Hac görevlisi seçimindeki değişikliğe büyük tepki

Diyanet İşleri Başkanlığı, hac görevlisi seçiminde, daha önce objektif bir kriter olarak getirdiği yazılı sınavı bu yıl kaldırarak eski sisteme geri dönüş yapmış ve mülakat ile personel seçimi yapacağını duyurmuştur. Söz konusu bu değişiklik Din Hizmetleri Sınıfında görev yapan memurlar.net üyelerince büyük bir tepkiyle karşılanmıştır. Söz konusu tepkilere memurlar.net forumundan ulaşılabilir. Memurlar.net olarak yapılan değişiklik özelinde önemli gördüğümüz iki üye yorumunu, Diyanet İşleri Başkanlığı yetkililerinin dikkatine sunuyoruz.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 12 Nisan 2010 00:41, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

zeynelhadi rumuzlu üyemizin tespitleri

Biz eleştirmeyi severiz. Çünkü eleştirmek her zaman savunmaktan çok daha kolay ve risksizdir. Hele hele eleştirdiğimiz kurum, birim veya kişinin gıyabında olsa bu daha da kolay. Bazen bu eleştirilerimiz işe yarar bazen de anlamsız kalır. Bu konu gerçekten ciddi bir şekilde ve dikkatle eleştirilmesi gereken bir konu.

Diyanet kurulduğundan beri, bir vatandaşın ilk önce göreve başlaması göreve başladıktan sonra da, Hacca ve Yurtdışına görevli gitmesi, Yer değiştirmesi, Kurum değiştirmesi, Takdir, Teşekkür, Ceza alması Müftünün iki dudağı arasında olan ve Temyiz hakkı kesinlikle olmayan bir konuydu. 2003 te Ali Bardakoğlu'nun başkanlığa gelmesiyle 1924'ten 2003'e kadar hak, hukuk, adalet kavramlarına yabancı olan Diyanet silkindi ve gözle görülür hissedilir bir değişim geçirdi. Bu personelin çok büyük bir kısmının arzuladığı ama gerçekleşemeyeceğini düşündüğü bir durumdu. Oysa beklenmedik bir şekilde üst üste yığılmış adeta çözümsüzlüğe mahkum edilmiş sorunlar çözülmeye doğru yol almıştı. En çok bizleri sevindiren ise Hac Görevli Seçimlerinde torpilin tamamen ortadan kaldırılmasıydı yani Mülakat'ın formalite haline gelmiş olmasıydı. Biz galiba biraz fazla saf ve rahat oyuna gelebilecek bir milletiz. "MÜLAKAT" olarak adlandırılan aslında çok açıkça "TORPİL" sınavı olan bu sınav hükmünü kaybedince çok farklı bir yola girdik. Beklenmedik bir şekilde; köyde, dağbaşlarında ve isimleri unutulmuş ama birikimi olan arkadaşlar aradan sıyrıldı ve adeta hacca gidemeyecek denilen bu arkadaşlar; bilgi, birikim ve yetenekleriyle hacca gitmeye hak kazandı.Bu durum müftülerin işine hiç gelmedi ve bunu bir türlü kabullenemediler. Sekiz yıldır ne ilçe ne de il müftülerinin kayırdığı, el üstünde tuttuğu tek kişi hacca gidemedi. Bu duruma tabiidir ki gerek il gerek ilçe müftüleri'nin baskıları sonucu Diyanet işleri başkanlığı yürürlükte olan mevcut olumlu durumu lağvetti ve yeniden ?TORPİL? sınavına dönüş yaptı. Bu sınavın olumlu olarak algılanabilecek şu yönü üzerinde durmak faydalı olacaktır. Torpil sınavı devreye girdikten sonra ?bugüne kadar hiç hacca gitmemiş görevli? şartı zorunlu hale getirildi. Hiç hacca gitmeyen, 2003'ten bugüne hac sınavını aşamayan görevliler kimler diye objektif bir şekilde arkadaşlara bakarsak rahatlıkla şunu görürüz. İmamlıktan başka her çeşit ticareti yaparak maddi anlamda durumları iyi olanlar bu tür arkadaşlar işten güçten zaman bulup kitap okuyamıyorlar ve okumaya vakitleri olmuyor haliyle. Bu sınav bu arkadaşların işine yarayacak ve hem ticaret hem de bununla kitap okumama'nın hiçbir zararının, eksikliğinin olmadığını bizlere yüksek sesle bildirecekler. Bu sınavda şu arkadaşlar kaybedenlerdir; göreve başladıkları günden bugüne en kıymetli zamanlarını kitap okumaya, araştırmaya ve yazmaya ayırarak İmamlığın dışında hiçbir iş yapmayan, cami ve cemaate vakitlerini harcayan, insanların islama ısınmalarını sağlamak için yapılabilecek ne varsa yapma gayreti içerisinde olan arkadaşlar da artık kaybedenlerdendir.

Bu uygulama Adalet, Hak, Hukuk, tarafsızlık gibi kavramları ortadan kaldırmış yerine; torpil, kayırma, çekişme, haksız rekabet, haset ve zülmü yerleştirmiştir. Bunu yapanlar yaptıkları bu uygulamayla övünebilirler ama sadece dünyada.

adamoglu rumuzlu üyemizin önerisi

Sayın Bakanım (Faruk Çelik),

1- Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 18.04.2010 tarihinde, personeline yönelik yapılacak olan Mesleki Bilgiler Seviye Tespit Sınavı' nın kurumun yetkilileri tarafından, hacca görevli gönderilmesinde, yurt dışında görev yapacak personelin seçiminde ve kurum içi nakillerde kullanılacağı çeşitli zaman ve vesilelerle ifade edilmiştir. Bahsi geçen sınav ilanında da bu bilgiler duyurulmuştur.

Ancak şu günlerde personele tebellüğ ettirilen bir evrakta belirtildiği gibi, bu yıl hacca görevli seçiminde sadece sözlü sınav ile personel seçileceği belirtilmiştir. İlaveten 2008 de 3 yıl, 2009 da 5 yıl olan görev yılı şartının 8 yıla çıkarıldığı bildirilmiştir.

Diğer taraftan yurt dışı görevinde bulunan görevlilerin görev süresi bir yıl uzatıldığından, yapılacak olan sınavın en azından bu yıl içerisinde yurt dışı görevi'ne gönderilecek personelin seçiminde de fazla bir fonksiyonu olmayacaktır.

Kurum içi nakillerde bu sınavın nasıl kullanılacağı ile ilgili ise henüz resmi bir açıklama yoktur. Dolayısı ile bu konuda da bahsi geçen sınav bir işe yaramayacaktır.

2- Yukarıdaki bilgiler ışığında personel 18 Nisan 2010 tarihinde yapılacak sınava müracaatını yapmadan önce, aynı tarihlere denk gelmesine rağmen, bu sınavın (MBSTS) bu yıl Hacca görevli gönderiminde kullanılmayacağı neden ilan edilmemiştir. Zira personelin çok önemli bir kısmı bu sınava hacda görev almak için müracaat etmiştir. Burada en azından personelin yanlış yönlendirilmesi söz konusu değil midir?

3- Türkiye'de Diyanet'in ve diğer kurumların gelişimi ve uygulamaları dikkate alındığında sözlü sınavlardan vazgeçildiği görülmektedir. Doğrusu da budur. Zira hemen hemen her zeminde sözlü sınavlarla ilgili eleştiriler yoğun bir şekilde dile getirilmektedir. Objektiflik sorununa vurgu yapılmaktadır. Zaten DİB'de son birkaç yıldır hacca görevli seçiminde, belki de dile getirilen objektiflik sorunları sebebi ile, yazılı sınav ile seçim yapmakta arkasından yapılan mülakat ta sembolik kalmaktaydı. Personel de bu konudaki memnuniyetini her zeminde dile getirmekteydi.

Ancak bu gerçekler göz önündeyken neden birden bire bu yıl ki sınavda mülakat- sözlü sınava dönülmüştür. Acaba bu kararın alınmasında son yıllarda ?belki de daha objektif kriterlerin uygulanması sebebi ile- eğitimli personelin yüksek not alması etkili olmuş mudur?

Bu durumda böyle bir uygulama başarının cezalandırılması anlamına gelmez mi?

Böyle bir uygulama ile büyük bir gayretle sınava çalışan personele, tam da sınava günler kala siz ne kadar çalışırsanız çalışın, ne bilirseniz bilin bunun bizim için bir anlamı yoktur denmiş olmaz mı?

4- DİB personelinin eğitim seviyesinin yükselmesinin, bilgi ve görgüsünün artmasının önemi her zeminde başkanlığımız yetkilileri tarafından ?tabii ve doğru olarak- dile getirilmektedir. Ancak yukarıda bahsettiğimiz türden uygulamaların Başkanlıktaki eğitimli personel için ne anlam ifade ettiği hiç düşünülmüş müdür? Diğer taraftan, acaba 8 yıl şartı, 2003 yılı ve sonrasında Diyanet'te yoğun bir şekilde görev alan İlahiyat Fakültesi mezunu personel için düşünülmüş bir tedbir midir?

Yine bu uygulama ile kurumda -aksi sıklıkla dile getirilmesine rağmen- bir türlü benimsenmeyen bahsi geçen personele; gidin, size burada hayat hakkı yoktur denmiş olmaz mı?

Sonuç olarak;

1- Bu yıl Hacca görevli seçiminde sadece sözlü sınav uygulamasının yanlış olduğunu,

2- Hacca görevli seçiminde kullanılacağı belirtilen sınavın devre dışı bırakılarak, personelin bu konuda yanlış yönlendirildiğini ve mağdur edildiğini,

3- Bu sınavın devre dışı bırakılarak ve yerine objektifliği her zeminde sorgulanan sözlü sınav uygulamasına dönülerek başarının cezalandırıldığını belirtmek isteriz.

4- Amaç görev süresi uzun olmakla beraber hacca gitmemiş personeli istihdam etmekse, bunun da yapılacak yazılı sınav sonucu ve onlara ayrılacak kontenjan dahilinde yapılması mümkündür.

5- Yapılacak MBSTS'nin ne amaçla ve nasıl kullanılacağını bilmek, bu sınava müracaat ettirilen personel olarak, hakkımızdır diye düşünüyoruz.

Bilgilerinize arz ederiz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber