Kamu toplu iş sözleşmesi: Ya imza ya da hakeme gideriz

Kamuda çalışan yaklaşık 600 bin işçi için yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri tıkandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın TÜRK-İŞ Başkanı Ergün ile görüşmesinde net bir sonuca ulaşılamamasının, süreçte işveren konumundaki hükümetin elini güçlendirdiği belirtiliyor. İşveren tarafının, grev ihtimalinin sınırlı olduğu varsayımı ile işçi tarafını sıkıştırmaya çalıştığı ve "ya imza ya hakem" baskısı altında bıraktığı savunuluyor.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 17 Temmuz 2025 07:24, Son Güncelleme : 17 Temmuz 2025 07:27
Kamu toplu iş sözleşmesi: Ya imza ya da hakeme gideriz

Kamuda çalışan yaklaşık 600 bin işçiyi ilgilendiren toplu sözleşmelere yönelik kamu ve konfederasyonların çerçeve sözleşme görüşmeleri tıkandı. Ekonomim'den Mehmet Kaya'nın haberine göre, İşçi tarafında hoşnutsuzluk devam ederken, kamu tarafının sendikaları "hakem ya da imza" baskısı altında bıraktığı belirtildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay ile görüşmesinde net sonuç alınamaması, süreçte işveren yani hükümet tarafının elini güçlendirdi. Yasal olarak sendika ve işyeri bazında devam eden süreçte, sendikalar grev aşamasına gelmeye başladı. İşveren tarafı, eylem ya da grev isteğinin sınırlı olduğu varsayımı altında, işçi kesimini sıkıştırmaya çalışıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Türk-İş Başkanı Ergün Atalay'ın görüşmesinin ardından, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın gözetimi altında bir çalışma yapıldığı belirtildi. Burada "yapılabilecekler" ve işçi tarafının taleplerinin yaklaştırılmasına yönelik bir çalışma yürütülüyor. İşçi tarafında ise yönetmesi zor bir durum oluştu. Sendikaların kendi işyerlerindeki iş koşullarına yönelik çok çeşitli unsurlar çerçeve bir düzenlemeyi iyice güçleştirdi. İşçi tarafı ile işveren-hükümet tarafı arasındaki derin fark aynı zamanda işçi tarafı için de kabul edilebilir bir zeminden uzaklaşılmasına yol açtı.

Yasal süreler zorluyor

Sendikaların çoğu uyuşmazlık ve grev aşamasına geldi. Kamu Çerçeve Protokolü için konfederasyon ile işveren sendikası görüşse de, yasal işlemler her bir sendika ile işveren sendikası arasında işyeri bazında devam ediyor. Yasal süreler açısından çok sayıda sendika grev aşamasına geldi. Bu sendikalar yetkinin düşmemesi için grev kararı alacak. Çok sayıda kamu işçisi aslında grev yasağı olan sektörlerde yer alıyor. Bu sendikalar Yüksek Hakem Kuruluna başvurma ikilemiyle karşı karşıya kalacaklar. Hakem kurulu ise toplu sözleşmelerde olması gereken unsurların çoğuna ilişkin konuları gündemine dahi almayabiliyor. Üstelik yapısı nedeniyle hükümet- işveren kanadı burada daha güçlü konumda bulunuyor. İşçilerin grev oylaması istemesi ve oylama sonucunda grev kararı çıkmamasıyla da Yüksek Hakem Kurulu devreye giriyor. Bir diğer unsur ise Cumhurbaşkanı'nın grevi yasaklama ya da erteleme yetkisi. Güvenlik, sağlık, savaş hali, tabii afet gibi olağanüstü durumlarda erteleme ya da yasaklama öngörülse de geçmişte genel ifadelerle atıf yapılarak grev erteleme kararları alındı. Bu durumda tarafl ar uzlaşmak zorunda kalıyor ya da son karar yine arabulucu ve sonrasında da Yüksek Hakem Kurulu'na gidiyor.

İbre işverenden yana...

Bütün bu süreçlerde şu anda masada avantajlı konumda işveren kanadı görünüyor. Geçen zaman içinde işçilerin alacağı fark ücreti ödenmedi ve enfl asyon karşısında geriledi. Zam alamayan işçilerin de baskısı oluştu. Bir diğer olumsuzluk, gelir vergisi diliminin düşük belirlenmesi nedeniyle çok sayıda işçi ikinci gelir vergisi dilimine girdi. Bu da alacakları fark ücretlerinin vergiye gitmesi anlamına geliyor. İşçi kesiminin hem dönemsel, hem de yasal engeller nedeniyle klasik işçi eylemlerine girememesi de masada işveren kanadının elini güçlendiriyor. Kamu toplu sözleşme görüşmelerinde, bu hafta içinde yeni bir teklifin işveren tarafından dile getirilmesi bekleniyor. Bunun işçi tarafında makul sayılması halinde ise Temmuz ayı içinde bir sonuca varılması olası görünüyor.

Hükümetin teklifi yüzde 22 olacak

Kamu toplu sözleşmelerinde, işçi kanadı Şubat ayında açıkladığı ve işverene verdiği talebinde, birinci altı ay için yüzde 50 ücret artışı yanında, en düşük ücretin günlük 1800TL'ye yükseltilmesi ve altı aylık dilimlerde refah payı artışı istedi.

Buna karşılık işveren tarafı ise ilk teklifinde birinci altı ay için sadece yüzde 16 ile başlamış, ardından yüzde 17'ye yükseltmişti. Pazarlık masasında geçen hafta beklenen üçüncü teklifin gelmemesi üzerine, işçi kesiminin eleştirileri artmıştı. Hükümetin, ilk altı ay için teklifini yüzde 22'ye çekeceği öğrenildi, bu teklifin resmi olarak iletilmesi bekleniyor. Öte yandan, hükümet teklifinde, düşük ücretlerin ayarlanması ve refah payı verilmesine yönelik herhangi bir teklif henüz resmi olarak sunulmadı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber