Okula başlama yaşının Eylül ayı sonu itibarıyla hesaplanması hukuka uygun bulundu

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 26/07/2014 tarih ve 29072 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin 10. ve 11. maddelerinin iptali istemiyle açılan davayı sonuçlandırdı.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 12 Mart 2023 00:10, Son Güncelleme : 16 Şubat 2023 16:36
Okula başlama yaşının Eylül ayı sonu itibarıyla hesaplanması hukuka uygun bulundu

İstemi reddeden Danıştay Sekizinci Dairesinin kararı onandı.

8. Daire red gerekçesi: Norm hiyerarşisine uygundur

İdarelerin, normlar hiyerarşisine aykırı olmayacak şekilde, kamu hizmetlerini yerine getirmede etkinliğin sağlanması için gerekli önlemleri alma, bu kapsamda düzenleyici işlemler yapma yetkisine sahip olduklarından, kamu hizmetlerinin hangi koşullar altında ve nasıl yürütüleceğini önceden saptamak her zaman mümkün olmadığından, gelişen durumlara göre ortaya çıkan ihtiyaçları karşılayabilmek amacıyla yönetmeliklerle ve daha alt düzenleyici işlemler olan tebliğ ve genelgelerle düzenleme yapmak hususunda takdir yetkisine sahip olduğu,

İdarelerin yönetmelik ve daha alt düzenleyici işlemler ile düzenleme yetkisinin, yasama organının çizdiği sınırlar içinde, başta Anayasa olmak üzere, kanun, tüzük gibi üst hukuk normlarına aykırı olmamak kayıt ve şartına bağlı olarak gerçekleşebileceği, öğretide de türevsel bir yetki olarak kabul edilen idarelerin düzenleme yetkisinin, üst normlarla getirilen hükümleri kısıtlayacak bir şekilde kullanılamayacağı,

Mevzuat yapma tekniği açısından da, idarenin kanunla kendisine verilmiş olan görevleri idari metinlerle düzenlerken, bu görevlerin gerektirdiği teknik detayların belirlenmesi noktasında takdir hakkına sahip olduğu, ancak bu takdir hakkının keyfiyeti ifade etmediği açık olup, kamu yararı ve kamu düzenine uygun olarak kullanılması gerektiği,
Dava konusu Yönetmelik maddelerinin dayanağı olan 222 sayılı Kanun'un 3. maddesi ile 1739 sayılı Kanun'un 22. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla açılan davada, Anayasa Mahkemesinin 20/09/2012 tarih ve E:2012/65, K:2012/128 sayılı kararı ile söz konusu Kanun hükümlerinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine karar verilmiştir.

İDDK: Kişisel menfaat gerekçesini de ilave etti

Davacıların çocuklarının okul öncesi eğitime bir yıl daha devam etmesi istemiyle yapılan başvurunun, dava konusu Yönetmelik'in 11. maddesinin 5. ve 6. fıkralarında belirtilen yaş koşulunun sağlanmadığı gerekçesiyle reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Dava konusu Yönetmelik'in 11. maddesinin okul öncesi eğitme kayıt yaşını düzenleyen 5. fıkrası ile ilkokula kayıt yaşını düzenleyen 6. fıkrasının davacıların menfaatlerini ilgilendirdiği anlaşılmakta olup, söz konusu maddenin diğer kısımları ile davacılar arasında kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilişkisi bulunmamaktadır.

T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2022/1396
Karar No: 2022/2751

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : . 'a velayeten baba . anne .
KARŞI TARAF (DAVALI) : . Bakanlığı
VEKİLİ : .

İSTEMİN KONUSU:

Danıştay Sekizinci Dairesinin 09/06/2021 tarih ve E:2019/70, K:2021/2981 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

26/07/2014 tarih ve 29072 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin 10. ve 11. maddelerinin iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti:

Danıştay Sekizinci Dairesinin 09/06/2021 tarih ve E:2019/70, K:2021/2981 sayılı kararıyla; dava açıldıktan sonra, Yönetmelik'in 11. maddesinin 2. ve 3. fıkralarının, 5. fıkrasının (a), (b), (c), (ç) ve (d) bentlerinin, 6. fıkrasının (a) ve (b) bentlerinin değiştirildiği görülmekte ise de, yapılan değişikliklerin dava açma nedenlerini ortadan kaldırmadığı sonucuna varılarak işin esasına geçilmiş,

222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu'nun 3. maddesi ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 22. maddesi ile 26/07/2014 tarih ve 29072 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin 10. ve 11. maddelerinde yer alan kurallar aktarılarak,

Anayasa'nın 124. maddesi uyarınca, kanun koyucunun genel prensipleri belirlemesi koşuluyla düzenlenecek konunun uygulanmasını ve uygulamaya ilişkin ayrıntıların belirlenmesini yürütmeye, bir başka ifadeyle idarelere bırakmasının mümkün olduğu,

Normlar hiyerarşisi kuramına göre hukuk düzeninin, farklı kademede yer alan anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer düzenleyici işlemlerden oluşan birçok normu içerdiği ve her normun geçerliliğini bir üst basamakta yer alan normdan aldığı, bu nitelikleri gereği, dayandıkları üst hukuk normlarına aykırı hüküm ihtiva etmelerinin mümkün olmadığı, bu kuramın en belirgin özelliklerinden birinin de, bir düzenlemenin hiyerarşik sıralamada daha altta bulunan bir düzenleme ile değiştirilememesi ve kaldırılamaması olduğu, dolayısıyla normlar hiyerarşisinde kanunlardan alt sırada gelen yönetmeliklerin de üst norm olan kanunlara aykırı olamayacağı,

İdarelere, kamu hizmetinin daha etkin ve verimli yürütülmesi amacıyla kendi görev alanlarını ilgilendiren konularda yönetmelik çıkarma ve bu yönetmeliklerde değişiklikler yapabilme yetkisinin verilmiş olduğu ve bu yönetmeliklerin Anayasa, kanun, tüzük ve hukukun genel ilkelerine aykırı hükümler içermemesi ve öngörülen biçim ve yetki koşullarına uyularak çıkarılması dışında, söz konusu düzenleme yetkisinin kullanılmasında kamu hukuku yönünden herhangi bir engel bulunmadığı,

Bilindiği gibi; normlar hiyerarşisinde kanunlardan sonra gelen yönetmeliklerin bir kanun hükmüne dayalı olarak hazırlandığı ve kanun hükümlerine açıklık getirilmesi suretiyle bu kanun hükümlerinin uygulamaya geçirilmesinin amaçlandığı, diğer yandan, normlar hiyerarşisindeki düzenlemenin soyuttan somuta doğru kademeli bir sistem içerdiği, kanun koyucunun düzenleyeceği konularda genel prensipleri belirleyeceği ve bunun uygulanmasını yürütmeye, bir başka ifadeyle idarelere bırakacağı, bu durumun, asli düzenleme yetkisinin yasama organına ait olmasının doğal bir sonucu olduğu,

İdarelerin, normlar hiyerarşisine aykırı olmayacak şekilde, kamu hizmetlerini yerine getirmede etkinliğin sağlanması için gerekli önlemleri alma, bu kapsamda düzenleyici işlemler yapma yetkisine sahip olduklarından, kamu hizmetlerinin hangi koşullar altında ve nasıl yürütüleceğini önceden saptamak her zaman mümkün olmadığından, gelişen durumlara göre ortaya çıkan ihtiyaçları karşılayabilmek amacıyla yönetmeliklerle ve daha alt düzenleyici işlemler olan tebliğ ve genelgelerle düzenleme yapmak hususunda takdir yetkisine sahip olduğu,

İdarelerin yönetmelik ve daha alt düzenleyici işlemler ile düzenleme yetkisinin, yasama organının çizdiği sınırlar içinde, başta Anayasa olmak üzere, kanun, tüzük gibi üst hukuk normlarına aykırı olmamak kayıt ve şartına bağlı olarak gerçekleşebileceği, öğretide de türevsel bir yetki olarak kabul edilen idarelerin düzenleme yetkisinin, üst normlarla getirilen hükümleri kısıtlayacak bir şekilde kullanılamayacağı,

Mevzuat yapma tekniği açısından da, idarenin kanunla kendisine verilmiş olan görevleri idari metinlerle düzenlerken, bu görevlerin gerektirdiği teknik detayların belirlenmesi noktasında takdir hakkına sahip olduğu, ancak bu takdir hakkının keyfiyeti ifade etmediği açık olup, kamu yararı ve kamu düzenine uygun olarak kullanılması gerektiği,
Dava konusu Yönetmelik maddelerinin dayanağı olan 222 sayılı Kanun'un 3. maddesi ile 1739 sayılı Kanun'un 22. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla açılan davada, Anayasa Mahkemesinin 20/09/2012 tarih ve E:2012/65, K:2012/128 sayılı kararı ile söz konusu Kanun hükümlerinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine karar verildiği,

Bu durumda, dava konusu Yönetmelik'in 10. maddesinin ve 11. maddelerinin dayanağı Kanun'larda öngörülen düzenlemelere uygun olduğu anlaşıldığından, söz konusu düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle,
davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI:

Davacılar tarafından, çocuklarının ilköğretim okuluna zorunlu olarak kaydının yapıldığı, ancak bir yıl daha okul öncesi eğitime devam etmesi gerektiği, okula başlama yaşının Eylül ayı sonu itibarıyla hesaplanmasının hukuka aykırı olduğu, yıl sonu veya yıl başına göre hesaplama yapılması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:

Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:

Davacıların müşterek çocukları, 2017-2018 eğitim ve öğretim yılında . Anaokulunda okul öncesi eğitim görmüştür.

Davacılardan. tarafından, anılan Okul Müdürlüğüne 05/06/2018 tarihinde yapılan başvuruda, çocuklarının okul öncesi eğitime bir yıl daha devam etmesi istenilmiştir.

Söz konusu başvuru Okul Müdürlüğünün. tarih ve E.. sayılı işlemiyle reddedilmiştir.

Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davaları idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Dava konusu Yönetmelik'in 10. maddesi ile 11. maddesinin 5. ve 6. fıkraları yönünden;

Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;

"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,

b) Hukuka aykırı karar verilmesi,

c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.

Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Sekizinci Dairesi kararının, dava konusu Yönetmelik'in 10. maddesi ile 11. maddesinin 5. ve 6. fıkraları yönünden davanın reddine ilişkin kısmı, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Dava konusu Yönetmelik'in 11. maddesinin 5. ve 6. fıkraları dışındaki kısımları yönünden;

2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinde yer alan ve iptal davasının subjektif ehliyet koşulu olan "menfaat ihlali" kavramı doktrin ve içtihatlarda dava konusu işlemle davacı arasında kurulan kişisel, meşru, güncel bir menfaat ilişkisi olarak tanımlanmaktadır. Sözü edilen menfaat ilişkisinin varlığı ve sınırları her olayda yargı yerince uyuşmazlığın niteliğine göre belirlenmektedir.

Yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır.

İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi kişisel, meşru, güncel bir menfaatin bulunması halinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla, iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, yani davacının kişisel menfaatini ihlal etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gereklidir. İptal davalarında, dava konusu işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinin saptanması halinde, davacının davada ehliyetinin (subjektif ehliyetinin) bulunduğu, dolayısıyla davanın esasının incelenmesine geçilebileceği açıktır.

Uyuşmazlıkta; davacıların çocuklarının okul öncesi eğitime bir yıl daha devam etmesi istemiyle yapılan başvurunun, dava konusu Yönetmelik'in 11. maddesinin 5. ve 6. fıkralarında belirtilen yaş koşulunun sağlanmadığı gerekçesiyle reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Dava konusu Yönetmelik'in 11. maddesinin 5. ve 6. fıkralarında okul öncesi eğitim ile ilkokula kayıt yaşı düzenlenmiş olup, söz konusu maddenin diğer kısımlarında ise; öğrenim çağında olup nüfus kaydı bulunmayan çocuklar, yabancı uyruklu olup İçişleri Bakanlığınca verilen belge ile kimlik numarası edinen çocuklar, şehit, harp malülü ve muharip gazi çocukları ile rehberlik ve araştırma merkezi raporu ile yönlendirilmesi yapılan özel eğitime ihtiyacı olan çocuklarla ilgili düzenlemeler yapılmış, ortaokul ve imam-hatip ortaokuluna kayıt ile özel okul öncesi ve özel ilköğretim kurumlarına kaydı yapılan çocukların nakli konusunda kurallara yer verilmiştir.

Bu durumda, dava konusu Yönetmelik'in 11. maddesinin okul öncesi eğitme kayıt yaşını düzenleyen 5. fıkrası ile ilkokula kayıt yaşını düzenleyen 6. fıkrasının davacıların menfaatlerini ilgilendirdiği anlaşılmakta olup, söz konusu maddenin diğer kısımları ile davacılar arasında kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilişkisi bulunmamaktadır.

Bu itibarla, dava konusu Yönetmelik'in 11. maddesinin 5. ve 6. fıkraları dışındaki kısımları yönünden davanın reddi yolundaki Daire kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacıların temyiz istemlerinin reddine,

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 09/06/2021 tarih ve E:2019/70, K:2021/2981 sayılı kararının dava konusu Yönetmelik'in 10. maddesi ile 11. maddesinin 5. ve 6. fıkralarına ilişkin kısmının ONANMASINA,

3. Anılan Daire kararının dava konusu Yönetmelik'in 11. maddesinin, 5. ve 6. fıkraları dışındaki kısımlarına yönelik bölümünün yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,

4. Kesin olarak, 06/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber