Üniversite teknoloji laboratuvarı kurdu ama kadro ve ödenek alamadı

Haber Giriş : 25 Eylül 2005 11:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Devletin 20 milyon dolarlık yatırım yaptığı, Ankara Üniversitesi (AÜ) Biyoteknoloji Enstitüsü bünyesindeki Biyoteknoloji Laboratuvarı'ndan, kadro ve ödenek yetersizliği nedeniyle yeterli verim alınamıyor. Sadece dördü kadrolu dokuz personelin çalıştığı laboratuvardaki çalışmalar ağır aksak ilerliyor. Yüksek teknoloji ile donatılan ve kalıtımsal hastalıklardan zirai çalışmalara pek çok konuda bilimsel araştırma yapmaya elverişli olan laboratuvar, kapasitesinin oldukça altında faaliyet gösteriyor.

Gönüllüler çalışıyor
Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Türkiye'de bilimsel araştırmaların geliştirilmesine zemin oluşturabilmek için dört yıl önce 20 milyon dolar yatırım yaparak Ankara Üniversitesi bünyesinde Biyoteknoloji Enstitüsü kurdu. Türkiye'deki tüm üniversitelerin araştırmacılarına kapısı açık olan enstitünün biyoteknolojik ürünler geliştirmek için kurulan laboratuvarı ise Aralık 2004'te açıldı. Ancak laboratuvarda kadrolu personel sıkıntısı hâlâ devam ediyor. DNA analizinden genetik araştırmalara, tarımdan hayvancılığa kadar geniş bir alanda faaliyet göstermeye elverişli laboratuvarın, dördü kadrolu, beşi ise sözleşmeli toplam dokuz personeli var.
Biyoteknoloji Enstitüsü'nde ise 100'ün üzerinde yüksek lisans ve doktora öğrencisi çalışıyor. Kadro sıkıntısı nedeniyle tüm çalışmalar, gönüllü yüksek lisans ve doktora öğrencileri tarafından yürütülüyor.

Sayıları dünyada da çok az olan cihazlarla donatılan merkezde, bu cihazları kullanacak teknik eleman da yok. Öğretim görevlileri bir yandan ülkenin kalkınmasına katkı sağlayabilmek için araştırmalarını yürütmeye çalışıyor, bir yandan da teknik personelin yapması gereken ve uzun zaman alan tetkikleri üstleniyor. Bir araştırma için yapılması gereken bir günlük tetkikler bazen 10 saati bulabiliyor. En az 40 araştırmacı ve teknik elemanın çalışması gereken trilyonluk laboratuvarda sadece dokuz personelin bulunması, araştırmaların sık sık aksamasına yol açıyor.

Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras, Rektörlük Kampüsü'nde yer alan Biyoteknoloji Enstitüsü'nü gördükçe içinin sızladığını belirtiyor. Nushet Aras şöyle konuşuyor: "Veteriner, kimyager, eczacı, tıpçı ve ziraatçi öğretim üyelerinin çeşitli araştırmalar yürüttüğü enstitüye bütün başvurularına karşın kadro verilmiyor. Teknik elemanı olmadığı için araştırma yapılamıyor. Enstitü gelecek vaat ediyor, ancak kadro yok. Yüksek teknolojiyle donatılan laboratuvar da çok sınırlı araştırmalar yapılabiliyor. Devletin yaptığı yatırım sokağa atılacak diye korkuyoruz."

Biyoteknoloji Enstitüsü, devlete bağlı olarak çalışan ve dışarıya da hizmet veren tek bilimsel merkez. Merkezde, bitkilerin gen haritasının çıkarılmasından, kalıtımsal hastalık bileşenlerinin tespit edilmesine pek çok araştırma yapılıyor. ABD'de ve AB'de bu tür araştırmaların yapılması için Türkiye'de yapıldığı gibi kendine ait araştırmacı kadrosu olan bir enstitü kuruluyor. Projesi olan araştırma elemanlarının belli bir bütçesi oluyor. Araştırmacı, projesi için ihtiyaç duyduğu teknik eleman ihtiyacından çeşitli kimyasallara kadar her türlü gereksinimini bu bütçeden karşılıyor.

Her projeye destek
Biyoteknoloji Laboratuvarı, yeni ürün üretimi, hizmet ve tanı teknolojilerinin geliştirilmesi için araştırma altyapısının oluşturulması, üniversite kökenli biyoteknoloji endüstrisinin kurulmasına olanak verecek temel araştırmaların yapılabileceği düzeyin sağlanması, biyoteknoloji araştırmaları için gerekli araştırmacı-üretici yetiştirmek, üniversite-sanayi işbirliğiyle sanayide Ar-Ge desteğinde yeni yapılanmaların oluşması için biyoteknoloji parkı atmosferini oluşturmak amacıyla kuruldu.
Proje, Temel, Medikal, Endüstriyel, Bitki, Hayvan Biyoteknolojileri ve Sosyoekonomik Gelişme gibi ana dallarda araştırma yapılabilmesi için geliştirildi. Enstitü, ilk yıl 26 araştırma projesini destekledi, bu sayı 2002'de toplam 85'e yükseldi. Bu projelerin yanı sıra üç güdümlü projeye destek verilerek ilk planda üniversitedeki tanı ve araştırmalarda büyük parasal gidere neden olan üç ürünün (oligonükleotid, proteinaz-K, polimeraz) üretimine başlandı.

radikal

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber