunun sorgu konusu edildiği görülmüştür.

04.07.2009 tarihli ve 27278 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmeliğin 5'inci maddesinin ikinci fıkrasında unvan değişikliğine tabi kadrolar ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Buna göre "programcı" kadrosu, unvan değişikliğine tabi kadrolar içerisinde sayılmaktadır.

Aynı Yönetmeliğin "Unvan değişikliği sınavına tabi olan kadrolara atanacaklarda aranacak genel şartlar" başlıklı 8'inci maddesine göre ise unvan değişikliği suretiyle atanacak olanlarda; yükseköğrenim mezunu olanların 1-4 dereceli kadrolara atanmaları için 657 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin (B) bendinde belirtilen süre kadar hizmeti bulunmanın yanısıra unvan değişikliği sınavında başarılı olmak şartı da aranmaktadır.

Diğer taraftan bahsi geçen Yönetmelik'in "Hizmet grupları arasında geçişler" başlıklı 20'nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde "İstisnai memurluklarda çalışanlar veya çalışmış olanlar, bu Yönetmelik kapsamındaki kadrolara, atanacakları kadro için öngörülen şartları taşımaları kaydıyla sınavsız atanabilir." ifadesi yer almakta ise de, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 01.04.2010 tarih ve YD.İtiraz No:2010/70 sayılı Kararı ile bu bendin yürürlüğü durdurulmuş, Danıştay 5. Dairesinin 14.11.2011 tarih ve Esas No:2009/4677, Karar No:2011/6294 sayılı kararı ile söz konusu bent hükmü iptal edilmiş ve bu karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 19.06.2014 tarih ve Esas No:2012/1672, Karar No:2014/2742 sayılı kararı ile onanmıştır. Bununla birlikte dava süreci devam etmekte iken 07.05.2014 tarih ve 28993 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 19'uncu maddesi ile bahsi geçen bent hükmü yürürlükten kaldırılmıştır.

Her ne kadar savunmalarda, Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmeliğin 20'nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin yürürlüğünü durduran, bilahare iptal eden, sonrasında da bu kararı onayan Danıştay kararlarından haberdar olmadıkları ifade edilmişse de; ilgili kurulca yürütmesi durdurulan düzenleyici işlem hükmünün, söz konusu hükmün iptali atama işleminden sonra onanmış olsa dahi uygulanabilmesi mümkün değildir. Bu itibarla, özel kalem müdürlüğünden unvan değişikliği sınavına tabi olan programcı kadrosuna atama işleminin hukuki dayanağı bulunmamaktadır.

Kaldı ki, 5018 sayılı Kanun'un 71'inci maddesi uyarınca, kamu zararından ve mali sorumluluktan bahsedilebilmesi için, kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemin bulunması; mevzuata aykırı karar, işlem veya eylem sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması ve kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması durumu ile mevzuata aykırı karar, işlem veya eylem arasında bir illiyet bağının olması şartlarının birlikte bulunması gerekmektedir.

Buna göre, temel ilke olarak kusur sorumluluğunu esas alan 5018 sayılı Kanun uyarınca kamu görevlilerinin mali karar, işlem veya eylemleri sonucu oluşan kamu zararından sorumlu olduklarına hükmedilebilmesi için manevi unsur olarak kasıt, kusur veya ihmalin varlığı gerekmektedir.

5018 sayılı Kanunun 71'inci maddesi kapsamında; ihmal, kamu görevlilerinin sorumlu oldukları işlere gerekli özeni göstermemeleri olarak tanımlanabilir. İhmalde, zarara yol açan sonucu bilme veya isteme unsurları yoktur. Burada kamu görevlisinin kusurlu sayılmasının ve dolayısıyla mali sorumluluğa muhatap olmasının sebebi, bu sonucun doğmaması için dikkatsiz, tedbirsiz, özensiz davranması ve mesleğinin gerektirdiği özeni ortaya koymamasıdır. Nitekim Anayasanın 129'uncu maddesi de memurların ve diğer kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmalarını emretmekte olup, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 12'nci maddesinde de, memurların görevlerini yaparken gerekli dikkat ve itinayı göstermeleri gerektiği, aksi takdirde oluşacak zararlardan sorunlu olacakları belirtilmektedir. Bu nedenle, kamu görevlilerinin kendilerinden görev ve yetkileri kapsamında beklenen gerekli dikkat ve özenin gösterilmesi konusunda yükümlükleri bulunmaktadır.

Hal böyleyken, kamu görevlilerinin yaptıkları işlerle ilgili mevzuatı ve mevzuat değişikliklerini bilmelerinin de görevlerinin gereği kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, kamu görevlilerinin görevleri gereği bilmeleri gereken bir düzenleyici işlem hükmü hakkında verilmiş yürütmenin durdurulması, iptal veya onama kararını bilmedikleri ileri sürülemez. Görev icabı bilinmesi gereken yönetmelik ve yönetmelik değişikliklerinin bilinmemesi nedeniyle kamu zararı oluştuğu takdirde 5018 sayılı Kanunun 71'inci maddesinde yer alan 'ihmal' suretiyle kamu zarına sebebiyet verilmiş olmaktadır ki burada sorumluluğu doğuran olay mevzuatın yanlış yorumlanması olmayıp mevzuatın bilinmemesidir.

Ayrıca 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 59, 60 ve 61'inci maddelerinde, istisnai memurluklarla ilgili düzenlemelere yer verilmiş olup, özel kalem müdürü kadrosunun istisnai bir memuriyet olduğu belirtilmektedir. Dolayısıyla, özel kalem müdürlüğüne atama usulü istisnai bir usul olup, kişiler için kazanılmış hak oluşturmamaktadır.

Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri ve yargı kararları göz önünde bulundurulduğunda; .'ın unvan değişikliği sınavına girmeden programcı kadrosuna atanması işleminin mevzuata uygun bulunmadığı anlaşılmıştır.

5018 sayılı Kanun'un 32'nci maddesinde harcama yetkililerinin sorumluluğundan, 33'üncü maddesinde ise gerçekleştirme görevlilerinin sorumluluğundan bahsedilmiştir. Buna göre;

"Harcama talimatı ve sorumluluk başlıklı 32'nci maddede;

"Bütçelerden harcama yapılabilmesi, harcama yetkilisinin harcama talimatı vermesiyle mümkündür. Harcama talimatlarında hizmet gerekçesi, yapılacak işin konusu ve tutarı, süresi, kullanılabilir ödeneği, gerçekleştirme usulü ile gerçekleştirmeyle görevli olanlara ilişkin bilgiler yer alır. Harcama yetkilileri, harcama talimatlarının bütçe ilke ve esaslarına, kanun ve diğer mevzuata uygun olmasından, ödeneklerin etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasından ve bu Kanun çerçevesinde yapmaları gereken diğer işlemlerden sorumludur.",

"Giderin gerçekleştirilmesi" başlıklı 33'üncü maddede ise;

"Gerçekleştirme görevlileri, harcama talimatı üzerine; işin yaptırılması, mal veya hizmetin alınması, teslim almaya ilişkin işlemlerin yapılması, belgelendirilmesi ve ödeme için gerekli belgelerin hazırlanması görevlerini yürütürler.

Gerçekleştirme görevlileri, bu Kanun çerçevesinde yapmaları gereken iş ve işlemlerden sorumludurlar.",

Denilmektedir.

Söz konusu atama işlemi . Genel Müdürünün 23.07.2013 tarihli onayıyla gerçekleştirilmiştir. Bu karara istinaden harcama yetkilisi tarafından harcama talimatı verilmiş ve harcama talimatı üzerine gerçekleştirme görevlileri tarafından da ödeme için gerekli belgelerin hazırlanması sağlanmıştır.

Açıklanan gerekçelerle, unvan değişikliği sınavına tabi olan programcı kadrosuna sınavsız atama işleminden kaynaklanan ödemelerde harcama yetkililerinin ve gerçekleştirme görevlilerinin mali sorumlulukları bulunmamakta olup, söz konusu hatalı uygulamadan atama kararını imzalayan . Genel Müdürünün sorumlu tutulması gerekmektedir.

Bu itibarla, . Genel Müdürlüğünde Bilgisayar İşletmeni olarak görev yapmakta iken 05.06.2013 tarihinde Özel Kalem Müdürlüğü kadrosuna atanan .'ın daha sonra 26.07.2013 tarihinde unvan değişikliği sınavına girmeden Özel Kalem Müdürlüğünden Programcı kadrosuna atanması ve kendisine bu kadronun mali haklarının ödenmesi sonucu neden olunan . TL tutarındaki kamu zararının;

Söz konusu atama kararını imzalayan . Genel Müdürü .'ya (.- Eski Genel Müdür) tek başına,

6085 sayılı Sayıştay Kanunu'nun 53'üncü maddesi gereğince işleyecek faizleri ile birlikte ödettirilmesine, anılan Kanunun 55'inci maddesi uyarınca işbu İlamın tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içerisinde Sayıştay Temyiz Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere,

Oy çokluğuyla,

Karar verildi.

Azınlık Görüşü:

Üye . ve Üye .'ın karşı oy gerekçesi:

"1. Olay ve Olgular:

Sorgu konusu atama işlemi 04.07.2009 tarihinde yürürlüğe giren Yönetmelik hükümleri çerçevesinde 27.06.2013 tarihinde yapılmıştır.

1.1. 04.07.2009 tarihli Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmeliğin 20'nci maddesinin "ç" bendi; "İstisnai memurlukta çalışanlar veya çalışmış olanlar, bu yönetmelik kapsamındaki kadrolara atanacakları kadro için öngörülen şartları taşımaları kaydıyla sınavsız atanabilirler." hükmünü içermektedir.

1.2. Sorguda belirtilen atama işlemi yapılan şahıs ., Özel Kalem Müdürlüğü kadrosundan programcı kadrosuna atanmıştır. Özel Kalem Müdürlüğü istisnai memurluk statüsündedir.

2. Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmeliğin Yürürlük Durumu:

Atamaya konu yönetmeliğin yukarıda belirtilen 20'nci maddesinin "ç" bendinin yürürlüğünün durdurulması ve iptaline yönelik dava açılmış, açılan davaya istinaden de Yönetmeliğin 20'nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin yürürlüğü 01.04.2010 tarihinde durdurulmuştur.

2.1. Danıştay 5. Dairesinin 14.11.2011 tarihli kararı ile Yönetmeliğin 20/ç maddesi iptal edilmiştir.

2.2. Bu iptal paralelinde İdare 07.05.2014 tarihinde yönetmelik değişikliği yaparak ilgili maddeyi yürürlükten kaldırmıştır. Bu arada 5. Dairenin iptal kararı 19.06.2014 tarihinde İDDK tarafından onanmıştır.

2.3. .'ın ataması 27.06.2013 tarihinde yapılmıştır.

2.4. Atama işlemine ilişkin tarihi süreç aşağıdaki tabloda toplu olarak gösterilmiştir.

Yürütmenin Durdurulması 01.4.2010

İçişleri Bakanlığınca Tüm İl Valiliklerine Bildirimi 19.7.2010

. Valiliğince . Büyükşehir Belediyesine Bildirimi 29.7.2010

. Büyükşehir Belediyesince . Genel Müdürlüğü'ne Bildirimi 04.8.2010

Atama İşleminin Yapılması 26.7.2013

3. Atama İşlemine İlişkin Hukuki Değerlendirme ve Atamayı Yapanların Sorumluluğu:

İdarenin yargı kararlarına uymak ve yargı kararlarının gereğini yerine getirmek görev ve sorumluluğu yargı fonksiyonunun ve hukuk devleti ilkesinin zorunlu ve doğal bir sonucudur. Anayasamızın 138'inci maddesinin son fıkrası "Yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." Buradaki mahkeme kararlarından maksat her türlü yargı kararıdır. Mahkeme kararları arasında kesin olanlar ve olmayanlar diye bir ayrım yapılmadığından, idarenin bir yargı kararı olan yürütmenin durdurulması kararının gerekleri doğrultusunda işlem yapması gerekir.

3.1. İdari Yargılama Usulü Kanunumuzun 28'inci maddesinin birinci fıkrasında "İdare mahkemelerinin yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur." Denilmektedir. Bu hüküm uyarınca İdarenin tüm yargı kararlarına olduğu gibi yürütmenin durdurulması kararlarına uyması Anayasal ve yasal bir zorunluluktur. Bu zorunluluğa aykırı hareket edilmesi, yani yürütmenin durdurulması kararlarına uyulmaması ve uygulanmaması idarenin mali sorumluluğuna yol açabileceği gibi ilgili kamu görevlilerinin görevi ihmal nedeniyle cezai sorumluluğuna da sebep olabilecektir.

3.2. Yürütmenin durdurulması kararının uygulanması bakımından idarenin, esas kararın verilmesini beklemek veya esas kararın temyiz edilmiş veya karar düzeltme yoluna başvurulmuş olması halinde de verilecek kararı beklemek suretiyle yürütmenin durdurulması kararını sürüncemede bırakmak gibi bir seçeneği bulunmamaktadır. Yürütmenin durdurulması kararı verilmesi durumunda idarenin görevi, kararla birlikte kendiliğinden uygulama gücü duran ya da ertelenen işlemi uygulamamaktır.

3.3. Yürütmenin durdurulması kararının genel etkisi, düzenleyici ve genel işlemlerde çok açık bir biçimde gözükmektedir; iptali istenilen düzenleyici işlem hükmünün daha önce yürütmesi durdurulmuş ise "yürütmenin durdurulması hükmü herkese sari bulunduğundan" iptali beklenilmeden hüküm ile uygulama yapılması sona erdirilir. Yürütmenin durdurulması kararlarını Anayasanın 138'inci maddesinin son fıkrası ve 2577 sayılı Kanunun 28'inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca uygulamak mecburiyetinde olan idarenin, yürütmenin durdurulması kararı üzerine, hükmün uygulanmasını durdurarak askıya alması gerekir. Şayet yürütmesi durdurulan hüküm ile yapılmış olan bir işlem var ise, işlemin tesisinden önceki hukuki durumun geri gelmesini sağlayıcı işlem ve eylemler yapması gerekir. Yürütmenin durdurulması kararı idareye tebliğ olunduktan sonra; idare bu alan ve konularda hiçbir işlem ve eylem yapamayacaktır. Yapacak olursa; işlem yoklukla malul olur.

3.4. Sorgu konusu atama işlemine ilişkin olarak yukarıda açıkladığımız olaylar zinciri bağlamında atamanın hukuki olduğunu söylemek (yürürlüğü iptal edilen mevzuat normuna istinaden atama yapıldığı için) mümkün değildir.

3.5. Mahkeme kararı ile yürürlüğü durdurulan ve daha sonra yine yargı kararı ile iptal edilen yönetmelik hükmüne istinaden atama yapılmıştır. Bu işlemin hukuksuz olduğu izahtan varestedir.

3.6. Atama işlemini yapan kurum personelinin; atamaya dayanak teşkil eden mevzuatın iptalinden haberdar olmadıkları yönündeki iddia ve savunmaları gerçeği yansıtmamaktadır. 2.4. numaralı bölümde Yönetmeliğin iptaline ilişkin yargı kararının ilgili birimlere iletilmesine ilişkin süreç net bir şekilde ortaya konmuştur.

3.7. Sonuç olarak yasal dayanağı kalmayan bu atama işleminin kadrosuna (Programcı) bağlı olarak yapılan özlük ödemeleri ile atamadan önceki kadroya (Özel Kalem) bağlı ödemeler arasındaki farkın kamu zararı niteliğinde olduğu değerlendirilmektedir. Bu bakımdan ilgili kişiye programcı kadrosuna bağlı yapılan ödemeler ile atamadan önceki özel kalem kadrosunda alması gereken ödemeleri değerlendirerek oluşabilecek toplam kamu zararının tespitini yapmak üzere konunun denetçisine gönderilmesi gerektiği düşüncesiyle, çoğunluk görüşüne katılmıyoruz."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber