İDDK'dan yeterlikte elenen vergi müfettiş yardımcılarına ilişkin üzücü karar

İDDK'dan yeterlikte elenen vergi müfettiş yardımcılarına ilişkin üzücü karar

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 10 Haziran 2024 00:10, Son Güncelleme : 31 Mayıs 2024 23:44
İDDK'dan yeterlikte elenen vergi müfettiş yardımcılarına ilişkin üzücü karar


T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2023/770
Karar No: 2023/2038

İSTEMİN KONUSU:
Danıştay İkinci Dairesinin 28/12/2022 tarih ve E:2021/14481, K:2022/6935 sayılı kararının, davalı idare tarafından iptale ilişkin kısmı ile karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısma bağlı olarak idareleri lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
Vergi müfettiş yardımcısı olarak görev yapan davacı tarafından, 31/10/2011 tarih ve 28101 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği'nin 3. maddesinin birinci fıkrasının, 29/09/2018 günlü Yönetmelik ile değişik (ğ) bendinin ve 33. maddesinin altıncı fıkrasının; vergi müfettişliği yeterlik sınavının yazılı aşamasında başarılı olmasının ardından katıldığı, 20 Temmuz - 28 Ağustos 2020 tarihleri arasında yapılan sözlü aşamasında aldığı puan sonucuna göre yeterlik sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay İkinci Dairesinin 28/12/2022 tarih ve E:2021/14481, K:2022/6935 sayılı kararıyla;

Bireysel işlem yönünden;
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca bir idari işlemin, dava konusu edilmesi halinde işlemin diğer unsurları yanında sebep unsuru yönünden de yargı merciince hukuka uygunluk denetimine tabi tutulacağı,
Sebep unsurunun, idari işlemin yapılmasını gerektiren, idareyi işlem tesis etmeye sevk eden maddi veya hukuki durumlar olduğu; idare hukukunda sebepsiz idari işlemin olamayacağı, idarenin tüm işlemlerinin, idari faaliyetlerin nihai amacı olan kamu yararını gerçekleştirmeye yönelen bir sebebe dayanması gerektiği,
Bu anlamda, hakkında idari işlem tesis edilenlerce hukuka aykırılık iddialarının etkin bir biçimde ileri sürülebilmesi ve yargı mercii tarafından idari işlemin hukuki denetiminin gerçekleştirilebilmesi için idarece, tesis edilen işlemin maddi ve hukuki sebeplerinin açıkça ortaya konulmasının gerektiği,
Somut uyuşmazlıkta ise, davacının yeterlik sınavında başarısız sayılması sonucunu doğuracak şekilde verilen düşük notların somut sebepleri idarece ortaya konulmadığı gibi, davacının mesleki yaşamında elde ettiği yüksek puanlar ile sözlü sınavda verilen düşük notlar arasındaki çelişkinin makul ve kabul edilebilir şekilde açıklanmadığı tespiti karşısında, davacının yeterlik sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığı,

Düzenleyici işlem yönünden;
31/10/2011 tarih ve 28101 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği'nin, 07/04/2021 tarih ve 31447 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği'nin 75. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı dikkate alındığında, dava konusu düzenleme yönünden davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle,
Dava konusu düzenleme yönünden karar verilmesine yer olmadığına, bireysel işlemin ise iptaline, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.500,00-TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davalı idare tarafından, vergi müfettiş yardımcılığı sürecindeki genel performans ölçümünün %80'inin tamamen mevzuat bilgisinin ölçümü, %20'lik kısmının ise yine mevzuat bilgisi ölçümünü içinde barındırmakla birlikte gözleme dayalı verilerin de yer aldığı kriterler olduğu, bir vergi müfettiş yardımcısının mevzuat bilgisi dışında mesleğin gerektirdiği diğer kriterleri edinip edinmediği; temsil kabiliyeti, hitabeti, stres yönetimi ve öfke kontrolü olup olmadığı, sürekli yenilenen teknolojik denetim alt yapısını öğrenerek doğru kullanıp kullanmadığı gibi hususların ölçüldüğü yegane yerin yeterlik sözlü sınavı olduğu, yeterlik sözlü sınavı aşamasının, vergi müfettiş yardımcısı olarak geçen 3 yıllık süre sonunda mesleğin gerektirdiği niteliklerin edinilip edinilmediği noktasında yapılacak gözlemin en önemli noktası olduğu; davaya konu edilen düzenleyici işlemler açısından davanın konusuz kaldığına karar verilmesinin idarelerinin doğrudan haksız çıkan taraf olarak kabul edilmesi sonucunu doğuramayacağı, Daire kararında haklılık durumuna ilişkin herhangi bir inceleme ve tespit yapılmaksızın doğrudan idare aleyhine vekalet ücretine hükmedilirken idareleri lehine vekalet ücretine hükmedilmediği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK H KİMİ .'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Vergi müfettiş yardımcısı olarak görev yapan davacı, katıldığı yeterlik sınavının yazılı aşamasında başarılı olmasının ardından, sözlü aşamasına katılmış ve yeterli puanı alamayarak yeterlik sınavında başarısız olmuştur.
Davacı tarafından, başarısız olma işlemine karşı yapılan itiraz başvurusunun davalı idarece reddi üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin ek 32. maddesinin ikinci fıkrasında; "Vergi Müfettiş Yardımcıları, fiilen üç yıl çalışmak ve yardımcılık döneminde performans değerlendirmesine göre başarılı olmak şartıyla yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Yeterlik sınav konuları ile sınava ilişkin diğer usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir. Yapılacak yeterlik sınavında başarılı sayılabilmek için yeterlik sınavında alınan puanın yüz puan üzerinden en az altmış beş puan olması şarttır. Yeterlik sınavında başarılı olanlar Vergi Müfettişi olarak atanırlar. Yeterlik sınavında başarılı olamayanlar ise Hazine ve Maliye Bakanlığında derecelerine uygun memur kadrolarına atanırlar." hükmüne, beşinci fıkrasında ise; "Performans değerlendirme sisteminin oluşturulması ve yönetimi ile Vergi Müfettişlerinin görev, yetki ve sorumlulukları, mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yeterlikleri, yükselmeleri, görevlendirilmeleri ve yer değiştirmelerine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir." hükmüne yer verilmiştir.
31/10/2011 tarih ve 28101 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği'nin "Yeterlik sınavı notlarının değerlendirilmesi" başlıklı 33. maddesinde; "(1) Yeterlik sınavı önce yazılı, sonra da sözlü olarak yapılır. Yazılı sınavı kazanamayanlar sözlü sınava giremezler.
(2) Yazılı ve sözlü sınav ayrı ayrı olmak üzere 100 tam puan üzerinden değerlendirilir.
(3) Yazılı sınavdan başarılı sayılmak için sınav gruplarının her birinden alınan notların 50'den, notlar ortalamasının da 65'den aşağı olmaması gerekir.
(4) Sözlü sınavda Sınav Kurulu başkan ve üyelerinin her biri tarafından ayrı ayrı verilen puanların aritmetik ortalaması sözlü sınav notunu oluşturur.
(5) Yazılı ve sözlü sınav notlarının aritmetik ortalaması yeterlik sınav notunu teşkil eder.
...
8) (Ek:RG-10/8/2019-30858) Sözlü sınav, Vergi Müfettiş Yardımcısının;
a) Yeterlik yazılı sınav konularına ilişkin sorulacak sorulara verdiği cevapların (%50),
b) Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücünün (%10),
c) Liyakati, temsil kabiliyeti, bilgi düzeyi, davranış ve tepkilerinin mesleğe veya göreve uygunluğunun (%10),
ç) Özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığının (%10),
d) Genel yetenek ve genel kültürünün (%10),
e) Bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığının (%10),
değerlendirilmesi suretiyle yapılır." kuralı düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 3. maddesinde, söz konusu Kanun'a hakim olan temel ilkelere yer verilmiş; bu ilkeler ise, sınıflandırma, kariyer ve liyakat olarak belirtilmiştir. Anılan Kanun'da, liyakat ilkesi, kamu hizmetlerine girmede, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmede ve göreve son vermede liyakat sistemine dayanılması, işin ehline verilmesi ve bu sistemin eşit olarak tüm Devlet memurlarına uygulanmasını sağlamak olarak ifade edilmiştir.

Kamu görevine girme ve yükselmede liyakat ilkesi çerçevesinde, mevzuatımızda genel olarak yazılı sınavların yanında sözlü ve/veya mülakat sınavlarına da yer verilmektedir. Görsel, işitsel ve anlık gözlemlere yönelik değerlendirmeler içeren sözlü ve/veya mülakat sınavlarının da objektif nitelikte olması zorunludur.

Diğer tüm idari işlemlerin yargısal denetiminde olduğu gibi, sözlü sınav işlemlerinin de, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden hukuka uygunluğunun denetiminin yapılması gerekmektedir.

Ancak, niteliği itibarıyla (görsel, işitsel ve anlık duruma ilişkin tespitler içermesi) sözlü sınav ve mülakatların objektifliğine ilişkin yargısal denetimin bilirkişi incelemesi gibi metodlarla yeniden değerlendirilmesini imkansız kılmaktadır.

İdari işlemlerin hukuka uygun olduklarına dair bir yargı kararına gereksinim duymadan hukuka uygun kabul edilerek ilgililer üzerinde hukuki sonuç doğurması olarak tanımlanabilen "hukuka uygunluk karinesi"ne göre, idarenin yaptığı işlemler -bu bağlamda sözlü ve mülakat değerlendirmeleri de- aksi kanıtlanıncaya kadar hukuka uygun kabul edilir.

Sözlü sınavların yargısal denetimine ilişkin olarak; Kurulumuzca, adayların girdiği sözlü sınav öncesinde, sınav komisyonunca sınavda sorulacak soruların önceden hazırlanması ve tutanağa bağlanması, her adaya sorulan soruların kayda geçirilmesi ve adayların verdiği yanıtlara hangi komisyon üyesince, hangi notun takdir edildiğinin tutanakta ayrı ayrı gösterilmesinin gerektiği, bu durumun sözlü sınavın nesnelliği ve yargısal denetimin gerçekleştirilmesini sağlayacağı içtihat olarak benimsenmektedir.

Diğer taraftan, davacının vergi müfettiş yardımcılığına giriş aşamasında başarılı olarak vergi müfettiş yardımcısı olarak atanmasından sonra, yardımcılık sürecindeki çeşitli değerlendirmelerden almış olduğu notların davacıya yalnızca yeterlik sınavına girme hakkı verdiği, söz konusu değerlendirmelerden alınan olumlu notların doğrudan yeterlik sınavında verilecek notların değerlendirmesinde bir karine olarak esas alınamayacağı ve yeterlik sınavında verilen notları hukuken sakatlamayacağı açıktır. Zira, aksi yorumun giriş sınavlarında ve vergi müfettiş yardımcısı olarak görev yaptığı süreçteki -yeterlik sınavı öncesi- bir takım değerlendirmelerde başarılı olan tüm vergi müfettiş yardımcılarının doğrudan mesleğe kabullerini gerektireceği; bunun ise, müfettiş yardımcılarının, yardımcılık/yetişme sürecinden sonra müfettişliğe atanabilmeleri için öngörülen "yeterlik" sınavlarının getirilmesindeki amaç ile bağdaşmayacağı da kuşkusuzdur.

Somut olayda, davacının da katıldığı yeterlik sözlü sınavı öncesinde, sınav komisyonunca sınavda sorulacak soruların önceden hazırlandığı ve tutanağa bağlandığı, her adaya sorulan soruların kayda geçirildiği ve adayların verdiği yanıtlara hangi komisyon üyesince, hangi notun takdir edildiğinin tutanakta ayrı ayrı gösterildiği görülen yeterlik sözlü sınavının objektif bir şekilde gerçekleştirilmediğine yönelik herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı anlaşıldığından, davacının, vergi müfettişliği yeterlik sınavının sözlü/mülakat aşamasında aldığı puan sonucuna göre yeterlik sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Bu itibarla, Daire kararının bireysel işlemin iptaline ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.

Öte yandan, kararın karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmına bağlı olarak davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmında hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulü, kısmen reddi ile;
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle, düzenleyici işlem yönünden karar verilmesine yer olmadığına, bireysel işlemin iptaline ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin 28/12/2022 tarih ve E:2021/14481, K:2022/6935 sayılı kararının temyize konu iptale ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Anılan kararın, karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmına bağlı olarak davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmının ONANMASINA,
4. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
5. Kesin olarak, 25/10/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay İkinci Dairesince verilen kararın, dava konusu bireysel işlemin iptaline ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın bu kısmının onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

KARŞI OY
XX- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinde, bu Kanun'da hüküm bulunmayan ve madde metninde sayılan hallerde 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun uygulanacağı belirtilmiş, sözü edilen haller arasında "yargılama giderlerine" de yer verilmiş, 04/02/2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 450. maddesiyle 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlükten kaldırılmış, aynı Kanun'un 447. maddesinin ikinci fıkrasında ise; "Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır." hükmüne yer verilmiştir.
6100 sayılı Kanun'un "Yargılama giderinin kapsamı" başlıklı 331. maddesinde yargılama giderlerini oluşturan unsurlar sayılmış, maddenin 1/ğ bendinde; vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücretinin yargılama giderleri arasında olduğu belirtilmiş, Kanun'un "Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri" başlıklı 331. maddesinin birinci fıkrasında da; "Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder." kuralına yer verilmiştir.
Temyiz başvurusuna konu kararda, dava konusu düzenlemenin yürürlükten kaldırıldığından söz edilerek, davanın bu kısmının konusunun kalmadığı gerekçesiyle, işin esasına girilerek haklılık/haksızlık değerlendirmesi yapılmaksızın karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesine rağmen yargılama giderleri ve bu giderler arasında yer alan vekalet ücretinin davalı idarece davacıya ödenmesine hükmedildiği görülmektedir.
2577 sayılı Kanun'un 31. maddesinde yer alan atıf hükmü uyarınca yargılama giderleri konusunda 6100 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. 6100 sayılı Kanun'un 331. maddesinin birinci fıkrasında, davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde yargılama giderlerinin ne şekilde takdir edileceği hususu düzenlenmiştir. Temyiz başvurusuna konu kararda, dava konusu düzenlemenin yürürlükten kaldırıldığından bahisle uyuşmazlık hakkında kısmen "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmiş olması nedeniyle, bu kısım yönünden, başvuruya konu kararın hüküm fıkrasında yer alan yargılama giderlerine 6100 sayılı Kanun'un metnine yer verilen 331. maddesinin birinci fıkrasındaki kural çerçevesinde hükmedilmesi gerekir.

Bu durumda; kısmen iptal, kısmen konusu kalmadığından bahisle karar verilmesine yer olmadığı kararıyla neticelenen davada, karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısım yönünden tarafların davanın açıldığı tarihteki haklılık durumları belirlenip buna göre yargılama giderleri konusunda hüküm kurulması gerekirken, böyle bir değerlendirme yapılmaksızın, bu kısım yönünden de yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı idareye yükletilmesine hükmedilmiş olduğundan, temyiz başvurusuna konu kararın bu yönden bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyoruz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber