Tarım'da, üst yöneticiler neleri yanlış biliyor?

Tarımda üst kademe ve alt kademe arası bağlantılar ne kadar güçlü? En üst kademe, alt kademelerin çalışmalarını sağlıklı takip edebiliyor mu? "Düzeltildi" diye bilinen hatalar, "giderildi" denen eksikler, hala devam ediyor mu? Bütün bunların ülke tarımına maliyeti var mı?

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 02 Eylül 2019 16:20, Son Güncelleme : 02 Eylül 2019 16:22
Tarım'da, üst yöneticiler neleri yanlış biliyor?

Tarımda makamlar arası hatlar kopuk mu?

Tarımda en üst kademe, hala "Islahçı hakkını" her ıslahçı eşit alıyor olarak biliyor

Yerli tohumculuğun ana kaynağı ve tarımsal araştırmaların en öncelikli çalışma alanı olan bitki ıslah çalışmalarında, kendi kendimize yeterlik konusu eksik olmakla birlikte belli bir mesafe kat edilmiş ve umut verici gelişmeler göze çarpar duruma gelmiştir. Yani olmamız gereken seviyede, dünyayla rekabet etme seviyesinde değiliz ama bazı bitkilerde dikkat çekici çalışmalarımız var. Gelinen noktada önümüzü tıkayan en önemli engel yine kendi elimizle yaptığımız mevzuattan ve keyfi uygulamalardan kaynaklanmaktadır.

Mevcut mevzuatta geçen ıslahçı hakkı uygulamasının, sadece buğday ıslahçılarının işine geldiğini, onların menfaatlerini gözettiğini, diğer tüm bitkilerde ıslah çalışmaları yapanların haklarını gözetmediğini, bu durumun ise, çalışma performansını olumsuz etkilediğini, dolayısıyla da, buğday hariç diğer bitki çeşitlerinde yapılan ıslah çalışmalarını geri bıraktığını, bununda ithalata ve yığınla yabancı çeşitlerin ülkemize dolmasına kapı açtığını, daha önce defalarca ayrıntılı olarak dillendirmiştik. Ancak Tarım Bakanlığı içerisinde belli bir zümre o kadar etkin ki, özetlediğimiz ve defalarca gündem edilen bu gerçeği üst kademelere hatta bakanlığın en üst kademesine, tek hat üzerinden, birçok kanalı bypass ederek, hatta onları da kendi kanalına bağlayarak, üst kademeye "bu sorun çözüldü" olarak ulaştırabiliyor. Ve üst kademe "bu sorun çözülmüş ve her ıslahçı bu haktan eşit faydalanıyormuş" şeklinde konuyu biliyor. Oysa bu sorun pratikte çözülmediği için, yabancı bitki çeşidi akın akın ülkemize girmeye devam ediyor.

Buğday ıslahçıları dışındaki bitkilerde çalışan bitki ıslahçılarda birkaç istisna hariç günü kurtaracak kadar çalışmakla yetiniyor. Yani konunun asıl çözüme kavuşturulması gereken kısmı çözülmediği halde, en üst kademe "konu çözülmüş" algısıyla ters yönlendirmeye maruz bırakılıyor. Bunun çalışma ortamına ve tarımsal verilere yansıması da doğal olarak olumsuz oluyor.

"Tarım şurası ön hazırlığı tıkır tıkır işliyor, tam kapasite çalışıyor" diye biliniyor

Tarım şurası için toplantılar yapılıyor, yüzlerce katılımcı gerek merkezde, gerek taşrada bir araya geliyor. Toplantı için uzak illerden gelenlerin, akademisyenlerin yollukları ödeniyor, masrafları karşılanıyor. Devletin tüm imkanları bu hazırlığı yapanların önlerine serilmiş durumda. Ama görünen o ki toplantıların işleyişi, verimliliği ve alınan kararların kalitesi, kısacası tarım şurası ön hazırlığının içeriği, o toplantılardaki en üst yetkilinin anlama, kavrama ve organize etme kapasitesine mahkum durumda. Konu uzmanları, bu Şura'nın yeni açılımlar, yeni stratejiler ve tarımda büyük değişiklikler getirmesi için çabalarken, yeni üst düzey yetkililer kendini ispatlama, eski üst düzey yetkililer ise kendilerinin üst düzey görevden alınmalarının ne büyük hata olduğunu ispatlama derdinde, bazı sivil kuruluşlar ise kendi geleceğine, çıkar zemini hazırlama peşindeler.

Ziraat Mühendisi diplomasının 4 yılda alındığını tarımın en üst kademesi muhakkak ki biliyor, ama acaba 15 günlük eğitimle! bitki ıslahçısı olunduğunu da biliyor mu?

Tarımsal Teknolojinin geliştiği bu dönemde, teknolojiyi de kullanarak bitki verimliliğini ve kalitesini artırmanın tarımsal açıdan önemi herkesin malumu. Bu teknolojiyi kullanacak, kaliteli ve verimli bitki ıslah edecek elemanların eğitimi ve yetiştirilmesi de elbette ki büyük önem arz etmektedir. Bitki ıslahı çalışmaları ve tarımsal araştırmalar yapan ıslahçı ve araştırmacıların yetiştirilmesi, eğitimleri, eğitim ortamları, uygulama ortamları; köklü, sürekli, kalıcı bir yapı ve zaman istemektedir. Ancak bu kadar önemli ve hayati bir konu defalarca gündem edilmesine rağmen hala, yeterliliği tartışılır bir sivil toplum kuruluşu tarafından, mevzuatta karşılığı olmayan bir şekilde, kağıt üzerinde 90 gün, gerçekte ise 15 günlük eğitimle (kişi başı 14.000 tl ödeyerek) ıslahçı belgesi verilmekte ve ıslahçı sayılmaktadır. Devletin verdiği Ziraat Mühendisi diplomasını bile bu alanda geçerli görmeyen zihniyet ve buna göz yuman yetkililer hakken ve hukuken büyük hata yapmaktadırlar. Akla ziyan bu uygulamanın hala yürürlükte olması ve tarımın en üst makamlarının bu konuyu "çözüldü, düzeltildi" biliyor olması; makamlar arası hatların, bağlantıların ne kadar kopuk olduğunu veya koparılmış olduğunu anlatmaya yeter mi acaba!

Elektrikli Traktör tescile sunulmadan seri üretime geçilebilir mi?

Tarım Bakanlığının en somut icraatlarından biri olan elektrikli traktörün vücut bulup tarlaya inişi ümitlerimizi depreştirdi. Tarım Bakanlığı belki de ilk defa mutluluğun resmini çizmeye bu kadar yaklaştı. Ama bu traktör henüz tescili alacak konuma gelmedi. Tescil aşamasına gelmediyse ciddi eksikleri var demektir. Bu eksiklikleri doğru ve yerinde tespit ederek, tarla testlerini her ortamda gerçekleştirerek, bir traktörde olması gereken fonksiyonel ve işlevsel tüm organları hazır hale getirerek bir an önce tescilini almak, seri üretime geçmek, çiftçinin heyecanını ve beklentisini dindirmek gerek.

Göçmenler için en uygun istihdam alanı tarım ama o da kademeler arası yaklaşım farkına kurban gidiyor, hem de yeni sorunlara kapı açarak!

Göçmenler artık bu ülkenin gerçeği. Bu gerçeği görerek bilerek, hem onları toplumdan dışlamamak, hem de kendilerine ve ülkeye faydalı hale getirmek için istihdam edilecek en iyi alanın tarım olduğuna şüphe yok. Ancak devletin en üst makamları göçmenlerle ilgili çalışmalara maddi manevi destek verirken, maalesef alt kademeler kişisel görüş ve davranışlarını sahaya yansıtmakta ve daha büyük bir soruna sebep olmaktadırlar. İşin ilginç yanı, istihdam için en uygun zemin olan tarımın, en üst kademesi göçmenlerle ilgili çalışmalara ne kadar sıcak bakıyorsa, alt kademe o kadar soğuk bakıyor. İşte bu tutum ve yaklaşım zaten sorun olan göçmen konusunu çözmek yerine sorunu daha da büyütüyor.

İnsanların görüş ve düşünceleri elbette farklı olabilir. Ancak devlet yetkisi kullanılıyorsa; koordine, mevzuat ve uzlaşı şarttır.

Tarımda istenen başarıyı yakalayamamanın en güncel ve en etkin nedeni; kurumlar, kademeler ve makamlar arası kopukluk, münferit davranışlar ve yaklaşımlardır. En önemlisi de, tarımda en üst kademenin, alt kademelere söylediklerini yaptırdığını, eksiklerin giderildiğini, yanlışların düzeltildiğini zannetmesidir. Alt kademe, Nasrettin hoca misali samanlıkta kaybedilen iğneyi, samanlığın dışında aramakta, en üst kademe ise "neden iğneyi kaybettiğin yerde aramıyorsun diye sormamaktadır." Aksine "nasıl olsa ben iğneyi aramasını söyledim o da arıyor. Nerede ararsa arasın" yaklaşımı içindedir. Bu örnekteki gibi, samanlıkta kaybettikleri iğneyi, samanlığın dışında aramaya devam edenlerin iğneyi bulamayacakları kesindir ama bulacakları şeyinde ne olacağı ve ne işe yarayacağı meçhuldür!

M. Murat GÜN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber