Bakan Yazıcı: Cemaatler hükümete ortak olmaya kalkamaz

Gümrük Bakanı Yazıcı: Sivil toplum örgütleri, cemaatler, demokrasinin gereğidir. Ama hiçbiri devlete ortak olmaya kalkmamalı. Paralel devlet olmaz, ancak devlet dışından talimat alan görevliler varsa bu ‘paralel yapı’dır; ortaya çıkarılır, cezası verilir.

Kaynak : Star Gazetesi
Haber Giriş : 27 Ocak 2014 07:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Mustafa Kartoğlu

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, "Sivil toplum örgütleri, cemaatler demokrasinin gereğidir. Ama hiçbiri devlete ortak olmaya kalkmamalı" dedi. Yazıcı, 'paralel devlet' olamayacağını, ancak devlette 'paralel yapılanma'yı da gördüklerini söyledi. Yazıcı, belediye başkan adaylarının tanıtımı için gittiği memleketi Rize'de gündemdeki konuları değerlendirdi:

-Bu günlerin yaşanacağını tahmin eder miydiniz?

Aklımızın ucundan bile geçmezdi. Ama demek ki bunları yaşayacaktık, yaşıyoruz. Elbette sivil toplum kuruluşları, ekonomi örgütleri, cemaatler gibi toplumsal yapılanmalar demokrasinin gereğidir. Ancak bir boşluk görüp iktidar alanını genişletmeye çalışırsanız bu olmaz. 'Ben paydaşım, ben şurayı alayım' diyemezsin. Cemaatler hükümetlere destek de verebilirler, ancak hükümetlere ortak olmaya kalkmamalıdırlar.

-Paralel devlet mi, paralel yapı mı var?

Paralel devlet demiyorum. Türkiye Cumhuriyeti devleti bir tanedir, paraleli olmaz. 'Paralel yapı' diyebiliriz. Kamuda belli mertebeye gelenler görevlerini yasal çerçevede yapıyorlarsa, nereye mensup olurlarsa olsunlar, kimse kimseyi suçlayamaz. Devletin ölçüsü budur; işini yapıyor mu, yapmıyor mu? Ancak bu personel içinde bir takım insanlar hukuka, kanuna bakmadan başka bir yerden talimatla kararlar veriyorsa, bu da somut bir şekilde kanıtlanırsa, bu düpedüz görevi suistimal suçudur.

Alman TIR'larını aradık, geçirdik

-MİT TIR'larının durdurulması normal miydi?

Dünyada tüm istihbarat teşkilatları bu tür yardımları yaparlar. Kontrol birimlerine bildirilir. Buna rağmen durdurulup aranmak istenirse görev ve yetki sınırı aşılmış demektir. Deneyimsiz bir savcı ihbar üzerine operasyon yaparsa bu anlaşılabilir. Ama Adana gibi bir yerdeki savcı deneyimsiz değil; hele bilgilendirilmesine rağmen bunu yapıyorsa bunu iyi niyetle açıklayamayız.

Avrupa'dan gelen yardımlara bakıyoruz. Örneğin Almanya'dan gelenleri onların istihbaratı bize bildirdi. X-Ray cihazlarından geçtiler, arandılar ve geçişlerine izin verildi.

-Görevden alınanlar cemaatçi mi?

Olayın dışındaki kamuoyu böyle algılıyor. Bu işlemleri, atamaları yapanlar böyle birşey söylemedi. Algı böyleyse de doğru olmadığı kanaatindeyim. Toptancı yaklaşımı kabul etmiyorum.

-Peki bu gerilim nerede bitecek?

Gerilim bitmesi, gerilime sebep olanların ferasetlerine ve basiretine bağlı. Kimlerin sebep olduğu söylemlerde yer alıyor. Hükümet, adı üzerinde hükümettir...

-'Bu savcılar Ergenekon soruşturmalarında da böyle yaptılar, yargılamalar yenilensin' deniliyor, ne diyorsunuz?

Bu toptancı yaklaşım doğru değil. Bir savcı şimdi yanlış yapıyorsa geçmişte de yaptı diyemeyiz. Bunu diyebilmek için delil ortaya koymak lazım. Yargılamanın yenilenmesine ilişkin kurallar hukukumuzda belli. Ya mahkumiyete esas olan delilin sahteliği ortaya konmalı ya da sanık lehine yeni delil ortaya çıkmalı.

-Yolsuzluk ve rüşvet iddialarını ciddi buluyor musunuz?

AK Parti, Türkiye'nin yüzde 50'sidir. İkinci yüzde 50'de ne kadar suç potansiyeli varsa bizde de vardır. Bunlardan partiler sorumlu tutulamaz. Kişiler suç işler, yakalanır, cezalandırılır. Suçlamada somut olay varsa üzerine giderim, yoksa kimsenin hukukunu çiğnetmem. Bunu adil şekilde yapmamız lazım. Hüküm kuruluna kadar herkes masumdur. Suç delilleri varsa üstü örtülemez. Kimsenin işlediği suç yanında kalmamalı; çıkar sağlayanların da, bunu bahane ederek siyasete yön vermeye çalışanların da... Soruşturma gizliğinin ihlal edilmemesi lazım. Toplanan verilerin ortalığa saçılması olağan değil, ağır yaptırımlara bağlamak lazım. Bir kamu kurumuna habersiz operasyonu anlamıyorum. Benim bakanlığımdaki operasyonları bizzat ben başlattım.

3 dönem kalkacaktı vazgeçtik

-'3 dönem sınırı' sizin için de geçerli. Biraz hızlı geçtiğini düşünüyor musunuz?

O kadar çok şey yaşadık ki, 12 yıl hızlı geçti, hem de çok hızlı geçti. Üç dönemi tüzüğe yazan benim. Hatta bir şey söyleyeyim, biz iktidar olduktan sonra 2003'te tüzükte bir değişiklik yaptık. Bir dönem merkezi atamayla seçilen kişi, ikinci dönem ön seçime girecekti. Bunu değiştirdik. O sırada 3 dönemin değişmesi de gündeme geldi. Ancak 'iktidara gelince vazgeçtiler' dedirtmemek için değiştirmedik. Yetişmiş kadrolarımız var, partimizin kurumsal hafızası var. Partinin 'hard-disk'i korunmalı. Yeni kadrolar bu hafızayı içselleştirmiş olursa sorun çıkmaz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber