Derneğin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline açtığı dava İDDK tarafından reddedildi
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" olarak tanıtılan ve 27/05/2024 tarihinde onaylanarak yürürlüğe giren eğitim programı değişikliği kararının iptali istemiyle açılan bir davayı karar bağladı.

Davacı Derneğin kuruluş amacı ile dava konusu "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Öğretim Programları" birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile dava konusu işlem arasında güncel, kişisel ve meşru bir menfaat ilişkisinin bulunmadığı sonucuna varıldı.
İptal davası açılmasında "menfaat ilişkisi" bulunması şarttır
İptal davaları, idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören yasa koyucu, iptal davaları için menfaat ihlalini, subjektif ehliyet koşulu olarak aramaktadır.
İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idari işlemlerin; ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceği kabul edilmektedir.
Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisinin varlığı, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin, hukuken korunması gereken bir menfaat bağının bulunması dava açma ehliyeti için gerekli sayılmaktadır.
Davacı derneğin dava konusu işlemle bir menfaat bağı yoktur
Davacı Derneğin Tüzüğü'nde, Derneğin amacının; Atatürk ilke ve devrimleri (Kemalizm) ile gerçekleşmiş olan hakların korunması, geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve çağdaş eğitim yolu ile çağdaş insan ve çağdaş topluma ulaşılması olduğu belirtilmiştir.
Talim ve Terbiye Kurulunun 23/05/2024 tarih ve 20 sayılı kararıyla kabul edilen ve 27/05/2024 tarihli Bakan Oluru ile yürürlüğe giren dava konusu Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Öğretim Programlarında, okul öncesi eğitim programı ile ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında okutulan derslerin öğretim programları yeniden belirlenmiş ve önceki öğretim programları uygulamadan kaldırılmıştır.
Bu durumda, davacı Derneğin kuruluş amacı ile dava konusu "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Öğretim Programları" birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile dava konusu işlem arasında güncel, kişisel ve meşru bir menfaat ilişkisinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2024/2576
Karar No: 2025/394
İSTEMİN KONUSU:
Danıştay Sekizinci Dairesinin 28/06/2024 tarih ve E:2024/3126, K:2024/3963 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" olarak tanıtılan ve 27/05/2024 tarihinde onaylanarak yürürlüğe giren eğitim programı değişikliği kararının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti:
Danıştay Sekizinci Dairesinin 28/06/2024 tarih ve E:2024/3126, K:2024/3963 sayılı kararıyla;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davalarının idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacağı; "Dilekçeler üzerine ilk inceleme" başlıklı 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendinde, dava dilekçesinin, davacının dava açma ehliyeti olup olmadığı yönünden inceleneceği; "İlk inceleme üzerine verilecek karar" başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, davacının, iptali istenen işlem yönünden dava açma ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığında davanın reddine karar verileceği hükümlerine yer verildiği,
İptal davalarının, idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olduğu, bununla birlikte, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören yasa koyucunun, iptal davaları için menfaat ihlalini, subjektif ehliyet koşulu olarak aradığı,
İptal davalarındaki subjektif ehliyet koşulunun, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorun olması dolayısıyla, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerektiği
İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idari işlemlerin, ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabul edildiği,
Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisinin varlığının, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlendiği, davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin, hukuken korunması gereken bir menfaat bağının bulunmasının dava açma ehliyeti için gerekli sayıldığı,
Dosyanın incelenmesinden, davacı Derneğin kamuya yararlı çalışan dernekler arasında olduğu, Tüzüğü'nün 3. maddesinde, Derneğin amacının, Atatürk ilke ve devrimleri (Kemalizm) ile gerçekleşmiş olan hakların korunması, geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve çağdaş eğitim yolu ile çağdaş insan ve çağdaş topluma ulaşılması olarak belirlendiği; 4. maddesinde, evrensel hukuk ilkeleri, Anayasa ve yasalar doğrultusunda evrensel insan haklarına saygılı; demokratik, laik bir toplum ve sosyal hukuk devleti düzeninin gerçekleştirilmesi, korunması ve geliştirilmesi, bireylerin hukuksal, siyasal, ekonomik, kültürel, toplumsal konumunun geliştirilmesi, tüm insan hakları ve özgürlüklerinden yararlanmalarının sağlanması, toplumda çevre bilincinin ve kültürel mirasımızla ilgili duyarlılığın artırılması ve çevre sorunlarıyla ilgilenilmesi, amaç doğrultusunda çocuklar ve gençlerin sosyal, kültürel ve bedensel gelişmelerinin sağlanması, sağlık sorunlarının çözümüne destek olunması, eğitimde fırsat eşitsizliğini gidermek amacıyla kız çocuklarının okullaştırılma oranının artırılmasının sağlanması, kadınların eğitimli ve meslek sahibi bireyler olmaları için çalışmalar yapılması, çağdaşlaşma ve eğitimde reform çalışmalarına öncülük edilmesinin, Derneğin çalışma ilkeleri olarak sayıldığı,
Bu durumda, davacı Derneğin Tüzüğü'nde, üyelerinin haklarını korumak amacıyla dava açabileceğine veya Derneğin amaçları arasında üyelerinin haklarını korumak için hukuki yollara başvurabileceğine dair herhangi bir ifadeye yer verilmediği gibi dava konusu düzenlemenin iptalinde davacı Derneğin üyelerinin menfaat birliği de bulunmadığından, davacı Derneğin dava açma ehliyetinin bulunmaması nedeniyle davanın esasının incelenmesine hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle,
davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davacı tarafından, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğuna ilişkin Anayasa hükmü ile Derneklerine ait Tüzük'ün amaç ve ilkeleri dahilinde dava konusu işleme karşı dava açma ehliyetinin bulunduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davalı idare tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...'NIN DÜŞÜNCESİ:
Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davalarının idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacağı; "Dilekçeler üzerine ilk inceleme" başlıklı 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendinde, dava dilekçesinin, davacının dava açma ehliyeti olup olmadığı yönünden inceleneceği; "İlk inceleme üzerine verilecek karar" başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, davacının, iptali istenen işlem yönünden dava açma ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığında davanın reddine karar verileceği hükümlerine yer verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 56. maddesinde, derneklerin, gerçek veya tüzel en az yedi kişinin kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi toplulukları olduğu; 90. maddesinde ise, derneklerin, amaçlarını gerçekleştirmek üzere, tüzüklerinde belirtilen çalışma konuları ve biçimleri doğrultusunda faaliyette bulunacakları hükmü yer almıştır.
5253 sayılı Dernekler Kanunu'nun "Dernek Tüzüğü" başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, "Derneğin amacı ve bu amacı gerçekleştirmek için dernekçe sürdürülecek çalışma konuları ve çalışma biçimleri ile faaliyet alanı"nın dernek tüzüğünde yer alacağı belirtildikten sonra, 30. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, "Tüzüklerinde gösterilen amaç ve bu amacı gerçekleştirmek üzere sürdürüleceği belirtilen çalışma konuları dışında faaliyette bulunamayacakları" hüküm altına alınmıştır.
Davacı Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Tüzüğü'nün "Derneğin Amacı" başlıklı 3. maddesinde, "Derneğin amacı; Atatürk ilke ve devrimleri (Kemalizm) ile gerçekleşmiş olan hakların korunması, geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve çağdaş eğitim yolu ile çağdaş insan ve çağdaş topluma ulaşılmasıdır." düzenlemesine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İptal davaları, idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören yasa koyucu, iptal davaları için menfaat ihlalini, subjektif ehliyet koşulu olarak aramaktadır.
İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idari işlemlerin; ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceği kabul edilmektedir.
Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisinin varlığı, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin, hukuken korunması gereken bir menfaat bağının bulunması dava açma ehliyeti için gerekli sayılmaktadır.
Davacı Derneğin Tüzüğü'nde, Derneğin amacının; Atatürk ilke ve devrimleri (Kemalizm) ile gerçekleşmiş olan hakların korunması, geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve çağdaş eğitim yolu ile çağdaş insan ve çağdaş topluma ulaşılması olduğu belirtilmiştir.
Talim ve Terbiye Kurulunun 23/05/2024 tarih ve 20 sayılı kararıyla kabul edilen ve 27/05/2024 tarihli Bakan Oluru ile yürürlüğe giren dava konusu Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Öğretim Programlarında, okul öncesi eğitim programı ile ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında okutulan derslerin öğretim programları yeniden belirlenmiş ve önceki öğretim programları uygulamadan kaldırılmıştır.
Bu durumda, davacı Derneğin kuruluş amacı ile dava konusu "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Öğretim Programları" birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile dava konusu işlem arasında güncel, kişisel ve meşru bir menfaat ilişkisinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, davanın ehliyet yönünden reddi yolunda verilen temyize konu Daire kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 28/06/2024 tarih ve E:2024/3126, K:2024/3963 sayılı kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Kullanılmayan... TL yürütmeyi durdurma harcının istemi halinde davacıya iadesine,
4. Kesin olarak, 20/02/2025 tarihinde oybirliği ile karar verildi.