MEB, şube müdürlüğünde; davaları kazananları, davası devam edenleri ve hakkı olanları acilen atamalıdır

Hukuken ve yasal olarak; "davaları devam edenlerden lehte karar alanlarla birlikte değerlendirilmesi için yapılacak duyuru ile adı geçene tercih yapma hakkı vereceğim." denilemez. Çünkü Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına yasal süre içinde uymak zorundadır. MEB 3 yıldır yılan hikayesine dönen şube müdürlüğü sınavı sonrası yaşanılan keşmekeşe son vermelidir.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 02 Ağustos 2019 09:05, Son Güncelleme : 01 Ağustos 2019 19:48
MEB, şube müdürlüğünde; davaları kazananları, davası devam edenleri ve hakkı olanları acilen atamalıdır

Bir öğretmen, Milli Eğitim Bakanlığı Personelinin Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Suretiyle Atanması Hakkında Yönetmeliğe göre 31.10.2013 tarihli Bakanlık Onayı ile başlatılan Milli Eğitim Bakanlığı taşra teşkilatı il/ilçe milli eğitim 1709 şube müdürü kadrosuna görevde yükselmeyle atama sürecinde, 16.04.2014 tarihinde, bilgisayar ortamında yapılan değerlendirmede, sahip olduğu puanla tercihlerine yerleşememiştir.

"MEB... Üstünlerin hukukundan mı yanasın?" haberinde detaylıca açıklandığı üzere Milli Eğitim Bakanlığı, dayanaktan yoksun kalan 1709 şube müdürü atamalarını Danıştay 5. ve 2. Daireleri kararlarına istinaden iptal edip yazılı ve sözlünün aritmetik ortalaması alınmak suretiyle elde edilecek puanla atama yapmak yerine, yürütmeyi durdurma kararlarının sadece yönetmelik maddesini kapsadığını, atamalarla ilgili herhangi bir iptal kararı verilmediğini savunmuştur.

Danıştay kararlarının (yazılı ve sözlünün Aritmetik ortalamasının alınarak yeni bir başarı listesi oluşturup atamaların yenilenmesi) gereğini yerine getirmeyen MEB hakkında, sadece sözlü sınav puanı esas alınarak yapılan tüm atama işlemlerinin iptaline yönelik olarak, kişiler ve sendikalar tarafından yüzlerce davalar açılmış ve kararlar verilmiştir.

Bu kararlara istinaden söz konusu öğretmen; 04.07.2018 tarihli dilekçe ile yazılı ve sözlü sınav puanlarının aritmetik ortalamasına göre tercih hakkı verilmesi ve münhal bulunan şube müdürü kadrolarından birine atamasının yapılması talebinin reddi işlemine karşı açtığı davada; Gaziantep 1. İdare Mahkemesinin 13.02.2019 tarihli ve E:2018/1244, K:2019/193 sayılı kararı ile iptal kararı verilmiştir.

Bakanlık, kararın, 13.01.2018 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Personelinin Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Suretiyle Atanması Hakkında Yönetmeliğin 21. maddesinin 1.fıkrasındaki hükümleri çerçevesinde bireysel olarak uygulanması imkanı bulunmadığından, bu süreç işlemlerine ilişkin olarak, davaları devam edenlerden lehte karar alanlarla birlikte değerlendirilmesi için yapılacak duyuru ile adı geçene tercih yapma hakkı verileceğini ilgili öğretmene bildirmiştir.

İşte o bildirim ve mahkeme kararı;

MEB, ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜNDE KAZANILAN DAVALARI HEMEN UYGULAMALIDIR

Milli Eğitim Bakanlığının atıfta bulunduğu Yönetmeliğin 21. maddesinin 1.fıkrası; "(1) Bu Yönetmelikte belirtilen görevlere ilişkin boş kadrolara atama yapılmasında başarı puanı esas alınır. Başarı puanı, yazılı ve sözlü sınavda başarılı olanların sınav puanlarının aritmetik ortalaması esas alınmak suretiyle belirlenir ve Bakanlığın internet sitesinde duyurulur. Atanmak üzere başvuruda bulunan adayların atamaları, başarı sıralaması ve puan üstünlüğü esasına göre tercihleri de dikkate alınarak yapılır." hükmüyle normal şartlarda yapılması gerekenleri emrediyor. Bakanlık olarak siz bu kuralı alıp mahkeme kararlarının bireysel olarak uygulama imkanı olmadığından, davaları devam edenlerden lehte karar alanlarla birlikte değerlendirilmesi için yapılacak duyuru ile adı geçene tercih yapma hakkı vereceğim diyemezsiniz.

MAHKEME KARARLARINI YOK SAYAMAZSINIZ

Çünkü; Milli Eğitim Bakanlığı kazanılan mahkeme kararlarını; Anayasa'nın 2. maddesinde bu ülkenin bir "hukuk devleti" olduğu ilkesine,

138. maddesinde; "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." hükmü ile mahkeme kararlarının hiçbir suretle değiştirilemeyeceği ve yerine getirilmesinin geciktirilemeyeceği ilkesine,

MAHKEME KARARLARINI 30 GÜN İÇİNDE UYGULAMAK ZORUNDASINIZ

Diğer taraftan İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. Maddesinde; "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak 30 (otuz) günü geçemez" hükmü ile mahkeme kararlarının gecikmeksizin uygulanması gerektiği ilkesine aykırı hareket edemezsiniz. Mahkeme kararlarını 30 gün içinde uygulamak zorundasınız.

Benzer bir kurala 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 63. maddesi 2. fırkasında; "Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, altmış gün içinde işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur" hükmü ile yer verilmiştir.

İdarenin hukuka uygun davranmasını sağlamada en etkili araç olan idari yargı yerlerince verilen kararların idare tarafından uygulanması zorunluluğu "hukuk devleti" ilkesinin bir gereğidir.

Bu ilke karşısında idarenin mahkeme kararlarını uygulamaktan başka bir seçeneği bulunmamaktadır. Danıştay tarafından da ifade edildiği üzere, "idarenin yargı kararlarını maksadına uygun biçimde uygulaması zorunluluğu, toplumda korunması gereken hukuk düzenince kişilere sağlanan hukuk güvenliği ve devlet işlemlerindeki istikrarın sonucudur."

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda da Mahkeme kararlarını olduğu gibi ve gecikmeksizin uygulamak idare için bir zorunluluktur. Aksi davranış mahkeme kararının "ademi infazı" anlamına gelir. Hukuk Devleti ilkesinin doğal gereği olan bu zorunluluğa uyulmaması, idare tüzel kişiliğinin hukuki ve idare ajanlarının da hukuki ve cezai sorumluluğunu doğurur.

Bir hukuk devletinde mahkeme kararlarını aynen ve gecikmeksizin uygulamaktan başka bir seçeneği olmayan idarenin mahkeme kararlarını uygulamaması, karar gereklerine göre işlem tesis etmemesi veya eylemde bulunmaması ya da şekli (biçimsel) uygulamalarla mahkeme kararlarını etkisiz ve geçersiz kılması kabul edilemez. Kısacası, idarenin maddi ve hukuki açıdan uygulanabilir nitelikte olan bir mahkeme kararını aynen ve gecikmeksizin uygulamaktan başka bir seçeneği yoktur.

İdarenin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur.

MEB, ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜNDE DAVALARI KAZANANLARI, DAVASI DEVAM EDENLERİ VE HAKKI OLANLARI ACİLEN ATAMALIDIR

Dolayısıyla hukuken ve yasal olarak; "davaları devam edenlerden lehte karar alanlarla birlikte değerlendirilmesi için yapılacak duyuru ile adı geçene tercih yapma hakkı vereceğim." diyemezsiniz.

Çünkü Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına yasal süre içinde uymak zorundadır. MEB 3 yıldır yılan hikayesine dönen şube müdürlüğü sınavı sonrası yaşanılan keşmekeşe son vermelidir. Madem dava açanlar var biliyorsunuz,bu davaların kazanılacağı da ortada iken ve yeni davalarında açılmasına fırsat vermeden tüm bilgiler Bakanlığın elinde olduğuna göre değerlenmeyi yapıp yeni puanlara göre tercih hakkı sunup atamalar acilen yapılmalıdır.

Ahmet KANDEMİR

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber