Aylıksız izindeki polis amirinin kimlik ve silahının alınmasına İDDK'dan onay
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, İzmir Emniyet Müdürlüğü emrinde emniyet amiri olarak görev yapmakta iken aylıksız izne ayrılan davacının, aylıksız izne ayrılması nedeniyle polis kimlik kartının ve zati demirbaş tabancasının geçici olarak geri alınmasına yönelik işlemin hukuka uygun olduğuna hükmetti.

Davanın reddine ilişkin Danıştay İkinci ve Onuncu Daireleri Müşterek Kurulu kararı onanmıştır.
Düzenlemenin iptali istemi reddedilmiştir
Polis kimlik kartının aktif ve fiilen görev yapan polis memurlarınca görevin
ifası sırasında kullanılması gereken resmi bir belge olduğu, aylıksız izin,
tutuklanma, vb. hallerde fiilen görev yapmadığından kimlik belgesinin kullanılmasını
gerektirir bir durumun da söz konusu olmayacağı, dolayısıyla aylıksız izin kullanan
bir kolluk görevlisinin kimliğe de ihtiyacının bulunmayacağı gibi söz konusu
kimlik kartının sağladığı hak ve yetkileri görevli olmadığı zamanlarda da kullanmak
suretiyle oluşabilecek suistimallerin de önlenmiş olacağı göz önünde bulundurulduğunda
anılan Yönetmelik hükmünde hukuka aykırılık görülememiştir
Kolluk görevlilerine, görevin ifası esnasında ihtiyaç duyulması halinde kullanılmak üzere teslim edildiği, görevin fiilen yerine getirilmediği zamanlarda da kullanılmasına ihtiyaç duyulmayacağından, kolluk görevlisinin tekrar göreve başladığında iade edilmek üzere zati demirbaş silahların teslim alınmasına ilişkin dava konusu yazıda da içeriği itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Aylıksız izinde olan emniyet görevlilerinin buna ihtiyacı yoktur
Kolluk görevlilerine, görevin ifası esnasında ihtiyaç duyulması halinde kullanılmak
üzere teslim edildiği, görevin fiilen yerine getirilmediği zamanlarda da kullanılmasına
ihtiyaç duyulmayacağından, kolluk görevlisinin tekrar göreve başladığında iade
edilmek üzere zati demirbaş silahların teslim alınmasına ilişkin dava konusu
yazıda da içeriği itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2022/3204
Karar No: 2023/1029
İSTEMİN KONUSU:
Danıştay İkinci ve Onuncu Daireleri Müşterek Kurulunun 03/03/2022 tarih ve E:2017/451,
K:2022/992 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: İzmir Emniyet Müdürlüğü emrinde emniyet amiri olarak görev
yapmakta iken aylıksız izne ayrılan davacının, aylıksız izne ayrılması nedeniyle
polis kimlik kartının ve zati demirbaş tabancasının geçici olarak geri alınmasına
yönelik 15/06/2016 tarihli işlem ve Emniyet Genel Müdürlüğünün. tarih ve . sayılı
yazısı ile 26/12/2015 tarih ve 29574 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet
Teşkilatı Personeli Kimlik Kartları Yönetmeliği'nin 12. maddesinin 1. fıkrasının
(d) bendinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti:
Danıştay İkinci ve Onuncu Daireleri Müşterek Kurulunun 03/03/2022 tarih ve E:2017/451,
K:2022/992 sayılı kararıyla;
Davacının bağlantı talebi yerinde görülmeyerek,
Devlet memurlarının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda gösterilen süre
ve şartlarda izin hakkına sahip olduğu ve bu Kanun'un 108. maddesinde aylıksız
izin konusunun düzenlendiği belirtilerek; davanın açıldığı tarih itibarıyla
2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nun 1., 4/A ve Ek 7. maddelerinde;
Emniyet Teşkilatı Personeli Kimlik Kartları Yönetmeliği'nin 12. maddesinde;
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'un,
davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan Ek 8. maddesinde; Emniyet
Hizmetleri Sınıfı Personeline Görevlerinde Kullanılmak Üzere Bedeli Mukabili
Zati Demirbaş Tabanca Satışına Dair Yönetmelik'in 3. ve 12. maddelerinde yer
alan kurallar aktarılarak,
Emniyet Teşkilatı Personeli Kimlik Kartları Yönetmeliği'nin 12. maddesinin
1. fıkrasının (d) bendi yönünden,
Polisin, demokratik düzen içinde, kanun hakimiyetinin sağlanması ve korunması,
yurt içinde huzur ve nizamın temini, vatandaşların can, mal, ırz güvenliğinin
sağlanması ve korunması, suç işlemeye yönelik davranışların önlenmesi, suçluların
yakalanarak adalete teslim edilmesini sağlayan kamu görevlisi olduğu, bu görevleri
yerine getirirken mevzuatın kendisine sunduğu hak ve yükümlülüklere sahip bulunduğu,
Kişilerin ev ve üzerinin aranması, yakalanması ya da zor kullanılması, kişilerden
kimlik sorulması vb. yetkiler kullanılırken, kendisine bu yetkileri kullanabilmesi
için polis kimlik kartını göstermesinin yasal bir zorunluluk olduğu,
Bu durumda, polis kimlik kartının aktif ve fiilen görev yapan polis memurlarınca
görevin ifası sırasında kullanılması gereken resmi bir belge olduğu, aylıksız
izin, tutuklanma, vb. hallerde fiilen görev yapmadığından kimlik belgesinin
kullanılmasını gerektirir bir durumun da söz konusu olmayacağı, dolayısıyla
aylıksız izin kullanan bir kolluk görevlisinin kimliğe de ihtiyacının bulunmayacağı
gibi söz konusu kimlik kartının sağladığı hak ve yetkileri görevli olmadığı
zamanlarda da kullanmak suretiyle oluşabilecek suistimallerin de önlenmiş olacağı
göz önünde bulundurulduğunda anılan Yönetmelik hükmünde hukuka aykırılık görülmediği,
Emniyet Genel Müdürlüğünün . tarih ve . sayılı yazısı yönünden,
"Teslim Alınacak Zati Demirbaş Tabancalar" konulu yazının, "askerlik
nedeniyle ilişiği kesilen, yurt dışında görev yapmak üzere geçici görevle giden
ve ücretsiz izne ayrılan personelin, üzerlerinde zimmetli zati demirbaş tabancaları,
tekrar göreve başladıklarında kendilerine iade edilmek üzere, bağlı bulundukları
İl Emniyet Müdürlükleri depolarına teslim edilecektir." şeklinde belirtildiği
üzere kolluk görevlisinin fiilen görev yapması halinde zati demirbaş silahının
kullanılabileceğine, fiilen görevde olunmadığı zamanlarda da silahın idareye
geçici olarak teslimine ilişkin bulunduğu,
Kolluk görevlilerine, görevin ifası esnasında ihtiyaç duyulması halinde kullanılmak
üzere teslim edildiği, görevin fiilen yerine getirilmediği zamanlarda da kullanılmasına
ihtiyaç duyulmayacağından, kolluk görevlisinin tekrar göreve başladığında iade
edilmek üzere zati demirbaş silahların teslim alınmasına ilişkin dava konusu
yazıda da içeriği itibarıyla hukuka aykırılık bulunmadığı,
Bireysel işlem yönünden,
Davacının, ücretsiz izne ayrıldığı esnada, polis kimlik kartının ve zati demirbaş
tabancasının geçici olarak geri alınmasına ilişkin işlemin dayanağı olarak gösterilen
Emniyet Genel Müdürlüğünün . tarih ve . sayılı yazısı ile 26/12/2015 tarih ve
29574 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Personeli Kimlik Kartları
Yönetmeliği'nin 12. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinin hukuka uygun bulunması
karşısında, buna bağlı olarak davacı hakkında tesis edilen dava konusu bireysel
işlemde de hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle,
davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davacı tarafından, aylıksız iznin, memurlara, kanunda gösterilen mazeretleri
nedeniyle görevden uzak kaldığı ve bu süre içinde aylığını alamadığı ancak aylık
dışındaki belli yükümlülüklerin devam ettiği, memurun isteği ve kurum amirinin
onayı ile kullanılan veya takdir halinde amirin uygun görmesi üzerine kullanılan
bir izin türü olduğu; aylıksız izinli personelin aylık dışındaki haklarının
elinden alınmasına dair mevzuatta herhangi bir kanun maddesi bulunmadığı; aylıksız
izin memuriyet statüsünü sona erdirmediği için memurların aylıksız izne ayrılması
halinde kimlik ve varsa zati demirbaş ya da şahsi tabancalarının geri alınmamasına
karşın emniyet personelinin kimlik ve zati demirbaş tabancasının geri alındığı;
bu durumun Anayasa ile korunan eşitlik ilkesini ve ayrımcılık yasağını ihlal
ettiği; görevi nedeniyle hayati risk ve tehdit taşıyan emniyet mensuplarından
emekli olduklarında dahi kimlik ve tabancaları geri alınmaz iken aylıksız izine
ayrılan personelden geri alınması işleminin cezai nitelik taşıdığı ve mensupların
can güvenliklerini tehlikeye attığı; bu dava dosyası ile şahıs, olay, zaman
ve yer bakımından hukuki ve kuvvetli irtibatı bulunan dava dosyalarının birleştirilmesi,
maddi tazminat talebine ilişkin hesabın teknik bilgi ve uzmanlık gerektirmesi
nedeniyle bilirkişi atanması, 12.000.000,00-TL adil manevi tazminata hükmedilmesi,
mağduriyetlerinin giderilmesi ve eski hale getirilmesi icap ettiği belirtilerek
Müşterek Kurul kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davalı idare tarafından, Danıştay İkinci ve Onuncu Daireleri Müşterek Kurulunca
verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen
nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek
temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK H KİMİ .'ÜN DÜŞÜNCESİ:
Temyiz isteminin reddi ile Müşterek Kurul kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davacının, 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 38. maddesinde yer verilen bağlantı müessesesinin,
çok sayıdaki dava dosyasının tek dava dosyasında birleştirilmesi anlamına gelmemesi
ve anılan Kanun'da birleştirmeye ilişkin herhangi bir hükme yer verilmemesi
nedeniyle birleştirme talebi reddedilerek, dosya tekemmül ettiğinden davacının
yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği
görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya
eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri
sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davacının maddi ve manevi tazminat istemleri ve bu istemlere yönelik temyiz
istemi yönünden;
Temyiz dilekçesinde, maddi tazminat istemine ilişkin hesabın teknik bilgi ve
uzmanlık gerektirmesi nedeniyle bilirkişi atanması ve 12.000.000,00-TL adil
manevi tazminata hükmedilmesi istemlerinde bulunulmuş ise de, dosyanın tekemmül
aşamasına kadar bu yönde bir istemin mevcut olmadığı, temyize konu kararda da
bu yönde bir hüküm kurulmadığı; öte yandan, bu istemlerin, dosyanın tekemmül
aşaması dikkate alındığında ayrı bir davanın konusunu oluşturabilecek nitelikte
olduğu ve davanın genişletilmesi yasağı kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, davacının, maddi ve manevi tazminat isteminin ve bu istemlere yönelik
temyiz talebinin incelenmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay İkinci ve
Onuncu Daireleri Müşterek Kurulunun temyize konu 03/03/2022 tarih ve E:2017/451,
K:2022/992 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Davacının maddi ve manevi tazminat isteminin ve bu istemlere yönelik temyiz
isteminin İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
4. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama
giderinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin 1. fıkrası
uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
5. Kesin olarak, 17/05/2023 tarihinde, dava konusu düzenleyici işlemler ile
bireysel işlem yönünden oyçokluğu, temyize konu diğer kısımlar yönünden ise
oybirliği ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Dava, emniyet amiri olarak görev yapmakta iken aylıksız izne ayrılan davacının,
aylıksız izne ayrılması nedeniyle polis kimlik kartının ve zati demirbaş tabancasının
geçici olarak geri alınmasına yönelik 15/06/2016 tarihli işlem ve Emniyet Genel
Müdürlüğünün . tarih ve . sayılı yazısı ile 26/12/2015 tarih ve 29574 sayılı
Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Personeli Kimlik Kartları Yönetmeliği'nin
12. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinin iptali istemiyle açılmıştır.
Aylıksız izin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 108. maddesinde düzenlenmiş
olup memurların, belli şartlar altında kullanabildikleri, belirli sürelerle
görevlerini icra etmedikleri ve aylıklarını almadıkları ancak birtakım yükümlülüklerinin
devam ettiği bir izin türüdür.
2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nun 4/A maddesinde, "Polis,
görevini yerine getirirken, kendisinin polis olduğunu belirleyen belgeyi gösterdikten
sonra, kişilere kimliğini sorabilir. Bu kişilere kimliğini ispatlamaları hususunda
gerekli kolaylık gösterilir." hükmü; Ek 4. maddesinde ise "Polis,
görevli bulunduğu mülki sınırlar içinde, hizmet branşı, yeri ve zamanına bakılmaksızın,
bir suçla karşılaştığında suça el koymak, önlemek, sanık ve suç delillerini
tesbit, muhafaza ve yetkili zabıtaya teslim etmekle görevli ve yetkilidir. Bu
madde hükmü gereğince bir suça müdahale eden polise karşı işlenen suçlar görevli
memura karşı işlenmiş suç; müdahalede bulunan polisin işlediği suçlar ise görevli
memurun işlediği suç sayılır." hükmü yer almaktadır. Kanun'un Ek 4. maddesinin
gerekçesinde, görevli olsun olmasın üniformalı ve üniformasız hizmet yapan polis
sıfat ve yetkisine sahip olanların bir suçla karşılaştıklarında görevli ve yetkili
sayıldıkları, bu görev ve yetkinin görevli bulunulan polis bölgesi içinde her
durumda, polis bölgesi dışında ise suça el koyma zorunda kalındığında kullanılacağı
ve yerine getirileceği, örnek olarak, bir ilde herhangi bir hizmet biriminde
üniformalı olarak görev yapan bir polisin görevi hitamında veya izinli iken
sivil elbiseli olarak nerede olursa olsun bir suçla karşılaştığında kendiliğinden
veya tanındığı için müracaat halinde olaya müdahale etmek zorunda olduğu, görevli
olduğu polis bölgesi dışında herhangi bir yerde ise, olaya müdahale etmenin
gerekli olduğuna karar verildiğinde veya tanındığı için halk tarafından olaya
el konulmasının beklendiği ve istendiği durumlarda görevli ve yetkili sayılacağı
belirtilmiştir.
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'un
Ek 8. maddesinde, Emniyet Genel Müdürlüğünce temin edilen tabanca ve mermilerin,
emniyet hizmetleri sınıfı personeline görevlerinde kullanılmak üzere bedeli
mukabili zati demirbaş silah olarak satılacağı; satılan silahların ayrılma,
ihraç ve benzeri sebeplerle geri alınma usul ve esaslarının yönetmelikle belirleneceği
düzenlenmiş olup bu hükme dayanılarak yürürlüğe konulan Emniyet Hizmetleri Sınıfı
Personeline Görevlerinde Kullanılmak Üzere Bedeli Mukabili Zati Demirbaş Tabanca
Satışına Dair Yönetmelik'in 3/f maddesinde, zati demirbaş tabancanın, personel
emekli olup memuriyetten ayrıldığında kuvve kaydından çıkarılarak personelin
zati malı olacak silahı ifade ettiği düzenlenmiş; 12. maddesinde ise, emniyet
hizmetleri sınıfı personelinin zati demirbaş tabancasının geçici olarak alınacağı
haller açığa alınma, görevden uzaklaştırma, işten el çektirme, tutuklanma, göz
altına alınma ve benzeri haller ile akli dengesizlik gösterme olarak sayılmıştır.
Aylıksız izinli memurun memur sıfatı ve memuriyetle ilişkisi sona ermediğinden,
aylık dışındaki haklarının kullandırılmayacağına yönelik bir kural mevcut değildir.
Kaldı ki, 2559 sayılı Kanun'un Ek 4. maddesi, gerekçesiyle birlikte değerlendirildiğinde,
polisin izindeyken dahi bir suçla karşılaştığında suça müdahale etme görev ve
yetkisinin bulunduğu anlaşıldığından, polis olduğunu belirleyen belgenin izinli
olduğu sürede kendisinde bulunması gerekmektedir. Buna göre normlar hiyerarşisi
ilkesine aykırı olarak düzenlenen dava konusu Yönetmelik hükmünde, dayanağı
olan 2559 sayılı Kanun'u aşar nitelikte bir düzenleme getirildiği sonucuna varılmıştır.
Bu çerçevede, davacıya görevinden dolayı verilen kimlik kartının aylıksız izne
ayrılması sebebiyle daha sonra iade edilmek üzere alınmasına ilişkin bireysel
işlemde ve bu işlemin dayanağı dava konusu Yönetmelik hükmünde hukuka uyarlık
bulunmamaktadır.
Yukarıda da değinildiği üzere aylıksız izne ayrılmakla memuriyet statüsü sona
ermemekte ve memuriyete ilişkin bazı yükümlülükler devam etmekte olup aylıksız
izne ayrılmak, Yönetmelik'in 12. maddesinde sayılan zati demirbaş tabancanın
geçici olarak alınacağı haller arasında yer almamakta, bu hallere benzer nitelikte
de bulunmamaktadır. Öte yandan, zati demirbaş tabanca, personel emekli olup
memuriyetten ayrıldığında personelin zati malı olduğuna göre, memuriyetle ilişkisinin
kesilmediği bir hal olan aylıksız izinde de geri alınmaması gerekir. Kaldı ki,
2559 sayılı Kanun'un Ek 4. maddesi kapsamında izinli de olsa bir suçla karşılaştığında
polisin suça müdahale etme görev ve yetkisinin olduğu gözetildiğinde, zati demirbaş
tabancasının da izindeyken kendisinde bulunması icap eder. Aynı şekilde, polis
memurlarının yaptıkları görev icabı hizmet alanları ve süreleri dışında maruz
kalabilecekleri potansiyel tehlikeler göz önünde bulundurulduğunda, aylıksız
izinli oldukları süreçte zati demirbaş tabancalarının kendilerinde kalması güvenlikleri
açısından da bir gerekliliktir.
Buna göre, Emniyet Genel Müdürlüğünün davaya konu . tarih ve . sayılı yazısında
yer alan ve emniyet personelinin aylıksız izne ayrılmaları sebebiyle zati demirbaş
tabancalarının geçici olarak geri alınmasına ilişkin "ve ücretsiz izine
ayrılan" ibaresi ve bu yazı gerekçe gösterilerek tesis edilen davacının
zati demirbaş tabancasının geçici olarak geri alınmasına ilişkin dava konusu
bireysel işlem hukuka aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin belirtilen kısımlar yönünden
kabulü ile davanın reddi yönündeki temyize konu kararın bozulması gerektiği
oyuyla çoğunluk kararının bu kısmına katılmıyoruz.