'Atadan toruna tohum seferberliği' projesi tutar mı?

Yerel tohum seferberliğine nereden başlanmalı? Tarımın yumuşak karnı tohumculukta söylemlerle uygulama neden birbirini tutmuyor? Kendimize ait tohumculuk modelimiz var mı?

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 14 Şubat 2020 19:22, Son Güncelleme : 14 Şubat 2020 19:23
'Atadan toruna tohum seferberliği' projesi tutar mı?

Tohumculuk için eğitim, sertifikasyon, analiz ve fidan ihtisas eğitimi tek başına yeterli mi?

"Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı yerli tohum seferberliğini başlatıyoruz" diyor Sayın Bakan ve ekliyor; "atadan toruna tohum seferberliği" sloganıyla tohumda yeni bir dönemin başlayacağının müjdesini veriyor. Benzeri çıkışlar daha önceki Bakanlar döneminde de olmuştu, ama durum ortada!

Öncelikle belirtmek lazım ki, bu iş "ha" demekle olmuyor.

Son 10 yılda tohumculukla ilgili yapılan açıklama ve alınan kararlar bunu ispatlar nitelikte. Bir türlü hayata geçirilemeyen/geçirilmeyen kararlar ve popülist açıklamalar yığını arşivlerde duruyor. Bunun belli başlı, öncelikle vurgulanması gereken iki nedeni var; birincisi kendi çiftçimize ve tohumumuza yabancılaşmak, kendi tarım geçmişimizi ve yapımızı iyi okuyamamak, ikincisi ise bu alanda "anakronizme" düşmek. Yani basitçe, yerelde ve küresel ölçekte, şartlara ayak uyduramamak ya da yüzeysel kalmak. Buna sebep olan asıl neden ise, özellikle tohumculukta; protokolde ve tohumculuk sektörünün zirvesinin tepesinde kendine umduğu yeri bulamayan ve hep yadırganan yerde seyreden, sorunu hep kendi dışında arayan ya da varsayan bir kümelenmenin; her şeyi kendine yontar bir şekilde, her karara, her girişime müdahil olma hevesidir.

Hiçbir sektörde bu kadar sık ve çok karar alınmadığı kanaatindeyim. Belki yine öyle olacak!

Sayın Bakan, bu yeni tohumculuk çıkışının dört sacayağı olduğunu, bunların da "eğitim, test (tescil) ve sertifikasyon, analiz ve fidan ihtisas eğitimi" olduğunu vurguluyor. İyi bir başlangıç gibi görünüyor. Ama eksiği var! Alt başlıklarla bu eksiklik tamamlanır mı, belki! Ancak tarımın her alanı birbiriyle ilintili olduğu için sadece dört başlıkla ortaya çıkmak belli bir fayda sağlasa da bu konuda sorunu kökten çözecek nitelikte değildir. Bu nedenle kapsamlı bir planlama ve projelendirme gerekiyor. Böyle bir durumda, bana kalsa her şeyden önce "nerede hata yapıldığından" başlanmalıdır. Çünkü defalarca karar alıyor ve bir türlü uygulamaya geçemiyor ve de sorunu kalıcı olarak çözemiyorsanız, bir yerlerde hata yaptığınız kesindir.

Öncelik, hataları tespit etme ve düzeltme aşaması olmalı

En büyük eksiklikler; tohum ve tohumculukta bilinç eksikliği, kurallara gereği gibi uymama eksikliği, takip eksikliği, süreklilik eksikliği, arazi çalışmalarında teknik eleman hizmetinin yeterli olmaması, araziye giden teknik personelle masa başında oturan teknik elemanın aynı ücreti alması, branşa göre görevlendirmelerin yapılmaması, küçük işletme sahibi çiftçilerin önemsenmemesi, geliştirilmemesi, çiftçilerin iş ve işlemlerinde bürokrasinin hala sadeleştirilememesi, arazi, toprak, su, makine, enerji gibi kaynakların doğru kullanılmaması ve daha önemlisi de tohumculuk ve bağlantılı mevzuattaki çelişkiler ve eksiklerdir.

Neler yapılabilir?

Her sektörün içindeki bazı bölümlerin zaman zaman tıkanma dönemleri olabilmektedir. Tarım sektörümüzde de özellikle yerel veya ata tohumunda da bu tıkanıklık yaşanmaktadır. Bunun net nedeni ihmalkarlıktır. Bu tıkanıklığın fazla hissedilmemesinin nedeni ise yabancı kaynaklı tohumların şimdilik ihtiyacımızı gidermede yeterli olmasıdır. Ama kendi kaynaklarımızla tohumculuğu ayakta tutacak ve geleceğe taşıyacak çözümler bulmazsak tarımda zor günler yaşayabiliriz.

Her şeyden önce tohum ve tohumculuk bilincimizi yeniden oluşturmalıyız. Yerel tohum, yerli tohum ve tohumculuk, küresel tohumculuk, biyoçeşitlilik gibi kavramlar aslına uygun ve işlevsel bir şekilde öğretilmeli, işlenmelidir. Hatta Milli Eğitim tarımsal kavramları uygulamalı ders olarak müfredata koymalıdır.

Mevcut şartlarda yürürlükte olan ve gelinen noktada birçok problemin kaynağı olan tohumculuk mevzuatı tüm etkenler göz önüne alınarak yenilenmelidir. Bu yenilenmenin önü açık olmalı, belki bölgesel şartlara göre düzenlenmeli, çiftçi ve üreticinin mevzuatla önü kesilmemelidir.

Tohumculuk alanında her şey parayla ölçülür noktaya geldiği için, yani ülkesel zenginlik ikinci plana atıldığı için, bizim doğal zenginliğimiz ve tarımsal geleceğimiz olan biyoçeşitliliği ve yerel tohumu koruma gibi hizmet ve fedakarlık gerektiren çalışmalar fazla rağbet görmemektedir. Her onaylanan büyük projenin veya özel sektörle yapılan AR-GE çalışmalarının bir ayağı bu alandan seçilebilir.

Tohumculuk alanında, en küçüğünden en büyüğüne tüm kurumsal, sektörel paydaşlar, bu alanda çalışanlar ve çiftçiler değerlidir. Bu değerler ve onların hakları korunarak, bakanlık öncülüğünde dengeli bir işleyiş kurulmalıdır.

Devletin elinde olan tohumculuk alanında kendini ispatlamış kurum ve kuruluşlar tecrübeli kadrolarla güçlendirilmeli, güncellenmeli, zayıflatılmasına müsaade edilmemeli, "bu kuruluşlar özel sektörde daha iyi çalışır" düşüncesiyle devletin tarımdaki eli zayıflatılmamalıdır.

Bu alandaki sivil toplum kuruluşlarının bürokrasiye, çalışanlara, çiftçilere, özel sektöre, yurt içi ve yurt dışı aktörlere bakışı ve ilişkisi, yerliyi merkeze alacak şekilde ve çok yönlü olarak yapılandırılmalıdır.

Bu tür projeleri yapacak kadrolar, etki altında kalacak niteliklerden arındırılarak oluşturulmalıdır.

Özelde tohumculukta, genelde tarım sektöründe bu tür konuların birçoğu daha önce gündem edildi. Ancak her seferinde eksik bırakıldığı için, tek taraflı düşünüldüğü için, bu konulara kapsamlı ve gerçekçi yaklaşılmadığı için, bu alanda hangi proje yapıldıysa, hazırlandıysa, gelip bu engellere takıldı ve istenen sonuca ulaşılamadı.

Bu tür projeler ülke çapında yapılmalı, proje çalışma grupları bölgelere ayrılmalı, bölgesel ve yerel aktörler bu projeleri aktif bir şekilde sahiplenmelidir.

"Atadan toruna tohum seferberliği" projesi, kapsamlandırılarak ve tohumculuk alanındaki eksiklikler dikkate alınarak yapılmalıdır. Ancak bu proje kimlerle yapılmalıdır? Tohumculukta yeterli olmayan yetkililerle veya bürokratlarla mı, tohumculukta tek tip yapılanmayı savunan ve küresel tohumculuk firmalarının anlayışını yerelleştirememiş oluşumlarla mı, kendi alışkanlıklarını hayat tarzı haline getirmiş ve kemikleştirmiş, üst katta boşalacak koltuk gözeten çalışanlarla mı, devletin verdiği imkanın ve mevzuatın gücüyle etrafı baskılayanlarla mı, çıkarları kendi varlığının bile önünde giden sektör ve çalıştay avcıları ile mi? Hayır! Doğrusu; belki de yeni bir soluk denenmeli; çiftçilerle, köylülerle, küçük işletmelerle, gençlerle ve öğrencilerle yapılmalı. Bunlara kılavuzluk edecek üç-beş bağımsız hoca da bulunur elbet!

M. Murat GÜN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber