Paraya para katmanın yolları..

Haber Giriş : 29 Ocak 2008 12:24, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Yaptığınız işi sıradan bir şekilde yaparsanız, sıradan bir kazanç elde edersiniz. Bu işi ne olursa olsun farketmez.

Öncelikle işinizi, dünyanın en önemli işi olduğunu hatırlayarak yapmalısınız. Kerhen, gönülsüz ve mecbur olduğunuz için çalışıyorsanız, bunun bereketli bir paraya dönüşmemesi çok doğaldır. Sonra ne yapıyorsanız-yapın, onu çok iyi yapmalısınız.

Yaptığınız işi sıradan bir şekilde yaparsanız, sıradan bir kazanç elde edersiniz. Bu işi ne olursa olsun farketmez.

Severek yapılan işin ödülü çifte olur; hem yaparken mutlusunuzdur; hem de daha çok kazanırsınız.

Kapalıçarşı'da limonata satan bir adam hatırlıyorum. Giysileri o kadar özenli ve orjinaldi ki, durup-şöyle bir bakardınız. Sırtında taşıdığı bakır bir limonata kabı vardı. Öyle parlak ve alımlıydı ki, belki her gün onu büyük bir özenle silip-parlatıyordu.

Bir bardak limonata istediğinizde, birden bir dans ve müzik şöleni başlardı sanki, bardağı yerinden çıkarışı ve içine limonata döküşü sizi büyülerdi. Eğilir, kalkar, bir yerlere vurur, sesler çıkartırdı. Sonra sıra gelirdi o limonatayı içmeye, bir tat bir lezzet ki anlatılır gibi değil!

O adam bir bardak limonataya diğerlerinden belki de iki misli fazla fiyat alırdı. Ama önünde her zaman mutlaka bir kaç kişilik bir sıra olurdu. Bu arada merak edip, günde kaç saat çalıştığını sorduğumda, bana şaşırtıcı bir cevap vermişti. Sabah erkenden işe çıkıyor, öğlene doğru da bütün malını tüketiyor e evine dönüyordu.

Diyeceksiniz ki, alt tarafı bir limonatıcı. Hayır, o çok başka bir şeydi. Bir snataçıydı o, ondan limonata içmek bir ayrıcalıktı.

Küçükken bizim mahallede bir nane şekerci vardı. Adamın bir ayağı yoktu ve koltuk değneği ile yürüyordu. Sokağa mutlaka her gün gelirdi. Şöyle elini kulağına koyar ve yanık yine aynı sesiyle bir mani okurdu: "Hem niyet, hem nane var, herkesin niyetini yazıyor, aman da ne güzel nane şeker!" Biz bütün çocuklar toplanır ve ondan mutlaka birer şeker alırdık.

Yıllar sonra onu, yine aynı mahallede nane şekeri satarken gördüğümde şaşırmıştım. Aradan en az kırk yıl geçmişti ve adam aynı şekilde işini yapmaya devam ediyordu. Normalde daha yaşlı olması gerekiyordu. Üstelik sakat ayağı ile sokaklarda yıllarca dolaşmıştı, ama yine de dinç ve sağlıklıydı.

Beni asıl şaşırtan şey başkaydı. Ona yıllar önce kendisinden nasıl şeker aldığımızı anlatınca; o da bana, iki oğlunu bu şekilde nane satarak üniversitede okuttuğunu ve ikisinin de şimdi meslekleri olan saygın insanlar olduklarını söyledi. Artık bir kenara oturup dinlenebilirdi. Ama o, hala çalışmaya devam ediyordu.

İmedya

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber