Vergi Müfettişliğine atamada HAGB kararı engel olur mu?

Vergi müfettiş yardımcısı olarak görev yapan davacının yeterlik sınavında başarılı olmasına rağmen hakkında yaptırılan güvenlik soruşturması sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması yolundaki karara dayanılarak atama yapılmama işlemi iptal edildi!

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 27 Mayıs 2021 14:45, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
Vergi Müfettişliğine atamada HAGB kararı engel olur mu?

Hazine ve Maliye Bakanlığında vergi müfettiş yardımcısı olarak görev yapan davacı, yeterlik sınavında başarılı olmasına rağmen hakkında yaptırılan güvenlik soruşturması sonucunun olumsuz olduğu gerekçesiyle ataması yapılmamıştır.

İlk derece mahkemesi, davacının "Hakaret" ve "Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Devletin Kutum ve Organlarını Aşağılama" suçlarını işlediğinin sabit olduğu ve hakkında elde edilen bilgilerin olumsuz olması sebebiyle, idarenin atamama kararını hukuka uygun bulmuştur.

Danıştay İkinci Dairesi ise, mülga 4045 sayılı Kanun'un 1 inci maddesinin işlem tarihindeki hali incelendiğinde; maddede, kişilerin geçmiş ceza mahkümiyetlerine ilişkin kayıtlar bakımından hangi suçların, belirtilen kamu görevlerine atanmaya engel olacağı konusunda hiçbir belirleme yapılmadığı, suçlar arasında herhangi bir ayrım ve derecelendirme öngörülmediği, aynı şekilde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına konu kararların güvenlik soruşturması veya arşiv araştırmasının olumsuz sonuçlandırılmasının bir sebebi olup olmayacağı hususunda herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği ifade edilmiştir.

İlave olarak, güvenlik soruşturmasında olumsuz olduğu ifade edilen bilgi ve belgelerin kurumdan istenmesine rağmen mahkemeye gönderilmediği için bu yöndeki işleme de itibar edilmemiştir.

T.C.

DANIŞTAY

İKİNCİ DAİRE

Esas No : 2020/1605

Karar No : 2020/3353

KARARIN DÜZELTİLMESİNİ İSTEYEN (DAVACI).

VEKİLİ : Av.

KARŞI TARAF (DAVALI) : Hazine ve Maliye Bakanlığı

VEKİLİ : Hazine Avukatı

İSTEMİN KONUSU: Bursa 2. idare Mahkemesince verilen 11/02/2016 günlü, E:2015/1038, K:2016/90 sayılı kararın onanmasına dair Danıştay ikinci Dairesinin 11/12/2019 günlü, E:2016/15657, 142019/7133 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54, maddesi uyarınca düzeltilmesi İstenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava Konusu İstem : Dava; vergi müfettiş yardımcısı olarak görev yapan davacının, yeterlik sınavında başarılı olmasına rağmen, hakkında yaptırılan güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması nedeniyle vergi müfettişi olarak atamasının yapılmamasına ilişkin İşlemin iptali İstemiyle açılmıştır.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği'nin 15. maddesi uyarınca toplanan Değerlendirme Kurulu tarafından yapılan değerlendirmede, davacının "Hakaret" ve "Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Devletin Kutum ve Organlarını Aşağılama" suçlarını işlediğinin sabit olduğu, ayrıca yaptırılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda adı geçen hakkında elde edilen diğer bilgilerin olumsuz olduğu belirtilerek davacının vergi müfettişliğine atamasının uygun olmadığı" yönünde karar verildiğinin görüldüğü; yapılan değerlendirmede, bahsedilen suçlamaların yapılan yargılamalarla sabit olduğunun anlaşıldığı, bu sebeple, davacının vergi müfettişliğine atamasının yapılmamasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.

Daire Kararının Özeti : Davacının temyiz başvurusu üzerine, Danıştay İkinci Dairesince verilen 11/12/2019 günlü, E:2016/15657, K:2019/7133 sayılı kararla, temyize konu karar onanmıştır.

KARAR DÜZELTME TALEBİNDE

BULUNANIN İDDİALARI: Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği'nin 34. maddesi uyarınca, yeterlik sınavını kazanan vergi müfettiş yardımcısının atamasının yapılmasının idare açısından zorunluluk olduğu, vergi müfettişliği görevinin, Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği kapsamındaki görevlerden olmadığı, vergi müfettiş yardımcısı olarak görev yapan birinin vergi müfettişi olarak da görev yapabileceği, hakkında verilmiş olan "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" kararının, hukuki sonuç doğurmayacağı ileri sürülerek, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının onanmasına İlişkin Danıştay İkinci Dairesi kararının düzeltilmesi istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI: cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ: F. Betül Yıldız

DÜŞÜNCESİ: Karar düzeltme İsteğinin kabulü İle Dairemizin onama kararının kaldırılarak, ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür,

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay ikinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki

belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay İkinci Dairesinin 11/12/2019 günlü, E:2016/15657, K:2019/7133 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :

Davacı, 2011 yılından bu yana vergi müfettiş yardımcısı olarak görev yapmaktadır. 10/05/2013-14/01 /2014 tarihleri arasında, bir sosyal paylaşım sitesi yoluyla "hakaret" ve "Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve hükümetini alenen aşağılama" suçlarını işlediği gerekçesiyle yargılanmış ve Bursa 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/04/2015 günlü, E:2014/136, K:2015/299 sayılı kararıyla; hakaret suçu nedeniyle verilen 1 yıl, 2 ay, 17 gün hapis cezası hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve hükümetini alenen aşağılama suçu nedeniyle verilen 5 ay hapis cezası hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmedilmiştir.

Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği uyarınca toplanan Maliye Bakanlığı Değerlendirme Komisyonu tarafından verilen 24/08/2015 günlü, 2015/20 sayılı karar ile davacının, "...hakaret ve Türlüye Cumhuriyeti Devletini ve hükümetini alenen aşağılama suçlarını işlediğinin sabit olduğu, ayrıca yaptırılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda adı geçen hakkında elde edilen diğer bilgilerin olumsuz olduğu..." gerekçesiyle vergi müfettişi olarak atanmasının uygun görülmediğine karar verilmiştir,

İLGİLİ MEVZUAT :

4045 sayılı Güvenlik Soruşturması, Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu Personeli ve

Kamu Görevine Alınmayanların Haklarının Geri Verilmesine ve 1402 Numaralı Sıkıyönetim Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 1. maddesinin dava konusu işlem tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan halinde; 'Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması; kamu kurum ve kuruluşlarında, yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları halinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler İle askeri, emniyet ve İstihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ve ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel hakkında yapılır. Devletin güvenliğini, ulusun varlığını ve bütünlüğünü İç ve dış menfaatlerinin zarar görebileceği ve tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeler İle gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti birim ve kısımlarının tanımlarının yapılması, güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak merciler ve üst kademe yöneticilerinin kimler olduğu Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulacak yönetmelik İle düzenlenir." hükmü bulunmaktadır.

12/04/2000 günlü, 24018 sayılı Resmi Gazete 'de yayımlanan Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği'nin "Değerlendirme" başlıklı 15. maddesinin dava konusu işlem tarihindeki halinde; 'Yaptırılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda elde edilen bilgilerin olumsuz olması halinde, kişinin gizlilik dereceli birim, kısım ve gizlilik dereceli yerler ile askeri, emniyet ve istihbarat teşkilatları, ceza İnfaz kurumları ve tutukevlerinde çalıştırılıp çalıştırılmamaları, yer değiştirerek bu görevlere devam edip etmemeleri gibi hususları incelemek ve sonucunu sorumlu amirin takdirine sunmak üzere; bakanlıklarda müsteşarın, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında en üst amirin, üniversitelerde rektörün, illerde valinin başkanlığında, personel birim amiri, hukuk müşaviri ve varsa güvenlik işlerinden sorumlu birim amirinden oluşan 'Değerlendirme Komisyonu" kurulur. Başbakanlıkta kurulacak Değerlendirme Komisyonu Müsteşar veya görevlendireceği müsteşar yardımcısının başkanlığında, Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürü ile Personel ve Prensipler Genel Müdürünün katılımıyla oluşur. Türk Silahlı Kuvvetlerinde ise bu Komisyonun oluşumu kendi yönergeleri ile belirlenir. Değerlendirme Komisyonunun çalışma tutanakları ve kararları gizlidir." düzenlemesi yer almıştır.

Maliye Bakanlığı Personeli Hakkında Yapılacak Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönergesinin ''Kapsam'' başlıklı 2. maddesinde; ''Bu yönerge; Maliye Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatında görevli bulunan personel ile ilk defa, yeniden veya kurumlar arası naklen atanacaklardan gizlilik dereceli birim, kısım ve görevlerde çalıştırılması düşünülenler İle, yurtdışı teşkilatında sürekli görevlendirilecek bütün personelin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına ilişkin usul ve esasları kapsar."; "Gizlilik Dereceli Birim, Kısım ve Görevler" başlıklı 6. maddesinde; "a) Merkez teşkilatında; 1- Müsteşarlık ve Müsteşar Yardımcılığı makamlarının Özel büroları, ana hizmet birimlerinin denetim birimi başkanlıkları, özel büroları İle personel şubesi müdürlükleri, danışma ve denetim birimlerinin ve yardımcı birimlerin özel büroları ile Personel şubesi müdürlükleri, 2- Teftiş Kurulu Başkanlığı, Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlığı, Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı, Personel Genel Müdürlüğü, Savunma Sekreterliği ve Özel Kalem Müdürlüğü, b) Taşra teşkilatında; Defterdarlık, Gelirler Bölge Müdürlüğü ve İşletme Bölge Müdürlüğü bünyesindeki denetmenler büroları, özel bürolar ile personel birimleri, c) Yurtdışı teşkilatında; Maliye Müşavirlikleri ile Maliye Ataşelikleri, B- Gizlilik dereceli görevleri yürüten personel: a) Unvanına bakılmaksızın yukarıda (A) bendinde sayılan yerlerde görevlendirilen personel, b) Görevli olduğu yer dikkate alınmaksızın, Bakanlık merkez ve taşra teşkilatında çalışan müdür ve daha üst düzeydeki personel, koruma ve güvenlik görevlileri İle kozmik evrak personeli, c) Kontrolörler ve Stajyer kontrolörler, d) Hazine avukatları, e) Özel Yönetmeliği bulunan merkez teşkilatı uzmanları İle denetmenler ve bunların yardımcıları. f) Birim amirince (Merkez ve döner sermaye teşkilatında Genel Müdür, Başkan veya Müstakil Daire Başkanı, taşra teşkilatında Defterdar veya Bölge Müdürü) hakkında Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması yaptırılması uygun görülen personel." kurallarına yer verilmiştir.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinin 5. fıkrasında; "Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder," hükmü, 8. fıkrasında; "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tabi tutulur." hükmü, 10. fıkrasında; 'Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi karan verilir." hükmü düzenlenmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20. maddesinde; "1. (Değişik birinci cümle: 18/6/2014-6545/17 md.) Danıştay, bölge idare mahkemeleri İle idare ve vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara ait her türlü incelemeyi kendiliğinden yapar. Mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden İsteyebilirler. Bu husustaki kararların, ilgililerce, süresi İçinde yerine getirilmesi mecburidir. Haklı sebeplerin bulunması halinde bu süre, bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir.

2. Taraflardan biri ara kararının icaplarını yerine getirmediği takdirde, bu durumun verilecek karar üzerindeki etkisi mahkemece önceden takdir edilir ve ara kararında bu husus ayrıca belirtilir. 3. Ancak, istenen bilgi ve belgeler Devletin güvenliğine veya yüksek menfaatlerine veya Devletin güvenliği ve yüksek menfaatleriyle birlikte yabancı devletlere de ilişkin ise, Cumhurbaşkanı ya da İlgili Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakan, gerekçesini bildirmek suretiyle, söz konusu bilgi ve belgeleri vermeyebilir. (Ek Cümle: 10/6/1994-4001 / 10 md.) Verilmeyen bilgi ve belgelere dayanılarak ileri sürülen savunmaya göre karar verilemez..." düzenlemesi yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Belirli kamu görevlerinde çalıştırılacak personel hakkında uygulanan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının kanuni dayanağı 4045 sayılı Kanun'dur. 4045 sayılı Kanun'un dava konusu işlem tarihi İtibarıyla yürürlükte bulunan halinde, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının; kamu kurum ve kuruluşlarında yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları halinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler İle askeri teşkilatlarda, emniyet ve İstihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel hakkında yapılacağı düzenlenmiştir.

Kamu görevlilerinin sadakat, tarafsızlık ve devlete bağlılık yükümlülüğü çerçevesinde devleti temsil eden ve milli güvenlik bakımından hassasiyet içeren bazı kamu görevlerine atanacak kişiler bakımından daha sıkı nitelikler aranması ve birtakım sınırlamaların getirilmesi doğaldır. Bu şekilde aranan nitelikler ve kanunlarda öngörülen kısıtlamalar, kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütülmesi amacına yöneliktir.

Dolayısıyla idarenin milli güvenlik açısından önem arz eden kadrolara atanacak kişilerin tabi olacağı güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması konusunda kanunla temel çerçeveyi ortaya koyan kurallar getirmesi mümkündür, Ancak, bu alanda yapılan düzenlemelerin diğer kanuni düzenlemelerle çelişmemesi ve diğer düzenlemelerde gözetilen amaçlan ortadan kaldırır nitelikte de olmaması gerekmektedir.

Bu bağlamda, yukarıda metnine yer verilen 4045 sayılı Kanun'un 1, maddesinin işlem tarihindeki hali incelendiğinde; maddede, kişilerin geçmiş ceza mahkümiyetlerine ilişkin kayıtlar bakımından hangi suçların, belirtilen kamu görevlerine atanmaya engel olacağı konusunda hiçbir belirleme yapılmadığı, suçlar arasında herhangi bir ayrım ve derecelendirme öngörülmediği, aynı şekilde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına konu kararların güvenlik soruşturması veya arşiv araştırmasının olumsuz sonuçlandırılmasının bir sebebi olup olmayacağı hususunda herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği anlaşılmaktadır.

Nitekim, Anayasa Mahkemesinin 27/02/2019 günlü, 2014/7256 başvuru numaralı "Fatih Saraman" kararında; 4045 sayılı Kanun'un güvenlik soruşturmasına ve arşiv araştırmasına konu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğu, bu bilgilerin nerelerden elde edileceği ve ne suretle ve ne kadar süre ile saklanacağı, kişilerin söz konusu bilgilere itiraz etme olacağı olup olmadığı, bilgilerin bir müddet sonra silinmesinin mümkün olup olmadığı veya silinmesine dair İzlenecek usulün ne olduğu, gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti, güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak mercilerin kimler olduğu İle İlgili hiçbir düzenleme İçermediği görülmektedir. Bunun yanı sıra kanunlarda, kesinleşmiş ceza mahkümiyetlerine dair ilk olarak akla gelmesi ve uygulanması gereken kanun olan 5352 sayılı Kanun'a atıf içeren bir düzenlemenin bulunmadığı, bireyleri keyfiliğe karşı koruyucu hiçbir hükme yer verilmediği anlaşılmaktadır. Aynı şekilde Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği'nin de elde edilen bilgilerin saklanma süreleri, bilgilerin bir müddet sonra silinmesinin mümkün olup olmadığı veya silinmesine dair İzlenecek usulün ne olduğu, kişilerin söz konusu bilgilere itiraz etme olanağı olup olmadığı hususlarını düzenlemediği, bireylerin özel hayatına saygı hakkının güvencelerini sağlayacak hükümlerden yoksun olduğu anlaşılmaktadır.

. 4045 sayılı Kanun sadece hangi kamu görevleri bakımından güvenlik soruşturması yaptırılacağını düzenlemiş, bunun dışındaki tüm düzenlemeleri ise bir yönetmeliğe bırakmıştır. İlgili Yönetmelik hükümlerine bakıldığında Yönetmeliğin de güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının nasıl ve ne şekilde yapılacağı konusunda hiçbir düzenleme İçermediği, bu konunun soruşturma ve araştırma yapmaya yetkili makamların görev talimatlarına bırakılmış olduğu görülmektedir. Yetkili makamların görev talimatlarının neler olduğunun -bu talimatların yayımlanarak genelin bilgisine sunulmamış olması ve idare tarafından İstenen her durumda değiştirilebileceği dikkate alındığında- bireyler tarafından önceden bilinmesi ve öngörülmesi mümkün değildir.

Üstelik Yönetmelik'te soruşturma ve araştırma sonucunu içeren bilgi ve belgelerin ilgilinin güvenlik makamlarındaki dosyasında süresiz olarak saklanacağı, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında olumsuz durumu saptananlarla ilgili bilgilerin Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünce karşılıklı olarak birbirlerine aktarılacağı hükümlerine yer verilmiş olup kişilerin söz konusu bilgilere İtiraz etme olanağı bulunmadığı gibi bilgilerin bir müddet sonra silinmesine de imkan verilmediği görülmektedir. Bu durumda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının objektif, öngörülebilen ve önceden belirlenebilen güvencelere ve usullere tabi kılınmış olmadığı, tamamen yetkili makamların talimatlarına bağlı olarak yapıldığı, bu haliyle de keyfiliğe açık bir durum yaratmakta olduğu anlaşılmaktadır.

Bu saptamalar Işığında 4045 sayılı Kanun'un temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını İçeren konuyla ilgili temel esasları, İlkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olduğundan söz etmek mümkün değildir. Kanun'un ve İlgili Yönetmeliğin kişisel verilerin kayıt, muhafaza ve kullanımını İçeren tedbirlerin kapsamını ve uygulanmasını düzenleyen ve özellikle, süre, stoklama, kullanım, üçüncü kişilerin erişimi, verilerin gizliliği, bütünlüğü ve imhası konusundaki usullere İlişkin, muhataplarının yetki aşımı ve keyfiliğe karşı yeteri kadar güvenceye sahip olmalarını sağlayacak açık ve detaylı kuralları İçermediği tespit edilmektedir. Buna göre başvuruya konu müdahalenin dayanağı olan düzenlemenin kanunilik şaftını sağlamadığı sonucuna varılmaktadır.' ifadelerine yer verilmiştir.

Anayasa Mahkemesinin 29/05/2019 günlü, 2014/15365 başvuru numaralı 'Turgut Duman" kararında ise; "Başvurucunun sözleşmeli ceza infaz kurumu şoförlüğüne atamasının yapılmaması İşlemine karşı açılan davada İdare Mahkemesi kamu görevine atamama işleminin hukuka uygun olduğu sonucuna ulaşırken başvurucunun durumunu ceza yargılamasında verilen kararı esas almıştır.

İdare Mahkemesi kararının gerekçesinde '...davanın kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine karar verildiği, bu kararın davacının Üzerine atılı suçu işlemediği anlamına gelmeyeceği, davacının üzerine atılı suçu işlemediği yönünde verilmiş bir beraat kararı da bulunmadığı...' İfadeleri yer almaktadır. Söz konusu İfadelerle başvurucunun ceza davasına konu suçu işlediği İzlenimi verilmiştir. Bu çerçevede başvuruya konu kararın gerekçesinde yer alan söz konusu ifadeyle suçluluğu ilgili Mahkeme kararıyla sabit olmayan ve 4616 sayılı Kanun uyarınca hakkında açılan ceza davası ortadan kaldırılan başvurucunun suçlu olduğu İnancının yansıtıldığı görülmektedir, Üstelik İdare Mahkemesi kararında daha sonra yargı kararıyla kamu davasının ortadan kaldırılmasına hükmedilmiş olması hususuna da yer verilmemiştir. Karardaki özellikle "davacının üzerine atılı suçu İşlemediği anlamına gelmeyeceği, davacının üzerine atılı suçu işlemediği yönünde verilmiş bir beraat kararı da bulunmadığı" İfadelerinin masumiyet karinesi ile bağdaştığı söylenemez,

Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde İdare Mahkemesince hakkında herhangi bir mahkümiyet kararı bulunmayan başvurucunun ceza yargılamasına konu eylemleri işlediğinin sabit olduğu varsayımına dayanılarak karar verildiği anlaşıldığından başvurucunun Anayasa'nın 36,ve 38. maddelerinde güvence altına alınan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir." gerekçesiyle İdare Mahkemesince, davanın kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine ilişkin karara dayanılarak, hakkında herhangi bir mahkümiyet kararı bulunmayan başvurucunun ceza yargılamasına konu eylemleri işlediğinin sabit olduğu varsayımına dayanılarak karar verildiğinin anlaşıldığından bahisle başvurucunun Anayasa'nın 36, ve 38, maddelerinde güvence altına alınan masumiyet karinesinin ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

Öte yandan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun yukarıda yer verilen hükümleri uyarınca; sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmeden önce, sanığın sabit bulunan eylemine uygun olan ceza belirlenerek mahkümiyet hükmü kurulacağı, ancak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile sanık hakkında kurulan hükmün hukuki bir sonuç doğurmayacağı, Kanun'da öngörülen denetimli serbestlik tedbirlerine uygun davranılması ve öngörülen diğer koşulların varlığı halinde, suçun hiç işlenmemiş gibi kabul edileceği açıktır.

Bu itibarla, gerek 5271 sayılı Kanun'da yer alan düzenlemeler gerekse Anayasa Mahkemesinin yukarıda yer verilen kararları dikkate alınarak yapılan değerlendirme sonucunda; "hakaret" ve "Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve hükümetini alenen aşağılama" suçları ile ilgili olarak verilen ve hukuki sonuç doğurmayacağı açık olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması yolundaki karara dayanılarak, davacının vergi müfettişi kadrosuna atamasının yapılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davacı hakkında bir mahkümiyet kararı bulunmamasına karşın, ceza yargılamasına konu eylemlerin davacı tarafından işlediğinin sabit olduğu varsayımına dayanılarak verilen İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmamıştır.

Diğer yandan, dava konusu işlemde yer alan "yaptırılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda davacı hakkında elde edilen diğer bilgilerin olumsuz olduğu" yolundaki gerekçeye gelince;

Davalı idarece, davacı hakkında elde edildiği belirtilen olumsuz bilgilerin içeriğine yönelik bir açıklama yapılmadığı gibi, bu hususa ilişkin belgelerin de dosyaya sunulmadığı, Dairemizce verilen 15/10/2019 günlü ara kararı ile söz konusu belgelerin gönderilmesinin İstenilmesine karşın, anılan belgelerin, 2577 sayılı Kanun'un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca gönderilemeyeceğinin bildirildiği görülmektedir.

Bu itibarla, yukarıda metnine yer verilen, 2577 sayılı Kanun'un 20. maddesinin 3. fıkrasının son cümlesinde yer alan ve dosyaya sunulmayan bilgi ve belgelere dayanılarak İleri sürülen savunmaya göre karar verilemeyeceği yolundaki sarih düzenleme karşısında, davalı idarece ileri sürülen bu iddiaya itibar edilmemiştir.

Netice olarak, 2011 yılından İtibaren vergi müfettiş yardımcılığı görevini sürdüren davacının vergi müfettişliğine atanmamasını gerektirir herhangi bir somut bilgi ve belgenin bulunmaması nedeniyle dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki Mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE;

2. Bursa 2. İdare Mahkemesince verilen 11/02/2016 günlü, E:2015/1038, 14:2016/90 sayılı kararın, 2577 idari Yargılama Usulü Kanunu'nun temyize konu kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1 /b fıkrası uyarınca BOZULMASINA,

3. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinin 3622 sayılı Kanun'la değişik 3. fıkrası uyarınca yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 12/11 /2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber