Tarım sektörü tohumda millileşmenin neresinde?

Yerli ve Milli Tohumculuğun Gelişmesine Mevzuat mı Engel Oluyor? Tarım Orman Bakanlığı kendi emeğine yeterince sahip çıkıyor mu? Yerli ve Milli tohumculuğumuz, eksik ve yanlış mevzuata mı mahkum? Tescili onaylanmamış tohum çeşidine verilen üretim izni kaldırılmadan yerli tohum çeşitleri gelişebilir mi? Tarımda tohumculuk ne kadar sistemli işliyor?

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 20 Şubat 2024 09:19, Son Güncelleme : 20 Şubat 2024 09:22
Tarım sektörü tohumda millileşmenin neresinde?

Tohumculuk sektöründe milli ve yerli tohumdaki sorunların tartışması bir türlü bitmedi, bitecek gibi de görünmüyor. Tarım bürokrasisinin ve tohumculuk sektörünün yüksek kar marjlı aktörleri ile sırf tohumculuk için kurulmuş Tohumcular Birliği, Yerli ve Milli tohumculuğun gelişmesini ve güçlenmesini sağlayacak bir sistemi hala kuramamış görünüyor.

Yaklaşık yüz elli yıl önce devletin aklına gelen spesifik bitkilerde ıslah ve geliştirme araştırmaları, tamamen milli ve yerli zeminde giderken bugün bu zeminden uzaklaşma riski yaşanmaktadır. Bunda hatalı ve eksik mevzuatta ısrar etmenin, yeterince sahip çıkamamanın, bu alandaki hedefsiz uygulamalarla, kısa yoldan para kazanma hırsıyla hareket etmenin rolü büyüktür.

Tescil olmadan tohum çeşitlerinin pazarlanmasına izin verilmemeli!

Mevzuata göre, tescil aşamasına gelen yeni bitki çeşitlerine, henüz tescil edilmeden, tescil aşamasında gerçekleşen 2-3 yıllık süreci ve bu sürecin sonucunu beklemeden tıpkı tescil edilmiş gibi üretim izni veriliyor olması bu alanın en büyük handikaplarından biridir.

Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bizdeki bu üretim izni uygulaması, tohumculuğun kalitesi ve verimliliği henüz tespit edilmeden, tıpkı tescilliymiş gibi, pazara sürülmesinin, üretilmesinin ve satılmasına izin verilmesinin temelde iki önemli sakıncası vardır.

Birincisi; bu durumdan, istisnasız, en çok yabancı tohum çeşitleri ve doğal olarak da yabancı tohumcular fayda sağlamaktadır. Çünkü yabancı tohum çeşitleri ülkeye getirilirken üretime hemen geçme potansiyeline sahip oldukları için üretim iznini alır almaz üretilip pazara, çiftçiye ulaştırılabilmektedir. Böylece o alandaki Pazar bu çeşitler tarafından kapatılarak yerli çeşitlerimizin önüne geçmekte, bir nevi yerli çeşitlerin piyasaya girmesi engellenmiş olmaktadır.

İkincisi; verim, kalite ve hassasiyeti net olarak belirlenip onaylanmamış tohumu topraklarımızla buluşturmuş oluyoruz. Bu durumda da verimi ve özellikleri net olarak belli olmayan tohumu toprakla buluşturarak riski peşinen kabullenmiş oluyoruz.

Yerli araştırma geliştirme çalışmaları sonucu 10 yılı aşan emekle ıslah edilip tescile başvurusu yapılan tohum çeşitlerimiz, üretim izni alsa bile, üretim ve çoğaltılma potansiyeli henüz oluşmadığı için yabancı kimlikli tohumlarla yarışamamakta daima onların gerisinde kalmaktadır. Bunun zincirleme bir şekilde tohumculuk sektörümüzü geriye ittiğini söylemek mümkündür.

Tohumculuk kuruluşlarının mevzuat için birlikte hareket etme kabiliyetleri ne kadar güçlü?

Ülkemizde %90 nispetinde Tarım Orman Bakanlığının Enstitülerinde yapılan bitki ıslah çalışmaları, özellikle yabancı tohum çeşitlerine avantaj sağlayan üretim izni sorunundan dolayı bir türlü mesafe kat edememektedir. Şu anda ülkemiz çiftçilerinin kullandığı tohumlukların önemli bir bölümü bu uygulamadan dolayı yabancı tohum çeşitleridir.

Bunun çözümü için Tarım Orman Bakanlığının üç büyük kuruluşu; bitki ıslahı ve Ar-Ge alanında çalışan Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü; tohumluk üretim ve dağıtım amaçlı çalışan Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü; tescil, sertifikasyon ve ürün takip amaçlı çalışan Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü bir araya gelerek buna çözüm bulabilir.

Buradaki diğer bir sorun ise birinin çıkardığı mevzuattan diğerinin, ya yeterince haberinin olmaması ya da haberi olsa da, bilgi yetersizliğinden veya konunun önemini kavrayamamaktan kaynaklanan eksiklikler ve kopukluklar yaşanmasıdır. Ayrıca bu durumda ticari tarafı ağır basan sektör temsilcilerinin etkisiyle tek tip bir anlayışa mahkum olma tehlikesi de vardır.

Uygulamada sektör temsilcileri milli ve yerli kavramına yeterince uyuyor mu?

Tohumculuk alanında ticari amaçlı çalışan sektör aktörlerinin önemli bir kısmı bu alanı Milli Tohumculuk meselesi olarak görmemekte, daha çok şirketsel kar amaçlı bakmakta, yerli ve milli tohumculuğun gelişmesine katkı sunmaktan uzak düşmektedir. Bu alanda birkaç münferit çaba genel karşısında yetersiz kalmaktadır.

Bugün hala bazı sebze türleri, patates, şeker pancarı, çim vs. gibi bazı tohumluklarda üretimde yerli çeşit olarak sıfır çektiğimiz veya çok yetersiz düzeyde kaldığımız gerçeğini görmek zorundayız. Bunun yanında da bazı buğday, arpa, baklagiller, bazı yağ bitkileri vs. gibi spesifik bitkilerde üretim alanında yabancı çeşitleri geriden takip etmekteyiz. Ayrıca bu spesifik çeşitlerin tescilli yeni ve güncel versiyonları varken hala 30-40 yıl önce pazara girmiş yerli ve yabancı çeşitlerin tercih edilmesinin gerekçeleri üzerinde de durulmalıdır.

Tarımda tohumluk sektörüne sahip çıkılmalıdır

Tarım Orman Bakanlığı tohumluk sektörüne sahip çıkmalıdır. Öncelikle yabancı tohum çeşitlerinin işine yarayan "üretim iznini" kaldırarak sahip çıkmalıdır. Çoğunluğu kendi malı olan yerli tohumda Ar-Ge payını takip ederek, adil ıslahçı hakkı dağılımını sağlayarak sahip çıkmalıdır. İlçelere kadar yapılanmış yapısıyla kendi ürününü çiftçiye benimseterek sahip çıkmalıdır.

Mevzuatta eksik ve hatalı düzenlemeleri düzelterek, uygulamadaki yetersizlikleri gidererek sahip çıkmalıdır. Bu alanda çalışanlara ve tarıma önemli değer katanlara artı değer vererek sahip çıkmalıdır. Ast üst gözüyle bakmadan, konu uzmanlarının görüşlerine kulak vererek sahip çıkmalıdır. Yerli ve milli çeşit kullanan çiftçilere destek vererek sahip çıkmalıdır.

Tohum, üretim, ıslah, araştırma, tarımsal teknoloji alanlarında çalışan kuruluşları güncelleyerek, işlerini kolaylaştırarak, çalışma alanına uygun yapılandırarak, rol dağılımını doğru yaparak sahip çıkmalıdır. Yerli ve Milli tohumları öne çıkararak, yabancı tohum çeşitlerine sınırlama getirerek, tohumculuk ve onunla bağlantılı alanlarda günübirlik değişmeyen bir sistem oluşturarak sahip çıkmalıdır.

A.Can AYDOĞAN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber