Mahkeme, cep telefonuyla işyerinde görüşmeyi yasaklayan talimatı iptal etti

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 07 Eylül 2010 22:18, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

T.C.

ANKARA

7. İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO : 2009/1434 KARAR NO : 2010/1187

DAVACI: YAPI-YOL SEN (YOL.YAPI ALTYAPI BAYINDIRLIK VE TAPU KADASTRO KAMU EMEKÇİLERİ SENDİKASI}

VEKİLİ : AV. ÇİĞDEM TAN

Ziya Gökalp Cad. 36/20 Yenişehir Çankaya/ANKARA

DAVALI : TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ/ANKARA

DAVANIN ÖZETİ : Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 1. Bölge Müdürlüğü'nce hazırlanan 05/03/2009 günlü ve 1231 sayılı talimatta yer alan " Personelin mesai içerisinde memurlardan beklenen ciddiyetin dışında lakayt hareketler yapmakta olduğu, mesai içerisinde cep telefonları ile lakayt ve ortamı rahatsız eden görüşmeler yapıldığı, tespitleri gereği hizmet binasında mesai saatlerinde cep telefonlarının kesinlikle kullanılmaması, resmi işler için kurumun telefonunun özel işler için ankesörlü telefonların kullanılması" ibarelerinin; Anayasa ile teminat altına alınan haberleşme hürriyetine aykırı olduğu, talimattaki ifadelerin tüm personeli kapsayacak şekilde düzenlenmesi nedeniyle suç ve cezanın kişiliği ilkesini ihlal ettiği iddiaları ileri sürülerek iptali istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ :_ İdarelerin üstlendiği görevleri yerine getirebilmek için kamu gücünden

kaynaklanan bir takım üstün yetki ve ayrıcalıklarla donatılmak zorunda olduğu, kamu hizmetinin kamu yararı gözetilerek yapılan faaliyet olduğu, haklı sebeplere dayalı olarak söz konusu talimatın düzenlendiği, amacın kurum ile ilgili olarak yakınmalar ile zan altında bırakan küçük düşürücü iddialardan korumak olduğu, dava konusu talimatın hukuka uygun olduğu belirtilerek, davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Ankara 7. idare Mahkemesi'nce dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:

Dava; Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 1. Bölge Müdürlüğü'nce hazırlanan 05/03/2009 günlü ve 1231 sayılı talimatta yer alan " Personelin mesai içerisinde memurlardan beklenen ciddiyetin dışında lakayt hareketler yapmakta olduğu, mesai içerisinde cep telefonları ile lakayt ve ortamı rahatsız eden görüşmeler yapıldığı, tespitleri gereği hizmet binasında mesai saatlerinde cep telefonlarının kesinlikle kullanılmaması resmi işler için kurumun telefonunun özel işler için ankesörlü telefonların kullanılması" ibarelerinin iptali istemiyle açılmıştır.

1982 Anayasasının Temel Haklar ve Ödevler başlıklı kısmının 22. maddesinde, "Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.

Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde, karar kendiliğinden kalkar.

İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir" hükmü yer almıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; Bayındırlık ve Iskan Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 1. Bölge Müdürlüğünün, hizmet kalitesinin arttırılması konulu 05.03.2009 tarih ve 800/1231 sayılı Çankaya 4.Bölge Tapu Sicil Müdürlüğüne yazdığı talimatta yer alan "Personelin mesai içerisinde memurlardan beklenen ciddiyetin dışında lakayt hareketler yapmakta olduğu, mesai içerisinde cep telefonları ile lakayt ve ortamı rahatsız eden görüşmeler yapıldığı, tespitleri gereği hizmet binasında mesai saatlerinde cep telefonlarının kesinlikle kullanılmaması, resmi işler için kurumun telefonunun özel işler için ankesörlü telefonların kullanılması" ibarelerinin iptali istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Anayasa'nın 13. maddesinde de; temel hak ve özgürlüklerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak yasayla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların Anayasa'nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.

Yukarıda anılan Anayasa hükmündeki "sınırlama" ifadesinden, belirli bir temel hak ve özgürlüğün norm alanı (güvence alanı) içinde var olan olanakların yasa koyucu tarafından daraltılmasının anlaşılması gerekmektedir. Başka bir anlatımla, belirli bir temel hak ve özgürlüğün kullanım olanakları, onun sınırlanmasından sonra da devam etmektedir. Bu durum aynı zamanda, özgürlüklerin özüne dokunulmamış olduğunu da ifade etmektedir. Buna karşılık, temel hak ve özgürlüklerin durdurulması veya özlerine dokunulması, bunlardan belirli bir süre yararlanılamaması veya kullanılmalarının olanaksızlaşması anlamına gelmektedir.

Yine Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan, temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması kriterlerinden ölçülülük ilkesi; amaç ve araç arasında makul bir ilişkinin bulunması, diğer bir deyişle yapılan sınırlamayla sağlanan yarar arasında hakkaniyete uygun bir dengenin bulunması gereğini ifade etmektedir. Bu ilkenin; sınırlayıcı önlem ile sınırlama amacı arasındaki ilişkinin denetiminde, yasal önlemin sınırlama amacına ulaşmaya elverişli olup olmadığını saptamaya yönelik "elverişlilik", sınırlayıcı önlemin sınırlama amacına ulaşma ve demokratik toplum düzeni bakımından zorunlu olup olmadığını arayan "zorunluluk", ayrıca amaç ve aracın ölçüsüz bir oranı kapsayıp kapsamadığını, bu yolla ölçüsüz bir yükümlülük getirip getirmediğini belirleyen "orantılılık" ilkeleri olmak üzere üç alt ilkesi bulunmaktadır.

Bu durumda; dava konusu edilen talimatın tüm personeli kapsayacak şekilde, cep telefonu ile lakayt ve ortamı rahatsız görüşmeler yapıldığı gerekçesiyle, mesai saati içinde cep telefonu kullanımının yasaklanması şeklinde yapılan sınırlamanın, Anayasa ile güvence altına alınan temel hak niteliğindeki haberleşme hürriyetinin kullanım olanağının ortadan kaldırılması sonucunu doğurarak, hakkın özüne dokunan ve somut olayda, haberleşme hürriyeti ile kamu yararı - hizmet gerekleri arasında denge kurulmadan, bu konuda ölçülü bir savunma yapılmadaki, demokratik toplum düzeninin gereklerine ters düşecek bir nitelikte bulunması nedeniyle dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.

Öte yandan, kamu görevlileri kendilerine teslim edilen kamunun maddi ve manevi varlıklarını en verimli şekilde kullanma ve geliştirme, kamu hizmetini hukuka, çağdaş toplumun gereklerine ve bilime uygun olarak yürütme görevlerinin kendilerine verilmesinden dolayı, bu görevlerini en etkin bir şekilde kamu kurumlarına olan itibar ve saygınlığını sarsmayarak, kamu yararı anlayışına uygun davranmaları esas olup, davalı idarenin; dava konusu edilen talimatla, görülen kamu hizmetinin şaibelerden uzak, kanunların öngördüğü çerçevede yürütülmemesi nedeniyle bir takım şikayet, kurumu zan altında bırakan küçük düşürücü iddiaların kamuoyu gündeminde yer alması nedeniyle olumsuzlukların önüne geçilmesinin amaçlandığı iddia edilmekte ise de, bu husus ile ilgili olarak iddia edilen eylemlerin zaten disiplin suçunu oluşturduğu açık olup, bu tarz şikayet veya iddia edilen eylemler ile ilgili olarak disiplin soruşturması yapılıp eylem veya iddianın sübuta erdirilerek ilgililer hakkında ceza tayinine gitme imkanı varken, kurum çalışanlarının tamamına yönelik olarak özgürlüğün özüne dokunabilecek ve topyekun cezalandırmaya yo açan yaklaşımla işlem tesisinin demokratik ve çağdaş hukuk anlayışına ters düştüğü de açıktır.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü yapılan 89,90TL yargılama gideri ile karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 500,00TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, dava Danıştay'dan açıldığından 66,20-TL başvuru ve karar harcından 31,20-TL başvuru ve karar harcının düşülmesi sonucu geriye kalan 35,00-TL harç ile artan posta ücretinin isteği halinde davacıya iadesine, kararın tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere 24/06/2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan: ERTAN DEMİRCİ 33612

Üye: HİDAYET ERKEÇ 94911

Üye: ERTUĞRUL ÇEKİN 101798

YARGILAMA GİDERLERİ :

Karar Harcı 15,60TL

Başvuru Harcı 1 5,60 TL

Vekalet Harcı 2,50TL

Y.D.Harcı 25,60TL

Posta Gideri 30,60 TL

TOPLAM 89,90 TL

H.E.06.07.2010-09.Û7.2010

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber