25 başlıkta, tarımda olanlar ile olması gerekenler!

Tarımın yükü kimin üstünde? Tarımda devlet özel sektöre verdiği imkan ve desteği kendi kullansa daha başarılı olabilir mi? Dünya tohumculuğundaki payımız nedir? Tohumculukta firma sayısının fazlalığını nasıl yorumlamalı? Konu tarım olunca bazı STK'ların varlığı tartışılmaz mı oluyor?

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 31 Ocak 2020 16:53, Son Güncelleme : 31 Ocak 2020 16:53
25 başlıkta, tarımda olanlar ile olması gerekenler!

Tarımdan herkes sorumludur çünkü herkes aynı kaynaktan beslenmektedir

Tarımda ithal ürünlerle ülkemizde bolluk var demenin sevinilecek bir şey olmadığını söylemek, sistemdeki aksaklıkları gündem etmek ve bunun önüne geçmek için tarımda yapılan yanlışları, olması gerekenleri tarihi süreciyle ve etkenleriyle dile getirmek, bu alandaki herkesin sorumluluğunda olduğu gibi her şeyden önce bir vatandaşlık görevidir.

Tarımda olanlarla olması gerekenleri fazla yorum katmadan verelim

Olan; tarımın yükü büyük oranda Devletin ve çiftçinin sırtındadır. Devlet, sektörün istediği mevzuatı çıkarmakta, desteklerini geniş çaplı uygulamaktadır. Örnek; sertifikalı tohum desteğinden en fazla faydalananlar özel sektördür. Tescil işlemleri devletin eliyle ve devlet güvencesiyle dış ülkelerdekinin 10'da 1'ine mal edilmektedir. Özel sektör ve temsilcileri devlette en üst düzeyde muhatap bulmaktadır. Bununlar gibi daha bir çok imkan ve destek devlet tarafından tarım sektörüne sağlanmaktadır. Çiftçi, imkanları ölçüsünde üretmekte ve son ana kadar çiftçilikten vazgeçmemektedir. Destek ödemelerini sabırla beklemektedir. Ücret artışında kemerini tevazuyla sıkmaktadır. Tartışmanın ana konusu sektörün diğer aktörlerinin bu ahenge katkılarının yeterli olup olmaması yönündedir.

Olması gereken; tarımda, özel sektör ve STK'lar, çiftçinin ve devletin performansına olumlu katkı sağlayacak yönde yürümelidir. Devletin bu alandaki ahengini, özel sektörün birbirinin önüne geçme hırsı bozmamalıdır. Özel sektör ve temsilcileri iç piyasadan çok dış piyasa için yarışmalıdır. Dış piyasada çiftçiye pazar bulmalıdırlar.

Olan; tarım sektöründe alınan kararlarda özel sektör başı çekmektedir. Özel sektörün istediği karar er ya da geç çıkmaktadır.

Olması gereken; özel sektör ve STK'lar istek ve arzularını devlete usulüne uygun bildirmeli, değerlendirmeyi ve karar vermeyi yetkililere bırakmalıdır. Her alanda olduğu gibi bu alanda da şeffaflık ve kapsayıcılık elden bırakılmamalıdır.

Olan; tarımda yapılanma ve işleyişi belirleme tavandan taban doğru, sektörden çiftçiye doğru yayılmaktadır.

Olması gereken; tarımda yapılanma ve işleyiş, çiftçiden başlamalı, tabandan tavana doğru olmalıdır.

Tohumculuk mevzuatı arındırılmalı, yerli tohum veya ata tohumu mevzuatta mutlaka olmalıdır

Olan; 5553 sayılı tohumculuk kanununda tohumculuktan çok birlik ve altbirliklerle ilgili mevzuat vardır. Kanunda geçen 41 ana maddenin 28'i birlikleri anlatmaktadır. Tohumculuk kanunu; üyelikten, alt birlik seçimlerine kadar 200'e yakın alt maddelerden oluşan ayrıntılı birlik mevzuatının anlatıldığı bir kanundur.

Olması gereken; 5553 sayılı tohumculuk kanununu sadece tohumculuğu anlatmalı, birlik maddeleri bu kanundan çıkarılmalıdır. Bu kanunda en fazla, birliklere atıfta bulunan bir madde olabilir. Birlikler, dernekler ve vakıflar ile ilgili yeterince kanun vardır. Birlikler ve dernekler bu kanunlara dayanılarak kurulabilir. Bu gibi ticari ve mesleki alanlarda kendine münhasır mevzuat çıkarttırmak tekelleşmeyi ve tek tipleşmeyi beraberinde getirir.

Olan; Tohumculuk kanununda yerli tohum veya ata tohumunun adı dahi geçmemektedir.

Olması gereken; Tohumculuk kanununda ata tohumu veya yerli tohum mutlaka geçmeli, korumaya ve geliştirmeye yönelik tedbirler kanunda maddeleşmelidir.

Firma sayısı tek başına bir anlam ifade eder mi?

Olan; Tohumculukta yerli firma sayısı 1000'i aşmıştır. Türkiye tohum üretiminin yaklaşık %50'si yerli firmalarca, %50'si ise yabancı firmalarca üretilmektedir. Dünya tohumculuk sektöründe Türkiye'nin payı %2'dir. Bu yüzde ikinin içinde yerli firmaların üretimi %1'e tekabül etmektedir. Dünya tohum piyasasında, ülkemizde de faaliyet gösteren Bayer firmasının payı tek başına %29'dur.

Olması gereken; Dünya tohumculuk piyasasında yerli firmaların payının en az %10 olmasıdır. Sayısal çoğunluğa bakılınca tohumculukta ileri gitmiş birçok ülkeden fazla olan yerli tohumcu firma sayısının dünyadaki payının neden %1'civarında olduğu üzerinde düşünülmelidir.

STK'lar gönüllü kuruluşlardır, işleyişi de gönüllülük esaslı olmalıdır

Olan; Birlikler (STK) aslında gönüllü kuruluşlar olmasına rağmen üyelik gönüllü değil (kanunla) zorunludur.

Olması gereken; Birlikler (STK'lar) gönüllü kuruluşlar hükmündedir. Üyelik zorunlu olmamalı, gönüllü olmalıdır.

Olan; Birliklerde üyelik aidatı ciro üzerinden alınmaktadır.

Olması gereken; üyelik aidatı ciro üzerinden alınmamalıdır, kazancı düşük olandan hiç alınmamalıdır. Ek geliri olmayan memurdan da alınmamalıdır.

Olan; odalar ve birliklerde defalarca başkan seçilmek ve yönetim kurulunda yer almak mümkündür. Konu ile ilgili alanda çalışan memur, devletten emekli olur olmaz buralarda görev alabilmektedir.

Olması gereken; odalar ve birliklerde başkanlık, bir veya iki dönemi geçmemelidir. Yönetim kurulu üyeliği süresi de sınırlandırılmalıdır. Mesleki ve ticari STK'larda uzun yıllar yönetimde kalmanın getirdiği verimsizlik ve sakıncalar yaygın bir şekilde bilinmektedir. Böyle durumlarda kurumlar değil kişiler ön plana çıkmaktadır. Defalarca, tekrar tekrar seçilen başkan ve yönetim kurulu üyeleri bu STK'ları kendi malları gibi görmektedirler. Ayrıca bu kuruluşların ticari ve yönlendirme imkanları olduğu için, Devletten emekli olur olmaz bu kuruluşlarda görev almak etik değildir. Haksız rekabeti beraberinde getirmektedir. Zaten emekli olanların böyle bir kuruluşta resmi görev almaları için 657'ye göre belli bir süre beklemeleri gerekir.

Olan; Ziraat odaları, kütlesinin yaklaşık %20'sini çiftçilerin yararına kullanmaktadır. Çiftçi-üretici-firma-devlet bağlantısında ziraat odalarının gösterdiği performans çiftçileri tatmin etmemektedir.

Olması gereken; performansının %100'ünü çiftçi yararına kullanmalıdır. Çünkü varlık nedenleri çiftçilerdir. Bu odaların bugünkü şekliyle gerekli olup olmadığına oylama yaparak çiftçiler karar vermelidir. Bu odalarda başkan seçilme ve yönetimde yer alma en fazla iki dönemle sınırlandırılmalıdır.

Olan; kanunla ikincisi yasaklanan tek tip birliklerde üyelik şeklini, iç tüzüğünde geçen şartlar belirlemektedir.

Olması gereken; tek tip birliklerin tek tip üyelik yapma şekli değiştirilmeli, herkesi kuşatıcı şekilde belirlenmelidir.

Olan; tohumculuk alanında tek birlik (STK) vardır. Kanunla ikinci bir STK kurulması yasaklanmıştır,

Olması gereken; Demokratiklik gereği, tıpkı sendika, diğer STK'lar vb. kuruluşlar gibi bu alanda da birden çok STK veya birlik kurulabilmelidir.

Olan; Bitki ıslahçısı kursu, mevzuatta net karşılığı olmayan bir şekilde birliklerce verilmekte, uygulamalı bitki ıslahı dersi almış olan ziraat mühendislerine bile mecbur tutularak verilmekte, ciddi miktarda para talep edilmekte ve mevzuatla da zorunlu tutulmaktadır.

Olması gereken; Bitki ıslahçısı kursu verilecekse Tarım Bakanlığınca verilmeli, eğitim hizmeti olduğu için de ücret alınmamalıdır. Ziraat mühendisleri bu zorunluluktan çıkarılmalıdır. Mevzuat yeniden düzenlenmelidir.

Milli çeşit listemiz ne zaman millileşecek?

Olan; Milli çeşit (tohum) listesi %75 yabancı menşeli tohumlardan oluşmaktadır.

Olması gereken; Milli çeşit listesi en az %75 yerli çeşitlerden oluşmalıdır. Ya da adı değiştirilmelidir. Tescilli çeşit listesi gibi.

Olan; Islahçı hakkı payı sadece devlette ve sadece bir kısım mühendise ödenmektedir.

Olması gereken; Bir havuzda toplanmalı, bu alanda çalışan, aynı emeği ve aynı mesaiyi harcayan herkese eşit verilmelidir.

Olan; ıslahçı hakkı, özelde çalışan mühendise uygulanmamakta, sadece devlette çalışan bir kısım mühendise uygulanmaktadır.

Olması gereken; Devlette çalışına da, özelde çalışan da ıslahçı hakkı eşit ve mesaisine göre uygulanmalıdır.

Tescil sertifikasyon işlerinin özelleşmesi yanlıştır

Olan; Ülkemizde tescil ve sertifikasyon işlerinden 7-8 resmi kurum sorumludur. Bunlar içerisinde dünya standartlarında hizmet veren, akredite olmuş merkez kuruluşu 60-70 yıldır devlet güvencesi ve uluslararası standartlara uygun bir şekilde bu işi yapmaktadır. Dünyadaki emsallerinin onda birine tekabül eden ücretle tescil ve sertifikasyon işini yürütmektedir. Son yıllarda yetki alan yaklaşık 40 kadar özel kuruluşta buna eklenmiştir.

Olması gereken; Tohum tescil ve sertifikasyon merkez kuruluşu çatısı altında devlet güvencesi ve uluslararası akreditesi olan bu işleyiş güçlendirilmeli ve bu ahenk bozulmamalıdır. Tohumculuğun gelişmesi için iyi işleyen kuruluşu daha iyi şartlara getirmek tohumculuğumuzun tek çıkış yoludur.

Olan; Ülkemizde zaman içerisinde birçok kuruluşun yetkisi özele devredilmiş veya özelle paylaşılmıştır.

Olması gereken; Gıda gibi güvenilirliği ve hassasiyeti olan konuların, sürekli kontrol gerektiren alanların yetkilerinin ve işleyişlerinin özele devredilmesi doğru bir anlayış değildir. Ayrıca devlet eliyle yapıldığı için masrafları görünmeyen bu alanlar, özele devredildiğinde güvenilirlikle ilgili sorunların yanında fahiş fiyatla karşılaşılacak ve bu fahiş fiyat çiftçinin sırtına bindirilecektir.

Olan; tohum tescil sisteminde, henüz tescil edilmemiş tohuma üretim izni verilmesi yerli tohumun aleyhine, yabancı menşeli tohumların yararına işlemektedir. Ayrıca tohum tescil olmadan üretim izni verilmesi, tohumculukta ileri düzeyde olan ülkelerde bizdeki gibi uygulanmamaktadır.

Olması gereken; tohum tescil sisteminde, tescil olmamış tohuma üretim izni verilmemelidir. Yani tohumculukta üretim izni kaldırılmalıdır.

Olan; tohum tescilinde hastalık testi yapılması zorunlu değildir.

Olması gereken; tohum tescilinde hastalığa dayanıklılık testi yapılması zorunlu olmalıdır.

Olan; tohum tescilinde, 40-50 özellikten sadece biri standartları geçerse veya tüm özellikler standarda eşit olursa, o tohum tecil edilmektedir. Bu durumda, hiç zahmet çekmeden, çok üstün özelliği olmayan yabancı tohumları getirip tescil ettirerek üretim izni avantajıyla üretip satmak çok yaygınlaşmıştır.

Olması gereken; tohum tescilinde ülkedeki en iyi çeşitler standart olarak alınmalı, hatta dünyayla yarışacak standartlar olmalı ve en az birden fazla özelliği "standart çeşidi" geçenler tescil edilmelidir.

Olan; Daha önceleri uygulanan tohum sertifikasyonunda on yılını dolduran tohumlukların kontrol amaçlı tekrar tescil sürecine alınması son yıllarda kaldırılmıştır.

Olması gereken; tohum sertifikasyonunda önemli yeri olan, kalitenin ve verimliliğin güvencesi olan, bilimsel olarak da kanıtlanan; tescilde 10 yılını dolduran tohumluk çeşitlerinin tekrar kontrole alınması kararı, uygulanmaya devam etmelidir. Bazı tohumculuk duayenlerinin, devlete para vermemek için bu uygulamanın mevzuatını değiştirmesi tohumculuğumuzun zararınadır.

İstatistiksel kıyaslamalar daha gerçekçi verilmelidir

Olan; 2002 yılında sertifikalı tohum miktarı 145 bin tondur. 2019 yılında sertifikalı tohum miktarı 1 milyon 60 bin tondur. Ancak 2002 yılında tohumda sertifika zorunluluğu yoktur. O dönemde piyasada satılan tohum sertifikalandırılmadan da satılabilmektedir. Sertifikalı tohum zorunluluğu 2008'de getirilmiş, 2010 yılında belli oranda düzenli olarak uygulamaya geçilmiştir.

Olması gereken; tarımın her alanında olması gerektiği gibi sertifikalı tohum miktarında da uzun yıllar arası kıyaslama yapılırken o günün mevzuatsal şartları ve piyasa şartları gibi tüm şartlar dikkate alınarak değerlendirme ve kıyaslama yapılmalıdır. Sadece kendi dönemimizi üstün göstermek için yapılan kıyaslama yanıltıcı olacaktır.

Yerli ıslah edilmiş tohumlarda ısrar edilmelidir

Olan; Araştırma Enstitülerinde ıslah edilen tohum çeşitlerinin birçoğu ticarete konu edilememektedir. Oysa birçok yabancı tohum çeşidinin alternatifi bu enstitülerde mevcuttur.

Olması gereken; Yabancı tohum çeşitlerinin alternatifi olacak Araştırma Enstitüsü çeşitleri, bürokratik engellere takılmadan üreticiye, çiftçiye sunulmalı veya devlet eliyle üretilip çiftçiye ve ekonomiye kazandırılmalıdır.

Olan; ülkemiz 10 bin civarında bitkinin gen kaynağıdır. Biyolojik çeşitliliğimiz çok yüksek oranda olmakla birlikte gün geçtikçe azalmaktadır. Bu alanda koruma ve devamını sağlama ihtiyacı acil seviyededir.

Olması gereken; Biyolojik çeşitliliğimizi daha somut bir şekilde koruyacak proje ve çalışmalara öncelik veren ıslah çalışmaları ve koruma programları yaygınlaştırılmalıdır. Bunu engelleyen yabancı menşeli tohumların tescili ve ülkeye girişi kısıtlanmalıdır. Ayrıca toplumu bilinçlendirme projelerine hız verilmelidir. İlköğretim müfredatına çevre, gıda ve tarım dersi konulmalıdır.

Tarımda ve tohumda olanlar ve olması gerekenlerin bir kısmı bunlardır. Bunlar algı değil somut gerçeklerdir. Somut karşılıkları vardır. Açıklamaları da itirazları da somut olmalıdır. Ülkemizin tarımsal geleceği için doğru okunup doğru tartışılıp doğru anlaşılmalıdır. Yabancı firmaları ve yabancı tohum çeşitlerini düne kadar geçici görenler, bunların bu kadar önü açılmamalı diyenlere; "kendi tohumculuğumuzun alt yapısını oluşturana ve yerli tohumculuk firmalarımızın biraz para kazanarak güçlenmesini sağlayana kadar mevzuat böyle kalsın" diyerek cevap verenler, elbette ki, gerçekleri görmek ve somut cevap vermek yerine algı operasyonu diyeceklerdir. Tarımımız için en tehlikelisi yabancı ürüne ve anlayışa alışmaktır.

M. Murat GÜN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber