Danıştay'dan 'örgütle irtibatlı kamu çalışanlarına' ilişkin genelge için önemli karar

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, "Milli Güvenliği Tehdit Eden Örgüt ve Yapılarla İrtibatlı Kamu Çalışanları Hakkında" konulu, 2016/4 sayılı Başbakanlık Genelgesi'nin mevzuata ve hukuka uygun olduğu kararını onadı.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 29 Kasım 2021 11:25, Son Güncelleme : 29 Kasım 2021 11:27
Danıştay'dan 'örgütle irtibatlı kamu çalışanlarına' ilişkin genelge için önemli karar

Bir sendika tarafından, "Milli Güvenliği Tehdit Eden Örgüt ve Yapılarla İrtibatlı Kamu Çalışanları Hakkında" konulu, 2016/4 sayılı Başbakanlık Genelgesi'nin iptali istenilmiştir.

Danıştay İkinci Dairesi bu istemi aşağıdaki gerekçelerle reddetmiştir:

Genelge ile yeni bir suç ihdası, yeni bir disiplin cezası ya da soruşturma usulü getirilmediği gibi idari amirlere, idari nitelikteki yapılması gereken işlemlerin yasal mevzuatı çerçevesinde yerine getirilmesinin, adli nitelik arz eden konularda ise adli mercilere bildirimde bulunulması gereğinin ifade edildiği;

Genelge'nin, örgütlenme konusuna ilişkin olarak yasal mevzuat dışında yeni bir düzenleme içermediği, bu yönden bir hak ihlalinin varlığından söz edilmesine olanak bulunmadığı,

Genelge vatandaşlarının can ve mal güvenliğini tehdit edenlerin belirlenmesi, kamu hizmetlerinin görülmesinde etkinliğin, verimliliğin, tarafsızlığın ve uyumun sağlanması, sahip olduğu genel gözetim ve denetim yetkilerini kullanarak ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünün korunması amacına yöneliktir.

T.C.

DANIŞTAY

İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No: 2020/2740

Karar No: 2020/2928

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : . Sendikası

VEKİLİ: Av. .

KARŞI TARAF (DAVALI) : .

VEKİLİ: Hukuk Müşaviri .

İSTEMİN KONUSU:

Danıştay İkinci Dairesinin 07/07/2020 tarih ve E:2017/553, K:2020/2088 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

17/02/2016 tarih ve 29627 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Milli Güvenliği Tehdit Eden Örgüt ve Yapılarla İrtibatlı Kamu Çalışanları Hakkında" konulu, 2016/4 sayılı Başbakanlık Genelgesi'nin iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti:

Danıştay İkinci Dairesinin 07/07/2020 tarih ve E:2017/553, K:2020/2088 sayılı kararıyla;

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2., 5., 13., 14. 33. ve 129.; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 20/1. ve 30.; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11. ve 17.; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 6., 7/2., 125/1/(E)-(a) ve 125/1/(E)-(l); 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 220. ve 279.; 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 7/2 ve 8/A; 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'un 1., 2., 4., 9/1/(a) ve 33. madde hükümlerine yer verildikten sonra,

Kişilerin can ve mal güvenliğinin korunmasının Devletin asli görevi olduğu, idarenin bu görevi yerine getirirken, kamu düzeni ve esenliğini sağlamak üzere kolluk örgütünü kurması, gerekli araç ve olanakları sağlaması, yeterli önlemleri zamanında almasının gerektiği,

Ulusal ve uluslararası mevzuat uyarınca örgütlenme özgürlüğünün temel haklar kapsamında yer aldığı açık olmakla birlikte, bu hakkın mutlak bir hak olmadığı, sınırlandırma sebeplerinin ise uluslararası mevzuata paralel düzenlemeler ile belirlendiği ve bu hakkın, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplum içinde ulusal güvenliğin, kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli olan hallerde sınırlamaya tabi tutulabileceği,

Devletin, kamu hizmetinde çalışan memurlarına bir bağlılık görevi getirmesi, ödev ve sorumluluklar yüklemesinin Devlet memurluğu statüsünün bir gereği olduğu,

657 sayılı Kanun'un 7. maddesinde ifadesini bulan "sadakat yükümlülüğü" nedeniyle Devlet memurlarının, Devleti, kurumlarını ve mevcut anayasal sistemi eleştiren, bunlar aleyhine kampanya yürüten ve bunları karalayan gruplardan ve akımlardan açık bir şekilde kendilerini uzak tutmalarının gerektiği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında, "kamu çalışanlarının devlete sadık kalmaları, genel yararı korumakla ve güvence altına almakla yükümlü devlet otoriteleri ile çalışmalarının doğasında bulunan bir şarttır." (Sidabras ve Diautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 57; ikus//Litvanya, B. No: 26652/02, 07/04/2009, § 28) ve "demokratik bir devletin, memurlarından anayasal prensiplere sadakat göstermesini isteme hakkı bulunduğu" (Sidabras ve Diautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 52; Volkmer/Almanya (k.k.), B. No: 39799/98, 22/11/2001; Petersen/Almanya, B. No: 39793/98, 22/11/2001) hususlarının ifade edildiği,

Dava konusu Genelge'de; kamu çalışanlarının, kanunların suç saydığı eylemleri işlemek amacıyla kurulan örgüt veya yapılarla hiçbir şekilde ilişki içine giremeyeceği; bu yönde faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplaşmaya, teşekküle veya derneğe katılamayacakları ya da bunlara yardım ve yataklık edemeyeceğinin belirtildiği; yeni bir suç ihdası ya da disiplin cezası öngörülmeyip, yukarıda yer verilen mevzuatta yer alan, ülkenin bağımsızlığı ve bütünlüğü ile milli güvenliğe yönelik tehditler içeren, yasalarda idari ve adli yaptırımı gerektirir fiillerin gerçekleşmesi halinde ilgili mevzuatın uygulanması gerektiğinin ifade edildiği,

Kamu çalışanlarının, ilgili mevzuatında belirtilen esaslar çerçevesinde yalnız hiyerarşik amirleri tarafından verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü oldukları ve bu görevlerin ilgili mevzuata göre yürütülmesinden yalnız amirlerine karşı sorumlu oldukları; amirlerin ise, maiyetlerinde çalışanların görevlerini Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirip getirmediğini takip ve kontrol etmekle yükümlü oldukları,

Anılan düzenleme ile Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan hukuk devletini ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler içerisinde yer alan kamu çalışanları hakkında ilgili mevzuatı çerçevesinde idari nitelikteki işlemlerin yetkili amirler tarafından ivedilikle yapılacağı, suç teşkil eden fiiller yönünden ise durumun ivedilikle adli mercilere bildirileceğinin ve ulusal güvenlik ve kamu düzeninin temini açısından, hukuka aykırı faaliyetler yürüten yapılarla irtibatlı kamu görevlilerine karşı yasal müeyyidelerin uygulanmasına riayet edilmesinin vurgulandığı; yeni bir suç ihdası, yeni bir disiplin cezası ya da soruşturma usulü getirilmediği gibi idari amirlere, idari nitelikteki yapılması gereken işlemlerin yasal mevzuatı çerçevesinde yerine getirilmesinin, adli nitelik arz eden konularda ise adli mercilere bildirimde bulunulması gereğinin ifade edildiği; Genelge'nin, örgütlenme konusuna ilişkin olarak yasal mevzuat dışında yeni bir düzenleme içermediği, bu yönden bir hak ihlalinin varlığından söz edilmesine olanak bulunmadığı,

Vatandaşlarının can ve mal güvenliğini tehdit edenlerin belirlenmesi, kamu hizmetlerinin görülmesinde etkinliğin, verimliliğin, tarafsızlığın ve uyumun sağlanması, sahip olduğu genel gözetim ve denetim yetkilerini kullanarak ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünün korunması amacına yönelik dava konusu Genelge'de, mevzuata ve hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davacı tarafından, Genelge'de yer alan ".legal görünümlü illegal yapı" tanımlamasının muğlak olduğu, ifadenin belirsizliğinin, Anayasa'da güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğüne tehdit oluşturabilecek nitelikte olduğu, amirin maiyetinde çalışan kamu personelinin makul şüpheli olduğuna karar vereceği ve haksız ve mesnetsiz suçlamalarda bulunabileceği,

Anayasa ve yasa hükümleriyle korunan temel hak ve özgürlükleri konusunda genelge ile düzenleme yapılamayacağı, yargı görevinin yürütme eliyle kullanılamayacağı, Anayasa'nın 5., 6., 13., 19. maddelerine aykırı olduğu, Genelge'nin kamu düzeninin korunması ve kamu güvenliğinin sağlanması adı altında kanunla düzenlenmesi gereken ya da düzenlenmiş konuları emir ve talimatlarla yeniden düzenleyerek yetki aşımında bulunduğu, yargı denetimine tabi konularda mülki ve kolluk amirlerine yetki ve görevler verildiği,

Yasal olarak kurulmuş bir derneğin tüzüğünde belirtilen amaçları dışında faaliyette bulunduğunun tespit edilmesi, üyelerinin kamu düzeni ve güvenliğini tehdit edici faaliyetler içersinde olması hallerinde yasal süreç işletilerek gerekli tedbirlerinin alınabileceği, derneğin faaliyetten alıkonabileceği gibi yine mahkeme kararıyla kapatılabileceği, yasa dışı faaliyette bulunan dernek üyelerinin soruşturulup kovuşturulabileceği, bu sebeple "kanunun suç saydığı eylemleri işlemek amacıyla kurulan bir derneğe katılamaz" ifadesinin anlamsız olduğu, yargı kararı dışında amir tarafından suç işlendiği izlenimi yaratılarak dernek faaliyetlerinin baskı altına alınabileceği,

Kamu görevlilerinin Genelge'de ifade edilen "hiyerarşik amir"in verdiği görevleri yerine getirmekle yükümlü tutulup, "bu görevlerin ilgili mevzuata göre yürütülmesinden yalnız amirlerine karşı sorumludurlar" ifadesi ile memurun görev ve sorumluluğunun ilgili Anayasa ve yasalarla belirlenen mevzuata göre değil, yalnız emir veren amire karşı yükümlülük doğurmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davalı idare tarafından, Danıştay İkinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, temyiz dilekçesinde öne sürülen sebeplerin hiçbirinin 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinde sayılan temyiz sebeplerine uymadığı belirtilerek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun temyiz talebinin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİNİN DÜŞÜNCESİ:

Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;

"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,

b) Hukuka aykırı karar verilmesi,

c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin reddine,

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin temyize konu 07/07/2020 tarih ve E:2017/553, K:2020/2088 sayılı kararının ONANMASINA,

3. Kesin olarak, 07/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber