Telefonla polis arkadaşınızdan bir bilgi ricanız onun atılmasına sebep olabilir?
Danıştay 12. Dairesi, telefonda kendisinden bir şahsın GBT'sine bakmasını istediği dinlemeye takılan polis memurunun meslekten atılmasını hukuka aykırı buldu. Gerekçe ise bu delilin hukuka aykırı olarak elde edilmesi gösterildi

Olay
Davacı hakkında, ... Sulh Ceza Mahkemesi tarafından verilen iletişimin tespiti,
dinlenmesi ve kayda alınması kararı gereğince davacı hakkında elde edilen telefon
tapelerinde; Ö.Y. isimli şahsın davacıya "benim GBT sorgulamasını yapar
mısın? Herhangi bir şey var mı, sonucunu bana bildir sana zahmet kardeşim"
şeklinde mesaj attığı, davacının aynı gün TEM büroda görevli polis memuru F.A.'yı
telefonla arayarak "sana bir T.C. vereyim onun bi şeyine baksana sıkıntısı
varmı yok mu baksana.. Bunu normal şeyden bakma ha sorgudan bakma" dediği
ve telefon görüşmesi bittikten sonra F.A'nın aynı gün davacıya telefonda "abi
baktım şimdi araması yok, beş altı suçtan asayiş kaydı var, taksirle yaralama,
dolandırıcılık, uyuşturucu, kasten yaralama, açıktan hırsızlık" şeklinde
bilgi verdikten sonra davacının Ö.Y.'ye aynı gün kısa mesaj ile "sıkıntı
yok" şeklinde geri dönüş yaptığı, Ö.Y.'nin ise "herhangi bir aramam
felan yok yani" şeklinde cevabı üzerine davacının aynı gün "yok"
diyerek cevap verdiğinin tespit edilidiği.
Eylem tüm açıklığı ile ortay konulmamıştır.
Dava konusu işleme esas disiplin soruşturmasında ise; davacıya ceza verilmesine
neden olan eylemle ilgili olarak davacının mesajlaştığı kişinin ifadesine başvurulmadığı,
bir kişi dışında tanık ifadelerinin alınmadığı, sadece telekomünikasyon yoluyla
yapılan iletişimin dinlenmesi ve denetlenmesi sırasında elde edilen mesaj ve
konuşma içeriklerinin çözümü suretiyle oluşturulan tutanaklara dayanıldığı,
kaldı ki ceza yargılamasında alınan tanık ifadelerinin davacının savunmasıyla
örtüştüğü görülmektedir.
Bu durumda, davacıya isnat edilen fiilin, davacı aleyhine tek başına delil olarak
kullanılamayacak olan tapeler dışında, her türlü şüpheden uzak, kesin ve somut
başka delillerle kanıtlanamadığı dikkate alındığında, verilen meslekten çıkarma
cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldı.
T.C.
DANIŞTAY
İKİNCİ DAİRE
Esas No: 2022/2816
Karar No: 2023/3404
İSTEMİN KONUSU:
. Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin. günlü, E:..., K:... sayılı
kararının, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun
49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
Dava; polis memuru olarak görev yapan davacının, 7068 sayılı Kanun'un 8/6-ç
maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile tecziyesine ilişkin Emniyet Genel
Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun . günlü, . sayılı kararının iptali istemiyle
açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:
... İdare Mahkemesince verilen . günlü, E:. K:. sayılı karar ile; . Cumhuriyet
Başsavcılığının . sayılı soruşturması kapsamında, ... Sulh Ceza Mahkemesi tarafından
iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması kararı gereğince davacı hakkında
elde edilen konuşma kayıtlarında davacı hakkında isnat edilen davacının yetkisini
veya nüfuzunu kendisine ve başkalarına çıkar sağlamak amacıyla ya da kin ve
dostluk gibi nedenlerle kötüye kullanmak fiilinin sübuta erdiği, sübut bulan
bu eylemi nedeniyle 7068 sayılı Kanun'un 8/6-ç maddesi uyarınca "meslekten
çıkarma" cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık
bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti:
. Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin . günlü, E:., K:. sayılı kararında;
istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuk ve usule uygun olduğu
ve kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun
reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davacı tarafından; meslekten çıkarma cezasını verme yetkisinin Emniyet Genel
Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kuruluna değil, Diyarbakır İl Polis Disiplin Kuruluna
ait olduğu, disiplin soruşturmasının altı aylık zamanaşımı süresi içinde başlatılmadığı
gibi iki yıllık zamanaşımı süresinde de sonuçlandırılmadığı, davacı hakkında
ceza soruşturmasında elde edilen dinleme kayıtlarının disiplin soruşturmasında
kullanılmasının mevzuata ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olduğu,
Yüksek Disiplin Kurulunun kendisine tanınan takdir hakkını objektif, gerekçeli
ve ölçülü kullanmadığı, hakkındaki ceza davasında beraat etmesine rağmen masumiyet
karinesine aykırı şekilde istinaf talebinin reddedildiği, istinaf kararında
hukuka aykırılık iddialarının tartışılmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN CEVABI: Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
DANIŞTAY TETKİK H KİMİ : .
DÜŞÜNCESİ: Davacının temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının
bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten
ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
. İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde polis memuru olarak görev yapan davacı hakkında;
Diyarbakır ili, Hazro ilçesinde görev yaptığı döneme ilişkin olarak, davacı
ve diğer şüpheliler hakkında rüşvet almak ve vermek suçundan başlatılan Hazro
Cumhuriyet Başsavcılığının . sayılı soruşturması kapsamında iletişimin dinlenilmesine
karar verilmiş ve soruşturma sonucunda şüpheliler hakkında rüşvet suçundan kovuşturmaya
gerek olmadığına karar verilmiştir. Ancak, iletişimin dinlenilmesi sırasında
tespit edilen bazı eylemlerin davacı açısından "görevi kötüye kullanma"
suçuna vücut verebileceğinin tespit edilmesi üzerine hem ceza soruşturması hem
de disiplin soruşturması başlatılmıştır.
Yürütülen disiplin soruşturması sonucunda düzenlenen soruşturma raporunda özetle;
davacı hakkında, ... Sulh Ceza Mahkemesi tarafından verilen iletişimin tespiti,
dinlenmesi ve kayda alınması kararı gereğince davacı hakkında elde edilen telefon
tapelerinde; Ö.Y. isimli şahsın davacıya "benim GBT sorgulamasını yapar
mısın? Herhangi bir şey var mı, sonucunu bana bildir sana zahmet kardeşim"
şeklinde mesaj attığı, davacının aynı gün TEM büroda görevli polis memuru F.A.'yı
telefonla arayarak "sana bir T.C. vereyim onun bi şeyine baksana sıkıntısı
varmı yok mu baksana.. Bunu normal şeyden bakma ha sorgudan bakma" dediği
ve telefon görüşmesi bittikten sonra F.A'nın aynı gün davacıya telefonda "abi
baktım şimdi araması yok, beş altı suçtan asayiş kaydı var, taksirle yaralama,
dolandırıcılık, uyuşturucu, kasten yaralama, açıktan hırsızlık" şeklinde
bilgi verdikten sonra davacının Ö.Y.'ye aynı gün kısa mesaj ile "sıkıntı
yok" şeklinde geri dönüş yaptığı, Ö.Y.'nin ise "herhangi bir aramam
felan yok yani" şeklinde cevabı üzerine davacının aynı gün "yok"
diyerek cevap verdiğinin tespit edilidiği, Genel Bilgi Toplama (GBT) faaliyetinin;
kolluk birimlerinin, hakkında arama kararı bulunan kişilerin kayıtlarının tutularak
yakalanmasını sağlamak amacıyla yürütülen sistem olduğu, bu sebeple bu verilerin
kanuni kıstaslar haricinde kullanılmaması gerektiği halde Ö.Y. isimli şahsa
bu bilgilerin davacı tarafından iletildiğinin tape kayıtlarından anlaşıldığı,
davacının bu eylemiyle yetkisini veya nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar
sağlamak amacıyla ya da kin ve dostluk gibi nedenlerle kötüye kullandığı kanaatine
varıldığı belirtilerek "meslekten çıkarma" cezası verilmesi teklif
edilmiştir.
Konuyu değerlendiren Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunca alınan
davaya konu 04/02/2020 günlü, 2020/57 sayılı karar ile soruşturma raporunda
getirilen teklif doğrultusunda davacının "Yetkisini veya nüfuzunu kendisine
veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla ya da kin ve dostluk gibi nedenlerle
kötüye kullanmak" fiilinin sübuta erdiği gerekçesiyle 7068 sayılı Kanun'un
8/6-ç maddesi uyarınca "meslekten çıkarma" cezasıyla cezalandırılmasına
karar verilmesi üzerine, anılan işlemin iptali istemiyle temyizen incelenen
dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa'nın "Suç ve Cezalara İlişkin Esaslar" başlıklı 38. maddesinin
6. fıkrasında, "Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak
kabul edilemez" hükmüne yer verilmiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tesadüfen elde edilen deliller"
başlıklı 138. maddesinin 2. fıkrasında, "Telekomünikasyon yoluyla yapılan
iletişimin denetlenmesi sırasında, yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla
ilgisi olmayan ve ancak, 135 inci maddenin altıncı fıkrasında sayılan suçlardan
birinin işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse; bu delil
muhafaza altına alınır ve durum Cumhuriyet Savcılığına derhal bildirilir.
" kuralı düzenlenmiştir.
08/03/2018 günlü, 30354 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe
giren ve emniyet teşkilatı mensuplarına ilişkin disiplin kurallarını düzenleyen
7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Kabul Edilmesine Dair Kanun'un "Disiplin cezası verilecek fiiller"
başlıklı 8. maddesinin, meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiillerin sayıldığı
6. fıkrasının (ç) bendinde, "Yetkisini veya nüfuzunu kendisine veya başkalarına
çıkar sağlamak amacıyla ya da kin ve dostluk gibi nedenlerle kötüye kullanmak"
düzenlemesi yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa Mahkemesinin 13/01/2016 günlü, E:2015/85, K:2016/3 sayılı kararında;
"Anayasa'nın 38. maddesinde idari suç ve cezalar ile adli suç ve cezalar
arasında bir ayrım yapılmadığından, her ikisi de bu maddede öngörülen ilkelere
tabidir. Adli ve idari suçlarda davranış normlarına aykırı ve haksızlık teşkil
eden bir fiille, kanun koyucunun koruma altına aldığı bir hukuki değerin ihlali
söz konusu olup adli ve idari cezaların her ikisi de cebir içermektedir."
hükümlerine yer verilerek, Anayasa'nın 38. maddesinde belirtilen ilkelerin disiplin
hukuku açısından da geçerli olduğu kabul edilmektedir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 138. maddesinin 2. fıkrasında yapılan
atıfla tesadüfi delillerin aynı maddenin 6. fıkrasında sayılan katalog suçlarla
sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, hukuka uygun bir kararla ve hukuka
uygun bir şekilde uygulanan iletişimin denetlenmesi tedbiri sırasında ortaya
çıkan ve soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan herhangi bir suç şüphesi
oluşturan bulgunun tesadüfi delil niteliği taşıyabilmesi için anılan fıkrada
sayılan katalog suçlardan biri üzerinde şüphe oluşturması gerekir. Katalog dışı
bir suça ilişkin bulgular tesadüfi delil niteliği taşıyamayacağından, bu durumda
elde edilen delil, kanuna aykırı olarak elde edilmiş delil niteliğindedir ve
değerlendirme yasağına tabidir.
Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun E:2013/483, K:2013/599 sayılı kararında;
"Maddi gerçeğin araştırılması aşamasında şahsi ya da toplumsal değerlerin
korunması da zorunludur. Bu değerlerin korunabilmesi amacıyla anayasa koyucu,
delillerin serbestliği ilkesine; "delil yasakları" olarak adlandırılan
bir takım sınırlamalar getirmiştir. Delil yasakları; "delil elde etme"
ve "delil değerlendirme" yasağı olarak iki gruba ayrılmaktadır. Delillerin
elde edilme şekline ilişkin yasaklara "delil elde etme yasakları,"
hukuka uygun elde edilmiş olsa bile, delilin yargılamada ortaya konulup değerlendirilebilmesine
ilişkin yasaklara ise "delil değerlendirme yasakları" denilmektedir.
İfade alma ve sorgunun yasak usullerle gerçekleştirilmesi delil elde etme yasaklarına,
iletişimin denetlenmesi sırasında elde edilen delillerin Ceza Muhakemesi Kanununun
135/6. maddesinde sayılan katalog suçlar dışındaki bir suçun soruşturma ve kovuşturulmasında
kullanılamaması ise delil değerlendirilmesi yasaklarına örnek olarak gösterilebilir."
ifadeleriyle aynı ilkelere yer verilmiştir.
Yine Yargıtay Ceza Genel Kurulunun E:2016/5-1440, K:2019/719 sayılı kararında;
"...rüşvet suçu ile ilgili olmak üzere katalog suçlardan soruşturma yapılırken
soruşturma kapsamında hakim kararına dayalı elde edilen tesadüfi delillerin
usul ve kanuna uygun olarak elde edildikleri, ancak bu delillerin katalog suçlar
arasında sayılmayan görevi kötüye kullanma suçunun ispatında ve bu suçtan kurulan
hükmün dayanağı olarak kullanılmasının yasal olarak kabul edilemeyeceği, CMK'nın
138. maddesinin ikinci fıkrasındaki açık düzenleme uyarınca katalog suçlardan
birinin katalog olmayan bir suça dönüşmesi halinde de kullanma yasağının söz
konusu olacağı, bu anlamda kamu davasının katalog suçlardan birinden açılmış
olup olmaması veya dönüştürmenin soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı veya
kovuşturma evresinde mahkeme tarafından yapılması arasında herhangi bir fark
bulunmadığı, aksi düşüncenin kabulünün, kanunda yer alan katalog kısıtlamasını
dolanmak niyetiyle katalog suç görüntüsü altında tedbire başlanıp deliller elde
edildikten sonra bu delillerin katalog dışı bir suç için kullanılması sonucunu
doğuracağı hususları birlikte değerlendirildiğinde; her iki iletişimin denetlenmesi
yoluyla elde edilen delillerin hukuka aykırı nitelikte olduğu ve CMK'nın 217.
maddesinin ikinci fıkrasına göre hükme esas alınamayacağı kabul edilmelidir."
yolunda hüküm kurulmuştur.
Yukarıda yer verilen kanun hükümleri ve yargı kararlarının birlikte değerlendirilmesinden,
telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında elde edilen
ses kayıtlarının, bu soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ve katalog
suç niteliği taşımayan suçlar hakkında yürütülecek disiplin soruşturmasında
delil olarak kullanılamayacağı ve sadece bu kayıtlara dayanılarak disiplin cezası
verilemeyeceği sonucuna ulaşılmaktadır. Bununla birlikte, bu kayıtlara dayalı
olarak disiplin soruşturması başlatılmasında ve açılan soruşturma genişletilmek
suretiyle elde edilen tanık ifadeleri gibi bilgi ve belgelere dayalı olarak
disiplin cezası verilmesinde hukuki bir engel de bulunmamaktadır.
Kamu görevlilerinin disiplin cezasıyla cezalandırılabilmeleri için; disipline
aykırı eylem veya işlemlerinin sübut bulup bulmadığının usulüne uygun olarak
yapılacak soruşturma ile ortaya konulması, soruşturma aşamasında kamu görevlisinin
lehinde ve aleyhinde olan her türlü bilgi ve belgenin toplanması, bilahare disipline
aykırı davranış olarak tespit edilen eylemin hiçbir şüpheye yer bırakmayacak
şekilde ispatlanarak bu eyleme uygun olan disiplin cezası maddesinin tayini
ve uygulanması gerekmektedir.
Dava konusu işleme esas soruşturma raporu ile dava dosyasındaki diğer bilgi
ve belgeler incelendiğinde; Hazro Cumhuriyet Başsavcılığının... sayılı soruşturması
kapsamında davacı ve diğer şüpheliler hakkında "rüşvet almak ve vermek
suçuna" ilişkin yapılan iletişimin dinlenmesi ve kayda alınması kararı
sonucunda tespit edilen mesaj ve konuşma içeriklerinin değerlendirilmesi neticesinde
yetkisini veya nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla ya
da kin ve dostluk gibi nedenlerle kötüye kullanmak eylemi nedeniyle davacının
meslekten çıkarma cezasıyla tecziyesine karar verildiği görülmektedir.
Davacının disiplin cezası ile cezalandırılmasına dayanak gösterilen fiilleri
nedeniyle "görevi kötüye kullanma" suçundan dolayı yargılandığı davada,
. Asliye Ceza Mahkemesinin. günlü, E:., K:. sayılı kararıyla; ...her ne kadar
sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan cezalandırılması amacıyla kamu
davası açılmış ise de atılı suça dayanak teşkil edebilecek tek somut delilin
sanık hakkında rüşvet suçundan yürütülen soruşturma kapsamında alınan iletişimin
tespiti kararı sırasında elde edilen kayıtlar olduğu, dinlenen tanık beyanlarının
ise sanığın savunmasını destekler nitelikte olduğu, bu itibarla dosya içerisinde
sanığın atılı suçu işlediğine dair hukuka uygun olarak alınmış, her türlü şüpheyi
bertaraf edecek somut bir delilin bulunmadığı" gerekçesiyle beraatına karar
verilmiş ve bu karar 03/05/2021 tarihinde kesinleşmiştir.
Dava konusu işleme esas disiplin soruşturmasında ise; davacıya ceza verilmesine
neden olan eylemle ilgili olarak davacının mesajlaştığı kişinin ifadesine başvurulmadığı,
bir kişi dışında tanık ifadelerinin alınmadığı, sadece telekomünikasyon yoluyla
yapılan iletişimin dinlenmesi ve denetlenmesi sırasında elde edilen mesaj ve
konuşma içeriklerinin çözümü suretiyle oluşturulan tutanaklara dayanıldığı,
kaldı ki ceza yargılamasında alınan tanık ifadelerinin davacının savunmasıyla
örtüştüğü görülmektedir.
Bu durumda, davacıya isnat edilen fiilin, davacı aleyhine tek başına delil olarak
kullanılamayacak olan tapeler dışında, her türlü şüpheden uzak, kesin ve somut
başka delillerle kanıtlanamadığı dikkate alındığında, verilen meslekten çıkarma
cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığından, davanın reddine
ilişkin mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolunda. Bölge İdare
Mahkemesi... Dava Dairesince verilen temyize konu kararda yasal isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE;
2. . Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin . günlü, E:., K:. sayılı
kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 2/b fıkrası
uyarınca BOZULMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 6545 sayılı Kanun'la değişik
50. maddesinin 2. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek
yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın, kararı veren . Bölge İdare Mahkemesi
... İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'na 6545 sayılı Kanun'un 27. maddesi
ile eklenen Geçici 8. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
13/06/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.