İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Siyasi partiler yasama yılını değerlendirdi

TBMM'de grupları bulunan AK Parti, CHP, MHP ve HDP Grup Başkanvekilleri 24. Dönem 4. Yasama Yılı'nı AA muhabirine değerlendirdi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 17 Ağustos 2014 12:26, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Siyasi partiler yasama yılını değerlendirdi

AK Parti Grup Başkanvekili Mihrimah Belma Satır, İçtüzük gereği yol alınamayan bazı konularda, torba kanunun zaman tasarrufu nedeniyle verimli olduğunu belirterek, "Muhalefet milletvekilleri komisyondaki görüşmelerde saatlerce konuştular, kitap okudular, görüşmeleri engellediler. Kanunun isminin çok uzun olması, her önergede okunmasının 6 dakika sürmesi de görüşmeleri uzattı" dedi.

Satır, 24. Dönem 4. Yasama Yılı'nı AA muhabirine değerlendirdi.

Verimli bir yasama dönemini geride bıraktıklarını belirten Satır, çok önemli kanunları muhalefetle birlikte çıkardıklarını, gerek hükümetten gelen tasarıları, gerekse milletvekillerinden gelen teklifleri bu yasama döneminde yasalaştırdıklarını söyledi.

Satır, bu yasama döneminin son zamanlarında çıkan kanunlardan en önemlilerinin; çözüm süreci ile ilgili çıkan kanun olduğunu belirterek, "İlk kez çözüm sürecine ilişkin iradenin yasal zemini ortaya çıktı. Bunun dışında; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, HSYK ve Adalet Akademisiyle ilgili kanun, Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun, toprak koruma ve arazi kullanımı kanununda değişiklik yapan kanun, Araştırma Altyapılarının Desteklenmesine Dair Kanun var. Bu kanunlar vatandaşları birebir ilgilendiren kanunlar" dedi.

Meclis tatile girmeden "torba kanun" tasarısını görüştüklerini hatırlatan Satır, "Türkiye'de yaşanan iç ve dış gelişmelerle, ekonomik şartlarla ilgili vatandaşları birebir ilgilendiren yasal düzenlemeleri burada yapmak zorundayız. Soma ile ilgili kanun da böyle bir kanundur. Soma'da büyük bir facia yaşandı. Orada vefat edenlere emeklilik hakları verildi, maden sektörü ile ilgili düzenlemeler yapıldı. Vefat edenlerin aileleri ile ilgili iyileştirici düzenlemeler yapıldı" diye konuştu.

Belma Satır, "torba tasarıların", her yasama döneminin kapandığı dönemde, bakanlıkların çıkarılmasını istediği düzenlemelerin yer aldığı tasarılar olduğunu söyledi.

Tasarının belki eleştirilecek birtakım noktalarının olabileceğini ifade eden Satır, "İçtüzük gereği yol alamadığınız bazı konularda, torba kanun zaman tasarrufu nedeniyle verimli oluyor. Bu yılki torba kanun biraz sıkıştı ve maddeler de arttı. Beklediğimizden fazla madde eklendi. Muhalefetin engellemesi, görüşmelerin çok uzun sürmesine neden oldu. Tasarının görüşmeleri Plan ve Bütçe Komisyonu'nda düşündüğümüzden daha uzun sürdü. Muhalefet milletvekilleri tasarının komisyondaki görüşmelerinde görüşmeleri uzatmak için saatlerce konuştular, kitap okudular, görüşmeleri engellediler. Tartışmalar, kavgalar oldu, bunlar istenmeyen konulardı ama oldu" dedi.

Kanunun isminin okunması 6 dakika sürdü"

Satır, torba tasarının Genel Kurul'daki görüşmelerinde de engellemelerin devam ettiğini belirterek, "Kanunun ismi çok uzun, her önergede okunması 6 dakika sürdü. Bazen katip üyenin okumasına göre 7 dakika sürüyordu. Her önergede ismin okunması görüşmeleri uzattı. Kavga çıktı, iki gün Meclis'i kapatmak zorunda kaldık" diye konuştu. Sürekli her maddede karar yeter sayısı, yokla istenmesinin işi uzattığını kaydeden Satır, "Ramazan ayına denk geldi. Ama bütün milletvekillerine teşekkür ederim. Hepsi de sahura kadar bizimle çalıştı, iftarlarını Meclis'te yaptılar. Bu bir özveridir. Çünkü, Ramazan ayı ibadet ayı. İstedik ki milletvekilleri aileleri, hemşehrileriyle seçim bölgelerinde Ramazan ayını geçirsin ama Meclis çalışmaları nedeniyle Ankara'da kaldılar" diye konuştu.

Belma Satır, şöyle konuştu:

"Cumhurbaşkanlığı seçimine katılım oranı, dünyadaki katılım oranlarına baktığımız zaman iyiydi. Yaz sezonu, tatil sezonu, tarım sezonu, ramazan... Bütün bunlar seçime katılım oranını düşürmüş olabilir ama yine de iyiydi. Yüzde 50 artı bir oy, bizim için iyi idi ama yüzde 52'ye yakın oy oranına ulaştık. Seçimde çok şükür hiç bir olay, vukuat olmadı. Seçim sonuçlarına itiraz olmadı. Seçim sürecinde bizi en fazla üzen olay, yurtdışı seçmenlerinin oy kullanamaması oldu, YSK'nın burada pozisyon alamaması oldu. Burada çok katı kurallar ve randevu sistemi nedeniyle, seçmenler oy kullanamadı. Bu bizim için üzücü idi. Ama yurtdışı seçmenlerinin Türkiye ile ilgili aidiyet duyguları gelişti. Bir sonraki seçimde bu sorunlar giderilir diye düşünüyorum.

Yakın coğrafyamızdaki olumsuz siyasi gelişmeler, savaşlar da bizleri çok üzdü. Bunları siyaseten de takip ettik. Irak'ta rehin tutulan Musul Başkonsolusluğu görevlilerimiz var. Bunların hepsini yakından takip ettik. Hem Meclis çalışmalarına devam ettik, hem de gündemi takip ettik. Seçimin hemen ardından MKYK toplantımızı yaptık. Bundan sonraki yol haritamızı belirledik. Bu ayın 27'sinde kongremizi yapacağız. Yeni genel başkanımızın kim olacağına ilişkin istişarelerimizi yaptık."

Satır, "torba tasarının" 5. bölümü üzerindeki çalışmaları tamamladıktan sonra seçim bölgelerine gitmeyi öngördüklerini, muhalefetle de görüştükten sonra bu yönde bir karar aldıklarını söyleyerek, "Amacımız tasarıyı bitirmekti fakat milletvekili arkadaşlarımızın seçim bölgelerine gitmek istemesi, tatilin çok kısa olması, yeminden sonra hükümet programının okunacak olması nedenleriyle Meclis'i kapattık" dedi.

Cumhurbaşkanlığı yemin töreninden sonra 40 bin öğretmenin atanmasına ilişkin düzenlemeyi yasalaştırılmayı planladıklarını belirten Satır, "Biz, TBMM ve AK Parti milletvekilleri olarak, her zaman çalışmak için hazırız. Meclis'in açılması gerektiği zaman gelir çalışırız" diye konuştu.

CHP Grup Başkanvekili Altay

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, iktidarın yasaların Anayasa'ya uygunluğuna hassasiyet göstermediğini savunarak, "Anayasa'ya aykırılığı çok açık kanunları bile getirip geçiriyor. Hükümetin Anayasa'ya aykırılıktaki ısrarının son bulmasını istiyoruz" dedi.

Altay, 24. Dönem dördüncü yasama yılını AA muhabirine değerlendirdi.

Yasama yılının 2 ay gecikmeli tamamlandığını ifade eden Altay, yoğun bir dönemin geride bırakıldığını, kamuoyunu, temel hak ve özgürlükleri, uluslararası ilişkileri yakından ilgilendiren çok sayıda kanun çıkarıldığını söyledi.

TBMM'nin 24. Döneme tutuklu milletvekilleri nedeniyle fireli başladığını anımsatan Altay, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan ve HDP milletvekillerinin tahliye edilerek, Meclis çalışmalarına katılmalarının son yasama yılının en sevindirici yanı olduğunu vurguladı.

Altay, Aralık ayındaki yolsuzluk operasyonu sonucu dört bakanın istifa etmesinin ve haklarında soruşturma komisyonu kurulmasının dördüncü yasama yılına damga vuran olay olduğunu ifade etti.

Komisyonun çalışmalarına başlayamadığını anlatan Altay, "Bu, demokrasi açısından şık olmadı. Soruşturma komisyonunun çalışmaya başlaması hem AKP grubu hem Meclis Başkanı tarafından sabote edildi" diye konuştu.

Genel Kurul'un özellikle Haziran'dan itibaren sabahlara kadar çalıştırıldığına değinen Altay, bunun milletvekillerinin gerilmesine neden olduğunu belirtti. Altay, sık sık gerginlikler yaşandığını dile getirerek, "Milletvekillerimize iktidar partisi milletvekilleri tarafından fiziki saldırıların en yoğun olduğu dönem bu yasama yılı oldu. Şiddetin hiç görülmeyeceği ve görülmesinin makul karşılanmayacağı yer Meclis'tir. Bu yaşandı. Bu hepimiz açısından üzücüdür" dedi.

"Vatandaşın lehine kanunlara destek veriyoruz"

Dördüncü yasama yılını "Torbalarla boğulan yasama yılı oldu" diye değerlendiren Altay, 2010'daki Anayasa referandumunda "müjde" olarak sunulan HSYK yapısından vazgeçildiğini ve eskiye dönüldüğünü kaydetti. Altay, internetle ilgili düzenlemenin antidemokratik olduğunu ve haberleşme özgürlüğünü kısıtladığını, MİT Kanunu ile herkesin MİT Müsteşarı'na "zimmetlendiğini", Müsteşarın olağanüstü yetki ve zırhla donatıldığını öne sürdü.

Çözüm sürecine ilişkin çerçeve yasaya destek verdiklerini anlatan Altay, "Kürt sorununun çözümü noktasındaki, hükümete sınırsız ve geniş yetki veren kanuna ufak tefek çekincelerimiz olmakla birlikte, sorunun bir an önce çözülmesi için destek verdik" diye konuştu.

Altay, özel yetkili mahkemelerin tamamen kaldırılmasını da desteklediklerini belirterek, "Ülkemizin, vatandaşımızın lehine kanunlara samimi desteğimizi veriyoruz" dedi.

"Torba tasarıda mutabık kalamadık"

Desteklemedikleri yasaların hemen hepsinin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurduklarını ifade eden Altay, şunları söyledi:

"Anayasa Mahkemesi'nin kapısını arşınlamaktan bıktık. Gitmek de istemiyoruz aslında ama Anamuhalefet partisi olarak milletvekili yemini çerçevesinde Anayasa'ya bağlı kalmak, Anayasa'nın çiğnenmesini engellemek gibi görevimiz var. Aslında bütün milletvekillerinin bu görevi var. İktidar Anayasa'ya uygunluk noktasında hiçbir hassasiyet göstermiyor. Anayasa'ya aykırılığı çok açık kanunları bile getirip geçiriyor. Bu doğru değil. Hükümetin Anayasa'ya aykırılıktaki ısrarının son bulmasını istiyoruz."

Soma'daki maden faciasının ardından madencilere yönelik düzenlemeleri de içeren "torba kanun" tasarısının 148 maddeye çıktığını ve aylardır görüşülmesine rağmen tamamlanamadan Meclis'in tatil edildiğini dile getiren Altay, "Tasarının içindeki 100'ü aşkın maddeyi olumlu ve doğru buluyoruz. Soma'daki madenciler, vergi ve prim affı bekleyenler var. Olumlu bulduğumuz düzenlemelerin ayrılması halinde kanun iki günde çıkabilirdi. İktidarla mutabık kalamadık" diye konuştu.

"Meclis'in çalışma şartları insani değil"

AK Parti'nin kanunları "yapboz"a çevirdiğini savunan Altay, şöyle devam etti:

"Bu iktidar döneminde Kamu İhale Kanunu yanlış bilmiyorsam 28 kez değiştirildi. Meclis'in çalışma şartları insani değil. Gündüz ikide başlıyoruz, sabah 5-6'da çıkıyoruz. Bir insanı 17 saat çalıştırırsanız ne psikoloji ne sinir kalır. Sinirler gerildiği, psikoloji alt üst olduğu için iktidar tahammül noktasında zayıf kalıyor. Fiziki şiddet gösteriliyor. Bu kabul edilemez. Hele bunu sayısal çoğunluğa güvenerek yaparsanız daha vahim olaylar olur. Her gün Meclis'e 'acaba iktidar partisinden 50 kişi bugün üstüme yürür mü' korkusuyla gelmemeliyim."

Engin Altay, yeni yasama yılının 1 Ekim'de başlayacağını, ancak erken seçim beklentileri olduğunu söyledi.

Siyasetin önce nezaket ve vicdan işi olduğunu belirten Altay, "Umarım ve dilerim yeni dönem kan akmayan, küfür edilmeyen, yumruklaşmanın olmadığı atmosferde, muhalefetin eleştirilerini yaptığı, iktidarın sabır ve sükunetle eleştirileri dinlediği ve yeri geldiğinde cevap verdiği sağduyulu dönem olsun. Umarım beşinci yasama yılında Anayasa çiğnenmesin. Anayasa'nın çiğnenmeyeceği yer Meclis'tir" dedi.

MHP Grup Başkanvekili Vural

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, 24. Dönem Dördüncü Yasama Yılı ile ilgili, "Sorsanız baki kalan nedir? Rüşveti, yolsuzluğu kapatan, özgürlüklere darbe vurmak isteyen, terör örgütünün yönlendirdiği parlamento" dedi.

Vural, 24. Dönem Dördüncü Yasama Yılı'nı AA'ya değerlendirdi.

Yasama yılının yoğun geçtiğini dile getiren Vural, Balyoz Davası'ndan tutuklu bulunan İstanbul Milletvekili Engin Alan'ın bu yasama döneminde millet iradesini temsil etme imkanı bulduğunu söyledi.

Parlamentonun 17 Aralık operasyonuyla ilgili denetim görevi yapmasının engellendiğini ifade eden Vural, soruşturma komisyonunun çalışmalarına başlayamadığını ve istifa eden dört bakan hakkındaki fezlekelerin milletvekillerinin incelemesine açılmadığını belirtti. Vural, "Fiilen millet iradesine Meclis'teki çoğunluğun darbe vurduğu dönemi yaşadık. Meclis'teki çoğunluk, hükümeti denetimden kaçırtmak amacıyla hukuk dışı darbe yapmıştır. Bu, demokrasiye darbedir" diye konuştu.

Vural, geçtiğimiz yasama yılında şiddet olaylarına da sahne olduğunu dile getirerek, "Maalesef uçan tekmelerin atıldığı, kan aktığı bir parlamento oldu. Yapılan eleştirilere cevap veremeyen çoğunluk iradesi, sayısal üstünlüğünü kullanarak susturmaya çalıştı. Bu da fiili darbedir" dedi.

Parlamentonun Dördüncü Yasama Yılı'nda "rüşvet ve yolsuzluk" operasyonunun üstünü örtmek için çalıştığını öne süren Vural, operasyonu yapanlara yönelik, HSYK ve atamalarla ilgili adımlar atıldığını söyledi. Bu kapsamda çıkarılan yasaların özgürlüklere ve hukuk devletine müdahale amacı taşıdığını savunan Vural, "Soruşturma yapması gereken Meclis, soruşturma yapanlara karşı hukuki mücadele çabasına girdi. Yürütmenin güdümünde zorlamayla çalışan parlamento, milletin hayrı için değil, bazı kişilerin rüşvet ve yolsuzluğunu örtmek için çalışan Meclis oldu" diye konuştu.

Çözüm sürecine ilişkin demokratikleşme paketi ve çerçeve yasayı da eleştiren Vural, terör örgütü elebaşının arzuları ve talebiyle bu yasaların çıkarıldığını iddia etti. Vural, "Sorsanız baki kalan nedir? Rüşveti, yolsuzluğu kapatan, özgürlüklere darbe vurmak isteyen, terör örgütünün yönlendirdiği parlamento" dedi.

Başörtülü milletvekilleri

Vural, Dördüncü Yasama Yılı'nda başörtülü milletvekillerinin ilk kez Genel Kurul'a girmesiyle ilgili görüşlerini paylaşırken, bununla ilgili engelin söz konusu olmadığını söyledi. "Bİr hanımefendinin başını örtüp açması kendi iradesiyle olur" diyen Vural, bunun siyasi irade değil, milletvekillerinin kendi iradeleri olduğunu ifade etti.

Eski MHP Antalya Milletvekili Nesrin Ünal'ın başörtülü olduğunu, Genel Kurul'da ise başını açtığını anımsatan Vural, "Daha önce başı açık görev yapan milletvekilleri, Genel Kurul'da da başını örtme kararı aldı. Kendi hür iradeleriyle bu işin çözülmesi, siyasi gerilim aracı olarak kullanılmaması, değer ekseninde bakılması bence önemlidir" dedi.

"Parlamenter demokrasi güçlendirilmeli"

Yeni döneme ilişkin beklentileri ve yeni yasama yılında başkanlık sistemine ilişkin Anayasa değişikliği ihtimaline karşı MHP'nin tutumunun ne olacağı sorulan Vural, "Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye demişler. Türkiye'nin başkanlık sistemine ihtiyacı yok. Kendisinin bir arayışı varsa milletimiz de buna izin vermedi" diye konuştu.

Vural, parlamenter demokrasinin güçlendirilmesi gerektiğini ifade ederek, "Başkan'ın dilinin iradesi parlamentonun, milletin üzerinde değildir. Millet iradesini temsil eden parlamentodur. Parlamentoyu by-pass edecek rejim arayışı demokrasiden uzaklaşma demektir" dedi.

HDP Grup Başkanvekili Baluken

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, "Bu yasama yılı boyunca, halkın yaşamına dokunan, toplumun temel sorunlarını çözen bir Meclis gündeminden çok iktidarın politikalarına hizmet edecek, sermayeyi kayıran bir takım yasal düzenlemelerle meşgul olduk" dedi.

HDP Grup Başkanvekili Baluken, 24. Dönem 4. Yasama Yılı'nı AA'ya değerlendirdi.

Baluken, Türkiye'nin, temel hak ve özgürlükler konusunda, kimlik, inanç ve kültürel anlamda, neredeyse yüz yılı aşan ve bu topraklarda ciddi acıları yaşatmış olan temel sorunlarının bulunduğunu kaydetti.

Kadınların, çocukların, gençlerin, işçilerin, emekçilerin de büyük sorunlarının bulunduğunu ifade eden Baluken, bu kadar fazla sorunun olduğu bir ülkede bütün halkın gözünün Meclis'te olduğunu söyledi. Baluken, "Bu temel sorunların çözümü konusunda büyük beklentiler vardı. Maalesef bu yasama yılının sonunda bu temel sorunların çözümüne dair çok ciddi yol aldığımız ifade edemiyoruz" ifadesini kullandı.

Özellikle demokratikleşme ve Kürt meselesi konusunda, konjonktürel koşullar, bölgesel gelişmeler çok uygun olmasına rağmen üzerine düşen sorumluluğu yerine getirme, irade ve inisiyatif alma noktasında Meclis'in çok büyük bir yetersizlik içine düştüğünü öne süren Baluken, "Türkiye'nin demokratikleşmesini sağlayacak, düşünce, ifade, örgütlenme özgürlüğünün önünü açacak temel yasal değişiklikler maalesef yapılmamıştır" dedi. Baluken, şunları söyledi:

"Siyasi partiler ve seçim yasasıyla ilgili temel antidemokratik maddelerin kaldırılmasıyla ilgili düzenlemeler yapılmamıştır. Yüzde 10 barajı, hazine yardımı gibi konular düzenlenmemiş, toplantı, yürüyüş hakkı önündeki engeller hala kaldırılamamıştır. Demokratikleşme ekseninde temel sorunları çözmeyen Meclis pratiği maalesef toplumsal yaşamımızda da acı olayları beraberinde getirmiştir.

Kürt meselesiyle ilgili de Meclis üzerine düşen sorumluluğu yeterince yerine getirememiştir. Tabi ki yasama yılında çözüm komisyonunun kurulması önemliydi ancak komisyonun ortaya koyduğu raporda partimizin muhalefet şerhinin sansürlenmiş olması, komisyonun kendi misyonundan uzak bir anlayıştır.

Güvenlik politikaları dışında Kürt sorunun diyalog ve müzakereyle çözülmesini öngören bir müzakere çerçeve yasası çıkmıştır. Bu yasa da sorunu doğru tanımlama ilkelerinden uzak daha çok sorunu terör olarak adlandıran ve içerik olarak da müzakere ve muhatap tanımlarından uzak ortaya konmuştur. Tüm bu yetersizliklere rağmen çözüm komisyonu ve müzakere çerçeve yasasının oluşturulmasını önemli buluyoruz.

Bu konulardaki temel yetersizlikler önümüzde yeni yasama yılında hızla giderilmelidir. Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt meselesinin çözümü konusunda özellikle Ortadoğu'daki gelişmeleri de dikkate aldığımızda bu yangının ülkemize sıçramaması için hızla siyasetin inisiyatif alması, gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekir."

Müzakere çerçeve yasasının içinin hızla doldurulması gerektiğini ifade eden Baluken, "Antidemokratik yasaların elden geçirilmesi gerekiyor. Bu yasal düzenlemelerle beraber kalıcı çözüm için bir anayasa değişikliği yapılması gerekiyor" dedi.

Baluken, "Çözüm sürecinden kalıcı barışa ulaştıracak bazı yasal ve Anayasal düzenlemeleri önümüzdeki yasama yılında mutlaka yapmamız gerekiyor" ifadesini kullandı.

"Meclis üzerine düşeni yapmadı"

Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri, çocuk gelinler, çocuk hakları, çevre sorunları, gençlerin sorunları konularında da Meclis'in sınıfta kaldığını öne süren Baluken, yolsuzluklar ve yolsuzluklarla mücadele konusunda da Meclis'in üzerine düşeni yeterince yapamadığını kaydetti.

Baluken, "Halkımızın gündeminde çözülmeyi bekleyen çok temel sorunlar ve ana başlıklar var. Bu yasama yılı boyunca, halkın yaşamına dokunan, toplumun temel sorunlarını çözen bir Meclis gündeminden çok iktidarın politikalarına hizmet edecek, sermayeyi kayıran bir takım yasal düzenlemelerle meşgul olduk. Bu büyük bir talihsizlikti. Umarız önümüzdeki yasama yılında bu çözümsüz kalmış sorunlara yönelik bu gündemlerle Meclis toplanır ve ona göre çözüm üretir" dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber