Karahan: Nisanda Enflasyon Beklentilerindeki İyileşme Duraksadı
TCMB Başkanı Karahan; "Son dönemde finansal piyasalarda yaşanan gelişmelerin etkisiyle nisan ayında enflasyon beklentilerindeki iyileşme duraksadı." dedi.

TCMB Başkanı Fatih Karahan, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş Başkanlığında
toplanan TBMM Plan Bütçe Komisyonu'nu bilgilendirme amacıyla sunum gerçekleştirdi.
Karahan sunumunda, küresel gelişmeler, Türkiye ekonomisi, enflasyon ve para
politikası çerçevesinde Merkez Bankası'nın uyguladığı politikalar ve faaliyetlerine
ilişkin bilgilendirmelerde bulundu.
"Dezenflasyon süreci devam ediyor, enflasyonun ana eğilimi geriledi"
Karahan, konuşmasında dezenflasyon sürecinin devam ettiğini vurgulayarak, "2024
yılı haziran ayından bu yana dezenflasyon süreci devam ediyor. Geldiğimiz noktada
enflasyonun ana eğilimi geriledi. Hizmet enflasyonundaki düşüş belirginleşti,
mal enflasyonu da düşük seviyelerde seyrediyor. Uyguladığımız politikalar sonucunda
talepte oluşan dengelenme, enflasyondaki düşüşe katkı verdi. Enflasyon beklentileri
gerileme eğilimine girdi. Mart ayında finansal piyasalarda yaşanan hareketlilik
karşısında proaktif bir biçimde gerekli tedbirleri aldık. Önümüzdeki dönemde
de para politikasındaki kararlı duruşumuzu sürdürerek, dezenflasyonun devamını
sağlayacak şekilde hareket edeceğiz" açıklamasında bulundu.
Karahan, 2 Nisan ABD tarafından geniş kapsamlı bir gümrük vergisi paketi açıkladığını
hatırlatarak, bu gelişmenin küresel ticaret dinamiklerini derinden etkileyebileceğini
ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomik verilerine ilk andan itibaren yansımaya
başladığını kaydetti.
Son dönemdeki tarife kararlarının önemli bir kısmının ertelenmesine rağmen,
küresel ticaret ve ekonomi politikalarına dair belirsizliklerin yüksek seviyelerde
olduğunu bildiren Karahan, bu belirsizliklerin küresel büyüme üzerinde aşağı
yönlü riskleri artırdığını ve enflasyon üzerinde de ülkeden ülkeye de değişkenlik
gösterdiğini belirtti.
"Tüm büyük ekonomilere dair büyüme beklentilerinin gerilediğini görüyoruz"
Küresel ticarete dair açıklanan korumacı önlemlerin büyük ekonomilerin büyüme
beklentilerinin bozulmasına neden olduğunu ifade eden Karahan, "ABD başta
olmak üzere tüm büyük ekonomilere dair büyüme beklentilerinin gerilediğini görüyoruz.
Bu durum, ülkemizin dış talebine dair beklentileri de olumsuz etkiledi. Örneğin,
en önemli dış ticaret ortaklarımızdan Almanya'nın 2025 yılı büyüme tahmini Ekim
ayında yüzde 0,8 olan seviyesinden nisan ayında 0'a güncellendi" diye konuştu.
"Enerji emtia fiyatları son dönemde belirgin düzeyde gerileme gösterdi"
Küresel büyümedeki zayıflama beklentisiyle enerji emtia fiyatlarında da yakın
dönemde belirgin düşüşler gözlemlediklerini dile getiren Karahan, "Enerji
dışı emtia fiyatları keskin bir düşüşten sonra değerli metal fiyatları kaynaklı
olarak yükseldi. Küresel talep görünümü, jeopolitik riskler ve arz yönlü faktörlerin
emtia fiyatları üzerinde belirleyici olmaya devam edeceğini düşünüyoruz"
ifadelerine yer verdi.
"Gelişmiş ülkeler için cari yıl enflasyon beklentisinin bir miktar yükseldiğini
görüyoruz"
Son gelişmelerin enflasyon beklentileri üzerindeki etkilerinin ülkeden ülkeye
farklılık gösterdiğinin altını çizen Karahan, "Özellikle gelişmiş ülkeler
için cari yıl enflasyon beklentisinin yılbaşına kıyasla bir miktar yükseldiğini
görüyoruz. Korumacı eğilimlerin artmasıyla küresel enflasyondaki düşüşün yavaşlaması
bekleniyor. Tarifelerin büyüme ve istihdam üzerindeki etkilerine bağlı olarak,
enflasyon büyüme görünümünün eşanlı bozulduğu ekonomilerde politika ödünleşmesinin
artabileceğini değerlendiriyoruz. Küresel piyasalarda, tarife adımları sonrası
daha fazla faiz indirimi fiyatlanıyor. Bununla birlikte, merkez bankaları politika
iletişimlerinde, indirim süreçlerini temkinli sürdüreceklerini vurgulamaya devam
ediyor" değerlendirmesinde bulundu.
"2024 yılının son çeyreğinde iktisadi faaliyet toparlanma kaydetti"
Yurt içi makroekonomik gelişmelere ilişkin Merkez Bankası'nın tespitlerini
de paylaşan Karahan, "2024 yılının son çeyreğinde iktisadi faaliyet toparlanma
kaydetti. Bu dönemde, kampanyalar ve öne çekilen taleple, hanehalkının mal talebi
güçlü seyretti. Böylece, özel tüketim çeyreklik olarak arttı. Yıl geneline baktığımızda
ise yurt içi talebin büyümeye katkısı belirgin düşerken, net ihracatın pozitif
katkısı ön plana çıktı" şeklinde konuştu.
"Ocak ve şubat aylarında, perakende satış hacim endeksi artış kaydetti"
Karahan, 2024 yılının ikinci ve üçüncü çeyreklerinde gerileyen sanayi üretimi,
yılın son çeyreğinde yeniden artışa geçtiği bilgisini de paylaşarak, 2025 yılı
şubat ayı itibarıyla ise çeyreklik bazda yükselişini sürdürdüğümü kaydetti.
Karahan, hizmet üretim endeksinin de 2024 yılının son çeyreğinde ılımlı bir
toparlanma gösterdikten sonra 2025 yılının ilk çeyreğinde artışını sürdürdüğü
söyledi.
Mal talebine ilişkin göstergelerin, yurt içi talebinin ılımlı seyretmekle birlikte
bir miktar dirençli olduğunu gösterdiğini vurgulayan Karahan, "Ocak ve
şubat aylarında, perakende satış hacim endeksi artış kaydetti. Öte yandan, kartla
yapılan reel harcamalar daha zayıf bir görünüme işaret ediyor. Özellikle, hizmet
sektörlerinde yapılan harcamaların ılımlı seyrettiğini görüyoruz. Bu noktada,
talep göstergelerini yakından takip ettiğimizi ve talep koşullarındaki gelişmelerin
dezenflasyon sürecini olumsuz etkilemesi durumunda, gerekli önlemleri alacağımızı
vurgulamak isterim" açıklamasında bulundu.
"Cari işlemler hesabında belirgin bir iyileşme gerçekleşti"
Cari açıktaki seyrin de olumlu bir süreçten geçtiğini aktaran Karahan, "İç
talepteki daha dengeli seyir ile uyumlu olarak cari işlemler hesabında belirgin
bir iyileşme gerçekleşti. 2024 yılının son çeyreğinde, cari açığın milli gelire
oranı yüzde 0,8 seviyesine geriledi. Yakın dönem verileri ise 2025 yılında cari
işlemler açığında bir miktar artışa işaret ediyor. Cari dengeyi 2025 yılında
etkileyebilecek faktörlere baktığımızda, küresel ticarete ilişkin belirsizlikler
ve ihracat kaynaklı aşağı yönlü riskler öne çıkıyor. Tüketim malları ithalatında
ise son dönemde yüksek bir seyir gözlemledik. Bunlara rağmen, 2025 yılında da
cari açığın milli gelire oranının, 2024 yılından yüksek olmakla birlikte, uzun
dönem ortalamalarının altında kalmasını bekliyoruz" dedi.
"Zayıf dış talebe rağmen ihracatta pazar payı artmaktadır"
Dış ticaret eğilimlerine ilişkin de konuşan Karahan, Türkiye'nin pazar payının
arttığını dile getirerek, şu ifadelere yer verdi:
Dış ticaret eğilimlerine daha yakından baktığımızda, geçmiş dönem ortalamalarına
göre zayıf seyreden dış talebe rağmen ihracatın ılımlı bir artışla gücünü koruduğunu
görüyoruz. Nitekim, Avrupa Birliği'nin mal ithalatındaki zayıf seyre karşın
Türkiye'nin ihracat payını artırmış olması, ihracatçıların genel olarak rekabetçilik
düzeylerini koruduğuna işaret ediyor. Yakın dönem gelişmeleri açısından ise
küresel ticarette belirsizlik halen sürmekte. ABD tarafından nisan ayı başında
açıklanan kapsamlı ilave gümrük tarifeleri, Çin dışındaki ülkeler için bir süreliğine
askıya alındı. Bu tarifelerin sonradan ne şekilde uygulanacağı henüz netlik
kazanmadı. Ancak Türkiye'ye uygulanacak ilave gümrük tarifelerinin diğer ülkelere
göre daha düşük oranda olması durumunda ülkemizin ABD ile olan ticaretinde daha
rekabetçi hale geleceğini ve pazar payını artırabileceğini düşünüyoruz."
"Ana eğilim ocak ayındaki artışın ardından, şubat-mart döneminde önemli
bir yavaşlama gösterdi"
Karahan, enflasyon görünümüne ilişkin Merkez Bankası'nın değerlendirmelerini
paylaşarak, 2024 yılının haziran ayında başlayan dezenflasyon sürecinin halen
devam ettiğini kaydetti.
Enflasyondaki gidişatı daha sağlıklı görebilmek amacıyla oluşturdukları ana
eğilim göstergelerini de yakından takip ettiklerini belirten Karahan, "Bu
göstergeleri oluştururken enflasyonu geçici şoklardan, mevsimsel etkilerden
ve dalgalanmalardan arındırıyoruz. Ana eğilim ocak ayındaki artışın ardından,
şubat-mart döneminde önemli bir yavaşlama gösterdi. Nisan ayında ise finansal
piyasalardaki gelişmelerin etkisiyle ana eğilimde kendi hesaplamalarımıza göre
bir yükseliş izledik. Bununla birlikte gerek kullandığımız altı göstergenin
ortalaması gerekse tahmin performansı görece iyi olan medyan enflasyona baktığımızda,
bu göstergeler yıllıklandırılmış enflasyonun yüzde 30'un biraz üzerinde olduğunu
ima ediyor. Bu da bize dezenflasyonun süreceğini gösteriyor" diye kaydetti.
"Mal enflasyonundan sonra hizmet enflasyonundaki düşüş de belirginleşmekte"
Tüketici fiyat gelişmelerine alt gruplar bazında bakıldığında, mal enflasyonunun
görece düşük seyrettiğini söyleyen Karahan, sözlerine şu şekilde devam etti:
"Temel mal enflasyonu, yılın ilk üç ayındaki ılımlı seyirle birlikte, yıllık
bazda yüzde 20 seviyesine geriledi. Finansal koşullara duyarlılığı yüksek olan
dayanıklı tüketim mallarında ise yüzde 19 seviyesinde bir enflasyon söz konusu.
Mallara kıyasla kademeli bir biçimde gerçekleşse de hizmet sektöründe de yavaşlama
eğilimi görüyoruz. Son bir senede hizmetler sektöründeki enflasyon 40 puandan
daha fazla bir düşüş gösterdi. Yıllık olarak baktığımızda düşüş eğilimini sürdüren
gıda fiyatları, mart ayında ramazan ayının da etkisiyle yükselmesinin ardından
nisan ayında daha ılımlı bir artış kaydetti. Ancak, geçtiğimiz ay yurt genelinde
gerçekleşen zirai don hadisesi önümüzdeki dönem için, başta meyve olmak üzere,
işlenmemiş gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü riskleri artırdı."
"Beklentiler, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam
etmekte"
Dezenflasyon sürecinde enflasyon beklentileri ve firmaların fiyatlama davranışlarının
büyük önem arz ettiğini kaydeden Karahan, "Alınan politika tedbirleri ve
manşet enflasyondaki düşüşü takiben enflasyon beklentileri sektörel farklılık
göstermekle birlikte gerileme eğilimine girdi. Son dönemde finansal piyasalarda
yaşanan gelişmelerin etkisiyle ise nisan ayında enflasyon beklentilerindeki
iyileşme duraksadı. Enflasyon beklentileri dezenflasyon patikamızın üzerinde
seyretmeye devam ediyor. Bu görünüm para politikasındaki sıkı ve kararlı duruşumuzu
korumayı gerekli kılıyor" dedi.
"Mart ayının ikinci yarısında finansal piyasalarda değer kayıpları ve
oynaklıklar gördük"
Son dönem Merkez Bankası'nın piyasa gelişmeleri ve para politikası duruşu hakkında
bilgi veren Karahan, "Belirsizliklerin arttığı bir ortamda riskten kaçınmanın
bir sonucu olarak mart ayının ikinci yarısında finansal piyasalarda değer kayıpları
ve oynaklıklar gördük. Bu durumun makroekonomik görünümü bozmaması için hızlı
bir biçimde gerekli önlemleri aldık. Böylece aşırı oynaklık sergileyen göstergelerdeki
artış daha sınırlı kaldı. 2 Nisan tarihinde açıklanan ek gümrük tarifelerinin
beklentilerin çok üzerinde olması, küresel piyasalarda oynaklığı ve satış baskılarını
artırdı. Bu hareket ülkemizi en çok risk priminde gözlenen artış üzerinden etkiledi.
9 Nisan tarihinde Çin'e uygulananlar dışında kalan ek tarifelerin 3 ay süreyle
ertelenmesiyle birlikte piyasalarda olumlu fiyatlamalar gerçekleşti" ifadelerini
kullandı.
Finansal piyasalarda yaşanan gelişmelerin enflasyon görünümü açısından oluşturabileceği
riskleri değerlendirerek sıkı parasal duruşu destekleyici adımlar attıklarını
söyleyen Karahan, şu ifadeleri kullandı:
"Söz konusu adımları üç başlıkta ele alabiliriz. Bunlar, TL'nin fonlama
maliyetlerini artırıcı adımlar, likidite adımları ve döviz talebini sınırlayıcı
adımlardır. Fonlama maliyeti ile başlamak gerekirse, öncelikle 20 Mart tarihinde
bir ara toplantı düzenledik. Bu toplantıda, oynaklığın geçici olabileceğini
değerlendirerek politika faizini artırmak yerine Merkez Bankası gecelik borç
verme faiz oranını yüzde 44'ten 46'ya yükselttik. Bir hafta vadeli repo ihalelerine
ise bir süreliğine ara verdik. 2 Nisan sonrası küresel finansal piyasalarda
artan oynaklığın, enflasyon görünümünde kalıcı riskler oluşturabileceğini öngörerek
17 Nisan toplantısında politika faizini yüzde 42,5'ten 46'ya yükselttik. Ayrıca,
Merkez Bankası gecelik vadeli borç verme faiz oranını yüzde 46'dan 49'a, borçlanma
faiz oranını ise yüzde 41'den 44,5'e yükselttik. Bunun yanı sıra, 20 Mart'ta
ara verilen bir hafta vadeli repo ihalelerine tekrar başlanmasına karar verdik.
Likidite yönetimi adımlarına gelecek olursak, bu kapsamda TL depo ihalelerinin
vadelerini uzattık. Ayrıca, likidite araçlarımızın çeşitliliğini artırarak kısa
vadeli likidite senetleri ihraç etmeye başladık. Son olarak döviz talebini sınırlamaya
yönelik attığımız adımlar geliyor. Bu çerçevede, TCMB nezdinde TL uzlaşmalı
vadeli döviz satım işlemlerine başladık. Bu işlemler ileri tarihte yabancı para
cinsinden işlem yapacak firmaların kur riskinden korunmalarını sağlıyor."
Finansal koşullarda, bileşik bazda mevduat ve ticari kredi faizlerinin yüzde
57, tüketici kredisi faizlerinin ise yüzde 67 civarında oluştuğunu söyleyen
Karahan, para politikası duruşlarıyla ve makroihtiyati çerçeve sayesinde mevduat
faizlerinin seviyesinin, TL'ye geçişi ve tasarrufları desteklediğini açıkladı.
Kredi gelişmelerinde ise tüketici kredilerinin aralık ayında dönemsel faktörlerin
de etkisiyle bir miktar ivmelendiğini söyleyen Karahan, tüketici kredisi büyümesinin
ocak ayından sonra yeniden ılımlı bir seyre döndüğünü bildirdi.
Ticari tarafta TL kredi büyümesinin, aylık büyüme sınırları ve kredi talebiyle
uyumlu olduğunu belirten Karahan, "Devam eden güçlü yabancı para kredi
talebi nedeniyle bu kredilerdeki aylık büyüme sınırını, mart ayında yüzde 0,5
seviyesine indirdik ve istisnaların kapsamını daralttık. Bu değişiklik sonrasında
yabancı para kredilerdeki büyüme, hedeflerle uyumlu bir patikada seyretmekte"
dedi.
Mevduat tarafındaysa, KKM hesaplarının toplamı 2023 ağustos ayında 140 milyardoların
üzerine yükseldiğini hatırlatan Karahan, Mevcut durumda bakiye 19 milyar dolara
gerilediğini anımsattı.
"Portföy tercihlerinde dövize yönelim sınırlı oldu"
Karahan, KKM bakiyesindeki azalışın, finansal istikrar üzerinde risk oluşturmadan
ve Türk lirası cinsi mevduatı önceleyerek sağlandığını bildirerek, şunları söyledi:
"Son 12 ayda vadesi dolan KKM hesaplarından dövize geçiş oranı, yüzde 13,8
seviyesinde kaldı. KKM bakiyesinin azalması Türk lirası mevduat payını artırarak
parasal aktarım mekanizmasını güçlendiriyor ve merkez bankası bilançosu üzerindeki
riskleri azaltıyor. Son dönemde görülen finansal oynaklıkların sistemdeki toplam
TL payı üzerinde etkisi de sınırlı oldu. Nitekim Türk lirası mevduatın payı
yüzde 58 ile tarihsel ortalamasına yakın bir seviyede ilerlerken, yatırım fonlarını
da dahil ettiğimizde görünüm değişmemekte."
"Brüt rezervler 17 milyar dolar artış gösterirken, swap hariç net döviz
pozisyonumuz 81 milyar dolar iyileşti"
Yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirasına olan güveninin artması rezervlere
olumlu yansıdığının altını çizen Karahan, "Son dönem yerel ve uluslararası
gelişmelerin özellikle yurt dışı kaynaklı döviz talebinde artışa sebep olduğu
görülüyor. 22 Mart 2024'te 124 milyar dolar seviyesinde olan brüt rezervler
14 Mart 2025'te 171 milyar dolara yükselmiş olup 25 Nisan 2025 tarihinde 141
milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Swap hariç net rezerv ise 22 Mart 2024'ten
14 Mart 2025 tarihine kadar -65 milyar dolardan 66 milyar dolara yükselirken,
25 Nisan'da 17 milyar dolar olarak kaydedildi. Sonuç olarak, 22 Mart 2024 ile
25 Nisan 2025 tarihleri arasında, brüt rezervler 17 milyar dolar artış gösterirken,
swap hariç net döviz pozisyonumuz 81 milyar dolar iyileşti" ifadelerinde
bulundu.
"Enflasyonu, belirlediğimiz ara hedeflerle uyumlu olacak şekilde düşürmek
için kararlılıkla çalışacağız"
Finansal piyasalarda oynaklıkların ve küresel belirsizliklerin yüksek olduğu
bir dönemden geçtiklerinin altını çizen Karahan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
Kısa vadede, enflasyon üzerinde kur gelişmeleri ve gıda fiyatları kaynaklı yukarı
yönlü bir baskı da söz konusu. Bunun yanında enflasyon görünümü üzerinde aşağı
yönlü etkiler de bulunmakta. Emtia fiyatları daha ılımlı seyrederek dezenflasyona
katkı sağlıyor. Yurt dışı talep zayıflıyor. Para politikasında aldığımız önlemler
sayesinde yurt içi talep de zayıflamakta. Diğer taraftan, belirsizliklerin geçmiş
döneme göre daha yüksek olduğunu da göz önünde bulundurarak ihtiyatlı ve sıkı
bir para politikası duruşu sergiliyoruz. Sıkı para politikası duruşumuz enflasyonda
kalıcı düşüş ve fiyat istikrarı sağlanana kadar da sürecek. Bir kez daha vurgulamak
isterim ki, fiyat istikrarı; sürdürülebilir büyüme ve toplumsal refah artışı
için ön koşuldur. TCMB olarak dezenflasyon sürecinin devamını sağlayacak; enflasyonu,
belirlediğimiz ara hedeflerle uyumlu olacak şekilde düşürmek için kararlılıkla
çalışmalarımızı sürdüreceğiz."
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, TCMB Başkanı Fatih Karahan'ın konuşmasının ardından
milletvekillerinin sunumu ve soru-cevap bölümüyle devam etti.