Veli Küçük: Her şeyin içine maydanoz gibi beni soktular

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 26 Şubat 2010 16:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Birinci "Ergenekon" davasının tutuklu sanıklarından emekli Tuğgeneral Veli Küçük, "Her şeyin içine maydanoz gibi Veli Küçük'ü soktular. Mesele Veli Küçük değil. Küçük üzerinden Türk ordusuna gidilmesidir" dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada konuşan tutuklu sanık Veli Küçük 24 aydır tutuklu olduğunu, ancak tutukluluğunu, 20'inci tayin yeri olarak gördüğünü söyledi.

"Her şeyin içine maydanoz gibi Veli Küçük'ü soktular" diyen Küçü k, yaptığı görevleri anlatarak, kendisinin yerinde olan her subayın bunları yapacağını kaydetti.

Vatanına en ufak bir yanlışlık yapmadığını belirten Küçük, "Mesele Veli Küçük değil. Küçük üzerinden Türk ordusuna gidilmesidir. Türk ordusu dünya üzerinde birinci ordudur. Benim ordum 30 sene dağda gerilla muharebesi yapmış bir ordudur. Bölgeye hakim olmak için bu ordunun yıpratılması gerekirdi. Türkiye'yi Türklere yedirmeyeceğiz diye uğraşıyorlar. Bunun için de ordunun yıpratılması gerekir. Veli Paşa'da kalmaz o iş" dedi.

Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümünün ardından pek çok yakınının "Ecelen ölmedi. Etkin güçler öldürdü" dediğini, bunları kim olduğunun sorulması üzerine de "Veli Küçük diyorlar" şeklinde bir cevap verildiğini ifade eden Küçük, kendisinin o dönemde Ağrı'da terör örgütü PKK ile savaştığını dile getirdi.

Küçük, ikinci davanın sanıklarından Adil Serdar Saçan'ın da savunmasını yaparken 100 kere "Veli Küçük", 30'un üzerinde de "Veli Küçük ve ekibi" dediğini belirterek, Saçan'ın tahliye olduğunu anlattı.

Yine ikinci davanın tutuklu sanıklarından Tuncay Özkan'ın da JİTEM diye bir kitap yazdığını ve kendi adını kullandığını dile getiren Küçük, "Tahliye olacak ya. JİTEM diye bir kuruluş yok, Jandarma İstihbarat Komutanlığı var" dedi.

Veli Küçük, fişlendiğini ve fişleyenin de AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan olduğunu savunarak, neden fişlediğinin de AK Parti'ye sorulmasını istedi.

Yukarı Karabağ'ın Hocalı kentinde Ermenilerin 24-25 Şubat 1992'de Azeri katliamı yaptıklarını anlatan Veli Küçük, "Tutukluluğuma neden olan Ermenilere karşı olmamdır. Hocalı katliamını lanetlediğim için, ASALA'ya karşı m ücadele ettiğim için buraya geldim" dedi.

Tutuklu sanık Muzaffer Tekin de 4 yıldır saldırılara maruz bırak ıldığını belirterek, "Çuval rejime geçirildi. 1 Mart tezkeresinin bugün hesabı sorulmaktadır" diye konuştu.

Bir gazetede Telekomünikasyon İletişim Başkanlından (TİB) gelen kayıtlara göre kendisinin 26 Aralık 2006 tarihinde el bombalarının bulunduğu Ümraniye Çakmak Mahallesi'nde olduğuna dair haber yapıldığını belirten Tekin, aynı konuya Osman Yıldırım'ın avukatı Murat Eken'in de savunmasında yer verdiğini kaydetti.

Muzaffer Tekin, avukat Eken'in kendisinin Ümraniye'de bulunduğu konusunda çok ısrarcı olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

"Eken'i yönlendirenler eksik done sunmuşlardır. Bu haberde de benim telefonumun 4 kere bu bölgede sinyal verdiği iddia edilmiş. Ben ısrarla 'Bu hat benim değil' dememe rağmen avukat da ısrar etmiştir. Ben 1997'den beri kullandığım hattım var. Ümraniye'de sinyal veren telefon cep telefonu İpek Akgün adlı kişiye ait. Bu kişi Kasım 2006 ve Mart 2007 tarihleri arasında bu telefonu kullanmıştır. Bu kadının kullandığı telefon bana ait değildir."

Kadıköy'de bir telefon adlığını, ancak bozuk çıkması ü zerine geri verdiğini ifade eden Tekin, ancak iddia edilen tarihlerden dört ay sonra aldığı telefonu bir günlüğüne sadece Kadıköy'de kullandığını söyledi.

Akgün'ün telefonunun, Ümraniye'de sinyal verdiği tarihlerde kendisinin telefonunun da Ziverbey ve Tuzla'da sinyal verdiğini anlatan Tekin, Akgün'ün telefonunun sinyal verdiği 26 Aralık 2006 tarihinde kendi telefonunun da Göztepe Cemil Topuzlu'da sinyal verdiğini savundu. Sinyal saatlerinin de aynı olduğunu belirten Tekin, ancak kendisinin telefonunun sinyalinin, Akgün'ün telefonunun sinyalinden 30 saniye öncesine ait olduğunu kaydetti.

Tekin, Yıldırım'ın, Erhan Timuroğlu'nu kendisinin ve Veli Küçük' ün yönlendirdiğini söylediğini ifade ederek, "Erhan Timuroğlu ve arkadaşları şayet Yıldırım gibi yönlendirilselerdi, onun gibi iftiracı olurlardı" şeklinde konuştu.

Duruşma, taleplerin alınmasıyla devam ediyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber