Merkez Bankası'ndan hükümete açık mektup

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 26 Ocak 2009 16:02, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Merkez Bankası (MB), enflasyonda, 2008 yılının sonu için yüzde 6 olan belirsizlik aralığı üst sınırının yıllık TÜFE artışının yüzde 10,06 olarak gerçekleşmesi ile aşıldığını hatırlattı.

Mevsimsellikten arındırılmış temel enflasyon göstergelerinin enflasyonun ana eğiliminin aşağı yönlü olduğuna işaret ettiğini belirten MB, yılın son çeyreğindeki döviz kuru hareketleri gözönüne alındığında bu dönemde temel enflasyon göstergelerinin gerilemeye devam etmesinin beklehdiğini kaydetti.

MB, 2008 enflasyonunda gerçekleşen hedeften sapmaya dikkat çekerek, bunun nedenlerini ve enflasyonun tekrar hedefe ulaşması için alınan tedbirleri, Hükümete atfen yayanlığı 'Açık Mektup' ile kamuoyu ile paylaştı. Banka, bu açık mektubun, enflasyonun hedeften sapma nedenlerini anlattığını, Merkez Bankası'nın orta vadeli hedeflere ulaşmak için uyguladığı stratejiyi ortaya koyduğunu bildirdi.

Hükümet adına, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'e atfen MB Başkanı Durmuş Yılmaz ve Başkan Yardımcısı Erdem Başçı imzası ile yayınlanan açık mektupta şu görüşlere yer veriliyor:

HEDEFİN AŞILMASININ NEDENLERİ

2008 yılı boyunca yurt içi enflasyonun seyri üzerinde daha çok küresel ekonomideki gelişmeler belirleyici olmuştur. Yılın ilk üç çeyreğinde enerji ve diğer emtia fiyatlarında gözlenen sert artışlar, son çeyrekte küresel finansal krizin derinleşmesiyle ve dünya ekonomisinde gözlenen belirgin yavaşlamayla yerini keskin bir düşüşe bırakmıştır. Bu doğrultuda, yılın son çeyreğinde yurt içi enerji ve işlenmiş gıda fiyatlarının artış hızında kayda değer bir gerileme gözlenmiştir. Bununla birlikte, emtia fiyatlarında geçmiş dönemde gözlenen yüksek artışların birikimli etkileri enflasyonu göreli olarak yüksek düzeylerde tutmaya devam etmiştir. Nitekim, 2008 yılı sonunda yüzde 10,1 düzeyinde gerçekleşen enflasyonun yaklaşık 6,2 puanı gıda ve enerji fiyatlarının doğrudan etkilerinden kaynaklanmıştır.

Emtia fiyatlarında öngörülenin ötesindeki sert düşüşün etkisiyle, işlenmiş gıda fiyatları yılın son çeyreğinde beklentilerimizden daha olumlu bir seyir izlemiştir. Diğer yandan, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki oynaklık yıl genelinde devam etmiş, yılın son çeyreğinde ise bu kalemin yıllık enflasyonunda belirgin bir artış gözlenmiştir. İşlenmiş ve işlenmemiş gıda fiyatlarının ortalamasına bakıldığında ise 2008 yılında gıda enflasyonunun bir önceki yıla kıyasla düşüş sergilediği, buna rağmen genel enflasyonun üzerinde gerçekleştiği görülmektedir.

Son çeyrekte gözlenen keskin yavaşlamaya rağmen, enerji fiyatları yılı yaklaşık yüzde 20 civarında artışla tamamlamıştır. Petrol fiyatlarının seyri gözönüne alındığında yurt içi enerji enflasyonunun düşmeye devam etmesi beklenmektedir. Bu çerçevede, 2009 yılında enerji fiyat gelişmelerinin enflasyondaki düşüşe önemli katkı yapacağı tahmin edilmektedir.

Yılın ilk üç çeyreğinde gıda ve enerji fiyatlarının ikincil etkileriyle hizmet fiyatlarının artış hızı yüksek seviyelerde seyretmiştir. Bu etki özellikle yemek ve ulaştırma hizmetlerinde kendini göstermiştir. Son çeyrekte toplam talepteki keskin yavaşlama ve emtia fiyatlarındaki sert düşüş sonrasında, hizmet fiyatlarının artış hızında da belirgin bir yavaşlama gözlenmiştir. Kira enflasyonu ise 2008 yılı boyunca gerilemeye devam etmiştir. Arz yönlü şokların etkisini kaybetmesi ve iç talebin zayıf seyriyle hizmet fiyatlarının 2009 yılında da yavaşlamaya devam etmesi beklenmektedir.

Gıda, enerji, tütün ve altın fiyatlarını dışlayan temel fiyat endeksinin yıllık artış hızı son çeyrekte yüzde 7,3'ten yüzde 7'ye gerilemiştir. Mevsimsellikten arındırılmış temel enflasyon göstergeleri de enflasyonun ana eğiliminin aşağı yönlü olduğuna işaret etmektedir. Yılın son çeyreğindeki döviz kuru hareketleri göz önüne alındığında bu dönemde temel enflasyon göstergelerinin gerilemeye devam etmesi kayda değer bir gelişme olarak değerlendirilmektedir.

Diğer ülkelerin enflasyon verileri de 2008 yılında enflasyonun büyük ölçüde küresel gelişmeler tarafından belirlendiğini teyid etmektedir. Yılın ilk üç çeyreğinde emtia fiyatlarındaki hızlı artış bütün dünyada enflasyon baskılarını artırmıştır. Son çeyrekte küresel enflasyondaki eğilimlerin tersine dönmesine rağmen, enflasyon hedeflemesi uygulayan gelişmekte olan ülkelerin büyük bir çoğunluğunda yıl sonunda enflasyon hedefleri belirgin olarak aşılmıştır.

PARA POLİTİKASI

2008 yılının ilk yarısında emtia fiyatlarındaki keskin artış enflasyonu olumsuz etkilemiştir. Para Politikası Kurulu (Kurul), enflasyon beklentilerindeki bozulmayı durdurmak ve arz yönlü şokların genel fiyatlama davranışlarına yansımasını önlemek amacıyla Mayıs-Temmuz döneminde para politikasında 150 baz puanlık sıkılaştırmaya gitmiştir. Enflasyon hedeflerindeki değişikliğin parasal sıkılaştırmayla birlikte uygulanması stratejisi, üçüncü çeyrekte enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınmasında önemli katkıda bulunmuştur.

2008 yılının son çeyreğinde küresel ekonomideki sorunların derinleşmesiyle hem iç talep hem de dış talep belirgin olarak yavaşlamıştır. Toplam talepteki bu yavaşlamaya rağmen, küresel finans ve emtia piyasalarındaki belirsizlikler ve bunların enflasyon üzerindeki yansımalarına ilişkin riskler, para politikasının temkinli davranmasını gerektirmiştir. Bu çerçevede Kurul, Eylül ve Ekim aylarında politika faizlerini değiştirmemiştir. Takip eden dönemde açıklanan veriler, kurdan fiyatlara geçiş etkisinin geçmiş dönemlere kıyasla sınırlı kalacağına ve toplam talepteki belirgin yavaşlama ile emtia fiyatlarındaki hızlı gerilemenin enflasyonda sert bir düşüşe yol açacağına işaret etmiştir. Bu çerçevede Kurul, politika faizlerinde Kasım ayında 50 baz puan, Aralık ayında ise 125 baz puan indirime gitmiştir.

Zaman içinde açıklanan verilerin Merkez Bankası'nın faiz indirimlerini haklı çıkarması beklentileri olumlu etkilemiş, özellikle Ocak ayında orta vadeli enflasyon beklentilerinde kayda değer bir iyileşme gözlenmiştir. Bu gelişmeler para politikasının beklentileri daha etkin yönetebilmesine olanak tanımıştır. Nitekim, faiz indirimleri ve beraberinde yapılan açıklamaların getiri eğrisini şekillendirmekte etkili olduğu görülmektedir. Bu çerçevede, küresel piyasaların kısmen yatışmasının da etkisiyle, gösterge bono faizlerinde belirgin bir düşüş gözlenmiştir.

Son dönemde, uluslararası kredi piyasalarındaki ve küresel ekonomideki sorunların önceki tahminlere göre daha uzun bir süre etkili olacağına ilişkin görüşler güçlenmektedir. Büyüme öngörülerinin aşağı yönlü güncellenmesi ve emtia fiyatlarındaki sert düşüşler enflasyonun orta vadeli hedeflerin altında kalma ihtimalini artırmıştır. Bu çerçevede Kurul, önümüzdeki aylarda yapılması öngörülen faiz indirimlerinin önemli bir kısmını erkene alarak Ocak ayında kısa vadeli faizlerin 200 baz puan daha indirilmesine karar vermiştir.

B, 2008 enflasyonunda gerçekleşen hedeften sapmaya dikkat çekerek, bunun nedenlerini ve enflasyonun tekrar hedefe ulaşması için alınan tedbirleri, Hükümete atfen yayanlığı 'Açık Mektup' ile kamuoyu ile paylaştı. Banka, bu açık mektubun, enflasyonun hedeften sapma nedenlerini anlattığını, Merkez Bankası'nın orta vadeli hedeflere ulaşmak için uyguladığı stratejiyi ortaya koyduğunu bildirdi. Hükümet adına, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'e atfen MB Başkanı Durmuş Yılmaz ve Başkan Yardımcısı Erdem Başçı imzası ile yayınlanan açık mektupta şu görüşlere yer veriliyor:

ENFLASYON GÖRÜNÜMÜ

2008 yılının son çeyreğinde küresel iktisadi faaliyetteki sert yavaşlama ve emtia fiyatlarındaki keskin düşüşlerle enflasyon görünümünü etkileyen unsurlarda belirgin bir aşağı yönlü hareket gözlenmiştir. İthalat fiyatlarındaki düşüş ve toplam talepteki zayıflama, Ekim ayı Enflasyon Raporu'nda yer alan varsayımlara kıyasla daha belirgin olmuştur. Bu gelişmeler doğrultusunda 2008 yılında enflasyon yüzde 10,1 olarak gerçekleşmiş ve yüzde 11,1 olan yıl sonu tahminimizin altında kalmıştır. Dolayısıyla, orta vadeli tahminlerimize temel oluşturan başlangıç noktası 1 puan aşağı çekilmiştir.

Küresel krizin derinleşmesinin ardından kredi koşullarında belirgin bir sıkılaşma ve kredi faizlerinde sert bir yükseliş gözlenmiştir. 2008 yılının son çeyreğinde tüketici kredilerinin uzunca bir süredir ilk defa daralması, finansal koşulların sıkı olduğuna işaret etmektedir.

Son dönemde yapılan faiz indirimleri kredi piyasalarımızdaki baskıyı kısmen bertaraf etmiştir. Nitekim, tüketici kredilerinin faizlerinde belirgin bir düşüş gözlenmektedir. Bununla birlikte, ticari kredi faizleri yüksek seviyelerde seyretmeye devam etmektedir. Önümüzdeki dönemde, azalan risk iştahının ve küresel kredi piyasalarındaki sıkılaşmanın kredi genişlemesini sınırlayacağı tahmin edilmektedir.

Eylül ve Ekim aylarında küresel finansal krizin derinleşmesiyle artan belirsizlik algılaması ve finansal sistemin küçülme eğilimi, Türkiye'nin de dahil olduğu gelişmekte olan ülkelerin kredi riskini olumsuz etkilemiş ve döviz kurlarında belirgin değer kayıplarına yol açmıştır. Kasım ayından bu yana döviz kurları göreli olarak daha istikrarlı seyretmiş olsa da gelişmekte olan ülkelerin para birimleri üzerindeki baskı henüz ortadan kalkmamıştır.

Ekim ayının sonunda yayımladığımız açık mektupta, döviz kurundan enflasyona geçiş etkisinin büyüklüğü önemli bir belirsizlik unsuru olarak yer almaktaydı. Mektupta, iç talepteki yavaşlamanın bu etkiyi büyük ölçüde sınırlayacağını ve bu nedenle döviz kuru ile enflasyon arasındaki ilişkinin tarihsel ortalamalara kıyasla daha sınırlı kalmasını beklediğimizi ifade etmiştik. Bununla birlikte, Türk lirası'nın değer kaybının boyutunu göz önüne alarak, enflasyon üzerinde 2008 yılı için 1,2 puan 2009 yılı için ise 1,5 puanlık bir etki öngörmüştük. 2008 yılının son çeyreğinde, döviz kuru hareketlerinin fiyatlar üzerindeki etkisi tahminlerimizden de düşük gerçekleşmiştir. Grafik 11, döviz kurlarında benzer bir hareketlilik gözlenen Mayıs-Temmuz 2006 ile Ekim-Aralık 2008 dönemlerini fiyatlara geçişkenlik açısından kıyaslamaktadır. Kıyaslama, TÜFE içinde döviz kuruna en yüksek tepki veren alt gruplarından biri olan dayanıklı tüketim malları esas alınarak yapılmaktadır. Buna göre, Ekim-Aralık 2008 döneminde dayanıklı tüketim mallarının alt kalemlerinde fiyatlar (büyük ölçüde endekslemeye tabi olan elektrikli ev aletleri hariç) önemli bir değişim göstermezken, Mayıs-Temmuz döneminde bütün alt kalemlerde keskin artışlar gözlenmiştir.

Ekim ayında yayımladığımız açık mektupta iç talepteki belirgin yavaşlama ve TL'deki değer kaybı nedeniyle net ihracatın toplam talebe katkısının artacağını, ancak ticaret ortaklarımızın iktisadi faaliyetindeki yavaşlamanın bu etkiyi sınırlayacağını öngörmüştük. Zira, son yıllarda ihracatımızda dayanıklı tüketim ve sermaye mallarının payının giderek artması, ihracatımızı küresel konjonktürdeki değişimlere daha hassas hale getirmiştir. Son çeyrek ihracat gelişmeleri, genel eğilim anlamında beklediğimiz yönde gerçekleşse de, ana ticaret ortaklarımızın ekonomilerindeki yavaşlama ve buna bağlı olarak ihracattaki küçülme temel varsayımlarımızda esas alınan çerçeveye kıyasla daha sert olmuştur.

Küresel krizin başladığı tarih olan Eylül 2007'den bugüne dünya ekonomilerinin birbirinden etkilenme derecesi giderek daha belirgin olmaya başlamıştır. Önümüzdeki dönemde ülkemizde enflasyon ve para politikası görünümünün büyük ölçüde küresel ekonomideki gelişmeler tarafından şekilleneceği düşünülmektedir. Bu nedenle, küresel ekonomiye ilişkin varsayımlar her zamankinden daha fazla önem taşımaktadır. Orta vadeli tahminlerimiz üretilirken, çeşitli uluslararası kuruluşların tahminlerinin toplulaştırılmasıyla oluşturulan Consensus Forecasts bülteni esas alınarak, küresel ekonomide 2010 yılının başından itibaren kademeli bir toparlanma olacağı varsayılmıştır.

Üçüncü çeyrek GSYİH verileri iç talebin arka arkaya üç çeyrek daraldığını göstermektedir. Ekim Enflasyon Raporu'nda yılın son çeyreğinde ekonominin yavaşlamaya devam edeceği öngörülmüştü. Son çeyreğe ilişkin göstergeler iktisadi faaliyetteki zayıflamanın tahminlerimizden daha derin olduğuna işaret etmektedir.

Küresel ekonomide derinleşen sorunların ve sıkılaşan kredi koşullarının iç talebi uzunca bir süre sınırlamaya devam edeceği düşünülmektedir. Yapılan faiz indirimlerinin de etkisiyle yurt içi talepte yılın ikinci yarısında kısmi bir toparlanma görülebilecektir. Bununla birlikte, böylesine büyük çaplı bir krizin ardından iktisadi birimlerin güveninin normale dönmesinin zaman alacağı gözönüne alındığında, toparlanmanın yavaş ve kademeli olması beklenmektedir.

Sonuç olarak, iktisadi faaliyetin uzunca bir süre zayıf seyretme olasılığı bulunmaktadır. Bu nedenle, tahminlerimiz üretilirken, toplam talep koşullarının enflasyona verdiği desteğin önceki dönemlere kıyasla belirgin olarak arttığı bir çerçeve esas alınmıştır. Söz konusu güncelleme enflasyon ve para politikası görünümünün değişmesine neden olan başlıca unsur olmuştur.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber