Disiplin kararları müşteki, ihbarcı ve mağdura tebliğ edilir mi?

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, cezaevinde görevli memuru şikayet eden ve şikayetinin akıbeti hakkında başvuran mahkumun açtığı davayı ehliyet yönünden reddeden mahkeme kararını bozmuştur.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 17 Mayıs 2022 14:04, Son Güncelleme : 17 Mayıs 2022 16:55
Disiplin kararları müşteki, ihbarcı ve mağdura tebliğ edilir mi?

İşlediği iddia edilen bir suçla ilgili olarak tutuklu bulunduğu Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda, voleybol oynadığı esnada davacının sol ayak bileği incinmiştir. Davacı, tedavi için Kayseri Devlet Hastanesi'ne götürülmediği ve kendisine koltuk değneği verilmediğinden bahisle ihmali olan personel hakkında şikayette bulunmuş; akabinde dilekçe ile Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak, yapılan soruşturmayla ilgili bilgi edinmek amacıyla disiplin soruşturması dosyasının bir örneğinin tarafına verilmesini istemiştir.

Aşağıdaki hüküm gereğince talep reddedilmiştir.

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Disiplin Soruşturması Usul ve Esasları'nın "Disiplin Cezasının Verilmesi Sırasında Dikkat Edilecek Hususlar" başlıklı (D) bölümünün (g) fıkrasında yer alan "Disiplin kararları müşteki, ihbarcı ve mağdura tebliğ edilmez. Zira bu kişilerin disiplin kararına karşı herhangi bir itiraz veya dava hakkı bulunmamaktadır." düzenlemesinin iptali istenilmiştir.

Danıştay Beşinci Dairesi ret gerekçesinde şu hususlara değinmiştir:

Disiplin cezalarının, hizmetin iyi işlemesi ve kamu görevlisinin uyması gereken düzenleme ve yasaklara uyulmasının sağlanması amacıyla getirilmiş olduğu ve kamu görevlileri hakkındaki şikayetlerin disiplin suçunun ihbarı niteliğinde olması nedeniyle şikayetçinin hak ve çıkarlarını doğrudan ilgilendirmemektedir.

Kamu görevlisinin disiplin suçu işlediğine dair ciddi bir suç duyurusu veya şikayet halinde ilgili hakkında soruşturma yapılması zorunluluğu bulunmakta ise de; yapılan soruşturma sonucunda verilecek kararın şikayetçiyi doğrudan ilgilendirmeyen bir hal alan ve tek taraflı işlem niteliğine bürünen bu sonuca karşı açılan davanın incelenmesine ehliyet yönünden olanak bulunmamaktadır.

İDDK bu kararı bozmuştur. Bu durumda, dava dosyasındaki bilgi ve belgeler çerçevesinde, iptali istenen düzenleme ile davacı arasında kişisel ve güncel menfaat ilişkisinin bulunduğu anlaşıldığından, işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken davanın ehliyet yönünden reddi yolunda verilen Daire kararında hukuki isabet görülmemiştir

T.C.

DANIŞTAY

İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

ESAS NO : 2021/3725

KARAR NO : 2022/348

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : . vasisi .

VEKİLİ : Av. .

KARŞI TARAF (DAVALI) : . Bakanlığı

VEKİLİ : Av. .

İSTEMİN KONUSU:

Danıştay Beşinci Dairesinin 11/11/2020 tarih ve E:2020/3517, K:2020/5020 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Disiplin Soruşturması Usul ve Esasları'nın "Disiplin Cezasının Verilmesi Sırasında Dikkat Edilecek Hususlar" başlıklı (D) bölümünün (g) fıkrasında yer alan "Disiplin kararları müşteki, ihbarcı ve mağdura tebliğ edilmez. Zira bu kişilerin disiplin kararına karşı herhangi bir itiraz veya dava hakkı bulunmamaktadır." düzenlemesinin iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti:

Danıştay Beşinci Dairesinin 11/11/2020 tarih ve E:2020/3517, K:2020/5020 sayılı kararıyla;

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesi, 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendi ile 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi hükümlerine yer verilerek,

Disiplin cezalarının, hizmetin iyi işlemesi ve kamu görevlisinin uyması gereken düzenleme ve yasaklara uyulmasının sağlanması amacıyla getirilmiş olduğu ve kamu görevlileri hakkındaki şikayetlerin disiplin suçunun ihbarı niteliğinde olması nedeniyle şikayetçinin hak ve çıkarlarını doğrudan ilgilendirmediği,

Kamu görevlisinin disiplin suçu işlediğine dair ciddi bir suç duyurusu veya şikayet halinde ilgili hakkında soruşturma yapılması zorunluluğu bulunmakta ise de; yapılan soruşturma sonucunda verilecek kararın şikayetçiyi doğrudan ilgilendirmeyen bir hal alan ve tek taraflı işlem niteliğine bürünen bu sonuca karşı açılan davanın incelenmesine ehliyet yönünden olanak bulunmadığı,

Tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumunda voleybol oynadığı esnada ayak bileğinin incindiği, tedavi için hastaneye götürülmediği ileri sürülerek ihmali olduğu gerekçesiyle ilgili personel hakkında şikayette bulunan davacının iptalini istediği Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Disiplin Soruşturması Usul ve Esasları'nın "Disiplin Cezasının Verilmesi Sırasında Dikkat Edilecek Hususlar" başlıklı (D) bölümünün (g) fıkrasında yer alan "Disiplin kararları müşteki, ihbarcı ve mağdura tebliğ edilmez. Zira bu kişilerin disiplin kararına karşı herhangi bir itiraz veya dava hakkı bulunmamaktadır." şeklindeki düzenleyici işlem ile arasında meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilişkisi olmadığından dava açma ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davacı tarafından, kendisini bizzat ilgilendiren bir konuda bilgi sahibi olamaması sebebiyle itiraz ve dava hakkından mahrum kaldığı; davanın esasının incelenmesi gerektiği; anayasal bilgi edinme hakkını kullandığı; kararın hakkaniyete uygun olmadığı; idarenin tüm eylemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu; iptali istenen düzenlemenin ise yargı denetimine engel olduğu; disiplin cezası verilen memura dava hakkı tanınırken ihbar eden müştekiye tanınmamasının eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiği; ceza infaz kurumları uygulamasında kamu görevlilerinin aralarında olumsuzluk oluşturabilecek disiplin işlemlerini gereğince yerine getirmedikleri belirtilerek Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ:

Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:

Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:

İşlediği iddia edilen bir suçla ilgili olarak tutuklu bulunduğu Kayseri 2 Numaralı T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda, 22/07/2018 tarihinde voleybol oynadığı esnada davacının sol ayak bileği incinmiştir.

Davacı, tedavi için Kayseri Devlet Hastanesi'ne götürülmediği ve kendisine koltuk değneği verilmediğinden bahisle ihmali olan personel hakkında 26/09/2018 tarihinde Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğüne şikayette bulunmuş; akabinde 30/01/2019 tarihli dilekçe ile Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak, yapılan soruşturmayla ilgili bilgi edinmek amacıyla disiplin soruşturması dosyasının bir örneğinin tarafına verilmesini istemiştir.

Davacının istemi, . Cumhuriyet Başsavcılığının . tarih ve . sayılı yazısı ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Disiplin Soruşturması Usul ve Esasları'nın (D) maddesinin (g) fıkrası uyarınca reddedilmiştir.

Bunun üzerine, temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

Anayasa'nın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğu düzenlemesine yer verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; iptal davaları; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Yukarıda metnine yer verilen 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinde yer alan ve iptal davasının sübjektif ehliyet koşulu olan "menfaat ihlali" kavramı doktrinde ve içtihatlarda dava konusu işlemle davacı arasında kurulan kişisel, meşru, güncel bir menfaat ilişkisi olarak tanımlanmaktadır. Sözü edilen menfaat ilişkisinin varlığı ve sınırları her olayda yargı yerince uyuşmazlığın niteliğine göre belirlenmektedir.

Yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır.

İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi kişisel, meşru, güncel bir menfaatin bulunması halinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için davacıyı etkilemesi, yani davacının kişisel bir menfaatini ihlal etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir.

"Meşru menfaat" ilgisinden kasıt, kişi ile işlem arasında hukuken kabul edilebilir, dinlenebilir, korunmaya değer bir ilginin varlığı iken; "kişisel menfaat" ilgisiyle işlemin, kişinin hukukunu etkilemesi, kişi bakımından hukuk aleminde sonuç doğurması kastedilmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının, tutuklu olarak bulunduğu ceza infaz kurumu görevlilerinin, sağlık durumuyla ilgili ihmalde bulunduğunu ileri sürerek ilgililer hakkında disiplin soruşturması yapılması istemiyle başvuruda bulunduğu; bu başvurunun akıbeti hakkında bilgi almak amacıyla yaptığı başvurunun ise iptali istenen düzenleme gerekçe gösterilerek reddedildiği göz önüne alındığında; düzenleme, davacının hukukunu etkileyebilecek nitelikte olduğundan, bu davayı açmada meşru, kişisel ve güncel menfaatinin bulunduğu sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, dava dosyasındaki bilgi ve belgeler çerçevesinde, iptali istenen düzenleme ile davacı arasında kişisel ve güncel menfaat ilişkisinin bulunduğu anlaşıldığından, işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken davanın ehliyet yönünden reddi yolunda verilen Daire kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle ehliyet yönünden reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 11/11/2020 tarih ve E:2020/3517, K:2020/5020 sayılı kararının BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,

4. Kesin olarak, 07/02/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber