İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Ata tohumunun, 'ticari tohum' karşısında şansı var mı?

Yerel tohum nasıl korunur? Türkiye tohumculuğunun yakın tarihindeki hatalarının konuşulmasının vakti gelmedi mi? Türkiye Tohumculuk sistemini, Bakanlığa rağmen kim, ne amaçla kurguluyor?

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 23 Ocak 2020 10:44, Son Güncelleme : 23 Ocak 2020 10:46
Ata tohumunun, 'ticari tohum' karşısında şansı var mı?

Tekelleşmiş ticari STK'lar yerel tohuma sahip çıkabilir mi?

Yerel tohumda sloganların ötesine geçilebiliyor mu?

Yerel tohum nasıl korunur? Türkiye tohumculuğunun yakın tarihindeki hatalarının konuşulmasının vakti gelmedi mi? Türkiye Tohumculuk sistemini, Bakanlığa rağmen kim, ne amaçla kurguluyor?

Tarım Bakanlığı tohumculuk sisteminin neresinde?

Tohumculukta tekelleşmiş sivil toplum kuruluşları, yerel tohumla ilgili sahiplenici açıklamalarına devam ediyor!

Bu STK'lar, yakın dönemde, küresel tohum kartellerinden ilham alarak gerçekleştirdikleri, tohumculuğu kendi belirledikleri yöntemlerle zapturapt altına alma girişimleri ile yerel, ata tohumunun varlığına ve gelişmesine, biyolojik çeşitliliğimizin korunmasına ve doğru değerlendirilmesine derin darbe vurmuşlardır. Görünen o ki, yerel, ata tohumunda bozucu konumda olanlar, ıslah edici rolünü üstlenmişledir.

Tohumculuk yasası ile birlikte son 15 yıldır, yabancı tohumun ve yabancı tarım firmalarının ülkemize girişi daha kolay ve yasal hale geldi. Bu süreç içinde ulusal ve uluslararası arenada devletin önüne geçen STK'lar ve bunlara yol verenler, kurdukları bu sistemle ülke tarımını daha bağımlı hale getirdiler.

Tohumculuk sistemi oluşturulurken, bu alanda gelişmiş ülkelerin bilgi ve teknolojik yapısının gerisinde olduğumuz ve o günkü şartlarda bu ülkelerle rekabet etme şansımızın zayıf olduğu bilindiği halde, yani bu bilinene göre tohumculuk sektörü ve mevzuatı şekillendirilmesi gerektiği aşikar iken, bugün devamını yaşadığımız sistem bütün bunları göz ardı ederek oluşturulmuştur. Bu sistem, halen olduğu gibi ülkemizi, hem uzun yıllar yabancı tohum şirketlerinin pazarı yapmış ve hem de yerel, ata tohumunu bizlere unutturmuştur. Çünkü bu süreçte tek konuşulan tohum; ticari tohum ve bunun getirdiği rant olmuştur. Ticari yabancı tohum almış başını gitmiş, yerel ata tohumu o gün orada sahipsiz bırakılmıştır.

Davul bakanlığın boynunda tokmak tekelleşmiş STK'ların elinde!

Türkiye tarımı, tarımda en çok eleştiri aldığı dönemlerde bile, tohumculuk mevzuatını çıkararak başköşeye yerleşen ve tekelleşen bazı birlik ve STK'ların, kendi tarımına yabancılaştığı kadar yabancılaşmamıştır. Çünkü oluşturulan tohumculuk sistemi; yerel tohumculuğun gelişmesini kolaylaştıran ilkelerden ve yöntemlerden çok, yerel tohumun ve yerli tohumculuğun gerilemesini ve yabancı tohumların ve tohumcuların ülkemizi zapt etmesini kolaylaştırıcı mevzuat ve yöntemlerle doludur. Şimdilik bitkisel alanın birçoğunda yabancı sahipli tohum çeşitlerinin varlığı üretimimize katkı sağlıyor gibi görünebilir, ama bu sistemde yerel tohum, önüne çekilen bu seti asla aşamayacaktır. Bunların müsebbipleri ise, hemen hepsi tohumculuk mevzuatında adı ve sözü geçen tekelleşmiş birlikler ve STK'lardır. Bakanlığın yaptığı ise bu durumun sekretaryasını üstenmektir. Ama vatandaşa karşı, faturayı her platformda devlet ödemektedir. Bunun yanında Bakanlığın hassas konum ve konuları bir bir ekarte edilerek, bu süreci devam ettiren maddeler ve yapılanmalar güçlendirilmekte, değiştirilemeyecek kadar derinlere işlenmeye devam etmektedir.

Devlete rağmen tekelleşen tarımsal STK'lar yerel tohum erozyonunu her gün biraz daha hızlandırıyor

Tohumculukta devlete rağmen tekelleşen ve yarın nasıl bir refleksle bu alanı yöneteceği belli olmayan bu eşgali belli tarımsal STK'lar; Devlette bile bürokrasi sürekli sirküle edilirken, kuruldukları günden beri mazbatayı kimseye vermemekte, belli birkaç kişinin elinde, grupsal ve anlaşmalı olarak dolaştırılıp durmaktadırlar. Özellikle yerel tohumu dinamitleyen, ülkenin biyolojik çeşitliliğini körelmeye doğru sürükleyen, tohumu ve tohumculuğu sadece ticari materyal ve çeşit olarak gören ve tüm argümanları buna göre yorumlayan bu tür tekelleşmiş sivil toplum kuruluşları, bugün yerel tohumun kamuoyunda sıkça dile gelmesi ile birlikte birden bire yerel tohumu sahiplenmeye ve savunmaya başladılar. Oysa "ticari tohum" kavramını ülkenin tarım litertürüne ve topraklarına yerleştirirken yerel, ata tohumunu ihmal eden, yok sayanlarda bunlardı.

"Ticari tohumluk" kavram ve anlayışının başı çektiği bir yerde yerel tohumun, ata tohumunun gelişmesi ve gerçek değerini bulması mümkün değildir. Mevzuata, sınırlandırılarak sokulan ve para gibi ruhsuzlaştırılan tohum ve tohumculukla ilgili tanım ve tarifler adeta yerel ve ata tohumunun gerilemesinin zeminini hazırlamıştır. Bu bakımdan, şu anda tohum ve tohumculuk denilince sizlerin anladığı tanım, yasal bir tanım olmayabilir!

Yıllardır tohumculuğu devlete rağmen tekelleştirerek kendi eline almış olan ve devletin bu alandaki hafızasını sildirerek, tohumculuğu kendilerine sorar hale getiren, yerel tohumun bugünkü durumunun birinci derecede sorumluları bu STK'lardır. Bunu tespit etmek için; Ar-Ge çalışmalarına, yabancı tohum çeşitlerinin üretime konu olma sürecine, ülkemizde faaliyet gösteren yabancı firmaların temsilcilerine, tohumculuk ve bağlantılı konularla ilgili çıkan kararlara, yerel, ata tohumuyla ilgili bugüne kadar bir mevzuatın dahi olmayışına, bu alandaki devlete bağlı olan ve güvencesinde olan kuruluşların kısım kısım resmi veya gayri resmi olarak kimlerin kontrolüne geçtiğine ve tohumculuk sisteminin mevzuatının yapısına bakmak yeterlidir. Yerel tohum, ata tohumu, çiftçi, yerli üretici, yerliyi önceleyen araştırıcı ve bilim insanı hep bu sürecin dışında tutulmuş ve tutulmaktadır.

"Yerel tohum yerli tohumculuk sisteminden geçer"

Tohumculuk ve onunla bağlantılı alanlarda en ufak mevzuat değişikliğini bile devlete empoze eden bu STK'lar tohumculukta, küresel tohumculuğu yöneten ülkelerin lehine olacak şekilde kurdukları ve devlete onaylattıkları "Türkiye Tohumculuk Sistemini" eleştiriye tabi tutmadıkları gibi, eleştirenlere de tahammül edememektedirler. Çünkü geldikleri noktada elde ettikleri ve ileride elde etmeyi hesapladıkları "rant" insani istek ve arzuların her yönünü kapsamaktadır.

Öncelikle mantıksal vaziyetiyle, mevzuatıyla, yapılanmasıyla, küresel tohum ve tarım firmalarının lehine oluşturulmuş bu sistemin kendisi bir an önce yerlileştirilmelidir. Bunu yapmak çok basittir; en başta bu ranttan nemalanmayanlar bulunmalıdır, konuyu bilen, objektif düşünme yeteneği olan ve yerel tohumun ve tarımın önemini bilen ve inanan bilim adamı, araştırmacılar ve çiftçilerin öncülüğünde yerel tohumculuğu ayağa kaldırma ve ülkenin değerlerini adım adım ranttan temizleyerek verimli ve kaliteli hale getirme çalışması yapılabilir.

Tarımın tekelleşmiş sivil aktörleri tohumda gerçekleri tespit etmeye yanaşmıyor!

Tohumculuk sektörünü iyi yönettiğini savunan tekelleşmiş sivil aktörler, onlarca ülkede bizim tohumlarımız satılıyor diyorlar. O zaman soralım; satılan tohum çeşidinin menşeleri nedir? Ülkemizde tohum üretimi yapıp satan büyük firmaların ne kadarı yerlidir? Tohum sattığımız ülkeler hangi ülkelerdir? Ya da iyi fiyat veren ülkeler midir? Satılan tohum kaç tondur? İthalatımızı karşılayacak miktar ve nitelikte midir? Bütün bu ve bunun gibi soruları neden soruyoruz? Bunun iki sebebi var, birincisi; istatistiksel aldatmaların ya da kendi kendimizi kandırmanın önüne geçmek için. Yani bu sektörün tekelleşmiş aktörleri mütemadiyen güçlenirken bu gücü elde tutmak için istatistiği verileri nitelikten yoksun bir şekilde kullanmaları aldatıcı ve acıklı bir durumdur. İkincisi; bu alanda gerçekçi bir durum tespiti yapmak gerekliliğidir.

Genelde tarımın her alanında, özelde tohumculuk ve tohumculuğu etkileyen alanlarda, grupsal ve kişisel çıkarlardan arınarak, nitelikli çalışmalar ve tespitler yapılıp hayata geçirilmesi zorunludur. Bu da küresel tohumculuk şirketlerini çizdiği yolda yürümekle elde edilemez.

Yerel tohumu sahneden tarlaya indiremiyoruz!

Çünkü yerel, ata tohumu yok. Ya da çok az miktarda bazı çiftçilerde var.

Bir tarafta kurduğun tohumculuk sisteminde yerel, ata tohumuna yer vermeyeceksin, yok sayacaksın, sistem dışında tutacaksın, diğer tarafta yerel, ata tohumunu meydanlarda sloganik coşkularla savunacaksın, ardından da "yerel, ata tohumu verimli değil, verimi düşük" deyip "ticari tohuma" methiyeler dizecek, kurduğun sistemin ana merkezine yerleştirdiğin "ticari tohum" olmazsa millet aç kalır diyerek vatandaşı en derin yerinden vuracaksın! Pe ki, yıllardır yerel tohumun önünü tıkayıcı sistemi, mevzuatı getirirken, onu bir takım mevzuatsal manevralarla gözden ve piyasadan silerken, kendi kaderine terk ederken aklın neredeydi diye sormazlar mı? Eğer tohumculuk mevzuatının şekillendirildiği yıllar boyunca ve daha öncesinde yerel tohum, ata tohumu sistemdeki hak ettiği yeri bulsaydı, "yerel tohum ıslahı, çalışması, korunması" diyerek konuya ayrı bir önem verilseydi ve gereken çalışmalara konu edilseydi, bugün bu kadar "yabancı ticari tohum" girişine maruz kalmaz ve kendimizi hem ekonomik hem sağlıklı gıda konusunda daha güvenli hissederdik. En azından kendi ticari tohumumuzu öncelikle kendi yerel kaynaklarımızdan elde ederdik. Biyolojik çeşitliliğimizi güçlendirici tedbirler alırdık. Yerel tohumda ve biyolojik çeşitliliği korumada çok fırsatlar kaçırdık!

Ülkemizde "ticari tohum" ile "yerel tohum"daki gelişme, var olan arızalı tohumculuk sisteminden dolayı ticari tohumun lehine ters orantılı olarak gerçekleşmektedir. Çünkü tohumculuk sistemi ticari tohumluğu merkez alarak oluşturulmuştur. Bu nedenle sistem tamamen ticari tohuma göre işlemekte ve tohumculuğumuz yıllardır bir türlü evrimini tamamlayamamaktadır. Bu gidişle de tamamlayamayacak, küresel tohum firmalarının güdümünden kurtulamayacaktır.

M. Murat GÜN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber