Memurluğa geçen uzman çavuşun intibak davasında önemli karar

Samsun Bölge İdare Mahkemesi, 3713 sayılı Kanun çerçevesinde DSİ'ye atanan uzman çavuşun, TSK'da geçen hizmetlerinin intibakında değerlendirilmemesi işlemini hukuka aykırı buldu.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 06 Kasım 2021 00:02, Son Güncelleme : 27 Ekim 2021 16:52
Memurluğa geçen uzman çavuşun intibak davasında önemli karar

657 sayılı Kanuna tabi olarak çalışmaya başlayan ve sivil memurluğa atanmakla statüsü değişen davacının, uzman erbaş statüsünde yapmış olduğu hizmet sürelerinin aylık derece ve kademesinden sayılması ve aday memur olarak değil de asil memur olarak değerlendirilmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararını kaldırmıştır.

Bölge İdare Mahkemesi kararında iki hususa değinmiştir:

Her ne kadar, açıktan atananların da, uzman erbaşlıkta geçen sürelerinin memuriyette sayılacağına yönelik açık bir düzenlemeye yer verilmemiş ise de, Yasa koyucunun amacının, uzman erbaş iken 657 sayılı Kanun kapsamında Devlet memurluğuna atananların, uzman erbaşlıkta geçen sürelerin, kazanılmış hak aylık derece ve kademelerinin tespitinde dikkate alınması olduğu anlaşılmaktadır. Aksi yaklaşımın kabulü halinde, 3269 sayılı Kanun'un 5. maddesi ile 3713 sayılı Kanun'un Ek-1. maddesine göre Devlet memurluğuna atananlar arasında eşitsizliğe sebep olacağı tartışmasızdır.

657 sayılı Kanun'un 83 ila 85. maddelerinde, Devlet memurlarının; gerek muvazzaf askerlikte geçen sürelerinin, gerekse muvazzaflık hizmeti dışında talim ve manevra maksadıyla veya seferde silah altına alınmak suretiyle askerlikte geçen sürelerinin kazanılmış hak aylık derece ve kademesinin tespitinde dikkate alınması öngörülmüş iken; profesyonel asker olan uzman erbaşların, 657 sayılı Kanun'a tabi Devlet memurluğuna atanmaları halinde, uzman erbaşlıkta geçen sürelerinin evleviyetle memuriyetten sayılması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.

SAMSUN BİM, 4. İDD

ESAS NO: 2020/679

KARAR NO: 2020/1013

KARAR TARİHİ: 12.11.2020

İSTEMİN ÖZETİ:

Dava, 1999-2017 yılları arasında Türk Silahlı Kuvvetleri emrinde uzman erbaş olarak görev yaparken 08.06.2017 tarihinde 5434 sayılı Yasa'ya istinaden vazife malulü olarak emekliye ayrılan ve akabinde 2018 yılında 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun Ek-1 maddesi uyarınca Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Samsun 7. Bölge Müdürlüğü'ne memur olarak atanan davacı tarafından, "Uzman Erbaş Statüsünde yapmış olduğu hizmet sürelerinin kazanılmış hak aylık derece ve kademesinden sayılması (intibakından) ve aday memur olarak değil de asil memur olarak değerlendirilmesi" istemiyle yaptığı başvurunun reddedilmesine ilişkin Devlet Su İşleri Personel ve Eğitim Dairesi Başkanlığı'nın 19.04.2018 tarih ve 280353 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

Samsun 1. İdare Mahkemesi'nin 11/03/2020 gün ve E:2018/1706, K:2020/372 sayılı kararıyla; uzman erbaş olarak görev yapanların veya bu görevleri üzerinden emekliye ayrılanların, görevleri esnasında yükseköğrenim tamamlayanların intibaklarının yapılacağı, halihazırda bu görevde bulunanlardan yükseköğrenimi tamamlamayanlara ise, gerekli şartların varlığı halinde 3269 sayılı Kanuna ekli (I) sayılı cetvele göre derece veya kademe ilerlemesine tabi tutulacağı, sözleşmeli uzman erbaş olarak görev yapmakta iken 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak sivil memurluğa geçenlere ilişkin olarak ise herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği, diğer taraftan, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde sözleşmeli uzman erbaş olarak görev yapanların, 3269 sayılı Kanuna tabi; sivil memurların ise, 657 sayılı Kanun hükümlerine tabi olduğu, sözleşmeli uzman erbaş olarak görev yapanlardan, yaş haddi nedeniyle sözleşmesi sona erdirilecek olanların talepleri halinde, emekliliğe hak kazanabilecekleri güne kadar 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabi olarak istihdam edilebilecekleri, sözleşmeli uzman erbaş olarak görev yapmakta iken yaş haddi nedeniyle sözleşmesi feshedilen ve istekleri üzerine 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabi sivil memurluğa geçenlerin statülerinin değiştiğinin tartışmasız olduğu, dolayısıyla bu statü değişikliği mevcut iken aksine bir düzenleme yapılmadığı sürece, sivil memur olarak görev yapanlar ile bu sivil görevlerinden emekliye ayrılanların, daha önce bulundukları uzman erbaşlık görevlerinden dolayı, uzman erbaşlar için öngörülen düzenlemelerden yararlanmalarının mümkün olmadığı, bu durumda, 657 sayılı Kanuna tabi olarak çalışmaya başlayan ve sivil memurluğa atanmakla statüsü değişen davacının, 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu'nun 6663 sayılı Kanunla değişik hükümleri uyarınca, uzman erbaş statüsünde yapmış olduğu hizmet sürelerinin aylık derece ve kademesinden sayılması ve aday memur olarak değil de asil memur olarak değerlendirilmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı tarafından; 3713 sayılı Kanun uyarınca 657 sayılı Kanun'a tabi olarak devlet memurluğuna atanan vazife malulü uzman erbaşlarla ilgili herhangi bir düzenlemeye 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu'nda yer verilmediği, malul gazi olması nedeniyle 3713 sayılı Kanun'un Ek-1. maddesi uyarınca memur kadrosuna atandığı, Devlet Personel Başkanlığı'nın 27/03/2013 tarihli ve 5138 sayılı görüşünde, uzman erbaşlıkta geçen hizmet sürelerinin tamamının öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri tavanı aşmamak kaydıyla her yılı bir kademe ilerlemesi, her üç yılı için bir derece yükselmesi verilmek suretiyle kazanılmış hak aylık, derece ve kademelerinin tespitinde değerlendirilmesi gerektiğinin belirtildiği ileri sürülerek mahkeme kararının istinaf yolu ile incelenerek kaldırılması ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ:

İstinaf başvuru dilekçesine cevap verilmemiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Samsun Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi'nce, davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek, dava dosyası 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesi hükümleri doğrultusunda incelenerek işin gereği görüşüldü:

Dava, 1999-2017 yılları arasında Türk Silahlı Kuvvetleri emrinde uzman erbaş olarak görev yaparken 08.06.2017 tarihinde 5434 sayılı Yasa'ya istinaden vazife malulü olarak emekliye ayrılan ve akabinde 2018 yılında 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun Ek-1 maddesi uyarınca Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Samsun 7. Bölge Müdürlüğü'ne memur olarak atanan davacı tarafından, "Uzman Erbaş Statüsünde yapmış olduğu hizmet sürelerinin kazanılmış hak aylık derece ve kademesinden sayılması (intibakından) ve aday memur olarak değil de asil memur olarak değerlendirilmesi" istemiyle yaptığı başvurunun reddedilmesine ilişkin Devlet Su İşleri Personel ve Eğitim Dairesi Başkanlığı'nın 19.04.2018 tarih ve 280353 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

İstinaf başvurusuna konu Samsun 1. İdare Mahkemesi'nin 11/03/2020 gün ve E:2018/1706, K:2020/372 sayılı kararının, dava konusu Devlet Su İşleri Personel ve Eğitim Dairesi Başkanlığı'nın 19.04.2018 tarih ve 280353 sayılı işleminin dayanağı olan 13.04.2018 tarihli başvuruda yer alan davacının "aday memur olarak değil de asil memur olarak değerlendirilmesi" isteminin reddine ilişkin kısmı incelendiğinde; Dairemizin 27.10.2020 tarihli ara kararına cevaben dosyaya sunulan 06.11.2020 tarihli yazıda, davacının davalı idarede göreve başladığı 22.03.2018 tarihi itibariyle adaylığının kaldırıldığının belirtildiği görülmekte olup, dava konusu işlemin dayanağı 13.04.2018 tarihli idari başvuru esnasında (Evleviyetle mahkemeye başvuru tarihi olan 26.11.2018 tarihinde), davacı açısından başvuruya konu istemle ilgili olarak idari davaya konu olabilecek bir idari işlem söz konusu olmadığından, davacının başvurusunun "aday memur olarak değil de asil memur olarak değerlendirilmesi" istemine ilişkin kısmının 2577 sayılı Kanunun 15/1-b maddesi uyarınca incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekirken, esastan reddine ilişkin istinafa konu İdare Mahkemesi kararının bu kısmında sonucu itibariyle isabetsizlik bulunmamaktadır.

İstinaf başvurusuna konu Samsun 1. İdare Mahkemesi'nin 11/03/2020 gün ve E:2018/1706, K:2020/372 sayılı kararının, dava konusu Devlet Su İşleri Personel ve Eğitim Dairesi Başkanlığı'nın 19.04.2018 tarih ve 280353 sayılı işleminin dayanağı olan 13.04.2018 tarihli başvuruda yer alan davacının "Uzman Erbaş Statüsünde geçirmiş olduğu hizmet sürelerinin kazanılmış hak aylık derece ve kademesinden sayılması" isteminin reddine ilişkin kısmının incelenmesine gelince;

5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun 44.maddesinde; "Her ne sebep ve suretle olursa olsun vücutlarında hasıl olan arızalar veya düçar oldukları tedavisi imkansız hastalıklar yüzünden vazifelerini yapamayacak duruma giren iştirakçilere (malul) denir ve haklarında bu kanunun malullüğe ait hükümleri uygulanır." hükmü ve 45.maddesinin 1.fıkrasının (a) bendinde; "44 üncü maddede yazılı malullük; iştirakçilerin vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden doğmuş olursa, buna (vazife malullüğü) ve bunlara uğrayanlara da (vazife malulü) denir." düzenlemesi bulunmaktadır.

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun Ek 1. maddesinde; "10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun eki (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu kurum ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları, il özel idareleri, belediyeler ve bağlı kuruluşları, özel kanunla kurulan diğer her türlü kamu kurum ve kuruluşları; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memur kadroları ile sözleşmeli personel pozisyonlarına ve sürekli işçi kadrolarına bu madde hükümleri çerçevesinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca hak sahibi olduğu belirlenerek Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ve Başkanlıkça kura sonucu atama teklifi yapılanları atamak zorundadır.

Bu madde kapsamında hak sahipliği sonucunu doğuran durumlar aşağıda belirtilmiştir:

a) 5434 sayılı Kanunun mülga 64 üncü maddesi, 5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesinin sekizinci fıkrası, bu Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi kapsamına girenler hariç olmak üzere 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanuna göre veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara göre harp veya vazife malulü sayılanlar,

b) 5434 sayılı Kanunun mülga 45 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen haller kapsamında vazife malulü sayılan; Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının erbaş ve erler dahil askeri personeli ile Emniyet Teşkilatından Emniyet Hizmetleri Sınıfına mensup personeli, ....

Hak sahiplerinden ilköğretim, ortaokul, ilkokul mezunu olanların hizmetli unvanlı kadro ve pozisyonlara; ortaöğretim ve yükseköğretim mezunu olanların, atama teklifinin yapıldığı tarihte öğrenim durumları itibarıyla ihraz ettikleri unvanın 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki cetvellerde yer alması koşuluyla ihraz etmiş bulundukları unvanlara, bunların dışında kalan ortaöğretim ve yükseköğretim mezunlarının ise memur unvanlı kadro ve pozisyonlara atama teklifleri Devlet Personel Başkanlığınca yapılır. (Ek cümle: 28/11/2017-7061/51 md.) Üçüncü fıkranın (a), (b), (c) ve (ç) bentlerinde sayılan maluller ile 15/8/2016 tarihli ve 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesine göre tazminat hakkından yararlandırılanların kendilerinin istihdam hakkından yararlanmaları ve ilköğretim, ortaokul, ilkokul mezunu olmaları halinde atama teklifleri memur unvanlı kadro ve pozisyonlara yapılır. İşçi kadrolarına yapılacak atama teklifleri sürekli işçi unvanlı kadroya yapılır...'' hükümlerine yer verilmiştir.

657 sayılı Kanunun 92. maddesinin 1. fıkrasıyla, memuriyetten kendi istekleriyle çekilenlerden tekrar Devlet memurluğuna dönmek isteyenlerin atanabilmelerine yönelik bir düzenleme getirilmiş ve bu düzenlemeyle de, memurların ayrıldıkları tarihteki aynı sınıf, derece ve kademeleriyle veya başka bir sınıftaki kadroya 71. madde hükümleri dikkate alınarak atanabilmeleri öngörülmüştür.

657 sayılı Kanunun 36. maddesinde, memurların hizmet sınıfları itibarıyla başlangıç dereceleri tespit edilmiş ve bazı hizmet sınıflarında görev alanlara ilave derece veya kademe verilmesi öngörülmüş olup; aynı Kanunun 71. maddesinde ise, memurların eski sınıflarında, görev alacakları yeni sınıfa göre memurluğa daha yüksek bir derece ve kademeden başlamış olup da sınıf değiştirenlerin yeni sınıflarındaki ilk ilerleme süreleri eski sınıflarında kazandıkları derece ve kademelere tekabül eden süre kadar uzatılması ve bu süre tamamlanıncaya kadar kendilerine sınıf değiştirmeleri sırasında bulundukları derecede kademe ilerlemesi verilmemesi kurala bağlanmış; böylece, anılan Kanuna tabi olarak aynı sınıfta çalışanlar arasında, derece ve kademe yönünden eşitliğin sağlanması amaçlanmıştır.

Anılan Kanunun 92. maddesinin 2. fıkrasında ise, 657 sayılı Kanuna tabi olmayan personelden kendi istekleri ile görevinden ayrılmış olanların memur kadrolarına atanmalarına imkan tanınmış; bununla birlikte bu şekilde memuriyete atananların, hangi derece ve kademeden memuriyete başlatılacaklarına ilişkin bir kurala yer verilmediği gibi, aynı maddenin 1. fıkrasında yer alan düzenlemenin, 2. fıkraya göre atananlara da uygulanacağı yönünde bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

Diğer taraftan, 657 sayılı Kanunun 36. maddesinde, uzman erbaş olarak görev yapmakta iken memur kadrolarına atananların, uzman erbaşlıkta geçen hizmetlerinin, kazanılmış hak aylık derece ve kademesinde değerlendirileceğine ilişkin açık bir kurala da yer verilmemiştir.

Öte yandan, 3269 sayılı Kanunun, 19/06/2010 tarihli ve 6000 sayılı Kanunla değişik 5. maddesinde ise, yaş sınırı nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılması gereken uzman erbaşlardan istekli olanların, Milli Savunma Bakanlığı, MSB ANT Başkanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerine ait kadrolarda emekli aylığına hak kazandıkları tarihe kadar Devlet memuru olarak istihdam edilmeleri öngörülmüş, bu şekilde atananların uzman erbaşlıkta geçen hizmet sürelerinin, öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri tavanı aşmamak kaydıyla kazanılmış hak aylık derece ve kademelerinin tespitinde değerlendirileceği belirtilmiş; bununla birlikte uzman erbaşlıktan kendi isteğiyle ayrılıp, 657 sayılı Kanunun 92. maddesine göre memur kadrolarına atananların ya da vazife malulü sayılıp sonrasında 3713 sayılı Kanun Ek-1.madde uyarınca memur kadrolarına atananların, uzman erbaşlıkta geçen sürelerinin memuriyette değerlendirilip değerlendirilmeyeceğine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

Ayrıca anılan maddenin, 29/01/2016 tarih ve 6663 sayılı Kanunla eklenen, son fıkrasında ise, "Uzman erbaşların 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 92 nci maddesi hükmünden yararlanabilmeleri için en az yedi hizmet yılını tamamlamış olmaları gerekir." kuralına yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacının, 1999-2017 yılları arasında Türk Silahlı Kuvvetler bünyesinde uzman erbaş olarak görev yaptığı, terör nedeni ve etkisiyle vazife malulü olması nedeniyle 5434 sayılı Kanun'a istinaden 08.06.2017 tarihinde vazife malulü olarak emekli olduğu, akabinde 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunun Ek 1.maddesi uyarınca memur kadrosu ihdas edilerek davalı idare emrine atamasının yapıldığı, bu görevini sürdürmekte iken uzman erbaş statüsünde geçirmiş olduğu hizmet sürelerinin kazanılmış hak aylık derece ve kademesinde değerlendirilmesi istemiyle yaptığı başvurunun dava konusu işlemle reddi üzerine, bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Her ne kadar, yukarıda alıntısı yapılan 3269 sayılı Kanunu'nun 5. maddesinde, 3713 sayılı Kanun'un Ek-1.maddesine göre açıktan atananların da, uzman erbaşlıkta geçen sürelerinin memuriyette sayılacağına yönelik açık bir düzenlemeye yer verilmemiş ise de, Yasa koyucunun amacının, uzman erbaş iken 657 sayılı Kanun kapsamında Devlet memurluğuna atananların, uzman erbaşlıkta geçen sürelerin, kazanılmış hak aylık derece ve kademelerinin tespitinde dikkate alınması olduğu anlaşılmaktadır. Aksi yaklaşımın kabulü halinde, 3269 sayılı Kanun'un 5. maddesi ile 3713 sayılı Kanun'un Ek-1. maddesine göre Devlet memurluğuna atananlar arasında eşitsizliğe sebep olacağı tartışmasızdır.

Kaldı ki, 657 sayılı Kanun'un 83 ila 85. maddelerinde, Devlet memurlarının; gerek muvazzaf askerlikte geçen sürelerinin, gerekse muvazzaflık hizmeti dışında talim ve manevra maksadıyla veya seferde silah altına alınmak suretiyle askerlikte geçen sürelerinin kazanılmış hak aylık derece ve kademesinin tespitinde dikkate alınması öngörülmüş iken; profesyonel asker olan uzman erbaşların, 657 sayılı Kanun'a tabi Devlet memurluğuna atanmaları halinde, uzman erbaşlıkta geçen sürelerinin evleviyetle memuriyetten sayılması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.

Bu durumda, uzman erbaş olarak görev yapmakta iken, vazife malulü olarak emekliye ayrılan ve açıktan atama yoluyla davalı idare bünyesinde göreve başlayan davacının, 657 sayılı Kanun'un 36. maddesine göre yapılan lisans intibakı sırasında uzman erbaşlıkta geçen hizmet sürelerinin tamamının öğrenim durumuna göre yükselebileceği tavanı aşmamak kaydıyla her yılı bir kademe ilerlemesi her üç yılı için bir derece yükselmesi verilmesi suretiyle kazanılmış hak aylık derece ve kademesinde değerlendirilmesi gerekirken, aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki mahkeme kararının bu kısmında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Samsun 1. İdare Mahkemesi'nin 11/03/2020 gün ve E:2018/1706, K:2020/372 sayılı kararının; dava konusu işlemin "aday memur olarak değil de asil memur olarak değerlendirilmesi" isteminin reddine ilişkin ilişkin kısmı yönünden davanın reddine ilişkin kısmına karşı yapılan istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçe ile reddine, kararın diğer kısmına yönelik yapılan istinaf başvurusunun ise kabulüyle kararın bu kısmının kaldırılmasına, dava konusu işlemin "Uzman Erbaş Statüsünde geçirmiş olduğu hizmet sürelerinin kazanılmış hak aylık derece ve kademesinden sayılması "isteminin reddine ilişkin kısmının iptaline, dava kısmen iptal, kısmen ret ile sonuçlandığından, dava ve istinaf aşamasında davacı tarafça yapılan toplam 387,95- TL yargılama giderinin 193,97-TL'lik kısmı ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.700,00-TL vekalet ücretinin davalı idare tarafından davacıya verilmesine, yargılama giderinin kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.700,00-TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye verilmesine, artan posta avansının re'sen davacıya iadesine, 12/11/2020 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber