Bir Doktor Öğretim Üyesi kadrosuna başvuru hikayesi!

Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nün 2018 yılı Kasım ayında ilan edilen bir doktor öğretim üyesinin yaşadıkları

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 09 Mayıs 2019 11:05, Son Güncelleme : 08 Mayıs 2019 13:30
Bir Doktor Öğretim Üyesi kadrosuna başvuru hikayesi!

Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nün 2018 yılı Kasım ayında ilan edilen bir doktor öğretim üyesinin yaşadıklarını yayımlıyoruz

Bir doktor öğretim üyesi kadrosuna mı başvurdunuz? Olabilir, başvurabilirsiniz.

Doktoranızı bitirmiş olmanız ve asgari şartları sağlamanız koşuluyla bunun önünde yasal bir engel yok.

Hem korkmanıza da gerek yok. Zira başvurduğunuz üniversitenin muhakkak esaslı bir Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönergesi vardır.

Hem yayın dosyanızın alanın uzmanlarından oluşan en az üç jüriye intikal edeceğinden hiçbir şüpheniz olmasın. Bu jüri üyeleri elbette dosyanızın kadr ü kıymetini bilecek ve layık olduğu değerlendirmeyi yapacaktır.

Hadi bir umut ışığı daha vereyim size. Jüriler olmasa bile fakültelerin yönetim kurulları bu iş için hakkaniyet ve liyakat esaslı nice deneyimlerden geçmiş tecrübeli ilim adamlarından oluşmaktadır. Orada muhakkak hakkınız verilecektir.

O da olmadı Rektör var. Bir hukuksuzluk varsa ona engel olacak mümtaz bir makamın sahibidir Rektör. Hiç endişeniz olmasın, hakkınız kesinlikle yenmeyecektir.

İşte ben de bu düşüncelerle Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalında 2018 Kasımında ilan edilen doktor öğretim üyesi kadrosuna başvurdum.

Ön inceleme komisyonunun Dicle Üniversitesi Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönergesi uyarınca yaptığı yayın ve bilimsel araştırma sıralamasında birinci çıkmışım.

Ama ne fark eder. Pek kıymetli jüri üyelerimiz benim yayın sıralamamı yanlış görecek olmuşlar ki tersine bir yorumla aramızda dağlar kadar fark olan bir adayın atanmasının daha uygun olduğuna karar vermişler.

Aksilik bu ya fakülte yönetim kurulu üyeleri de okuma gözlüklerini almamış olacaklar ki yine sıralamayı yanlış anlayıp onlar da öyle düşünmüşler ve beni uygun görmemişler.

Bir de çok güzel bir maddesi var bu Yönergenin, hemen aktarayım: Bu Yönergede belirlenen ölçütler ortak en düşük düzeyi belirler. Bu düzey, adayların atanmaları için yeterlilik anlamı taşımaz ve puanlama sistemi tek başına bir değerlendirme unsuru olarak kullanılamaz. Esas olan, jüri raporları ve ilgili kanun ve yönetmeliklerde belirlenen esaslara göre yetkilendirilen kurullar ile makamların öneri veya kararlarıdır. Puanlamaya dayalı ön değerlendirme ve yayın koşulunun sağlanmış olması akademik yükseltilme ve atanmalarda adaylar için bağlayıcı bir hak oluşturmaz.

Uzatmayayım artık işimiz bu dünyada son havale yeri olan Rektör'e kaldı. "Ha gayret, orada düzeltilir bu haksızlık" ümidiyle gün sayarken Sayın Rektörümüzün de maalesef aynı illete müptela olduğunu öğrenmekle öylece kalakaldım.

Üstelik ben dilekçelerle kadronun son durumu hakkında bilgi almak için çırpınırken "atanması uygun görülen aday şu anda güvenlik soruşturmasından geçiriliyor" sözüyle (bu bilgiyi personel daire başkanından aldım bizzat) adeta şoka uğradım. Yani ne arayan var ne soran ne de haber veren... Atı alan Üsküdar'ı geçmiş anlayacağınız. Israrla ve sadece bilgi almak için yazdığım iki dilekçe de sanki devlet sırrı istiyormuşum gibi geçiştirildi.

Şimdi soruyorum, bu kadroya başvuran birinci sıradaki şahsım ve başta ikinci sıradaki aday olmak üzere söz konusu adaydan daha yüksek puana sahip olan adayları elerken nasıl bir ölçüt belirlediniz?

Nasıl oldu da bu kadar farka rağmen o adayı tercih ettiniz?

Eğer ilgili adayın bilim dünyasını sarsan ve bizim de haberdar olmadığımız çalışmaları varsa o kusur bize aittir! Şu kadar var ki, idare, öğretim üyesi atamasında yasalarca kendisine verilmiş yetkileri kullanırken asla ölçüsüz davranamaz. Herhangi özel bir şartın gerektirmediği bir kadroda eşitlik ilkesini ve somut bir veri olarak karşımıza çıkan akademik yayınların nitelik ve niceliğini görmezden gelemez. Aksi takdirde yapılan işlem tamamen keyfi olmuş olur. Şahsımın, söz konusu kadroya başvuran adaylar arasında Dicle Üniversitesi Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönergesine göre akademik yayın ve faaliyetler bakımından birinci olduğu hemen herkesin malumudur. Tarafıma resmi kanaldan ısrarla tebliğ edilmek istenmeyen bu bilgi, Dicle Üniversitesinde herkesçe bilinen bir gerçektir.

Ama bereket versin ki 12.06.2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Öğretim Üyeliğine Yükseltilme Ve Atanma Yönetmeliğinde açıkça ifade edildiği üzere bir kadroya birden fazla aday başvurduğu takdirde ilgili fakülte yönetim kurulunun kararını gerekçeli olarak belirtmesi gerekir.

Şimdi ilgili Fakültenin Yönetim Kurulu üyelerine ve Dicle Üniversitesi Rektörlüğüne soruyorum: İlan metninde ilgili alanda doktora yapmış olmak dışında özel bir şart aramadığınız bu kadroya atanmasını uygun gördüğünüz aday için hangi gerekçeye dayanarak karar aldınız?

Netice itibariyle Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanlığını, ilgili Fakültenin Yönetim Kurulu üyelerini, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanını ve nihayetinde Dicle Üniversitesinin Sayın Rektörünü tebrik ediyorum!

Ancak dosyalar arasındaki farkı nasıl giderip de böyle bir atamayı uygun gördükleri hakkında kamuoyuna makul bir açıklamada bulunurlarsa hem beni hem de tüm vicdan sahiplerini rahatlatmış olurlar. Bu iş düzelir mi düzelmez mi orasını bilmem. Takdir muhakkak yetki sahiplerinindir. Bundan sonraki söz ise Yüce mahkemelerindir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber