Askerin bu suçları adli yargıda görülecek

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 13 Şubat 2013 00:18, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

12 Şubat 2013 SALI

Resmî Gazete

Sayı : 28557 (Mükerrer)

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ KARARLARI

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

ESAS NO : 2012/36

KARAR NO: 2012/36

KARAR TR : 24.12.2012

(Ceza Bölümü)

ÖZET: Asker kişi sanık hakkında “uyuşturucu madde bulundurmak” suçu nedeniyle açılan kamu davasının, suçun askeri suç olmaması, askeri suça bağlı bulunmaması ve askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmiş olması nedeniyle ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk.

K A R A R

Davacı : K.H.

Sanık : M.K.

O L A Y : Batman Jandarma Koruma Bl. Komutanlığı emrinde görevli sanık J. Er M.K.’un, çarşı izninden gelirken kullanmak için aldığı ve birliğin içerisinde bulunan hurdalıkta sakladığı esrar maddesinin (hint keneviri) 9.1.2011 günü yapılan aramada ele geçirildiği, böylece sanığın uyuşturucu madde bulundurmak suçunu işlediği ileri sürülerek, eylemine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle Batman Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 14.2.2011 gün ve E:2011/860, K:2011/243 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.

BATMAN 2. SULH CEZA MAHKEMESİ: 20.4.2011 gün ve E:2011/166, K:2011/296 sayıyla, asker kişi sanığı, askeri mahalde işlediği ileri sürülen suç nedeniyle yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, 2. Hava Kuvveti Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

2. HAVA KUVVETİ KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 8.2.2012 gün ve E:2012/740, K:2012/47 sayıyla, sanığın yargılama aşamasında terhis edilmiş olması nedeniyle askeri mahkemede yargılanmasını gerektiren ilginin kesildiği, bu durumda yüklenen eylemin askeri suç olmaması nedeniyle sanığı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, 2. Hava Kuvveti Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler; Ahmet DURU, Ahmet KARADAVUT, Dilaver KAHVECİ, Turgut SÖNMEZ, Haluk ZEYBEL, A. Zeki LİMAN’ın katılımlarıyla yapılan 24.12.2012 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, adli ve askeri yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Hüseyin KORKUSUZ’un davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ

353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmekte iken, maddenin “….askeri mahallerde….” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 26.6.2012 tarih ve 28335 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.3.2012 gün ve E:2011/30, K:2012/36 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

"Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada;

a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar,

c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.

Aynı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

Buna göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır.

Sanığa yüklenen eylemin Türk Ceza Kanunu’nda düzenlendiği, Askeri Ceza Kanunu’nda bu suça ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, bu nedenle yüklenen eylemin “askeri suç” olmadığı kuşkusuzdur. Sanığın yargılama aşamasında terhis edildiği de dosyada bulunan bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.

353 sayılı Yasa'nın 17. maddesinde, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevinin değişmeyeceği, ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması durumunda, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği düzenlenmiş bulunduğundan ve somut olayda sanığa yüklenen eylemin askeri suç olmadığı anlaşıldığından, 353 sayılı Yasa’nın 17. maddesi uyarınca davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 12.9.2010 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilip, buna ilişkin Yüksek Seçim Kurulu Kararı’nın 23.9.2010 gün ve 27708 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Yasa’nın 15. maddesi ile değişik T.C. Anayasa’sının 145. maddesinin birinci fıkrasında, “Askeri yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri

tarafından yürütülür. Bu mahkemeler; asker kişiler tarafından işlenen askerî suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür” denilmiştir.

Olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararında, asker kişi sanığı askeri mahalde işlediği ileri sürülen suç nedeniyle yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de, yargılama aşamasında sanığın terhis edildiği, böylece askeri mahkemede yargılanmasını gerektiren ilginin kesildiği, bu durumda yukarıda açıklandığı üzere sanığı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu açık olmakla birlikte aksi durumda dahi, Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun 9. maddesinde yer alan “askeri mahal” kavramının Anayasa’da yapılan yeni düzenleme ile kaldırıldığı ve Anayasa Mahkemesi’nin bahsedilen kararı ile Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline de karar verildiği anlaşıldığından, artık asker kişilerin askeri mahalde işledikleri askeri suç olmayan bu tür suçlara ait davaların askeri yargı yerinde görülemeyeceği kuşkusuzdur.

Açıklanan nedenlerle, davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Batman 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Batman 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 20.4.2011 gün ve E:2011/166, K:2011/296 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.12.2012 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

—— • ——

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

ESAS NO : 2012/37

KARAR NO: 2012/37

KARAR TR : 24.12.2012

(Ceza Bölümü)

ÖZET: Asker kişi sanık hakkında, askeri suç olmayan, asker kişiye karşı veya askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işlendiği de ileri sürülmeyen “hakaret" suçu nedeniyle açılan kamu davasının, ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk.

K A R A R

Davacı : K.H.

Katılan : B.Ö.

Sanık : A.K.

O L A Y : Nallıhan Askerlik Şubesi Başkanı olarak görevli sanık Bçvş. A.K.’nun, 23.10.2007 günü, 30.5.2006 günü terhis edildiğini gösterir terhis belgesini alması için babasını askerlik şubesi başkanlığına gönderen sivil kişi katılan B.Ö.’ü kast ederek “rapor da almış her türlü dalavereyi çevirmiş” dediği, böylece hakaret suçunu işlediği ileri sürülerek, eylemine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1. ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle Nallıhan Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 15.2.2008 gün ve E:2008/42, K:2008/19 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.

NALLIHAN SULH CEZA MAHKEMESİ: 30.4.2008 gün ve E:2008/25, K:2008/14 sayıyla, asker kişi sanığa yüklenen eylemin, askeri mahalde işlendiği ileri sürüldüğüne göre sanığı yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmesi üzerine, hükmün Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nce onanmasına karar verilmiş, dava dosyası, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

HAVA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 19.10.2012 gün ve E:2012/315 sayıyla, Anayasa’nın 145. maddesinde yapılan değişiklik ve 353 sayılı Yasa’nın 9. maddesinde yer alan “askeri mahallerde” ibaresinin Anayasa Mahkemesi’nce iptaline karar verilmiş olması nedeniyle, askeri suç olmayan, askeri bir suça bağlı bulunmayan ve asker kişiye karşı işlendiği ileri sürülmeyen eylem nedeniyle sanığı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, dosyanın, oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi bu konuda bir karar verene dek incelemenin ertelenmesine karar vermiş, dava dosyası, aynı Mahkemece, Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler; Ahmet DURU, Ahmet KARADAVUT, Dilaver KAHVECİ, Turgut SÖNMEZ, Haluk ZEYBEL, A. Zeki LİMAN’ın katılımlarıyla yapılan 24.12.2012 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME: 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesindeki “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler” hükmüne göre, görevli mahkemenin tayini hususunda, askeri yargı yerince Mahkememize yapılan başvurunun kabulü ile görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Hüseyin KORKUSUZ’un davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ

353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmekte iken, maddenin “….askeri mahallerde….” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 26.6.2012 tarih ve 28335 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.3.2012 gün ve E:2011/30, K:2012/36 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

"Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada;

a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar,

c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.

Sanığa yüklenen “hakaret” suçunun Türk Ceza Kanunu’nda düzenlendiği, Askeri Ceza Kanunu’nda bu suça ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, bu nedenle yüklenen eylemin “askeri suç” olmadığı kuşkusuzdur.

12.9.2010 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilip, buna ilişkin Yüksek Seçim Kurulu Kararı’nın 23.9.2010 gün ve 27708 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Yasa’nın 15. maddesi ile değişik T.C. Anayasa’sının 145. maddesinin birinci fıkrasında, “Askeri yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler; asker kişiler tarafından işlenen askerî suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür” denilmiştir.

Olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararında, asker kişi sanığı askeri mahalde işlediği ileri sürülen suç nedeniyle yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de, Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun 9. maddesinde yer alan “askeri mahal” kavramının Anayasa’da yapılan yeni düzenleme ile kaldırıldığı ve Anayasa Mahkemesi’nin bahsedilen kararı ile Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline de karar verildiği anlaşıldığından, artık asker kişilerin askeri mahalde işledikleri askeri suç olmayan bu tür suçlara ait davaların askeri yargı yerinde görülemeyeceği açıktır.

Açıklanan nedenlerle, askeri suç olmayan, asker kişiye karşı veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işlendiği de ileri sürülmeyen eylem nedeniyle sanık hakkında açılan davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Nallıhan Sulh Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Nallıhan Sulh Ceza Mahkemesi’nin 30.4.2008 gün ve E:2008/25, K:2008/14 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.12.2012 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

—— • ——

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

ESAS NO : 2012/38

KARAR NO: 2012/38

KARAR TR : 24.12.2012

(Ceza Bölümü)

ÖZET: Jandarma personeli olan sanık hakkında adli görevleri sırasında işlediği ileri sürülen suç nedeniyle açılan kamu davasının ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk.

K A R A R

Davacı : K.H.

Sanıklar : 1- S.A. 2- T.T.

O L A Y : Hazro İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde görevli sanık J. Kd. Üçvş. S.A.’un üst olmak yetkisini kullanmak suretiyle aynı Komutanlık emrinde görevli sanık J. Er T.T. aracılığıyla, Hazro Cumhuriyet Başsavcılığı adli emanetinde kayıtlı ve kendisine teslim edilmiş olan uyuşturucu esrar maddesini, sivil kişi sanık Ömer Gündoğdu’ya olan borcuna karşılık olarak satması suretiyle gerçekleşen eylemde, tüm sanıkların birlikte hareket ederek ticaret maksadıyla uyuşturucu madde temin etmek ve bulundurmak suçunu işledikleri ileri sürülerek, eylemlerine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 37/1. maddesi delaletiyle aynı Yasa’nın 188/3 ve 53. maddeleri uyarınca ayrı ayrı cezalandırılmaları, sanıklardan T.T. hakkında aynı Kanun’un 192/1. maddesinin uygulanması istemiyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.5.2011 gün ve E:2011/4565, K:2011/436 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.

DİYARBAKIR 2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ: 12.10.2011 gün ve E:2011/226, K:2011/372 sayı ile, yapılan yargılama sonucu anlaşıldığı üzere, sanıklardan S.A.’un, görev yaptığı Jandarma Karakolundaki esrar maddelerini borcuna karşılık rehin verdiğini söylemesi ve olay ortaya çıktıktan sonra da geri getirdiği dikkate alındığında, uyuşturucu madde ticaretinin söz konusu olmadığı, esrarların borca karşılık teminat olarak verildiği nedeniyle ,sanığın eyleminin 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 131. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu, bu nedenle asker kişi sanıklar S.A. ile T.T.’in işledikleri askeri suç nedeniyle yargılanmalarının askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle, sanık Ömer Gündoğdu hakkında açılan kamu davasının tefriki ile, sanıklar S.A. ve T.T. haklarında açılan kamu davasında görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

7. KOLORDU KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 14.6.2012 gün ve E:2012/411, K:2012/210 sayı ile, sanıklara yüklenen eylemin 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 131. maddesinde düzenlenen suçu oluşturmadığı, sanıklara yüklenen uyuşturucu madde ticareti yapmak veya sağlamak suçunun askeri suç olmaması, sanıkların askerlikle ilişiklerinin kesilmesi ve askeri mahal kavramının Anayasa’da yapılan değişiklik sonucu ortadan kalkmış olması nedeniyle,bu suçtan yargılanmalarının adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler; Ahmet DURU, Ahmet KARADAVUT, Dilaver KAHVECİ, Turgut SÖNMEZ, Haluk ZEYBEL, A. Zeki LİMAN’ın katılımlarıyla yapılan 24.12.2012 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluşu Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, adli ve askeri yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Hüseyin KORKUSUZ’un davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ

353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmekte iken, maddenin “….askeri mahallerde….” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 26.6.2012 tarih ve 28335 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.3.2012 gün ve E:2011/30, K:2012/36 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

"Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada;

a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar,

c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.

Ancak, sanıklar Jandarma Personeli olduğuna göre, Jandarmanın hangi nitelikteki görevler ile görevlendirildiğine ilişkin yasal düzenlemenin göz önünde tutulması, suça konu olayın meydana geldiği sırada yerine getirilmekte olan görevin, Yasa'da belirtilen görevlerden hangisine uygun olduğunun incelenmesi, görevli yargı yerinin buna göre belirlenmesi gerekmektedir.

2803 sayılı Jandarma Teşkilat Görev Ve Yetkileri Kanunu’nun 7. maddesinde, Jandarmanın sorumluluk alanlarında genel olarak görevleri:

a) Mülki görevleri;

Emniyet ve asayiş ile kamu düzenini sağlamak, korumak ve kollamak, kaçakçılığı men, takip ve tahkik etmek, suç işlenmesini önlemek için gerekli tedbirleri almak ve uygulamak, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinin dış korunmalarını yapmak,

b) Adli görevleri;

İşlenmiş suçlarla ilgili olarak kanunlarda belirtilen işlemleri yapmak ve bunlara ilişkin adli hizmetleri yerine getirmek,

c) Askeri görevleri;

Askeri kanun ve nizamların gereği görevlerle Genelkurmay Başkanlığı'nca verilen görevleri yapmak,

d)Diğer görevleri;

Yukarıda belirtilen görevler dışında kalan ve diğer kanun ve nizam hükümlerinin icrası ile bunlara dayalı emir ve kararlarla Jandarmaya verilen görevleri yapmak, şeklinde sayılmıştır.

Jandarma Teşkilatı Görev Ve Yetkileri Yönetmeliğinin, “Adli Görevlerin Esasları” başlığı altında düzenlenen 81. maddesinde, “Adli görevler; işlenmiş suçlarla ilgili olarak kanunlarda belirtilen işlemleri yapmayı ve bunlara ilişkin adli hizmetleri yerine getirmeyi kapsar”, 116. Maddesinde ise, “Adli görevle ilgili elkoymanın başlıca özellikleri;

a. Soruşturma konusu suçun ispatına yarayacağı umulan her türlü eşya ile;

Zoralım konusu olan; suçta kullanılmak üzere hazırlanan, suçta kullanılan ve suçtan elde edilen ya da yapımı, alım-satımı, bulundurulması, taşınması, nakil ve sevki, herhangi bir şekilde kullanılması, ilgili mevzuat çerçevesinde izin ve ruhsat almayı gerektiren ya da başlı başına suç teşkil eden eşya;

Jandarma tarafından, uygun biçimde koruma ya da güvenlik altına alınır” denilmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, dosya içinde mevcut bilgi ve belgelerden, Hazro Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, ele geçirilen ve suç eşyası olarak adli emanete alınan uyuşturucu maddelerin (esrar), Hazro İlçe Jandarma Karakol Komutanlığı’nda, adliyeye ait emanet deposunda muhafaza altına alındığı ve emanet deposu sorumlusu olarak sanık S.A.’un görevlendirildiği anlaşılmıştır. Bu görevin de jandarmanın askerlik görevi ile ilgili olmayıp adli görevlerinden olduğu açıktır.

2803 sayılı Kanun’un 15 ve Yönetmeliğin 186. maddelerine göre jandarma personelinin ancak askeri hizmete ilişkin eylemlerinden dolayı askeri yargıya tabi bulundukları kuşkusuzdur.

Açıklanan nedenlerle, asker kişi sanıkların adli görevleri sırasında işledikleri ileri sürülen suç nedeniyle haklarında açılan kamu davasının adli yargı yerinde görülmesi ve Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 12.10.2011 gün ve E:2011/226, K:2011/372 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.12.2012 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

—— • ——

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

ESAS NO : 2012/39

KARAR NO: 2012/39

KARAR TR : 24.12.2012

(Ceza Bölümü)

ÖZET: 2247 sayılı Yasa’nın 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından, aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE karar verilme-sinin gerektiği hk.

K A R A R

Davacı : K.H.

Sanık : E.S.

O L A Y : Çatalca İlçe Jandarma Komutanlığında Personel Lojistik kısım amiri olarak görevli sanık E.S.’ın, 4.7.2008-9.8.2008 tarihleri arasında, İlçe Jandarma Merkez Karakol Komutanı olarak vekaleten görevli olduğu sırada, Muratbey beldesindeki maden ocaklarında yapılan patlatmalarda, ilgili tüzük hükümleri uyarınca, ne miktarda patlayıcının sarfedildiğine dair hizmet kağıtlarını düzenlemediği, genel emniyet tedbirlerini almadığı, matbu olarak oluşturulmuş patlayıcı atım tutanaklarını olay yerine gitmeden karakola getirtip imzaladığı, böylece resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği ileri sürülerek, eylemine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 204/2, 43 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 20.1.2010 gün ve E:2010/245, K:2010/16 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.

SİLİVRİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ: 26.1.2010 gün ve E:2010/21, K:2010/8 sayı ile, asker kişi sanığı, askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak ve askeri mahalde işlendiği ileri sürülen suç nedeniyle yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle, itirazı kabil olmak üzere görevsizlik kararı vermiş, dava dosyası, 3. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

3. KOLORDU KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 7.5.2010 gün ve E:2010/719, K:2010/324 sayı ile, sanığa yüklenen eylemin, Jandarma olan sanığın mülki görevleri sırasında işlendiği anlaşıldığından yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Askeri Yargıtay 2. Dairesi’nce, hükmün onanmasına karar verilmiş, dava dosyası, 3. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler; Ahmet DURU, Ahmet KARADAVUT, Dilaver KAHVECİ, Turgut SÖNMEZ, Haluk ZEYBEL, A. Zeki LİMAN’ın katılımlarıyla yapılan 24.12.2012 günlü toplantısında, Raportör-Hâkim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, başvurunun reddi yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Hüseyin KORKUSUZ’un, başvurunun reddine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosyanın incelenmesinde, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararının itiraz yolu açık olmak üzere verildiği anlaşılmıştır.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 34. maddesi 2. fıkrasında, “Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir” denilmiş, 223. maddesinin 10. fıkrasında, “Adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı kanun yolu bakımından hüküm sayılır” düzenlemesi yer almış, 232. Maddesinin 6. Fıkrasında ise, “Hüküm fıkrasında, 223 üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir” hükmüne yer verilmiştir.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’un “Olumsuz görev uyuşmazlığı” başlığı altında düzenlenen 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir” denilmektedir.

Uyuşmazlığın incelenebilmesi için, 2247 sayılı Yasa’nın 1 ve 14. maddeleri uyarınca, yargı yerlerince verilen kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekmektedir. Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri dışında ayrıca, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 9.12.1931 gün ve E:1931/12, K:1931/48 sayılı kararında da belirtildiği gibi yargı yolunu değiştirmeye yönelik görevsizlik kararlarının temyize tabi oldukları kuşkusuzdur. Böylece, başvuracağı kanun yolu, süresi, mercii yasaya uygun olarak gösterilmeyen kararın kesinleşmesinden söz edilmesine olanak yoktur. Bu nedenle, sanığa yukarıda açıklanan haklarını belirtir nitelikte tebligat yapılarak temyiz süresinin beklenmesi, görevsizlik kararı kesinleştikten sonra dosyanın Mahkememize gönderilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Silivri Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen görevsizlik kararının kesinleşmemiş olması nedeniyle, 2247 sayılı Yasa'nın 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından, aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : 2247 sayılı Yasa'nın 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE, 24.12.2012 günü OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber