Soru ve Cevaplarla Disiplin Cezalarının Sorunlu Konuları

"Müfettişler tarafından yapılan soruşturmalar esnasında alınan savunma, disiplin cezası verilmesi için yeteli midir?", "Koruma Güvenlik Görevlisi olarak çalışanlar disiplin suçları ve cezaları bakımından hangi mevzuata tabi olacaktır?", "Bir memur hakkında muhakkikçe teklif edilen cezanın, ilgili disiplin kurulunca da kabul edilmesi halinde disiplin amirinin, memurun geçmiş hizmetleri sırasındaki olumlu çalışmalarını, iyi veya çok iyi derecedeki sicilini dikkate alarak bir derece hafif olan disiplin cezasını uygulayabilir mi?", "Bakanlık bağlı kuruluşu personelinden Bakanlıkta görevlendirilmiş olanlar hakkında uygulanacak disiplin hükümleri nelerdir?" veya "Aylıktan kesme cezası uygulamasında aylık kavramından ne anlaşılmalıdır?", "Uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yoluna baş vurulabilir mi?" gibi soruların ve cevapların yer aldığı dosyamızı görmek için tıklayın.

Haber Giriş : 03 Ekim 2003 00:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Soru ve Cevaplarla Disiplin Cezalarının Sorunlu Konuları

"Müfettişler tarafından yapılan soruşturmalar esnasında alınan savunma, disiplin cezası verilmesi için yeteli midir?", "Koruma Güvenlik Görevlisi olarak çalışanlar disiplin suçları ve cezaları bakımından hangi mevzuata tabi olacaktır?", "Bir memur hakkında muhakkikçe teklif edilen cezanın, ilgili disiplin kurulunca da kabul edilmesi halinde disiplin amirinin, memurun geçmiş hizmetleri sırasındaki olumlu çalışmalarını, iyi veya çok iyi derecedeki sicilini dikkate alarak bir derece hafif olan disiplin cezasını uygulayabilir mi?", "Bakanlık bağlı kuruluşu personelinden Bakanlıkta görevlendirilmiş olanlar hakkında uygulanacak disiplin hükümleri nelerdir?" veya "Aylıktan kesme cezası uygulamasında aylık kavramından ne anlaşılmalıdır?", "Uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yoluna baş vurulabilir mi?" gibi soruların ve cevapların yer aldığı dosyamızı görmek için tıklayın.


SORU: Müfettişler tarafından yapılan soruşturma esnasında alınan savunma disiplin cezası verilebilmesi için yeterlimidir ? Ayrıca savunma alınması gerekir mi?

CEVAP: 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 130 uncu maddesinde;"Devlet memuru hakkında savunması alınmadan disiplin cezası verilemez.
Soruşturmayı yapanın veya yetkili disiplin kurulunun 7 günden az olmamak üzere verdiği süre içinde veya belirtilen bir tarihte savunmasını yapmayan memur savunma hakkından vazgeçmiş sayılır." hükmü yer almaktadır.

Ayrıca, Danıştay 10.Dairesinin 24.6.1987 tarih ve E:1987/494, K:1987/1392 sayılı kararında, "... devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılması istenilen memura, 657 sayılı yasanın 130 uncu maddesinde belirtilen savunma hakkını bildirimden itibaren en az yedi günlük süre içinde Yüksek Disiplin Kurulunda kullanma olanağı verilmesi; Yüksek Disiplin Kurulunun, konunun bu kurula intikalinden önce savunma alınmış olsa bile, ilgiliye savunma hakkı tanıması gerekir..." ifadesine yer verilmiştir.

Ayrıca, Danıştay 3.Dairesinin konu ile ilgili 29.5.1973 tarih ve E.1973/272 K.1973/269 sayılı kararında, disiplin cezası verilmeden önce memurun savunmasının alınmasının şart olduğu ve 657 sayılı Kanunun 126 ncı maddesinde müfettiş veya muhakkiklere disiplin cezası verme yetkisi tanınmamış bulunduğuna göre de bunlarca yapılan inceleme sırasında sorulan sorulara ilgili memur tarafından cevap verilebilmesi için süre verilmesinin zorunlu olmadığı, 130 uncu maddedeki "soruşturmayı yapan" deyiminden re'sen disiplin cezası vermeye yetkili amirin anlaşılması gerektiği ve savunmanın ceza verme yetkisini haiz amirler veya kurullarca istenmesi gerektiği, ceza verme yetkisi bulunmayan müfettiş veya muhakkikin aldığı ifadenin savunma sayılamayacağı belirtilmiştir.

Sonuç olarak, müfettişler veya muhakkikler tarafından soruşturma aşamasında alınan savunmanın, soruşturmaya ilişkin konuya açıklık kazandırmaya yönelik olması sebebiyle, bu soruşturmaya dayanılarak disiplin cezası verilebilmesi için, ceza verme yetkisini haiz amirler veya disiplin kurulları tarafından ilgililere 657 sayılı Kanunun 130 uncu maddesi çerçevesinde savunma hakkının tanınması gerekmektedir.


SORU: Koruma Güvenlik Görevlisi olarak çalışanlar Disiplin Suçları ve Cezaları bakımından hangi mevzuata tabi olacaktır.

CEVAP: 22.7.1981 tarih ve 2495 sayılı Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanunun kapsamını düzenleyen 2 nci maddesinde; "Bu Kanun hükümlerine göre korunacak ve güvenlikleri sağlanacak yerler 1 inci maddede belirtilen özellikleri taşıyan ve milli eğitim ve öğretim ve ekonomi ile Devletin savaş gücüne önemli ölçüde katkısı bulunan baraj, enerji santralleri, rafineri, enerji nakil hatları, akaryakıt nakil, depolama yükleme tesisleri ve benzeri yerlerle sivil trafiğe açık Devlet eliyle işletilen hava meydanları ve limanlar, tarihi eserler, ören yerleri, sitler, açık ve kapalı müzeler, sanayi ve ticari ve turistik tesislerdir." Hükmüne, aynı Kanunun 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında ise; "Özel güvenlik teşkilatında görevli personel, statü ve özlük hakları bakımından genel olarak bağlı bulundukları kuruluşun mevzuatına tabidir." Hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 125 inci maddesinin sondan bir önceki fıkrasında; "Özel kanunların disiplin suçları ve cezalarına ilişkin hükümleri saklıdır." Hükmüne yer verilmiştir.

22.7.1981 tarih ve 2495 sayılı Kanunun uygulanmasını göstermek amacıyla Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik 28.3.1994 tarih ve 21888 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış olup, mezkur Yönetmeliğin 7 nci Kısmında koruma ve güvenlik personeli ile ilgili disiplin suçları ve cezaları düzenlenmiş bulunmaktadır.

Sonuç olarak, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan koruma ve güvenlik görevlileri hakkında 2495 sayılı Kanun ve bu Kanuna dayanarak çıkarılmış Yönetmeliğin Disiplin Suçları ve Cezalarına ilişkin hükümlerinin uygulanması bu düzenlemelerde yer almayan hususlarda ise 657 Devlet Memurları Kanununun disiplin hükümlerine göre işlem yapılması gerekmektedir.


SORU: Bir memur hakkında muhakkikçe teklif edilen cezanın, ilgili disiplin kurulunca da kabul edilmesi halinde disiplin amirinin, memurun geçmiş hizmetleri sırasındaki olumlu çalışmalarını, iyi veya çok iyi derecedeki sicilini dikkate alarak bir derece hafif olan disiplin cezasını uygulayabilir mi ?

CEVAP: 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 126 ncı maddesinin ilk fıkrasında; "Uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezaları disiplin amirleri tarafından; kademe ilerlemesinin durdurulması cezası, memurun bağlı olduğu, kurumdaki disiplin kurulunun kararı alındıktan sonra, atamaya yetkili amirler il disiplin kurullarının kararına dayanan hallerde Valiler tarafından verilir" üçüncü fıkrasında, "Disiplin kurulu ve yüksek disiplin kurulunun ayrı bir ceza tayinine yetkisi yoktur, cezayı kabul veya reddeder. Red halinde atamaya yetkili amirler 15 gün içinde başka bir disiplin cezası vermekte serbesttirler." hükmü, 127 nci maddesinin (a) bendinde; "Uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında bir ay içinde disiplin soruşturmasına," başlanılmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisinin zaman aşımına uğrayacağı hükmü, 128 inci maddesinde;"Disiplin amirleri uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarını soruşturmanın tamamlandığı günden itibaren 15 gün içinde vermek zorundadırlar. Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren hallerde soruşturma dosyası, kararını bildirmek üzere yetkili disiplin kuruluna 15 gün içinde tevdi edilir. Disiplin kurulu, dosyayı aldığı tarihten itibaren 30 gün içinde soruşturma evrakına göre kararını bildirir." hükmü, 130 uncu maddesinde ise;"Devlet Memuru hakkında savunması alınmadan disiplin cezası verilmez ..." hükmüne yer verilmiştir.

Ayrıca 657 sayılı Kanunun 125 inci maddesinin E bendinden sonra gelen ikinci fıkrasında;"Geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan ve iyi veya çok iyi derecede sicil alan memurlar için verilecek cezalarda bir derece hafif olanı uygulanabilir." Hükmüne yer verilmiştir.

Sonuç olarak, disiplin amiri disiplin soruşturmasını kendisi yapabileceği gibi, vuku bulan olayın araştırılması ve gerektiğinde soruşturulması amacıyla müfettiş veya muhakkik de görevlendirebilmektedir. Görevlendirilen muhakkik veya müfettiş söz konusu fiil ile ilgili her türlü araştırma ve soruşturmayı yaparak sonucu, topladığı belgelerle birlikte disiplin amirlerine intikal ettirmekle yükümlü olup, disiplin amiri sıfatıyla yapılması gereken savunma isteme ve ceza tayin yetkisi bulunmamaktadır. Disiplin kurulunun teklif edilen cezayı kabul etmesinden sonra disiplin amirinin memurun geçmiş hizmetleri sırasındaki olumlu çalışmalarını ve iyi veya çok iyi derecedeki sicilini dikkate alarak fiilin gerektirdiği cezanın bir altı olan cezayı uygulamasının mümkün olduğu değerlendirilmektedir.


SORU : Bakanlıkta görevli Daire Başkanı unvanlı personel hakkında, ilgilinin üst disiplin amiri olan Genel Müdür tarafından kınama ve aylıktan kesme cezaları tecziye edilmiş olması nedeniyle, bu cezalara karşı hangi mercilere itiraz edilir ve bu mercilerin yetkileri nedir ?

CEVAP:
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 135 inci maddesinde; "Disiplin amirleri tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itiraz, varsa bir üst disiplin amirine yoksa disiplin kurullarına yapılabilir. Aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve Devlet memurluğundan çıkarma cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabilir." Hükmüne yer verilmiştir.

Bu Kanunun 136 ncı maddesinin birinci fıkrasında;"Disiplin amirleri ve disiplin kurulları tarafından verilen disiplin cezalarına karşı yapılacak itirazlarda süre, kararın ilgiye tebliği tarihinden itibaren 7 gündür." denilmekte, ikinci fıkrasında ise;"İtiraz halinde, itiraz mercileri kararı gözden geçirerek verilen cezayı aynen kabul edebilecekleri gibi cezayı hafifletebilir veya tamamen kaldırabilirler." hükmü yer almaktadır.

Sonuç olarak, üst disiplin amiri sıfatıyla Genel Müdür tarafından doğrudan verilen kınama ve aylıktan kesme cezalarına karşı disiplin kuruluna itiraz edilebileceği ve disiplin kurulunun cezayı aynen kabul etmeye, hafifletmeye veya tamamen kaldırmaya yetkili olduğu değerlendirilmektedir.


SORU: Bakanlık bağlı kuruluşu personelinden Bakanlıkta görevlendirilmiş olanlar hakkında uygulanacak disiplin hükümleri nelerdir ?

CEVAP:
Bağlı kuruluş personelinden kuruluşun Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik kapsamında bulunmaları ve disiplin amir ve kurullarının hangileri olduğunun Yönetmelikte belirtilmiş olması halinde bu personel hakkında disiplin cezası ancak bu amir ve kurullar tarafından verilebileceğinden, ilgililerin statüsü, görev unvanı ve sürekli görev yeri değişmediği müddetçe haklarında uygulanacak disiplin hükümlerinin uygulanması açısından fiilin işlendiği sırada bulundukları yerdeki amirlerin yetkili bulunmadığı değerlendirilmektedir. Bu nedenle, bağlı kuruluş personelinden Bakanlıkta geçici görevlendirilmiş olanlar hakkında, bu süre içerisinde işleyecekleri fiillerden dolayı yürütülecek disiplin işlemlerinin, tabi oldukları özel mevzuatlarına göre yapılması gerektiği sonucuna varılmaktadır.



SORU: Disiplin işlemleri devam ederken emeklilik talebinde bulunulması üzerine yapılacak işlem nedir?

CEVAP: Anayasanın 60 ıncı maddesi "Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir" hükmüne amir olup, 657 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinde ise "Devlet memurlarının özel kanununda yazılı belirli şartlar içinde emeklilik hakları vardır" hükmü yer almaktadır.

Ayrıca, aynı Kanunun 98 inci maddesinde Devlet memurlarının istek, yaş haddi, malüllük ve sicil sebeplerinden biri ile emekliye ayrılması hallerinde memurluğun sona ereceği öngörülmüştür.

Diğer taraftan, 5434 sayılı kanunun 91 nci maddesinin (b) bendinde emeklilik hakkı tanınan bir vazifede iken bu kanunda yazılı çeşitli sebeplerle emekliye ayrılanların emekli, adi malullük, vazife malullüğü aylıklarının hizmet aylıklarının kesildiği tarihi takip eden ay başından itibaren emekli aylığı almaya hak kazanacakları ve emekliliklerini kendileri istemiş olanların bu istemlerinin kabul edildiği selahiyetli makamlarca kendilerine yazı ile bildirilmezse isteklerini yaptıkları tarihten itibaren bir aydan evvel olmamak üzere vazifelerini terk edebilecekleri hüküm altına alınmıştır.

Yukarıda yer verilen hükümler çerçevesinde kanunlarla belirlenen bir hak olan emeklilik hakkının yürütülen bir disiplin soruşturması nedeniyle engellenmesinin mümkün bulunmadığı, kendi isteği ile emekli olmak isteğinde bulunan bir devlet memurunun 1 ay içinde idare tarafından bu işleminin kabul edildiğinin yazı ile bildirilmemesi üzerine görevinden ayrılabileceği sonucuna varılmaktadır.

Ancak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 125/E maddesinde "Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası"nın bir daha Devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarmak olarak tanımlanmış olması ve aynı kanunun 93 üncü maddesi çerçevesinde emeklilerin yeniden hizmete alınmasının mümkün bulunması nedeniyle bu durumda dikkate alınmak üzere emekli olan bir memur hakkında da disiplin soruşturmasının yapılması ve tamamlanması gerekli bulunmaktadır. Sonuç olarak, ilgi yazınızda bahis konusu edilen personelin emekliye ayrılmasının mümkün bulunduğu, ancak ilgili hakkında yürütülen disiplin soruşturmasının emeklilik işleminden etkilenmeksizin yürütülmesi ve sonuçlandırılması gerekmektedir.


SORU: Aylıktan kesme cezası uygulamasında aylık kavramından ne anlaşılmalıdır?

CEVAP: 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 43 üncü maddesinin değişik (B) bendinde; "Bu Kanuna tabi kurumların kadrolarında bulunan personelin aylıkları, hizmet sınıfları, görev türleri ve aylık alınan dereceler dikkate alınarak bu kanuna ekli (I) ve (II) sayılı cetvelde gösterilen ek gösterge rakamlarının eklenmesi suretiyle hesaplanır." hükmü yer almaktadır.

Buna göre; aylık kavramından 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda her derece için tespit edilen göstergeler ile görevin niteliğine göre belirlenen ek göstergelerin bütçe kanunları ile tespit edilen katsayının çarpımı sonucu bulunan tutarın anlaşılması gerekmektedir. Yani aylıktan kesme cezası uygulamasında gösterge ve ek göstergenin aylık maaş katsayısı ile çarpılması sonucunda bulunan tutar dikkate alınmalıdır.



SORU: 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre çekilme talebinde bulunup görevine devam etmek suretiyle sonucunu bekleyenler ile çekilme onayını beklemeden görev yerini terkedenlerin çekilme taleplerinden vazgeçmeleri halinde yapılacak işlemlerle ilgili olarak ne yapılmalıdır.

CEVAP: Memuriyetten çekilmeyi düzenleyen 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 94 üncü maddesinde; "Devlet memuru bağlı olduğu kuruma yazılı olarak müracaat etmek suretiyle memurluktan çekilme isteğinde bulunabilir. Mezuniyetsiz veya kurumlarınca kabul edilen mazereti olmaksızın görevin terkedilmesi ve bu terkin kesintisiz 10 gün devam etmesi halinde, yazılı müracaat şartı aranmaksızın, çekilme isteğinde bulunulmuş sayılır.
Çekilmek isteyen memur yerine atanan kimsenin gelmesine veya çekilme isteğinin kabulüne kadar görevine devam eder. Yerine atanan kimse bir aya kadar gelmediği veya yerine bir vekil atanmadığı takdirde, üstüne haber vererek görevini bırakabilir. Olağanüstü mazeretle çekilenler, üstüne haber vermek şartıyla bir ay kaydına tabi değildirler." hükmü yer almaktadır.Aynı Kanunun 92 nci maddesi, memurluktan çekilenler veya bu Kanuna göre çekilmiş sayılanlardan memuriyete dönmek isteyenlerin yeniden atanmalarının esas ve usullerini düzenlemiştir.Çekilen veya çekilmiş sayılanların yeniden atanmalarında bekleme süreleri öngören 97 nci madde ise; "Memurlardan mali ve cezai sorumlulukları saklı kalmak üzere;
A) 94 ncü maddenin 2 nci ve 3 ncü fıkrasına uygun olarak memuriyetten çekilenler altı ay geçmeden,
B) Bu Kanuna göre çekilmiş sayılanlar ile 94 ncü maddesinin 2 nci fıkrasına uymadan görevlerinden ayrılanlar bir yıl geçmeden,
C) 95 nci maddede yazılı zorunluluklara uymayanlar 3 yıl geçmeden,
D) 96 ncı maddeye aykırı hareket edenler hiç bir surette, Devlet memurluğuna alınmazlar." hükmünü getirmiştir.

Sonuç olarak, çekilme isteğinde bulunmak memurun bir hakkı olup, zamanını saptamakta bu hakkı kullananın isteğine bağlıdır. Ancak, çekilme işleminin hüküm ifade edebilmesi için memurun tek taraflı irade beyanı yeterli olmamakta, yerine atanan kimsenin gelmesi veya çekilme isteğinin kabulü gerekmekte, bir ay içinde yerine atanan kimsenin gelmemesi ya da bir vekil atanmaması halinde üstüne haber vermek suretiyle memuriyeti sona ermektedir.

94 üncü madde hükmü uyarınca çekilme talebinde bulunarak görevine devam eden personel ile çekilme talebi ile birlikte görevi terkeden fakat on gün içerisinde göreve dönen personelden çekilme talepleri idarece onaylanarak tebliğ edilenlerin memuriyet sıfatları sona ereceğinden genel hükümlere göre memuriyete atanmaları, çekilme onayları tebliğ edilmeyenlerin ise idarenin uygun görmesi halinde çekilme onayı geri alınmak suretiyle görevlerine devam etmeleri mümkün bulunmaktadır. Çekilme talebi ile birlikte görevi terk eden ve talepleri hakkında işlem yapılmadan on gün içerisinde göreve dönerek taleplerinden sarfınazar edenlerin Devlet memurluğu sıfatlarının devam etmesi nedeniyle çekilme istemleri hakkında işlem tesis edilmesi uygun bulunmamaktadır. Ancak, söz konusu personel hakkında görevden ayrı kaldığı süreler için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125 inci maddesine göre disiplin kovuşturması yapılması ve bu süre zarfında memuriyet sıfatının devam etmesi nedeniyle de mali haklarının ödenmesi gerektiği değerlendirilmektedir.


SORU: Bakanlık bünyesinde 2547 sayılı Kanunun 38 inci maddesine göre özlük hakları kurumunda kalmak kaydıyla görevlendirilen bir üniversite öğretim görevlisi hakkında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125 inci maddesi kapsamında işlem yapılabilir mi?

CEVAP:
2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 38 inci maddesinin birinci fıkrasına göre, öğretim elemanları; ilgili kurumları ile kendisinin isteği, üniversite yönetim kurulunun uygun görmesi ve rektörün onayı ile ihtiyaç duyulan konularda özlük işlemleri kendi kurumlarınca yürütülmek kaydıyla, kamu kuruluşlarında geçici olarak görevlendirilebilmektedirler.

Öte yandan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 1 inci maddesinde, üniversitelerin öğretim üye ve yardımcılarının özel kanunları hükümlerine tabi olacakları belirtilmektedir.

Ayrıca, 21.8.1982 tarih ve 17789 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Yükseköğretim Kurumları Yönetici Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinin 2 nci maddesinde;"Yükseköğretim üst kuruluşları ile yükseköğretim kurumlarının yönetici ve öğretim elemanları ile memur ve diğer personeline ilişkin disiplin suçları, cezaları, bunları vermeye yetkili amirler, disiplin kurulları, disiplin soruşturması, görevden uzaklaştırma ve itiraz usulleri ile uygulama şekli bu yönetmelikte gösterilmiştir." denilmektedir. 17 nci maddesinin birinci fıkrasında da; "....Disiplin Amiri, disiplin suçu hakkında bizzat veya bilvasıta bilgi sahibi olduğunda soruşturmayı kendisi yapabileceği gibi soruşturmacı tayini sureti ile de yaptırabilir...." hükmü yer almaktadır.

Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde, yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim elemanlarına ilişkin disiplin suçları, cezaları, disiplin amirleri ve disiplin kurullarının hangileri olduğunun ilgili personel yönetmeliğinde belirtilmiş olması nedeniyle, bu personel hakkında disiplin cezası ancak bu amir veya kurullar tarafından özel Yönetmelik hükümlerinin uygulanması suretiyle verilebileceğinden, ilgililerin statüsü, görev unvanı ve sürekli görev yeri aynı olduğu sürece, Bakanlıklarda görevli bulundukları sırada işledikleri fiiller, hakkında bu yönetmelikte belirlenen disiplin amirleri ile disiplin kurulları yetkili bulunmaktadır. Bu nedenle, Bakanlık bünyesinde görevli öğretim elemanı hakkında yapılacak disiplin soruşturmasının, ilgilinin disiplin amirleri veya kurulları tarafından ve tabi oldukları mevzuata göre yapılmasının sağlanabilmesi için, yapılan soruşturma neticesinde işledikleri fiilin suç olarak değerlendirilmesi halinde, durumun ilgili amirlerine bildirilmesi gerekmektedir


SORU: 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 134 üncü maddesine dayanılarak yürürlüğe konulan Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirlerinin Hakkında Yönetmeliğin 16 ncı maddesinde bağlı kuruluşlardan bahsedilmesine karşılık ilgili kuruluş ibaresine yer verilmemesi nedeniyle Bakanlıkların ilgili kuruluşlarında görevli personele en üst disiplin amiri sıfatıyle doğrudan Bakan tarafından uyarma cezası verilebilir mi? Şayet verilebilecek ise, ilgililer tarafından yapılacak itirazlar hangi Disiplin Kurulunca karara bağlanır?

CEVAP: 399 sayılı Kamu iktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 44 üncü maddesinde, teşebbüs veya bağlı ortaklıklardaki hizmetlerin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla sözleşmeli personelin görevleri ile ilgili kusurlu hareketleri, iş yerinde veya dışında teşebbüs ve bağlı ortaklıkla ilgili mevzuata aykırı davranışları nedeniyle verilmesi gereken disiplin cezaları belirtilmiş ve disiplin cezalarına ilişkin olarak söz konusu Kanun Hükmünde Kararnamede hüküm bulunmayan hallerde sözleşmeli personel hakkında teşebbüs veya bağlı ortaklık memurlarının tabi olduğu hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.

Diğer taraftan, Disiplin kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında yönetmeliğin 16 ncı maddesinin ikinci fıkrasında "Başbakan ve Bakanlar başında bulundukları Başbakanlık ve Bakanlık teşkilatı ile bunlara bağlı kuruluşlarda görevli bütün memurların disiplin amiridirler. Bu sıfatla haiz bulundukları yetkileri her derecedeki memurlar hakkında doğrudan kullanabilirler" aynı Yönetmeliğin 8 nci maddesinin dördüncü fıkrasında ise "Başbakan, Bakanlar ve en üst disiplin amirlerince doğrudan verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı ilgili memurlarca yapılan itirazlar, cezayı veren amirin esas görev yerindeki Disiplin kurulunca karara bağlanır." hükümleri yer almaktadır.

Mezkur Yönetmeliğin 16 ncı maddesinin ikinci fıkrasında zikredilen "bağlı kuruluşlar" ifadesi, 3046 sayılı Kanunda öngörülen bağlı ve ilgili kuruluş ayrımından farklı olarak Başbakan ve Bakanların en üst disiplin amiri sıfatıyla görev alanları ile ilgili her derecedeki memurlar hakkında disiplin hukuku ile ilgili yetkili olduklarını ifade etmektedir.

Bu nedenle; yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, soruşturma raporuna istinaden öngörülen uyarma cezasının savunma hakkına riayet edilmesi kaydıyla doğrudan Bakan tarafından verilebilmesi mümkün olup, ceza verilmesi halinde buna karşı yapılacak itirazın Bakanlığın Disiplin Kurulunda karara bağlanması gerekmektedir.


SORU: Uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yoluna baş vurulabilir mi?

CEVAP
: 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125 inci maddesinin (A) fıkrasında "Uyarma: Memura, görevinde ve davranışlarında daha dikkatli olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesidir." denilmekte ve bu fıkrada sayılmış bulunan uyarma cezasını gerektiren fiil ve haller ise tek tek sayılmıştır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125 inci maddesinin (B) fıkrasında "Kınama: Memura, görevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesidir." denilmekte ve bu fıkrada sayılmış bulunan kınama cezasını gerektiren fiil ve haller ise tek tek sayılmıştır.

Öte yandan, 657 sayılı Kanunun 126 ncı maddesinde, disiplin cezası vermeye yetkili amir ve kurullar belirtilmiş ve uyarma ve kınama cezasının disiplin amirleri tarafından verileceği hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca, mezkur Kanunun 135 inci maddesinin birinci fıkrasında "Disiplin amirleri tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itiraz, varsa bir üst disiplin amirine yoksa disiplin kurallarına yapılabilir." denilmekte, 136 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında ise "İtiraz edilmeyen kararlar ile itiraz üzerine verilen kararlar kesin olup, bu kararlar aleyhine yargı yoluna başvurulamaz." hükmü yer almaktadır.

Bu hükümler çerçevesinde, Uyarma ve Kınama cezalarına karşı itiraz hakkı bulunmakta olup, itirazın cezayı veren amire göre varsa bir üst disiplin amirine yoksa disiplin kuruluna yapılması gerekmektedir. Uyarma ve kınama cezalarına karşı şekil bakımından idari yargı yerlerine başvurmak mümkündür. Bunun dışında ise yarma ve kınama cezalarına karşı yargı yoluna başvurulamaz.


SORU: Kendilerine aylıktan kesme veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilenlerin bölge müdürü olarak atanmaları mümkünmüdür?

CEVAP: 657 sayılı Kanunun 132 nci maddesinde; "Kendilerine disiplin cezası olarak aylıktan kesme veya kademe ilerlemesini durdurma cezası verilenler, valilik, büyükelçilik, müsteşar, müsteşar yardımcılığı, genel müdürlük, genel müdür yardımcılığı ve daire başkanlığı görevlerine atanamazlar.

Atamaları Bakanlar Kurulu Kararı ile yapılanlar hakkında da yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır." Hükmü yer almaktadır.
Her ne kadar yukarıda yer verilen hükümde sayılan unvanlar arasında bölge müdürü unvanına yer verilmemekle birlikte bu unvanda bulunan personelin aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezası alması personele resmi sıfatının gerektirdiği itibar ve güvenin zedelenmesi sonucunu doğuracağından hizmet gereği olarak görevden alınabilir. Ancak şunu söyleyebiliriz ki burada belirtilmeyen bir çok unvan daire başkanlığından daha üst görevdir. Bu nedenle burada sayılan unvanların dışındaki unvanlara da atanabilmek için aylıktan kesme veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının alınmaması gerekmektedir. örneğin bir çok kurumda bulunan başkan unvanlı kadrolar bu maddede belirtilmemiş olmasına rağmen daire başkanı unvanından daha üst bir unvan olması nedeniyle belirtilen cezaları alanların başkan kadrosuna atanamayacaklarını belirtmemiz gerekmektedir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber