Sosyal medyadaki tepkiler üzerine yeniden işlem yapılması doğru mu?

Türkiye'de son dönemde birçok kişi şiddet, tehdit, taciz, istismar vakalarıyla ilgili sesini sosyal medyadan duyurmaya çalışıyor. Mağdurlara destek olan kullanıcılar, zanlıların tutuklanması için de 'hastagh' açıyor

Haber Giriş : 24 Temmuz 2020 18:31, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
Sosyal medyadaki tepkiler üzerine yeniden işlem yapılması doğru mu?

Hürriyet'ten İdris Emen'in haberine göre; Peki sosyal medya üzerinden gelen tepkiler sonucunda yeniden adli işlem yapılması ne kadar doğru? İşte uzmanların görüşleri:

'HAKİMLER DİRENMELİ'

Prof. Dr. Hakan Hakeri (Ceza hukukçusu):

Bir suçla ilgili kamuoyu baskısının oluşması, kadın haklarını savunan derneklerin fikirlerini beyan etmesi, insanların tepkilerini sosyal medyada dile getirmesi doğru bir şey. Bu dosyanın değerlendirmesi, bir hata olmaması açısından önemlidir. Ama bunun bir basınç şeklinde olması yanlış. Tehdit, hayvana eziyet, basit yaralama gibi suçlarda ilk kararda sanığın serbest bırakılması doğrudur. Asıl olması gereken tutuksuz yargılamadır. Bu suçları işleyip serbest kalan bir bireyin sosyal medyada yapılan bir kampanya sonucunda tutuklanması doğru değildir. Hakimlerin sosyal medya baskısına direnmeleri gerekir. Bizim hukuk sistemimizde para cezasıyla sonuçlanan hiçbir suç tutuklama gerektirmez. Ancak bir kişi tehdit edildiğini söylüyorsa ve eğer tehdit ciddi bir boyutta ise o kişiye polis koruması sağlanmalı. Bu şekilde suç önlenebilir. Öteki türlü suçun önlenmesine yönelik tutuklamanın bizim hukukumuzda yeri yoktur. Hayvanlara şiddet konusunda ise bir yasal düzenleme yapılması lazım. Bizim yasalarımız hayvanlara uygulanan eziyete tutuklama gerektirmiyor.

'BÖYLE YÜRÜMEZ'

Prof. Dr. Ersan Şen (Ceza hukukçusu):

Birileri istedi diye, sosyal medya üzerinden hashtag açtı diye tutuklanmaması gereken bir insan tutuklanmaz, tutuklanması gereken bir insan da serbest bırakılamaz. Hukuk devletinde bu olmaz. Ama hata yaptı, toplumsal duyarlılık oluşturabiliyorsunuz. Evet olabilir, farkındalık oluşturabilirsiniz. Bu farkındalığı oluşturmak maddi hakikate ve adalete olumsuz yönde etki etmemeli. Yani bir hakim önüne gelen dosyada savcı tutuklamasını talep etmişse o şüphelinin eğer, tutuklanmanın sebepleri, şartları varsa ancak o halde tutuklar yoksa tutuklayamaz. Aksi halde bizi sosyal medya üzerinden idare edersiniz. Kadın meselesi hassas, hayvan meselesi hassas, tereddütsüz. Mesela hayvan haklarıyla ilgili kanun çıkmıyor. Çıkarsınlar kanunu. Türkiye Büyük Millet Meclisi hayvanlara eziyet eden, hayvanlara kötülük eden, bizler kadar yaşam hakkı olan bu canlıların mağduriyetini dikkate alan kanunu yıllardır çıkarmıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin hatası. Öyle vicdanlar kanıyor ki, toplum da ayağa kalkıyor, hakim de kendisini baskı altında hissediyor. Vicdanıyla belki baş başa kalıyor. Şartları yok, belki suç bile değil. Bir şekilde diyor ki, 'ya ben burada tutuklamam lazım.' Tekrar söylüyorum üstüne basarak adalet sosyal medya üzerinden yürümez. Dosya içeriğiyle, delillerle yürür.

'SESLERİNİ DUYURUYOR'

Canan Güllü (Türkiye Kadın Dernekleri Konfederasyonu Başkanı):

Anayasa'nın 90. maddesine göre uluslararası sözleşmeler iç hukuktan üstündür. İç hukukumuzda ısrarlı takip, kadına şiddet, tehdit tanımlı suçlar değil. Ancak bu suçlar İstanbul Sözleşmesi'nde yer alıyor. Bir kadın bu suçlardan dolayı kolluğa gidip şikayetçi olunca kolluk bir şey yapmıyor. Savcılık, 'elimde tanımlı bir suç yok' diyerek bu suçu işleyen kişiyi serbest bırakıyor. Çünkü hem kolluk hem de savcılık İstanbul Sözleşmesi'ni bilmiyor. Kadınlar seslerini sosyal medyadan duyurmaya çalışıyorlar. Sosyal medyada hem İçişleri Bakanlığı hem de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın hesapları var. Bu hesaplar seslerini duyuran kadınlardan haberdar oluyor ve İstanbul Sözleşmesi devreye giriyor. Gözaltılar veya tutuklanmalar bu sözleşme kapsamında yapılıyor. Dolayısıyla yargıya yönelik bir baskı söz konusu olmuyor.

'TEPKİLER MECLİS'E'

Ahmet Kemal Şenpolat (Hayvan Hakları Federasyonu Başkanı, avukat):

Hukukçu olarak sosyal medya üzerinden yapılan çağrı üzerine tutuklama olacağına olasılık vermiyoruz. Eğer bir suç kanunda tanımlanmadıysa o fiilden dolayı ceza verilemez. Hakim ve savcı Haytap üyesi olsa bile hayvana şiddet uygulayan birisini tutuklayamaz veya hürriyetini bağlayıcı ceza veremez. Bu konuda yasal bir boşluk var ve yeni bir yasanın çıkarılması gerekiyor. Ancak Ankara'da olan olaydaki gibi insanlar tepkilerini sosyal medyadan dile getiriyor. Hayvanlara şiddet uygulayan bir kişinin tutuklanması için sosyal medyadan başlatılan, 'tutuklansın' kampanyaları aslında dolaylı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne 'yasayı değiştirin' anlamına geliyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber