Tarımda kapatılan kurumlar, tarıma ne getirdi, ne götürdü?

Tarımı kurtarmak için yola çıkıp çareyi ithalatta veya topal çiftçi desteklemelerinde aramak, kurumsal ve bilimsel fonksiyonsuzluğu sorgulamamak; toprağa, suya, güneşe, bitki ve hayvan alemine, sonuç olarak insanımıza ve insanlığa haksızlıktır

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 15 Ocak 2018 11:03, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Tarımda kapatılan kurumlar, tarıma ne getirdi, ne götürdü?

Tarımı kurtarmak için yola çıkıp çareyi ithalatta veya topal çiftçi desteklemelerinde aramak, kurumsal ve bilimsel fonksiyonsuzluğu sorgulamamak; toprağa, suya, güneşe, bitki ve hayvan alemine, sonuç olarak insanımıza ve insanlığa haksızlıktır.

Tarımda Kapatılan Kurumların Boşluğu ve Kuvvetten Düşme

Tarımda kapatılan kurumlar, iptal edilen birimler ve fonksiyonu değiştirilen kuruluşlar tarıma ne getirdi? Ne götürdü?

"Zaaf göstermek", var olan kuvvetten faydalanmamak demektir. -Sultan Abdulhamit-

Eskiyi, yeni ile değiştirmek, güncellemek ayrı bir şey, tamamen kapatmak, iptal etmek ayrı bir şey.

"Meslek Liseleri Memleket meselesi"

Başlangıç olarak, batılı bilim adamlarının eliyle olsa da, ilk ziraat teknik mektebi 1848 de, açılmış; tarımda, ekim dikim tekniklerinin geliştirilmesi, yeni zirai prensiplerinin uygulamaya konulması, toprak ıslahı, gölet ıslahı, sulama yöntemlerinin ele alınması ve geliştirilmesi hususlarında bir dizi yeniliğin öncülerini yetiştiren mektep, maalesef kısa ömürlü olmuştur. Sudan bahanelerle kapatılmış ve bu kapatılma o yıllarda, tarımsal alanda, teknik ilerlemenin 40-50 yıl ötelenmesine neden olmuştur.

Günümüzde, "Meslek liseleri memleket meselesi" denildiği bir dönemde, uygulamalı eğitim veren ve ara eleman ihtiyacını karşılayan bu önemli okulların büyük çoğunluğunun kapatılması tarımın aleyhine olmuştur. Kalan birkaç Tarım meslek lisesi ise Tarım Bakanlığına bağlı iken, 2006 yılında çıkarılan bir kanunla Milli Eğitim Bakanlığına devredilmiştir. Tarım meslek liselerinin çoğunun kapatılması ve kalanlarında Milli Eğitim Bakanlığına bağlanması yanlış bir karardır. Dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde tarım sektöründeki ara eleman ihtiyacı tarım meslek liseleri veya iki yıllık meslek yüksek okullarından karşılandığı bilinmektedir.

Tarımsal eğitimin tamamını üniversitelere yıkmak çözüm olmadığı gibi bu alandaki boşluğu da kapatamamaktadır. Bu alanda adeta herkesi üniversite mezunu olmaya mecbur bırakmak içi boş bir çabadır. İhtiyaca ve ülkenin koşullarına göre doğru yapılanmaya gidilmelidir. Ayrıca bir çok meslek erbabı, mesleğini uygularken öğrendiği de bilinen bir gerçektir. Zorlama üniversite açmak ve kayıt yaptırmak, dört yılın sonunda da diploma vermek, gençliğin geleceğini israf etmektir. Yeterli sayıda Tarım Meslek Lisesi, Tarım Bakanlığına bağlı olarak açılmalı ve ara eleman takviyesi zorunlu olarak sürdürülmelidir. Kapatılan okulların ve okula bağlı işletmelerin terk edilmiş görüntüsü metruk binaya dönmesi, arazilerinin çarçur edilmesi bu manada kaybımızın göstergesidir. Bir zamanların en gözde okulu ve uygulamalı tarım işletmesi olan Beydere bunun örneklerinden sadece biridir. Tarım ve hayvancılığın bilinçli yapılabilmesi için kesinlikle eğitilmiş (diploma verilmiş değil) insana ihtiyaç vardır.

"Devlet öncülük etme ve model olma özelliğini kaybetmemelidir"

Bizim devlet yapımız, tarih boyunca her alanda vatandaşına sahip çıkan, öncülük eden ve model olma özelliği gösteren bir yapıdır. Bu özelliğimizi kaybettiğimiz sürece; zayıfladığımızı, güvensiz hissettiğimizi ve özgüven kaybı yaşadığımızı, tarihimize bakarak çıkarmamız mümkün. Her alanda olduğu gibi tarımda da bu geleneği devam ettirmek zorundayız. Bugüne kadar Tarımda model olma, öncülük etme, devletle özdeşleşmiş durumdadır. Eksikliğine rağmen bu sürdürülmelidir. Cumhuriyet döneminin en önemli projesi olan ve bizzat Atatürk tarafından kurulan Atatürk Orman Çiftliği, çiftçilere model olma ve öncülük etme açısından önemli bir örnekti. Bugün bu manada önemli görevi üstenmiş ve branşlaşmaya gitmiş olan Tarım Bakanlığının bir çok kuruluşu, bu öncülük ve model olma vazifesinden uzaklaşmaktadır. Bu anlamda gevşeyen cıvatalar sıkılmalı, dişliler yağlanmalı ve çark dönmelidir. Bakanlığın hücrelerine sirayet etmeye çalışan, sadece para, rant ve reklam endeksli anlayışın hiçbir geleceği yoktur. Tüm teknik ve idari birimler; bilimin ışığında, model ve öncülük yapacak şekilde güncellenmelidir. Aksi takdirde ithalattan kurtulmamız mümkün olmayacağı gibi, çiftçilerimiz de, hakkaniyetten uzak yabancı güdümlü firmaların ucuz işçi kaynağı durumuna düşmekten kurtulamayacaktır.

Et ithalatını getiren nedenlerden biri; çayır-mera, yem bitkileri ve zootekni araştırmalarının yetersizliği

Araştırma enstitülerinin yeniden yapılanması kapsamında 1986 yılında bakanlık emriyle Çayır-Mera ve Zootekni Araştırma Enstitüsü kapatılmış, Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü bünyesinde birkaç çalışanı ile Çayır Mera ve Yem Bitkileri Bölümü adı altında küçük bir bölüme dönüştürülmüştür. Bunu hayvancılığımızın gerilemesinde payı büyüktür. Türkiye'nin yem ihtiyacı ve çayır meraların durumu değerlendirildiğinde, ayrıca hayvancılıkta gittikçe dışa bağımlı hale gelindiği düşünüldüğünde, bu enstitünün kapatılması yanlış bir karar olmuş ve boşluğu doldurulamamıştır.

Tohumculukla ilgili kuruluşların güdükleşmesi

Tohumculukta yabancı menşeli çeşitlerin sayesinde üretim artmış ama kalite aynı oranda artmamıştır. Bu handikapa organik tarım uygulamaları ile çalım atılmaya çalışılmaktadır. Ülkemizde gerçek manada organik tarım yapılmasının şartları oldukça kısıtlıdır. Tohumculukta, tohum değerlendirme ve kalite tespiti yapan kuruluşlar, hem bilimsel hem fiziki şartlar açısından kendini güncelleyemediği için güdük kalmakta, sertifikalandırma ve tescil süreçleri kaliteyi gerçek manada ortaya çıkaramamaktadır. Mevcutlar böyleyken, ülkenin dörtbir yanına sertifikasyon kuruluşu açmanın çözüm olmadığı ortadadır. Bu alanda kurulan birliklerin tohumculukta neye öncelik verdikleri hala netleşmiş değildir. Çünkü Devlet aşısıyla aşılanmamış ve çiftçi potansiyeliyle etrafı doldurulamamıştır.

Örnek belirsizlik; Şeker Kurumu

Son dönemlerde yerine daha iyi bir alternatif getirmeden "sektördeki ihtiyaçlara cevap vermiyor" algısıyla Şeker Kurumu'nun kapatılması akabinde ortaya çıkan tartışmalar, bu kararın ve kurum açma kapatma veya fonksiyon değişikliği gibi kararların, tarımı sağlıksız bir geleceğe götürdüğünün göstergesidir.

Gittikçe, sadece finans kaynaklı anlayış ve uygulama öne çıkarken teknik ve araştırma ikinci plana itilmektedir. Bunun nedenleri arasında konu dışı bürokratların sayısının artması, geçerli bir stratejinin olmaması, kurumlarda, bilimsel ve hizmetsel anlayıştan çok popüler anlayışın hakim olması, ithalatın kolaylaşması, vatandaşın çiftçilikten uzaklaşması / uzaklaştırılması... sayılabilir.

Tarımı kurtarmak için yola çıkıp çareyi ithalatta veya topal çiftçi desteklemelerinde aramak, kurumsal ve bilimsel fonksiyonsuzluğu sorgulamamak; toprağa, suya, güneşe, bitki ve hayvan alemine, sonuç olarak insanımıza ve insanlığa haksızlıktır.

Sorun, asıl sorunu anlamama sorunudur.

M. Murat GÜN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber