TERÖRÜ LANETLİYORUZ

Semboller kenti İstanbul'umuz birbiri peşi sıra saldırılara maruz kalıyor. Bugüne kadar hiç karşılaşmadığımız büyüklükteki bu saldırılarda, bir takım örgütlerin veya örgütleri kullanan istihbarat örgütlerinin, ülkemize mesaj verdiği görülmektedir. Memurlar.NET olarak, Türkiye'nin 11 Eylül olarak gösterilerek ülkemizi de küresel savaşın destekçesi konumuna sürüklemeye çalışan bu terör hareketlerini nefretle kınıyor, ölenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.

Haber Giriş : 20 Kasım 2003 15:49, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

TERÖRÜ LANETLİYORUZ

Semboller kenti İstanbul'umuz birbiri peşi sıra saldırılara maruz kalıyor. Bugüne kadar hiç karşılaşmadığımız büyüklükteki bu saldırılarda, bir takım örgütlerin veya örgütleri kullanan istihbarat örgütlerinin, ülkemize mesaj verdiği görülmektedir. Memurlar.NET olarak, Türkiye'nin 11 Eylül olarak gösterilerek ülkemizi de küresel savaşın destekçesi konumuna sürüklemeye çalışan bu terör hareketlerini nefretle kınıyor, ölenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.


Türkiye'ye yakışan

George W. Bush'un, 2000 yılında yapılan seçimlerde, "ABD'yi ülke dışı yükümlülüklerden uzak tutacağım" propagandasıyla başarı kazandığını kim hatırlayabilir? Selefi Bill Clinton'un Amerikan beşerî kaynaklarını hiç gerek olmadığı halde dış mâceralarda zebil ettiği iddiasındaydı Bush. 11 Eylül, bütün dengelerle birlikte, Bush'un duruşunu da değiştirdi.

Seçimi kazandığında ülkesini içine kapalı hale sokacağından korkulan Bush'u Amerikan askerlerinin dört bir yanında cirit attığı bir 'dünya imparatorluğu' projesinin peşine takan 11 Eylül'ün ruhunda yaşattığı travmadır. Harim-i ismetine yapılmış bir tecavüz olarak gördü 11 Eylül'ü ABD başkanı, "Bir daha asla" noktasına geldiğinde önüne konulan eski projeye onayını verdi. O projenin ayrıntıları ardından meydana gelen gelişmelerle biliniyor: 'Teröre topyekün savaş' açan ABD tarafından Afganistan ve Irak işgal edildi; sonraki hedeflerin de Kuzey Kore, İran ve Suriye olduğu duyuruldu.

Bazı kişi ve çevrelerin, İstanbul'daki sinagog bombalama olaylarının hükümet ve Tayyip Erdoğan üzerinde benzer bir etki bırakması için çaba gösterdikleri açık. Elde edilmek istenen sonuç belli: Bütün dünyayı 'savaş alanı' olarak gören 'terörle topyekün savaş' saflarına Türkiye'nin de katılması... 15 Kasım eylemi üzerinde fazla durulması istenmiyor; bütün dert iki olay arasında paralellik kurularak hükümetin tavır değişikliğine gitmesi...

İstanbul'daki eylemlerin zamanlaması bu açıdan ilginç. 11 Eylül eylemlerini harim-i ismetine saldırı olarak gören Bush'a yıllar önce hazırladıkları planı kabul ettiren kadro, Afganistan ve Irak'ta işlerin beklendiği gibi gitmemesi üzerine, Washington'daki etkisini yitirmeye başladı. Savaşın kapsamı ve biçimi konusunda onlardan farklı düşündüğü bilinen dışişleri bakanı Colin Powell'ın son zamanlarda ön plana geçtiği ve ülkesi dışından da destek devşirebildiği görülüyor. Powell'ın Almanya, Fransa ve Rusya ile aynı çizgide buluşabileceği izlenimi daha kolay alınır oldu.

'Güvercin' diye küçümsenen Powell güç kazandıkça, dünyayı savaşla adam edebileceklerine inanan 'şahinler' geri plana itiliyorlar... Washington'daki 'savaş lobisi'nin vakti, şu sıralarda, 11 Eylül'le ilgili hâlâ saklanan bazı gerçeklerin belgelerini Kongre'ye sunma, intikamcı duygularla adını deşifre ederek hayatını tehlikeye attıkları bir CIA ajanı ile ilgili soruşturmaya cevap yetiştirme çabalarıyla geçiyor. Bush'un 'savaş lobisi' ile arasına mesafe koyma gayreti ve kendisini kitlelere sevimli gösterme arayışı gözden kaçacak gibi değil. Şu sırada İngiltere'yi ziyaret etmekte olan Bush, değişmiş bir başkan olarak dönebilir Washington'a...

Sözün özü şu: 11 Eylül'ün değiştirdiği dengelerden cesaret alarak hayata geçirilen savaş projesi ikinci durağında sekteye uğradı. Yeniden seçilebilmek için Bush'un tavır değişikliğine gitmesi veya şu ortamda gireceği seçimi kaybetmesi projenin bütünüyle rafa kaldırılmasını getirebilir. 'Savaş lobisi' için, 1992'de uğranılan bozgun ve hayal kırıklığı, 2004 seçimleriyle bir daha yaşanabilir.

Lobiyi oluşturan kadronun gözü dönmüşlüğü tanım gerektirmiyor; bu sebeple, her fırsattan yararlanarak, projelerini ayakta tutmak için sonuna kadar direneceklerdir. ABD seçimlerinden önce savaş alanını genişletmeyi düşündüklerine hiç kuşku yok. Hedefe konulmuş ülkeleri fırsat ellerindeyken dize getirmenin yolunu aramaları doğal. Bu açıdan Türkiye'yi yanlarına almanın hesabını yapmaları da... 15 Kasım Cumartesi günü İstanbul'da meydana gelen terörist saldırı, onlar için, Bush'u değiştiren 11 Eylül gibi, Türkiye üzerinde kullanılabilir bir fırsat teşkil ediyor.

"ABD'yi uluslararası yükümlülüklerden uzak tutacağım" sözüyle Beyaz Saray'a taşınan George W. Bush'un zihnini çelmek için 11 Eylül saldırıları yetmişti; 15 Kasım saldırılarının da Tayyip Erdoğan ve hükümeti üzerinde benzer bir travma doğurmasını bekliyorlar... Bayağı uğraştıkları gözden kaçmıyor.

Türkiye bütün dünyayı savaş alanı gören gözü dönmüşlere destek veremez. Yapılması gereken, bir süredir daha belirgin hâle dönüşen olumlu çabaları desteklemektir. Türkiye'ye yakışan budur.

Fehmi KORU

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber